info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bütçe tasarısı görüşmeleri
13/12/2012 Köşe Yazısı 110
2013 bütçe tasarısı görüşmeleri bütçe tartışmaları yerine siyasetin dış politika eleştirileri ile geçiyor. Türkiye’de ekonomi, IMF ve Dünya Bankası talimatları ile şekillenmekte, borcu borçla kapatma mantığı devam etmektedir.
Merkez Bankası’nın bağımsız hale getirilmesi, senyorajın devreye konulmasını engellediği için para basma hakkından yoksun Maliye, özelleştirmeler ile de kaynaklarını kurutmuştur.
Bu tabloda yapılacak veya savunulacak fazla bir şey de söz konusu değildir. Maliye Bakanı Şimşek de öyle yapmış ve konuşmasında dünyada yaşanan ekonomi krizi detayları ile örneklendirmiştir. Şimşek, “2013 yılında harcamaların bütçe öngörüleri çerçevesinde kalması için gerekli tedbirleri alacağız. Türkiye birincil enerji kaynakları bakımından yüzde 72 dışa bağımlı. Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” gibi genel ifadeler ile konuşmasını tamamlamıştır.
Kürsüye gelen liderler de ekonomi konularında ziyade siyasi gündemi eleştirmeyi tercih ettiler. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları sıralayarak şunları söyledi: “3 yıl önce demokratik açılım başlatılmış, Kürt sorunu denmekle sorunun çözümünde bir fayda elde edilmemiştir. Ülkenin ikinci sorunu da dış politikadır. Uluslararası stratejik derinlik Türkiye için tam bir hezimet olmuş, Türk bakan Irak’a alınmaz hale gelmiştir. Bir başka sorun da Suriye konusudur. Ortadoğu’nun hassas ve sancılı ortamı göz önüne alındığında Türkiye’nin füze konusunda adım atması doğru adımdır.”
BDP adına konuşan Gültan Kışanak da Suriye gündemine değinerek, “Suriye’ye yönelik bir askeri müdahalenin eli kulağındadır. Türkiye de böyle bir müdahalede yerini alacaktır” iddiasında bulundu.
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ise özetle şunları söyledi: “10 yıldır işsizlik kol geziyor. Başbakan, ‘her işveren bir işsizi işe alsın, sorun çözülsün’ demişti. Çözüldü mü, çözülmedi. Başbakan, sizin iktidarınızda her çocuk 4320 dolar borçla doğuyor. Vatandaşın kredi kartı borcu 16 kat arttı, 68 milyar lirayı buldu. Vatandaşların bankalardan çektikleri tüketici kredisi borcu da 82 kat arttı. 2001’de icra dairelerindeki dosya sayısı 9 milyondu, şimdi 20 milyona çıktı. Bu bütçe halka bir şey vermiyor. Sıcak paranın diyetini ödemek üzere bu bütçe getiriliyor. Mazota yüzde 208 zam yapıldı. Dolmuş ücretine yüzde 183 zam, kuru soğana yüzde 134, çaya yüzde 139 zam yapıldı.”
Gelinen noktada, ekonomik istikrarı sağlayacak veya mevcut düzeni değiştirebilecek görüşe malik olmayan partiler, maalesef olanı eleştirmekten hatta bütçeyi dahi değil, dış politikayı değerlendirmekten öteye geçememiştir. “Yedi seçim geçirdik ama ekonomi hiç etkilenmedi” diyen Sayın Başbakanın cumhuriyet kazanımları ve bugün ülkenin geldiği noktayı değerlendiren sözleri bütçe tasarısında yer buldu.
İşte Türkiye’nin ekonomi manzarası…
Kısaca bu bütçe görüşmeleri tarıma, hayvancılığa, orman köylüsüne, işçiye, memura, emekliye, dula, yetime, ev hanımına, vatandaşa bütçeden ne pay ayrıldığı konusunu tartışmadı.
Başbakanın konuşması aslında madenlerin yabancılara sunulduğu, özelleştirmeler ile elde bir şeyin kalmadığı, örtülü ödenekten Cumhuriyet tarihinin en fazla harcamalarının yapıldığı bir ekonomi tablosunu çizmekteydi.
Başbakan da dahil memurun, işçinin, emeklinin konuşulmadığı bu bütçeden halkın beklentisi ne olabilir ki?