
Neler Okuyacaksınız
İslam'da Tek Yol Ehl-i Beyt Yoludur
Çok muhterem misafirler, bugün Muharrem ayının 9'u, Tasua günü denir buna, gecesi. Yarın inşallah Muharrem'in 10'unu idrak edeceğiz, Aşure günü. Hz. Hüseyin'in mübarek ruhundan şefaatine niyaz ediyoruz. İmam Ali ve onun nesline rahmet diliyoruz. Burada çok kıymetli misafirlerimiz, tabii hepiniz kıymetlisiniz.
Özellikle sayın bakanım, muhterem hocam ve kıymetli arkadaşlarım, nasıl hitap edeceğimi açık konuşayım bilemiyorum. Çünkü bu ayın getirdiği hem hüzün hem feyz ikisi bir arada yaşanıyor. “İmam Hüseyin neden kıyam etti?” Evvela bunu iyi bilmemiz lazım. Kıyamına gerekçe olarak, eğer biz bu delilleri bilmeden konuşursak ilim adına zırvalamış oluruz, nitekim Ahmet Sirhindi denilen şahıs da bu zırvayı yapanlardan bir tanesi.
Şöyle ki: “Efendim, Muaviye'de içtihat ehliymiş, Ali'de içtihat ehliymiş. İçtihadında yanılsa bile o da sevap eder.” Şimdi sevgili arkadaşlar, ben Sünni dünyasında yetişen bir insanım. Ama çok samimi konuşuyorum, “bu zırvaları bilseydim, bu Sünniliği reddederdim.” Öyle bir şey olabilir mi ya?
Şimdi burada ilan ediyorum bakın, Ehl-i Beytle ilgili ayetler okuyacağım. Sevgili arkadaşlar, Ehl-i Beyt ile ilgili onlarca ayet-i kerime var artı, yüzlerce hadis-i şerif var. Yani, “İslam'da olan tek yol Ehl-i Beyt yoludur. Bunun dışındakilerin tamamı hurafedir, uydurmadır.” Bunu böyle bilesiniz.
Ama hocam, “bizim Ehl-i Sünnet diye ifade ettiğimiz mezhep imamlarımız, bunlarda Ehl-i sünnet değil mi?” Evet, Ehl-i sünnet değil. Onlar da Ehl-i Beyt yolunda şehit olan, gazi olan “mübarek zevatlardır.” Bunu çok iyi bilesiniz. Mesela İmam-ı Azam, İmam-ı Azam herkes ona “Sünni alimi” der. E ben şimdi, madem İmam-ı Azam Sünni ulemasındandır, neden Ehl-i Beyti savunduğu için hapse atılıyor? Neden o yolda gittiği için ölüme mahkûm ediliyor? Demek ki, İmam-ı Azam’ın bunların dediği Sünnilikle uzaktan yakından alakası yok. “Eğer bir insan yolunu bir dava için vermişse o yolun adamıdır.” Yani İmam-ı Azam, Ehl-i Beyt’tendir.
Devam ediyorum, zaten İmam-ı Azam’ın hocası İmam-ı Cafer, Muhammed Bakır. İki büyük imamdan ders almış, sohbetlerine iştirak etmiş insandır, İmam-ı Azam.
Ehl-i Sünnet Peygamber Aleyhisselam'dan Tam 70 yıl Sonra Ortaya Konmuş Bir Deyimdir
Tabi konumuz bu değil. Bunu şunun için söylüyorum: “Kalkıyorlar, Ehl-i sünnet, Ehl-i sünnet Peygamber aleyhisselam'dan tam 70 yıl sonra ortaya konmuş bir deyimdir. Bunun Peygamberin sünneti ile Kur'an-ı Kerimle uzaktan ve yakından alakası yoktur. Anlaşıldı mı?
