info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Soma ve Milli Devlet
20/05/2014 Köşe Yazısı 129
Soma'da 301 cana mal olan maden felaketi sonrasında tedbirsizlik, ihmal, yaşam odaları konuşuladursun, bu elim kaza bizleri başka bir acı gerçekle daha yüzleştirdi. Türkiye'de işsizlik rakamlarının yazılandan çok daha fazla olduğunun altını her zaman çiziyoruz. Özellikle tarım kesiminde çiftçilerin ailelerini geçindiremedikleri gerekçesiyle mesleklerini bıraktıklarına bizler de şahit oluyoruz. Bu çiftçiler 'ekip biçmek para etmiyor' gerekçesiyle topraklarını da ederinin çok altında meblağlarla arazilerine talip olanlara satarak, kapıcılık dahil farklı işlerde çalışmak için şehirlere yöneliyorlar. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Soma'daki madende çalışanların Manisa'nın, Balıkesir'in, İzmir'in sulu tarım yapılmayan köylerinden geldiğini dile getirdi ve ekledi: "Önümüzdeki yıllarda tarımdan kopan daha fazla insanın maden ve inşaat sektörlerinde çalışacağını tahmin ediyoruz." Yüksek maliyetler, gübre ve mazotun pahalılığı, ürünün satılamaması, kotalar tarımı bitirdiği gibi çiftçilik mesleğini de yok etmiştir. Başka bir işte çalışma yeterliliği olmayan çiftçiler de, kalifiye olmayan işçi sınıfından ucuz eleman olarak madenlere yönelmekteler. Bozulan ekonominin vurduğu başka bir meslek grubu da esnaf kesimi?Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, Türkiye'deki esnaf sayısının bir yılda yüzde 3.4 oranında gerilediğini açıkladı. İş yapmadan kepenk kapatan esnaf mesleğini bırakmaktadır. Oysa devlet, vatandaşına iş imkânı sunmak zorundadır. Bu da yeterli değildir, kişi geçimini temin edecek şekilde bir maaşla çalıştırılmalıdır. Aksi halde bugün yaşadığımız gibi mesleklerin yok olması ve elinde mesleği olanların işsiz kalması kaçınılmaz olur. Soma, maalesef kapitalist sistemin bir yansımasıdır. Ezici etkilerin ortadan kalkması için bu sistemin yerine Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması gerekir. Milli Ekonomi Modeli, milli ve sosyal bir devlet anlayışı getirmektedir. Milli Devlet'te devlet kapitalist sistemdeki gibi serbest piyasa ekonomisini kabul etmez. Devletlerin ekonomiye müdahalesini kanunlaştırır.  Ekonomik gelişmenin, istikrarlı sürekli büyümenin temini için devletin ekonomiye müdahalesi şarttır. Liberal ve kapitalist sistemlerin kabul ettiği 'arzın talebe eşit' olduğu savı bir aldatmaca olup; arz talepten fazladır ve bu üretim ve tüketim arasında bir açık demektir. Bu açığa devlet müdahale etmezse, ekonominin zaman içinde dengeye oturması söz konusu olamaz. Üretim ve tüketim arasındaki açığın kapanması ancak devlet eliyle olacaktır. Bunu savunan tek model bize ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir. Milli Ekonomi Modeli'nde sosyal devlet projeleri ile dar gelirli kesime katkı sağlanarak tüketim arttırılacaktır. Tüketimde meydana gelen bu artış piyasadaki üretim ve tüketim arasındaki açığı kapatarak sistemin dengeye gelmesini sağlayacaktır.  Yine Milli Ekonomi Modeli'ne göre, üretim artışına bağlı olarak piyasaya belli oranda girmesi gereken para emisyon ile karşılanırken, bu devletlere senyoraj geliri elde etme imkânı tanıyacaktır. Devlet pazar oluşturacak, pazarda bizzat alıcı olacaktır. Yatırım ve üretim için gerekli finansmanı sıfır faizli krediler ile vatandaşına sunacaktır.    Milli Ekonomi Modeli, üretim ve tüketimi dengeleyen, adil gelir dağılımını sağlayan ve sürekli büyümeyi temin eden tüketim eksenli tek analizdir. Adil bir paylaşım, üretilenin pazarda alıcı bulması, işçinin alın terinin karşılığına hak ettiği şekliyle hemen ulaşılması, sadece Milli Ekonomi Modeli ile olabilir. Meslek sahibinin mesleğinden ekmek yemesi de ancak bu sistemle mümkündür.