info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Batı'nın değişmeyen anlayışı ve Balkanlar
04/07/2001 Köşe Yazısı 105
Dün Miloseviç'in yargılanma sürecinin başlamasından bahsetmiş ve bunun, aslında batının prestij kazanma çabası olduğunun altını çizmiştik.

Balkanlar, dünyanın oldukça renkli bir etnik mozaiğe sahip bölgelerinden bir tanesidir. Bu sebepten olacak ki tarih boyunca çatışma ve karışıklıkların sıkça yaşandığı bir yer olmuştur. Osmanlı idaresi altında uzun müddet adalet ve barış içinde yaşayan Balkan halkları, imparatorluğun çöküşünden sonra tam bir felaketler zinciri ile karşılaşmıştır. Aşırı Sırp milliyetçiliğin batının da desteğiyle bu toprakları nasıl kan gölüne çevirdiğini dünkü yazımızda özetle ifade etmiştik.

Şüphesiz Balkanlar'ın ve bilhassa Yugoslavya'nın bugünkü sancılı noktaya gelmesinde batılı devletlerin payı büyüktür. Yugoslavya eski Devlet Başkanı Miloseviç kendisini İngilizler'in kışkırttığını açıkça ifade etmektedir.

Bosna ve Kosova derken, Miloseviç döneminin bir yadigârı olarak bugün Makedonya da karışıklık içindedir. Aşırı Milliyetçi Makedonlar, asilikle suçladıkları Müslüman Arnavutlar'a karşı bir zulüm ve sindirme harekâtı başlatmışlardır. Arnavutlar'ın evleri bombalanmakta, camileri yıkılmakta ve kadın, çocuk, yaşlı demeden zulme tâbi tutulmaktadırlar. Arnavut milislerle Makedon ordusu arasında yer yer çatışmalar cereyan etmekle beraber, asıl kıyım sivil Arnavutlar'a karşı yürütülmektedir.

Hal böyleyken, Makedonya'ya temsilci gönderen AB, Arnavut temsilcilerle görüşmeyeceğini ilan etti. Bunun manası, Avrupa'nın bölgede devam etmekte olan kıyıma ve zulme sessiz kalacağıdır.

Arnavutlar'ı muhatap dahi kabul etmemekle Avrupa, bu insanları milliyetçi Makedonlar'ın insafına terk ettiğini açıkça ilan etmiştir. Bu duruma şaşmamak lazımdır. Zira "batı bunu her zaman yapmaktadır". Kafkasya'da Rus mezalimi altında inleyen Çeçen halkını isyancı kabul eden, Ortadoğu'da zulme uğrayan Filistinliler'i terörist kabul eden mantık hiç şüphesiz Makedonya'da da Müslüman Arnavutlar'ın değil, Hıristiyan Makedonlar'ın yanında yer alacaktır. Zira adil olmayandan adaletle hareket etmesi beklenemez. Müslüman Türk himayesinde asırlar boyu barış içinde yaşayan Balkanlar'ın değişik etnik ve dinî kökene mensup halkları, bugün işkence ve zulmün en ağırını yaşamaktadırlar. BM, NATO vb. kuruluşlar barış iddiasıyla yola çıkmış olsalar da bölgeye huzur getirmekten çok uzaktırlar.

Hatta Kosova'da devam eden savaş esnasında BM Barış Gücü'ne bağlı Hollandalı askerlerin, Sırplar'ın Müslüman halkı katletmelerine seyirci kaldıkları, yer yer yardım dahi ettikleri bilinen bir hakikattir.

Temennimiz bütün bunlara rağmen bölgede hakiki ve kalıcı bir barışın, bir an önce tesis edilmesidir.