Binaenaleyh, şimdi burada hilafet konusuna gireceğim, onun için burası çok mühim. İşte bunları tevil edebilmek için, kendilerine göre yorum tarzlarıyla kurtarabilmek için birtakım görüşleri ortaya atıyorlar. Sünnilik adı altında böyle görüş olmaz. Bu görüşlerin tamamı bâtıldır. Neden? Çünkü bakınız hilafet konusunda Allah'ın ayeti var. İmam Ali'nin halife olması konusunda Allah'ın ayeti var. Resulullah'ın mübarek hadisleri var ve de bunu
Gadir-i Hum denilen yerde sahabesini topluyor, az değil, tam 120.000 sahabe orada ilan ediyor. Daha sonra halife olanlar da İmam-ı Ali'ye orada biat ediyor, haberiniz olsun. Ben üç yıldan beri konuşuyorum. Sünni diye geçinenlerin bir tanesi “Hayır, bu böyle değildir” deyip de cevap verdiğini duydunuz mu? Yok ki. Yani bir delil yok ki sunacaklar. Sen önce kabul ediyorsun, gidiyorsun çadırda biat ediyorsun. “Bahin, bahin Ya ebel Hasen, seni tebrik ederim. Helal olsun. Halife oldun!” diyorsun, “üç ay sonra da yazdım, bozdum” diyorsun. Hadi be! Babanın çiftliği değil bu.
Kerbela Olayı Bir Defa Yaşanmadı, Hala Yaşanıyor
İşte bu Sünni dediğimiz kafa, bugün maalesef Türkiye öyle bir noktaya taşımıştır ki, Allah Allah! Haçlı ve Yahudi ile beraber oluyor, Müslümana harp ilan ediyor. Üstelik de “kâfir” diyerek. Şimdi hepinize soruyorum, elinizi vicdanınıza koyacaksınız cevap vereceksiniz ne beni kandıracaksınız ne kendinizi.
Madde 1: Esat'ı ne bilirsiniz? Ne bilirsiniz? Obama'yı ne bilirsiniz? Peki, İsraillileri ne bilirsiniz?
Soruyorum şimdi ikinci sorum geliyor: “Esat Müslümansa, öldüğünde hangi kabristana, mezara konulacak?”
Bir daha söyleyeyim, demek “Esat öldüğünde gireceği yer Müslümanların olduğu mezarlıktır, öyle mi? Obama öldüğü zaman gireceği yer neresidir? Neresidir?” Hristiyan mezarlığı. O İsrail’in başının adı neydi?
“Netanyahu öldüğü zaman nereye konulacak? Nereye konulacak?”
Soruyorum: “Hangi kabristana girmek istersiniz?”
O halde Obama'dan mı, Netanyahu'dan mı, Esat'tan mı yanasınız? Söyleyin, kimden yanasınız? Kerbela olayı bir defa yaşanmadı, hala yaşanıyor. Aman yarabbi! Fransa'ya gidiyor Sayın Cumhurbaşkanımız, müşterek düşmanı kimmiş? Esatmış! Ne yaptı sana? Tavuğuna mı kışı dedi? Sınırına mı tecavüz etti? Allah aşkına! Üstelik de birkaç tane onlardan sarıklı, cübbeli, neyse biz başkaları gibi söylemeyelim, fetva veriyorlar: “Bunlar Müslüman değildir, katli vaciptir” Allah senin diline eşek arısını soksun. Onu perişan etsin. Şimdi Esad niye haksız?
Velayet, İrşat Makamı Sadece İmam-ı Ali Efendimize Aittir
Gelin, Cenabı Peygamberimize vahiy geliyor; veda haccından geliyor, Mekke’den Medine’ye devam ederken, “Muhammed'im sana indirileni tebliğ et. Şayet tebliğ etmezsen, vazifeni yapmamış olursun.” Neymiş bu tebliğ et emri? Bütün müfessirler burada “İmam Ali'nin halife olduğunu ilan et, eğer bunu yapmazsan vazifeni yapmamış olursun.” Ayetin tam metni bu, Maide Suresi, 67. Arkadaşlar, Hz. Ali durup dururken halife seçilmedi. Hz. Ali'nin hilafetinin emriyle İslam tamamlandı.
Elyevme Ekmeltüm ayeti kerimesi İmam-ı Ali’nin hilafetini ilan ettikten sonradır (Maide Suresi, 3. Ayet).
Öyle mi hocalar? Doğru mu hocalar? Korkmayın, söyleyin. Evet, bunu biliyor muydunuz? Yani risaletten sonra bir dönem başlıyor İslam’da, ahmaklar! Velayet yolu… O da İmam-ı Ali’ye bağlı yoldur. Arkadaşlar bakınız, onlar benden Ebubekir’i fazla sevemezler ama şimdi ilan ediyorum ve diyorum ki: “Ebubekir hakkında böyle bir vazife yoktur. Onu peygamberimiz ve Allah vazifelendirmedi.” Anlaşıldı mı? Eğer böyle bir delilleri varsa hodri meydan, çıksın söylesinler ama senelerden beri ben konuşuyorum, Ebubekiri yine ben medh ü sena ediyorum, Onun şefaatine ben sığınıyorum, ama onlar Ebubekir’ci olmalarına rağmen bir tek delille huzurumuza çıkamıyorlar, çıkamazlar. Çünkü, “Ebubekir Efendimizin böyle bir vazifesi yok.” Evet o, Cenab-ı Peygamber Efendimizin samimi dostu, aynı zamanda kayınpederi, doğru. Aileden biri. Ama “o velayet, irşat makamı sadece İmam-ı Ali efendimize verilmiştir.” Anlaşıldı mı? Onun için bakınız Gadir-i Hum çok mühim. Burada öyle deliller var ki, kalkıp da bu delilleri inkâr ederek, “Ben içtihat yapıyorum, görüş beyan ediyorum.” demek hem yukarıda zikrettiğim ayeti, hem de burada zikredeceğim, Aleyhisselam Efendimizin mübarek hadislerini inkâr manasına gelir ki, bunun adına “küfrü mutlak” denir. Anlaşıldı mı? Öyle basit bir küfür de değil. “Ali Bin Ebi Talib; benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonraki halifemdir.” Cenab-ı Peygamber Efendimizin Gadir-i Hum denilen yerde okuduğu hutbenin 1. cümlesi.
İki, “Allah Resulünün halifesi o’dur. Müminlerin emiri o’ dur. Allah tarafından tayin edilen, hidayet imamı o’dur.” Yani, peygamberden sonra sen eğer hidayet bulmak istiyorsan, İmam-ı Ali’nin yoluna girmen şarttır. Niye? Allah’ın resulü beyan ediyor. Babanın çiftliği değil bu oğlum.
İmam-ı Ali, sadece imam değil, hidayetin rehberidir. Hidayete ulaşmak istiyorsan varmak istiyorsan… Neymiş hidayet? “Allah ile görüşmek.” Anlaşıldı mı?
“Allah ile dost olmak, Allah ile beraber olmaktır.” Hidayet bu. Şimdi Allah'la konuşmak, sohbet etmek, dost olmak, arkadaş olmak istiyor musunuz? “O halde hidayet yoluna İmam-ı Ali'ye gelmeniz şarttır.”
“Hilafet Emrini İmamet Veraseti Olarak Neslime Emanet Ediyorum”
Sevgili arkadaşlar bir başka hadis, “Ey insanlar, bu Ali’dir.” Peygamberimiz gösteriyor: “o benim kardeşimdir, vasimdir, ilmimi toplayan..” Cenab-ı Peygamberin ilmi var. O ilmi toplayan insanın adı, kim? Ali’dir. “Daha ümmetimin arasında iman eden (bu da çok enteresan) ümmetimin arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir.” Demek, Ali'ye biat etmeyen, inanmayan; Peygambere de inanmamış. Kimin üzerine halife Ali? Peygambere inananların üzerine, anlaşıldı mı? “Ey insanlar, ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar -burası çok mühim- imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum.”
Yani demek ki bu hidayet konusu da alel usul, şundan şuna şundan şuna giden bir yol değil. Ya, Cenab-ı Peygamber Efendimizin nesline ait ve mutlaka bu sütten gelen insanların Allah tarafından nasp edildiği makam, onlar içindir. Daha, “Ali Allah tarafından tayin edilen imamdır, imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar benim neslimin hakkıdır.”
Şimdi istediğiniz kadar, “bu bizim hakkımızdır, şunun hakkıdır.” demek burada geçerli değil. Niye? Peygamber (s.a.v ) efendimiz hükmü koydu. Arkadaşlar, Allah Resulünün hükmünün üzerinde bir hüküm var mı? Yok. Peki nasıl o zaman, kalkar Ahmet Sirhindi Cenabı Peygamber Efendimizin bu mübarek beyanları karşısında: “işte ben şunu şöyle diyorum, içtihat ediyorum.” diye görüşte bulunabilir? Böyle bir yetkisi yoktur ve tamamen batıldır. Bu hadisi şerif arkadaşlar, bizim en meşhur hadis kitaplarımızda 220 tane hadis kitabında yer almıştır. Bu az evvel söylediğim hadis. Birkaç tanesini sayacağım: Zemahşeri, Rebi'ul-Ebrar adlı eserinde zikrediyor artı İmam Fahr-i Razi, Erbain’de bütün ümmetin bu hadis üzerinde icmâ ettiğini söylüyor. Yani ulemanın tamamının bu hadiste ittifakı var, icmâ vardır
İbn-i Haldun… Bu saydığım isimler Sünni dünyanın milli takımının oyuncuları. Bilmem anlatabiliyor muyum? Yani Sünni dünyasının en meşhur âlimleri şu anda size okuduğum isimler… İbn Haldun, Tarih kitabının mukaddimesinde yazıyor bu hadisi: Hatib El Bağdadi’nin Târîhu Bağdad adlı eserinde bunu yazıyor, Nisaburi Tefsiru'l Garibül Kur'an adlı eserinde yazıyor. Mir Seyyid Ali Hemedani, Meveddetü'l-Kurba adlı eserinde yazıyor, İbni Kesir, Bidaye eserinde yazıyor, Ahmet ibn-i Hanbel -hepiniz tanırsınız- Müsned’inde. Celaleddin Suyuti Durrul Mensurunda, İbni Cezvi Tezkiretü'l Havasi'l-Ümme eserinde, Nesai Sünen-i Nesâî adlı eserinde, Buhari tarih cilt sayfa 1, 375’de, Nişaburi Sahihayn’da. Kısaca, 13 tane isim verdim. Tam 207 tane daha böyle büyük ulema bu hadisi bizlere rivayet etmiş eserlerinde.
Dolayısıyla sevgili kardeşlerim, buradan yola çıkarak İmamet kimin hakkı olduğu sadece Hz. Ali ile kayıtlı değil; peygamberin neslinden olanların da hakkı olduğu için, İmam-ı Ali'nin oğlu Hasan imamdır. O, Dârul bekâya rıhlet ettikten, şehadetten sonraki İmam da imam Hüseyin'dir. Şimdi birisi de kalktı: “ben de senin gibi imamım.” diyerek Süfyan'ın oğlu Muaviye, -bunların esasen imani bir problemi vardır- sevgili arkadaşlar, -bu benim şahsıma ait bir görüş değil, yanlış anlamayın- onun için peygamber ve peygamber soyundan intikam davaları senelerce gütmüşlerdir ve İmam Ali'nin karşısına çıkmıştır. İmam Ali'yi seçen de sahabedir sevgili arkadaşlar. Hatta İmam-ı Ali, ilk defa halife seçileceği için “neden seçilmedim?” diye halife olmamaya karar verdi. Sahabe kapısının önünde onu devamlı surette “Ya Ali, biz yanlış yaptık doğru ama sensiz bu işler olmayacak.” Yani kısaca arkadaşlar, Ahmet Sirhindi’nin sığındığı icma da Muaviye’de yoktur. Onu tensip eden, seçen herhangi bir sahabe yoktur, o kendi kendisini tensip etmiştir. Anlaşıldı mı? Binaenaleyh, kalkıp da “o da haklıdır, o da haklıdır.” demesi tamamen cehalet eseri bir cümledir. Bunu böyle bilesiniz. Onun zaten Hz. Fatıma'ya uzattığı dil münasebetiyle ne olduğunu keşfettim. Dedim ya, “bu adam sapık, şunu bir araştırın.” Bir de baktı ki, İngiliz ajanı çıktı.
