Türkiye’nin geleceğine bizler yön vermeliyiz
Coğrafi konumu ile Asya ve Avrupa’nın birleşme noktasındaki Türkiye, Batı için İslam’ın değişmez ve en önemli temsilcisidir.
Yüzünü Batıya döndüğü iddia edilse de, bu hakikat Avrupa ile olan hukukunda değişmez kıstastır.
Uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmelerin hep genç Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini tehdit etmesi de bu gerekçe nedeniyledir.
Öyle ki, milli iradenin hayata geçtiği gün olan 23 Nisan’ın bir gün sonrası 24 Nisan, Ermenilerin uydurduğu soykırım yalanını anma günü olarak kabul edilmiş, ilan edilmiş ve pek çok ülke tarafından meclislerinde yasalaşmıştır.
Vatan gazetesinin haberine göre, bir Alman vakfı ile TESEV çerçevesinde Ermenistan’da yapılan programda Taşnak Sütyun Partisi Genel Sekreteri, Ermeni soykırımının kabulünü, tazminat ödenmesini ve Osmanlı zamanında Ermenilerin yoğun olarak bulunduğu 6 vilayetin Ermenilere verilmesini talep etmiştir. 6 vilayet bugün Doğu ve Güneydoğumuzda bulunan 19 ilimize karşılık gelmektedir.
Yani Ermeni bir siyasi parti, resmen 4T formülünü yani “tanıtma, tanıma, tazminat ve toprak” taleplerini dile getirmiştir.
Bu sayede sözde soykırım, gerçek ve siyasi taleplere dönüştürülmüştür.
Kürt meselesi de uydurulmuş ama neticeleri ulusal bütünlüğümüzü tehdit edecek bir diğer konudur.
Kendi ülkelerinde yabancılara tanınmayan hakları Türkiye’ye dayatan dış güçlerin baskısı ile Kürtlere ana dilde yayından sonra ana dilde eğitim de yasalaşmıştır.
Türk kimliği içinde sadece Türkler ve Kürtler yoktur. Türk kimliği Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Zaza, Gürcü vesaire Anadolu da yaşayan etnik grupların tamamını kuşatmaktadır.
Gaye azınlıklara hak vermek ise, bu sadece Kürtlerle sınırlandırılamaz.
Mevcut anayasamıza göre haklar ve özgürlükler her Türk vatandaşının istifadesine etnik ayrım yapılmadan sunulmuştur.
Farklı bir hak ihdası söz konusu olacaksa bu her vatandaşa sunulmalıdır.
Aksi halde, azınlıkların hak talebinin karşılanmasına hizmet edeyim derken çıkacak hak arama seferberliği bölünmeye zemin hazırlayabilir.
Bazı çevreler Kürtlere verilmeye başlayan ayrımın yeni Anayasada muhtemel federatif yapı ve sınır ötemizde başlayan yeni düzenlemeler ile birleşerek Kürt devletini hayata geçirebileceğini ifade etmektedirler.
Türkiye’nin güneydoğusunun da içine alındığı çizilmiş bir coğrafyada vaad edilen Kürt devletinin, ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet ettikten sonra kurulduğu gibi devreden çıkarılacağı unutulmamalıdır.
Öyleyse Türk, Kürt, Laz, Çerkez vesaire kardeşlerimiz bölünme oyununa alet olmamalıdır.
Laik, demokratik devletimiz içinde bugüne kadar bir ve beraber yaşadık, bundan sonra da başarmamamız için hiçbir sebep yoktur.
Yüzünü Batıya döndüğü iddia edilse de, bu hakikat Avrupa ile olan hukukunda değişmez kıstastır.
Uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmelerin hep genç Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini tehdit etmesi de bu gerekçe nedeniyledir.
Öyle ki, milli iradenin hayata geçtiği gün olan 23 Nisan’ın bir gün sonrası 24 Nisan, Ermenilerin uydurduğu soykırım yalanını anma günü olarak kabul edilmiş, ilan edilmiş ve pek çok ülke tarafından meclislerinde yasalaşmıştır.
Vatan gazetesinin haberine göre, bir Alman vakfı ile TESEV çerçevesinde Ermenistan’da yapılan programda Taşnak Sütyun Partisi Genel Sekreteri, Ermeni soykırımının kabulünü, tazminat ödenmesini ve Osmanlı zamanında Ermenilerin yoğun olarak bulunduğu 6 vilayetin Ermenilere verilmesini talep etmiştir. 6 vilayet bugün Doğu ve Güneydoğumuzda bulunan 19 ilimize karşılık gelmektedir.
Yani Ermeni bir siyasi parti, resmen 4T formülünü yani “tanıtma, tanıma, tazminat ve toprak” taleplerini dile getirmiştir.
Bu sayede sözde soykırım, gerçek ve siyasi taleplere dönüştürülmüştür.
Kürt meselesi de uydurulmuş ama neticeleri ulusal bütünlüğümüzü tehdit edecek bir diğer konudur.
Kendi ülkelerinde yabancılara tanınmayan hakları Türkiye’ye dayatan dış güçlerin baskısı ile Kürtlere ana dilde yayından sonra ana dilde eğitim de yasalaşmıştır.
Türk kimliği içinde sadece Türkler ve Kürtler yoktur. Türk kimliği Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Zaza, Gürcü vesaire Anadolu da yaşayan etnik grupların tamamını kuşatmaktadır.
Gaye azınlıklara hak vermek ise, bu sadece Kürtlerle sınırlandırılamaz.
Mevcut anayasamıza göre haklar ve özgürlükler her Türk vatandaşının istifadesine etnik ayrım yapılmadan sunulmuştur.
Farklı bir hak ihdası söz konusu olacaksa bu her vatandaşa sunulmalıdır.
Aksi halde, azınlıkların hak talebinin karşılanmasına hizmet edeyim derken çıkacak hak arama seferberliği bölünmeye zemin hazırlayabilir.
Bazı çevreler Kürtlere verilmeye başlayan ayrımın yeni Anayasada muhtemel federatif yapı ve sınır ötemizde başlayan yeni düzenlemeler ile birleşerek Kürt devletini hayata geçirebileceğini ifade etmektedirler.
Türkiye’nin güneydoğusunun da içine alındığı çizilmiş bir coğrafyada vaad edilen Kürt devletinin, ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet ettikten sonra kurulduğu gibi devreden çıkarılacağı unutulmamalıdır.
Öyleyse Türk, Kürt, Laz, Çerkez vesaire kardeşlerimiz bölünme oyununa alet olmamalıdır.
Laik, demokratik devletimiz içinde bugüne kadar bir ve beraber yaşadık, bundan sonra da başarmamamız için hiçbir sebep yoktur.
Editörün Seçtikleri