Geleceği yok edenler
Suriye hızla bir iç savaşa sürükleniyor. Ülkede yaşanan son patlamalarda Esad’ın önemli adamlarından bir bakan, bir başbakan yardımcısı, bir bakan yardımcısı ve yönetimden iki önemli isim hayatını kaybetti.
Batı, bir yandan uluslararası toplantılarla müdahaleyi meşru hale getirmeye çalışırken, diğer yandan ülkelerde ele geçirdikleri medya gücü ile halkların zihinlerini bu işgale hazırlamaktadır.
Türkiye’de de Suriye konusunda “yanlı basın”ın yanlış haberlerini her gün dinliyoruz, okuyoruz.
Ekranlardan Şam yönetiminin birçok yerde idareyi kaybettiği, iç savaşın başlamak üzere olduğu, Esad’ın 5 yaşındaki çocukları dahi katlettiği uzun uzun aktarılmaktadır.
Bu masa başı haberleri Şam yönetimini köşeye sıkıştırma taktiklerinden başka bir şey değildir. Bu noktada Suriye konusunda tarafsız ve gerçek haberleri veren Meltem Medya Grubunu takdir ediyoruz. Boyalı basında yer alan haberlerin yanlış olduğunun en büyük kanıtı, konteynır evlerde kalanlardır.
Hatırlanacaktır, bu evlerde kalanlar ceplerine konan para karşılığı sınırı geçtiğini ancak pişman olduklarını dile getirmişlerdi.
Türkiye; Şanlıurfa, Kilis ve Gaziantep’te konuşlandırdığı konteynır evler ile Suriye yönetiminden kaçtığı iddia edilen on binlerce insanı barındırmaktadır. İaşesini temin ettiğimiz bu insanların güvenliği de bize aittir.
Ama para karşılığı tutulmuş diyebileceğimiz bu kişiler yaşadıkları bölgede asayişi tehdit edecek taşkınlıklarda bulunmaya başlamışlardır.
Bölge halkı da huzursuzdur, milletimiz de…
Suriye’nin parçalanması senaryosu sadece Suriye ile sınırlı kalmayacaktır. Esad’ı devirmek, Irak, İran, Türkiye ve Suriye’nin içine alınacağı büyük Kürdistan’ın kurulması için sadece bir ayaktır.
Türkiye bölgedeki isyan hareketine verdiği destekle kendi bütünlüğünü de tehdit eden bir oluşuma bir manada göz yummaktadır.
Bu konuda da basınımızda ciddi bir tahrik vardır. Haber bültenlerinde kuzey Suriye bölgesinde Kürtlerin yönetimi ele geçirdiği dakikalarca gösterilmiştir.
Batının Suriye konusundaki yeni iddiası ise Suriye’nin elindeki kimyasal silahların varlığıdır.
Irak’a yapılan askeri müdahalelerin de gerekçesi olan kimyasal silah bulundurulması konusu eğer bir savaş sebebi ise öncelikle İsrail’e karşı böyle bir tutum izlenmesi gerekir.
Sadece İslam âlemine yönelik ve sadece Müslümanların öldürülmesi üzerine kurulu bu oyun basın desteğini de arkasına alarak sona yaklaşmaktadır.
Burada vazife dünya siyasetine düşmektedir.
Dünyevi menfaatleri için bu oyuna alet olanlar aslında kendi sonunu hazırlamakta, geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmektedirler.
Onların sonu, zamanında batının kışkırtmaları ile halkına karşı olanların yaşadığı son olacaktır.
İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nın sonu, Saddam’ın sonu, Mübarek’in sonu ne ise bunların sonu da aynı akibet olacaktır.
Batı, bir yandan uluslararası toplantılarla müdahaleyi meşru hale getirmeye çalışırken, diğer yandan ülkelerde ele geçirdikleri medya gücü ile halkların zihinlerini bu işgale hazırlamaktadır.
Türkiye’de de Suriye konusunda “yanlı basın”ın yanlış haberlerini her gün dinliyoruz, okuyoruz.
Ekranlardan Şam yönetiminin birçok yerde idareyi kaybettiği, iç savaşın başlamak üzere olduğu, Esad’ın 5 yaşındaki çocukları dahi katlettiği uzun uzun aktarılmaktadır.
Bu masa başı haberleri Şam yönetimini köşeye sıkıştırma taktiklerinden başka bir şey değildir. Bu noktada Suriye konusunda tarafsız ve gerçek haberleri veren Meltem Medya Grubunu takdir ediyoruz. Boyalı basında yer alan haberlerin yanlış olduğunun en büyük kanıtı, konteynır evlerde kalanlardır.
Hatırlanacaktır, bu evlerde kalanlar ceplerine konan para karşılığı sınırı geçtiğini ancak pişman olduklarını dile getirmişlerdi.
Türkiye; Şanlıurfa, Kilis ve Gaziantep’te konuşlandırdığı konteynır evler ile Suriye yönetiminden kaçtığı iddia edilen on binlerce insanı barındırmaktadır. İaşesini temin ettiğimiz bu insanların güvenliği de bize aittir.
Ama para karşılığı tutulmuş diyebileceğimiz bu kişiler yaşadıkları bölgede asayişi tehdit edecek taşkınlıklarda bulunmaya başlamışlardır.
Bölge halkı da huzursuzdur, milletimiz de…
Suriye’nin parçalanması senaryosu sadece Suriye ile sınırlı kalmayacaktır. Esad’ı devirmek, Irak, İran, Türkiye ve Suriye’nin içine alınacağı büyük Kürdistan’ın kurulması için sadece bir ayaktır.
Türkiye bölgedeki isyan hareketine verdiği destekle kendi bütünlüğünü de tehdit eden bir oluşuma bir manada göz yummaktadır.
Bu konuda da basınımızda ciddi bir tahrik vardır. Haber bültenlerinde kuzey Suriye bölgesinde Kürtlerin yönetimi ele geçirdiği dakikalarca gösterilmiştir.
Batının Suriye konusundaki yeni iddiası ise Suriye’nin elindeki kimyasal silahların varlığıdır.
Irak’a yapılan askeri müdahalelerin de gerekçesi olan kimyasal silah bulundurulması konusu eğer bir savaş sebebi ise öncelikle İsrail’e karşı böyle bir tutum izlenmesi gerekir.
Sadece İslam âlemine yönelik ve sadece Müslümanların öldürülmesi üzerine kurulu bu oyun basın desteğini de arkasına alarak sona yaklaşmaktadır.
Burada vazife dünya siyasetine düşmektedir.
Dünyevi menfaatleri için bu oyuna alet olanlar aslında kendi sonunu hazırlamakta, geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmektedirler.
Onların sonu, zamanında batının kışkırtmaları ile halkına karşı olanların yaşadığı son olacaktır.
İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nın sonu, Saddam’ın sonu, Mübarek’in sonu ne ise bunların sonu da aynı akibet olacaktır.
Editörün Seçtikleri