İslam'da Halifenin Seçimi Allah ve Resul'ünün Nasbiyledir
Şimdi sevgili arkadaşlar, bu kadar delillerden sonra, Muaviye yetmedi, ölümüyle birlikte oğlunu tahta geçirdi. İslam'da saltanat hâkimiyeti başladı. Yani sanki İslam, sultanların dinidir tarzında… Şimdi benim tanıdığım bir arkadaş var sağ olsun, İslam’ı hiç bilmemesine rağmen Muaviye'yi çok severmiş, Niye? İyi bir Sultan olduğu için… Sanki hapishane, tımarhane idare ediyor. Öyle bir şey olsaydı doğru. İnsanın idaresi bu senin dediğin yolla olmaz, hiç olmaz.
Onun için sevgili arkadaşlar, İslam'da halifenin seçimi Allah ve Resul'ünün nasbiyledir. Allah tayin eder. Mesela, İmam-ı Ali'yi nasp eden kimdir? Allah'tır. Daha sonra Peygamber Aleyhisselam. Şimdi, İmam-ı Ali halife olduğu için, halifeyi nasp etme hakkına sahiptir. Kendisi Allah tarafından yetki almış, Peygamber tarafından yetki almış. Onun için de yetkili bir insana yetki vermesi İslami kurallar bakımından caizdir ve de doğrudur. Onun için İmam Hasan'ın imameti, sahih imamlıktır. İmam-ı Hüseyin'inki sahihtir. Neden? Çünkü sahih bir imam, sahih olan bir imamı tayin etti. Evet sevgili arkadaşlar, bunlara karşı çıkanların tamamı da bugün nasıl teröristler büyük bir cinayet işliyor, insanları katlediyorsa aynı cinayetlerin de merkezi, menşei o günden başlıyor.
Şimdi bu canilerin adına Allah rızasını gözettikleri için “bunlar da sevap almıştır” şeklinde fetva verenler de sapıklardır. İslam dininde, daha doğrusu İslami kurumlarda demokratik usullerle seçim yapılmaz. Dediğimiz usulle, mesela peygamber olursa vahiy, veli olursa ilham yoluyla… Mesela, bir veli bir insanı bir yere nasp ederken, edecekse Cenab-ı Hakk'ın müsaadesi(yle), Allah sevgisinin tasarrufuyla himmet ister, destur ister, o bağa girer; oradan aldığını alır gelir etrafa saçar. Yani bu gelenek ta Peygamber Aleyhisselam'dan bugüne kadar böyle geldi.
İsmail Hakkı Hazretleri: “Mezhebi İmam Ali'ye Dayanmayanın Yolu Yol Değildir, Batıldır”
Şimdi bakıyorum adamlar maneviyat dergâhlarında, şeyhleri hayatı dârul bekâya rıhlet ediyor; oturuyorlar, muhtar seçer gibi Şeyh Efendi'yi seçiyorlar. Böyle bir yol batıldır arkadaşlar.
İsmail Hakkı Hazretleri buyuruyor ki, "Mezhebi İmam Ali'ye dayanmayanın yolu yol değildir, batıldır." Şimdi bunların silsilesine bakın, enteresan. Yani hayret edersiniz. Hem de rüyalarında görüyorlar. Nasıl bir rüyaysa, bize hiç görünmez, hep onlara görünür ve kardeşim, Allah sana iman, akıl, izan nasip eylesin. Hiç peygamberin sünnetine, Allah'ın kuralına ters düşen bir rüya delil olabilir mi? Olabilir mi arkadaşlar? Böyle bir şey olamaz. Bu tamamen batıldır.
Evet sevgili arkadaşlar, Peygamber Aleyhisselam Efendimizin nasp etmesiyle birlikte o kişi artık neyse irşatsa, hilafetse o hırkayı giyer, o cübbe giydirilir. Bizimkilerin giydiği cübbeye benzemiyor ha. İrşat cübbesi, İrşat hırkası giyilir. Eğer onu sana hakikaten mezun olmuş bir insan giydirmemişse, onu ne bileyim hangi tezyinat ile süslersen süsle, o ne cübbedir ne hırkadır. Hiçbir şeydir. Bunların kafasındaki sarıklar, giydikleri cübbeler de bu cinstendir. Böyle bilesiniz. Ya hocam, niçin ağır konuşuyorsun? Vallahi çok hafif konuşuyorum. Bunların işledikleri cinayetleri bir anlasanız, niye o cinayetin sonu geldi bugün, Büyük Ortadoğu Projesi diye önümüze çıktı.
Adam din adına fetva veriyor, "Müslümanlara büyük bir fırsatmış," Allah seni helak etsin ya! Irz mı kaldı, namus mu kaldı, can mı kaldı, mal mı kaldı, hiçbir şey kalmadı. Senin dediğin söze bak. Öyle bir cinayet işliyorlar ki sevgili arkadaşlar, eğer bunlar akıllanmak isterse dünyada bunun tımarhanesi yok. Merih’te olsa oraya göndermek lazım bunları. Bunu böyle bilesiniz.
“Bir Müslümana Kılıç Çeken Bizden Değildir”
Evet sevgili arkadaşlar, bu konuya da bu kadar devam söyledikten sonra Ehl-i Beyt hakkında birkaç tane ayet okuyacağım. Affedersiniz, bir Müslümanı kasten öldürenin İslam dininde hükmü nedir? Bakın, İmam Hüseyin'i kasten şehit ettiler, onu öldürenin hükmü …. Bu bana ait bir söz değil. “Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir.” (Nisa Suresi, 93. Ayet) Şimdi bu cehennemlik adama kalkıyor, "O da sevap işledi," diyor. Kim söylüyor bunu? Ah burada olmasam da ben, bilirim söyleyeceklerimi…
“Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.” Yani bir insan hiçbir suç işlemedi, sen bunu öldürüyorsun, bütün insanlığı (öldürmüş gibisin. Ya Hz. Hüseyin, Allah'ın yeryüzündeki melek suretindeki kolu, sen bunu nasıl öldürebilirsin? Onun için Yezid denilen adamın cennetle barışması asla mümkün değil. Aksini iddia eden varsa gelsin.
Ve sevgili peygamberimiz, “bir müslümana kılıç çeken bizden değildir.” diyor. Dikkat ediniz, “mümini öldürmek kâfir işidir.” Müslümanı öldürmek kâfir işi olursa, Hz. Hüseyin'i öldürmek ne işi olur? Ne işi olur? Mümine sövmek fasıkların vasfıdır. Kim yarım sözcükte de olsa bir Müslümanın öldürülmesine yardım ederse, kıyamet gününde Yüce Allah'ın huzurunda, alnına, "Bunun Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur," diye yazılmıştır. Allah’ın huzuruna öyle gelir. Yani, bunun rahmet-i ilahiden nasibi kalmamıştır.
“Ruhum kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ümmetimden bazıları zulmü engellemeye takatları olduğu halde geri durup zalimlere yağcılık yaparlar, kabirlerinden (çok enteresan) maymunlar ve domuzlar suretinde diriltileceklerdir.” Allah sonumuzu hayır eylesin.
Sünnilik Hakkında Bir Tek Ayet Gösteremezler
Yani bu işler öyle bunların bu Sünni kesimin (Sünni değil bunlar aslında bunlar hiçbir şey) bunların zırvalamalarına hiç benzemez bu iş. Şimdi Ayet-i Kerimelerden bazılarını tekrar ediyorum burada, Sünnilik hakkında Sayın Reis Bey'e de çıkın, Sayın il müftümüze gidin. “Hocam, bize Sünnilik hakkında bir tek ayet göster.” Eğer size öyle bir ayet gösterirse, müftünün de senin de istediğiniz zamana kadar ayaklarınızın suyunu yıkayıp içeceğim. İçmezsem namerdim...
Ehl-i Beyt’ i Sevmek Her Müslümana Farzdır, Farz-ı Ayındır
Şimdi gelin, “Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt‘ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister.” (Ahzab Suresi, 33. Ayet) Yani yapmıştır manası hem mazi hem muzari sülasıyla bu tefsir edilir. Allah buyuruyor ki: "Benim Ehl-i Beytim tertemizdir." Ehl-i Beyt kimdi? İmam Ali. Kimdi? Hz. Fatıma. Kim? Hz.Hasan. Kim? Hz. Hüseyin. Bunlar ne? Sade temiz değil, tertemiz. Deki, “ben bu peygamberliğimi tebliğe karşılık sizden yakınlarıma, yani Ehl-i Beyt‘ime sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum.”
Artı bu ayette de (Şura Suresi, 23. Ayet) Allah'ın bize bunları sevmeyi farz ettiğini, farz kıldığını görüyoruz. Allah istiyor burada Muhammed'inin dilinden, ne yapacaksınız diyor? " Ehl-i Beytimi seveceksiniz." Kim bu? “Peygamber, İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin, annelerin anası Hz. Fatımatü'z-Zehra” Bunları sevmek her Müslümana farzdır, farz-ı ayındır. Yani ben sevdim, sen sevmedin, bu olmaz. Sen bu sevaptan mahrum kalırsın. Sen de, ben de, hepimiz de sevmek mecburiyetindeyiz. Ne hükmüne göre? Kuran hükmüne göre. Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya girerse de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun."
Sevgili arkadaşlar, bu ayet-i kerime ile Cenab-ı Hak, Muhammed'ini, kızı Fatıma’yı, İmam Ali'yi, İmam Hasan'ı, İmam Hüseyin'i, yani beş kişinin Ehl-i Beyt olduğunu ayetle vesikalı hale getiriyor. Bunlar beş kişi işte. Anlaşıldı mı? Efendim, nereden biliyorsun? Oğlum, ayet. Bunların dışında daha biri var mı? Kadınlarımızı ve kadınlarınızı, oğullarımızı ve oğullarınızı… Oğulları kim? Hz. Hasan, Hz. Hüseyin. Kadınlar kim?, Hz. Fatıma. Kendimizi ve kendinizi, kendimiz kim? İmam Ali, Allah sevgilisi. Hz. Peygamber 1, İmam Ali 2, Hz. Fatıma 3, Hz. Hasan 4, Hz. Hüseyin 5. Bunlar kimmiş? Ehl-i Beyt.
“Efendim, işte bazı rivayetler…” Hadi oradan be! Sen kim, rivayet kim? Manyak, ruh hastası! “Hocam, niye böyle diyorsun? “Bunu ben size böyle söylemezsem, hatırınızda kalmaz da ondan... Sevgili kardeşlerim, yani Ehl-i Beyt böyle onlarca İmam Ali hakkında yüzlerce ayet var. Bin tane hadis ben okudum. Eserimi okuyun, orada var. Bunlar başka insanlar. Allah'ın yeryüzünde yarattığı melek suretindeki varlıklar. He vallahi, he billahi! İnanırsan sen kazanırsın, inanmadın Allah'ın selameti üzerine olsun.
İmam-ı Ali'ye Biat Eden İnsanlar, Daha Hiç Kimseye Biat Etmemiştir
Sevgili kardeşlerim, İmam-ı Ali'ye biat eden insanlar, daha hiç kimseye biat etmemiştir. Onlardan birkaç tane okuyayım mı size? Okuyacağım, ancak bir de şu vardı (neyse oraya girmeyelim).
Bir, Selman-ı Farisi (neyse girelim yine)
“Efendim bizim silsile kim biliyor musun?”
Kimmiş? “Hz. Ebubekir daha Selman’ı Farisi” daha “İmam-ı Cafer.” Yalancının…
Sevgili arkadaşlar, bir defa Ebubekir Sıddık Efendimize Selman’ı Farisi biat etmedi ya. Nasıl manen onun devamı olabilir?
İki, İmam-ı Cafer, hayat boyu onlarla mücadele etti. Yalan olur da bu kadar olur mu ya!
Onun için bu adamlar diplomalı yalancı, bunu iyi bilin, diplomalı. Zaten, bu insanlar İstiklal muharebesinde merhum Mustafa Kemal Atatürk’ün karşısına çıktılar -gerçi sopa da yemedi değiller, ama çıktılar- ve Musul ve Kerkük olayında çok ciddi oyunlar oynadılar; nifakın merkezi haline geldiler. Ben bir tanesini eleştirdim, “vay sen nasıl onu eleştirirsin!” Lan sanki sahabeyi eleştirdim.
Bir de sayayım yaptıklarını, dedim ya bu adam: “İngiliz muhipler Cemiyetinin üyesi, Yunan ordularıyla beraber el ilanları dağıtıp İstiklal Mahkemesinin İstiklal mücadelesinin karşısına çıkan adam.” Bir de baktım yavaş yavaş geriye adım attılar, kaybolup gittiler. Bunlar böyle.
Merhum Mustafa Kemal Atatürk; Ehl-i Beyt Soyundan Seyyid Bir İnsandır
“Merhum Mustafa Kemal Atatürk’ün Ehl-i Beyt soyundan seyyid bir insan olduğunu” ben söyledim ona. Nerede söyledim? Havaalanında. Neyse tabii… Şimdi arkadaşlar, oralara girmeyelim de şu dediğime girelim. Ama öyle yaptı ki, adamların mezar taşlarını bile ortaya çıkardı sağ olsun. Dedim: “bak oğlum ben size bir şey söyleyeceğim, bir insan düşünün ya bir insan, bir yıkılan imparatorluk var; Dünyaya meydan okumuş, taa Japon sınırlarından Viyana kapısına kadar at koşturan bir hükümranlığı var, bu gidiyor, yok oluyor ve bir insan tek başına çıkıyor Allah Allah, bu harabeden bir devlet kuruyor. Bu akıl karı bir iş değil, bu sıradan bir gücün eseri değil.” Dedim, “vallahi de billahi bu adam olsa olsa Peygamber sülalesinden bir insan olur.”
O benim bir tane şey var, o benim her ismimi duyduğu yerde sanki cıyak cıyak bağırır: “Öyle şey mi olur? Böyle şey mi olur?”
Arkadaşlar, onun delil olarak sundukları da Yunanların uydurduğu hurafelerdir. Delil filan bilmez o, o kitap okumaz ki delil bilsin. Allah Allah Molla Zübeyde ne mübarek bir kadın? Ali Rıza Efendi ne mübarek bir insan? Yani her ikisinin sülalesi Seyyidler dolu, veliler dolu, irşat ehli. Allah şefaatlerinden ayırmasın.
Sevgili arkadaşlar, devam ediyoruz,
Ebuzer Gaffari, Mikdad İbn Al-Aswad, Ahmed bin Yasir, Halit bin Sait, Büreyde Bin Eslem, Ubey b. Ka'b, Huzeyme b. Sabit, Ebu Heysem b. Teyhan, Sehl b. Huneyf, Osman b. Huneyf, Ebu Eyyub el Ensari, Cabir b. Abdullah El-Ensari, Huzeyfe bin Yeman, Sad bin Ubade, Kays bin Sad, Abdullah bin Abbas, Zeyd bin Erkam.
Sevgili arkadaşlar, bak burada Ebu Eyyub el Ensari, İmam-ı Ali'den başkasına biat etmedi. Haberiniz var mı? Bu saydıklarım, sadece İmam Ali'ye biat ettiler. Sakın hocam dedi, “daha biz Ebu Eyyub el Ensari’ye gitmeyeceğiz” demeyin, siz kaybedersiniz.
Siyasi Saptırmalarla İslam Dünyası Her Gün Kerbela Yaşıyor
Bunları niçin bu kadar açık ve net söylüyoruz? Çünkü siyasi saptırmalarla, Allah muhafaza eylesin, İslam dünyası her gün Kerbela yaşıyor. Bu artık ümmetin ayıkması lazım. Bizim vazifemiz ayıktırmaktır. Ayıktık mı arkadaşlar?
O halde çıkıyoruz, her tarafta bugünü bir nimet olarak kabul edip de cebini dolduranlara helal haram demeden haramzade olanlara hesabı soracaksınız. Şayet bunu yapmazsanız, üç kuruş beş kuruş onlar gibi siz de hesap yaparsanız, ne diyeyim, bunun ukbada hesabını vermeniz asla mümkün olamayacaktır. Sevgili arkadaşlar, yarınki aşure gününüzü şimdiden tebrik ediyorum. Hz. Hüseyin'in şefaatini Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. Bu gece İmam Hüseyin'in ibadet yaptığı gecedir, Tasua gecesidir. Size aynen onun yaptığı gibi ibadet yapmayı tavsiye ediyor; saygı, sevgi, hürmetlerimi arz ediyorum, Allah'a emanet olun.
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız