info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Türkiye’nin Seçimi 2015 Programı - Habertürk Televizyonu / 21 Mayıs 2015
06/11/2025 SİYASET 17

    Neler Okuyacaksınız

Biz Vaatte Bulunmuyoruz Sistemimizin Gereğini Anlatıyoruz 

Efendim, teşekkür ediyorum. Esasen biz bir vaatte bulunmuyoruz; yani biz sistemimizin gereği olarak verilmesi gerekeni anlatıyoruz. Sistemde olanı anlatmak farklı bir şey, vadettiğin şeyi anlatmak daha farklı bir şey. Onun için bendeniz şöyle ifade edeyim; biz asgari ücreti Türkiye şartlarında 5.000 Türk lirası hatta daha fazlası verilmek suretiyle verebilecek bir partiyiz. Her ev hanımına 1.500 Türk   lirası maaş verebilecek iktidardayız; her vatandaşımıza 1.000 Türk lirası maaş verebilecek durumdayız; doğan çocuklarımıza 15.000 Türk lirası ikramiye verecek durumdayız; her ay çocuklarımıza 250 Türk lirası maaş verebilecek durumdayız. Bunu sayabiliriz. Bütün bunları biz önümüze koyduğumuz zaman… Ben ekipler halinde çalışırım, ferdi vahiy çalışmam. Ama olayın tasarımı tamamen bana aittir, şahsıma aittir. Görev veririm; sen enerji konusunu işleyeceksin, sen madencilik konusunu işleyeceksin veya sen akıntı konusunu işleyeceksin. Her arkadaşımız…  Tarım konusunu, hayvancılık konusunu; hepimizin bir dosyası vardır. Bunlar benim önüme gelir ve biz bunu ölçer, biçer, sonunda konuşuruz. 
Yani bunun sadece maliyetler değil. Biz ne harcarsak, ne alırız? Bakın bugün Türkiye'de olmayan şey, 1.000 lira asgari ücretle çalışan insanın topluma katkı payı ile 5.000 Türk lirası asgari ücret alanın katkı payı çok farklıdır. Birinin katma değeri 1.000 üzerinden 16'dır. Birinin katma değeri 5.000 üzerinden 16’dır. Bunu hesapladığınız zaman arada en az 48 bin lira gibi büyük bir fark var. 
Bizim sistem çok farklı. Kazanmadan devlet ona verecek ve devlet onu çalışmaya teşvik edecek. Teşvik ettiği şeyin de semeresini, meyvesini toplayacak. Bilmem anlata biliyor muyum? Dilerseniz ben biraz izah edeyim.

Bu Benim Tezim, Ben Bu Tezi İlmi Hale Getirdim

Tezim , ben bu tezi ilmi hale getirdim. Azerbaycan İktisat Üniversitesi'nin tezidir bu, yani şahsıma da ait değildir. Şahsım bunu hazırladı, o devletin malıdır bugün, Azerbaycan Devleti'nin malıdır. Şimdi efendim, biz 5.000 lira asgari ücret   vermemizin temel esprisi; gidiyoruz bir arkadaşımızın, işçi arkadaşımızın, memur arkadaşımızın, emekli arkadaşımızın hulasa hiçbirinin geçimi yerinde değil. Ekmek alacak parası yok, yoğurt alacak parası yok, şeker alacak parası yok.  Hepsi gidiyor dikkat ederseniz eskiden bakkallara yazdırırlardı, şimdi plastik kartlarla beraber bu işi görüyorlar. Bankalardan kart alıyorlar, hesaba borç olarak yazdırıyorlar. İnsanlar gırtlağına kadar borçlanmışlar. Onun için bunun önünü açmamız lazım. Ne ile açacağız? Devlet baba görevini görecek ve ona asgari ücreti 5.000 Türk lirası verecek. Memur, en azından 5.000 lira. Ha bu maaşı    vermesi için devletin bir geliri olacak. Bu gelir nedir? Biz şu andaki rakam itibariyle 2 trilyon Türk lirası kazancımız var. Ama uyguladığımız sistem gereği bu (2000) 2 trilyon paranın karşılığında yani gelirin karşılığında paramızı devreye koyamıyoruz. Global güçler dediler bize ki 35 seneden beri “Siz kendi paranızı basamazsınız.  Konvertibl olamazsınız, yani paranız konvertibl olamaz”. E ne olacak? “Benim dolarımı alacak hazinenize koyacaksınız. Bunun mukabilinde paranızı ancak o şekilde basarsınız”. Bu bir esarettir. Yani cebimizde bulunan para bize ait değildir. Kime aittir? Doların sahibinedir. Kim bize para vermiş, sendikasyon  kredisi vermiş, o para hazineye girmiş; hazineden de biz bunun karşılığında paramızı piyasaya sürdük. Bize ait değil. Biz ne kadar para kazanıyoruz? Kazandığımız yani servet, mal sirkülasyon olabilmesi için piyasada paranın daha fazla olması lazım. Daha fazla borçlanıyoruz. Mesela 5 lira kazandığımız zaman, 5 lira borcumuz varsa; 10 lira kazandığımızda 10 lira borcumuz oluyor. 

Milli Ekonomi Modeli: Benim Hayatımın Tamamının Özüdür

Vaat değil   bu tekrar ediyorum; bu bir sistemdir. Aldığımız yanıtlar fevkalade.  “Biz zaten” diyorlar “bunu bekliyorduk, bunu istiyorduk”. Ben Almanya'da, Avrupa'da çok kaldım, gezdim, ettim, araştırmalar yaptım. Yani bir Avrupalı asgari ücret 5.000 Türk lirası en azından alan var; en az alan 7.000 lira, 9.000 lira asgari ücret alıyor.  Geliyoruz Türkiye, bunun 10’da   1’i, 5’te 1’i.  Yazık değil mi ya? Bu adamların nesi bizden fazla? Hangi seviyede bizim üzerimizde? İlim adamları benim dostumdur, hepsi bana hayran. Açık konuşuyorum. Yani bir insanın kendisini met-ü sena etmesi de normal bir şey değil ama artık siz bana bugüne kadar sahip çıkmadığınız için bak ben gittim Rusya'nın   meclisinde 5 saat konuştum. 
Onları ayağa kaldıran benim. Kendi de diyor ki “Dünya Haydar Hoca’ya muhtaç. Rusya Haydar Hoca’ya muhtaç”. 
Tabi bu sistem öyle masa başı oturarak yazılan bir sistem değildir. Benim hayatımın tamamının özüdür. Ben aynı zamanda ticaret, sanayi adamıyım.

 

Toplumda Bizim Karşılığımız Var

Dikkat ederseniz toplumda bizim karşılığımız var ilk seçimden itibaren. Haydar Hoca’yı tanımayan insan yok. Ama bizi öyle bir sihirli cümleyle kuşattılar ki ‘Kazanamaz ki, Haydar Hoca mı, aa bu işi çok iyi bilir ama kazanamaz’ bu cümleyle bizi kuşattılar. Bizim her seçimde en az %20 şansımız vardı. Onun için ‘Bu kazanamaz ki’ sihirli cümlesini inşallah sizinle yıkıyoruz. %20’yi istiyoruz biz, bu benim hakkım. Ben hakkımı istiyorum. Ben bildiğimin karşılığı %40 almam lazım, %50 almam lazım. Ya benim ilmimin zekâtı etmeyen adamlar başbakan, cumhurbaşkanı olacak; Haydar Hoca sürünecek. Böyle bir şey olabilir mi? Hayır bu benim sürünmem değil benim mağduriyetim, mahrumiyetim, mahkumiyetim; milletin mağduriyeti, mahkumiyeti mağduriyetidir. Bunu iyi bilin. Yani benimle millet ayağa kalkacak, karnı doyacak, sırtı giyecek. 
Şimdi dedim, ‘Kazanamaz ki’ dedikleri şeyin sırrı da bu barajı aşamaz şifresidir. Ama inşallah bu sefer vatandaşımız bunu bir silleyle atacak… Bize kavuşacaktır, diye düşünüyorum.

Açılım, Anadolu’daki Mozaiğin Dağıtılması ve Buradaki Birliğin Yok Edilmesidir

Şimdi Anadolu Yaylası, Hacı Bektaşi Veli ile Müslüman olmuştur. Bir defa bunu bilelim. Bu arkadaşlar ne dediğini bilmeyen, tarihini bilmeyen, sosyolojik yapıyı bilmeyen kardeşlerimizdir. Çok iyi insanlardır ama bilgi seviyeleri dar ve kültürleri zayıftır. Şimdi Anadolu ya 1200’lü yıllarda Hacı Bektaş geldi. Ondan evvel 1071'de biz Malazgirt'ten girdik ama İslamlaştıramadık. Hacı Bektaş geldi; Yezdani, Keldani, Süryani, Rum, Ermeni, Laz, Kürt, Çerkez, Boşnak, Arap 36 etnik gücü, grubu  ziyaret etti, kapı kapı gezdi, İslamlaştırdı. Yani dinini aldıktan sonra, yani Müslümanlığı kabul ettirdikten sonra dediler “Ya bu ne kadar güzel adam. Biz Türk olduk” dediler. Batının soykırım dediği, Hacı Bektaş'ın o Rumları, Ermenileri, Yezdani, Keldanileri Türk yapmasıdır. Gönülden “Türk olduk” dediler. 
Şimdi bu akımın karşılığında sen kalkacaksın, bu mozaiği dağıtmaya çalışıyorsun. Açılım nedir? Bunun dağılmasıdır, bu birliğin yok olmasıdır. Yani bu kültürün, bu medeniyetin, bu mananın yok olmasıdır. Ne demek istiyorsun sen? Yani bu millet dağılsın, yok olsun, tarihten silinsin mi?
Devletin   yapısı günahı değil, bu siyasilerin günahı. Siyasiler, ecnebi ülkelerden aldığı talimatla millet idare etti ve millet birbirine değil teröristler milleti birbirine soktu. Bu terörizmi doğuran, bu siyasilerdir.  Biz idaremiz döneminde, dağdaki insan aşağıya inecek. Niye?  Cebi para görecek; annesi para alacak, babası, karısı, kardeşi… İşte biz bunun için diyoruz “Bu açılım süreci yanlış”.
Kültür çalışması olacak. Bir tarih derinliği var bu işin. Kürtler aslında bizim kardeşimizdir, Türk'türler bunlar. Araştırın, bakın. Ben araştırdım. Yani Kürtler de Türk’tür. Sen şimdi özü bir olan bu insanları birbirinden ayırıyorsun. Kimin adına iş görüyorsun? Kürtler bize düşman değil ki. Kürtler hatırlarsanız Apo’ya ‘çocuk katili’ diyorlardı. Onu meşru hale getiren, bu iktidardır.  Dolayısıyla iktidarın yaptığı, çok yanlış. Açılım süreci ile güya hak vermek adı altında imtiyazlar tanıyacak; toplumun bölünmesini, dağılmasını vücuda getirecek. Şimdi Kürt arkadaşlarımız imtiyaz sahibi oldu, Laz istemez mi? Çerkez istemez mi? Boşnak istemez mi? Arap istemez mi? Türkiye'de her türlü insan var. İşte bunun önüne biz sistemimizle geçiyoruz. Karnı doyacak, cebi para görecek, zengin olacak; “Allah Hoca'dan razı olsun” diyecek. Niye ayrılsın, niye gitsin? Yani kim ona beş kuruş para verecek? Bugün Demirtaş ne verecek Kürt arkadaşlarıma? Bir şey vermeye hali yok ki. Çıkıp gülüyorlar. Bu gülmekle olacak iş değil.

Bu İş Mutlaka Olacak, Olmazsa Türkiye Bölünüp Parçalanacak, Bunu Görelim 

Kemal Kılıçdaroğlu  hayal dünyasında gezen bir arkadaşımız. Şimdi %40 alan, 40'ın üzerinde alan adamı harcıyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içerisi bir defa fikir çatışmaları ile her zaman yaşanan bir partidir. E sen bunu öyle bir sıfırla çarptın ki kimseyi muhalif bırakmadın. O partinin büyümesi mümkün değil.
HDP'nin şansı,    HDP'nin şansı bence onun önüne çıkacak partilerin savunmasına bağlı. Yani o bölgede Bağımsız Türkiye Partisi hâkim ise, HDP'nin şansı yoktur.
Hoca Hanım, şunu size arz edeyim; biz şu anda yaptığımız anketlerde %7 civarındayız. Ama biz %0 ile yola çıktık. Gün geçtikçe bu hacim büyüyor. Bana kalırsa seçim günü o dediğim rakamlara ulaşacağız. Millet artık gözü açıldı. Bundan evvel, önümüzde bir heykel vardı. Bunu kıramıyorduk, şimdi kırdık onu. Millet kırdı. Ha buna bağlıydı işte, bu yıkıldı. Bu yıkıldıktan sonra bizim şansımız %100’dür, diyorum. Bunda kuşkum yok. Yani bu, bu iş mutlaka olacak. Olmazsa Türkiye bölünüp parçalanacak, bunu da görelim. Yani biz parçalanmadan yana, bölünmeden yana mıyız; yoksa birlikten, beraberlikten, dirlikten yana mıyız? Cebimizin dolmasından, geçimimizin rahat olmasından yana mıyız; fakr-u zaruret içinde dilenmekten yana mıyız? Şu anda devlet de dileniyor. Bunlar da dileniyor. Bak propagandalara bakın, iktidar diyor ki “Biz IMF'ye” diyor “borçlu değiliz”. Lan borçlu değilsin ama 1 trilyon Türk lirası borcun var. Ne yapıyorsun sen? Kime bu borç, kime? Yani ha IMF’ye olmuş ha sendikasyon kredisi ile başka bir devlete olmuş. Ne fark eder? Yani IMF'ye bugüne kadar talimat vererek borç alıyordunuz ; şimdi ‘ben bağımsızım’ diyorsun, daha fazla borç alıyorsun. IMF'ye borçlu olduğun dönemler 500 milyar civarındaydı, şimdi trilyona çıktı. Yani bu arkadaşlar ne yaptığını bilmiyor. 

Bugün Türkiye'de Bir Alevilik Hazımsızlığı Var

Bugün Türkiye'de bir Alevilik hazımsızlığı var. Halbuki bu millet, bu Anadolu; Hacı Bektaş ile Müslüman oldu. Yani Anadolu'nun temelini atan Alevilerdir. Ama kimsenin haberi yok. Alevi dendiği zaman ‘it’ diyor.
60 bin kilise evi açıldı, ayinlere müsaade edildi; bir tane cem evine müsaade edilmiyor. Bu nasıl anlayış, bu nasıl hukuk? İnşallah biz bunu kaldıracağız. Alevi dedeleri maaşlı hale gelecek ve cem evleri hukuki statüye kavuşacak. Cem evleri ibadethane değilmiş. Bu adamlar İslam’ı da bilmiyor. Peygamber Efendimiz’in Ashab-ı Suffa’sı vardı, hemen mescidin bitişiğinde onlar yaşardı. İşte cem evleri, Ashab-ı Suffa’nın yaşantısıdır; başka bir şey değildir. 

Biz Gençleri Sınavsız Üniversiteye Alacağız, Mezun Olduğu Gün Ona İş Vereceğiz 

Gençliğe de bir cümlem olsun. Şimdi efendim, gençlik sınavsız üniversite sahibi olacak. Bak okuyor, okuyor, mezun oluyor; ondan sonra dershaneye gidiyor, anası dini ağlıyor. Biz onu sınavsız üniversiteye alacağız, mezun olduğu gün hemen (onu) ona iş vereceğiz. 
30 yaş üzeri olan 1 milyona yakın kardeşimiz var. Bunları hızlandırılmış eğitimle Allah nasip ederse mezun edeceğiz, onlara iş vereceğiz.  Hiç kimse işsiz kalmayacak.  

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir