info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Prof. Dr. Haydar Baş Sosyal Medya Takipçileri ile Buluşması İftar Programı - İstanbul / 28 Mayıs 2019
19/01/2025 SİYASET 11

    Neler Okuyacaksınız

Sevgili misafirler hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. İdrak ettiğimiz Ramazan ayımızı Cenab-ı Hak hayırlı eylesin, tuttuğumuz oruçları da kabul buyursun. Ben fazla konuşacak değilim. Onun için siz de kalkmaya hazırlık yapabilirsiniz.

Bize Meydanlarda Hak Verenler Sandık Başında Unutuyor

Şimdi efendim, bütün seçimlerde ne yapılması gerektiğini ben tek tek anlattım. Benim yapmak istediklerimi bilmeyen kalmadığını zannediyorum. Ama ne hikmetse bize meydanlarda hak verenler, sandık başına gidince bizi unutuyor. 
Yani bu memlekette siyaset yapmak hakikaten zor, belki de imkânsız. Eğer bu ülke benim vatanım olmamış olsaydı, bir saniye vallahi de kalmaz billahi de kalmazdım. Ne bu ya? Peygamberin müşriklere anlattığı gibi biz gittik, anlattık millete. Sonra, ben bu konunun sahibiyim. Üstüme bir tane adam yok dünyada. Varsa buyursun gelsin. Bunu herkesin bilmesine rağmen, ‘benim adamımdır’ gidip ona oy veriyor; bu benim adamımdır, benim yakınım, benim partimdir. Ya madem sen busun, niye geliyorsun buraya? Seninle benim hukukum yok ki. Sen beni kabul etmiyorsun ki. Verdiği kararı icra ediyor, bize de geliyor tiyatro yapıyor. Ben bunu reddediyorum. Bana böyle dost lazım değil. Buna biz ‘arkadan vurma’ deriz. Sevgili arkadaşlar sizi de tenzih ederim, yani bu Ramazan akşamı geldiniz, iftara iştirak ettiniz. Hepinize teşekkür ediyorum. 

Ben Koşarak Da Sürünerek De Gelmedim; Diz Üstü Yürüyerek Geldim

Bakınız bendeniz… Benim üzerime devlet geldi. Zannetmeyin ki Haydar Hoca elini kolunu sallayarak bu noktaya geldi. Devlet geldi, ben devletle savaşmadım; oturdum sohbet ettim, “Yanlış yapıyorsunuz” dedim. Ben bu milletin ruhu, canıyım ben ya. Sen ne demek istiyorsun? Onu ikna ettim. Şimdi o devlet bana diyor ki “Bu ülkeyi kurtaracak olan adam sensin”. Bu 2 x 2, 4 mü eder? Aynen böyle. 
Yani sade o mu? Ben aynı zamanda sporcuyum. Spor dünyasında benimle uğraştılar. Dedim ya “Benimle ne uğraşıyorsunuz? Uğraşmayın”. Sabrettim, onları da ikna ettim. 
Daha kim geldi üzerimize? Emniyet geldi değil mi? Her hafta beni emniyet ifadeye çağırıyor, siyasi şube reisi. Şu andaki Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Allah selam… Çok temiz bir arkadaştır. O da bıkmıştı gidip gelmemizden. Her hafta aynı soru sorulur mu? Onları da ikna ettim arkadaşlar. Şimdi emniyete gidin “Müslümanlar içinde en sağlam adam kimdir?” deyin. Elini kaldırarak “Haydar Hoca’dır” der. Bunun… Ama ben kimseye yalvarmadım. Yalvarmak için suç işlemek lazım. Ben böyle bir suç işlemesini de beceremem, bilmem yani. 
Sevgili arkadaşlar, jandarma da üzerime geldi. Ona da sabrettim. Bir tanesi dedi bana ki “Yahu” dedi “esasen senin gibi bu bölgede bir adam yok” dedi “ama” dedi “bu bölgenin halkında iş yok” dedi. 
Kısaca arkadaşlar “Haydar Hoca böyle geldi. Tamam” bunu demeyin. Ben koşarak da gelmedim, sürünerek de gelmedim; diz üstü yürüyerek geldim. Dizlerin üstüne yürümek mümkün mü? Değil. Ama ben yürüdüm. 

Rus Duması’nda 6 Saat Konuştum

Sevgili arkadaşlar bakınız bu noktadan bendeniz Rusya’yı ayağa kaldırdım, biliyorsunuz. Rusya’nın, Hoca Hanım az evvel anlatırken geçmişteki durumunu anlattı. Memleketimize gelirlerdi, yani burası serbest pazar; her türlü mamüllerini piyasaya sürerlerdi, namusları da dahil. O noktadan ayda 50 lira, 50 dolar kazanan Rus; bugün 3.000 küsur dolar maaş alıyor. Neyle bu imkânı elde etti? Haydar Hoca’yla. Bunu Rusların tamamı biliyor ve de söylüyor. 
Bendeniz Rus Duması’nda yani onların meclisinde 6 saat konuştum, 6 saat arkadaşlar. Bu, dile kolay. Sonra, Rusları tanısanız o zaman benim demek istediğimi anlarsınız. Hiç öyle minnetleri de yoktur. İstedikleri gibi soru sorarlar; tıkarlar seni, işin içinden çıkmazsın. Ama bana soru sordukça, onlar da açıldı ben de açıldım ve dediler ki “Hakikaten bu adam, bu işi çok iyi biliyor. Dünyada bu işi en iyi bilen, yani ekonomiyi en iyi bilen adam bu adam”. Bunu dediler, resmen söylediler. 
Sevgili arkadaşlar, ben Türkiye’ye geldiğim zaman beni dedim artık televizyonlar, gazeteler, dergiler gündem edecek. Allah Allah… Bir dergi, bir gazete bir nokta dahi bizden haber vermedi. Düşünebiliyor musunuz? Ama bunların kendi iradesi değil. Birileri bunları tuttu, “Boğazını sıkarım” dedi; onlar da korktular. 
Şimdi beni dinleyin. Hiçbir şeyden korkmayın. Ben bu işi en iyi bilenim. Şu anda bana Türkiye’yi 6 ay müsaade edin; namusuma, şerefime dünyanın en yüce devleti ve milleti yaparım. Kuşkunuz olmasın. Korktukları da esasen bu; bu adam bunu yapar, o zaman bizim geleceğimiz ne olur? Geleceğiniz cehennem ateşi olur ya. Bunu bilmiyor musunuz?

Kendi Paranızı Devreye Koyacaksınız, Alışverişinizi Milli Paralarınızla Yapacaksınız

Burada milli paradan bahsedildi. Victor Minin, beni ziyarete geldi; yani Rusya’nın bu ekonomi profesörlerinden bir arkadaş. Ben de o gün Ramazan’ın bir sonraki gün biri; çıkacağım, Antep’ten başlayarak Anadolu’da bazı programlar, şu anda yaptığımız gibi yapacağız. Baktım ki biri salına salına… Benim evimin yolu biraz yokuştur, biri geliyor. Yaklaştı, Victor. “Victor” dedim ona böyle, hoo etti böyle. “Ne ararsın buraya?” dedim. Bir tane de Tatar arkadaş da geliyor. E ben Rusçayı bilmiyorum, o da Türkçeyi bilmiyor; o tercüme ediyor, Tatar. Böyle böyle dedi “Geldik” dedi “ziyarete. Önemli bir konu var, size bildirecek” dedi. “İyi” dedim “yalnız” dedim “ben şimdi…”. Hakikaten öyle; şeyimi, küçük bir valizim var, bunu hazırlamışım. Kapıdan dışarıya çıktım, Antep’e gideceğim o akşam; evine, yani Allah selametini versin. Bu da iyi bir profesördür, makine profesörü. Birmingham’a davet etmişlerdi. Orada üniversitede hocalarıyla, talebelerle vs. tanışma imkânı buldum. Hemen hatırımdan çıkmadan onu söyleyeyim. Birmingham Üniversitesi’nde öğretim üyeleri, o bölgede bulunan en büyük şirketlere ortak. Bir kuruş adam para vermiyor ama ilminden istifade edebilmek için şirket onu ortak yapıyor ve o şirketler büyüyor. İngilizlerin hakikaten kendine mahsus çok ciddi projeleri, programları var. Benim dikkatimi çekmişti. Ben de eğer Türkiye’de yetki sahibi olursam, bunu böyle yapacağım. 
Şimdi Victor, Victor’la evinde iftar programında yemek yiyoruz; yani evinde bu oluyor, bu iş. Bana dedi ki “Amerika” dedi “bitti” dedi. “Allah Allah…” dedim “Nerden bitiyor” dedim “Amerika?”. O zaman, ne hareketi? Mortgage Krizi… O zaman işte bana diyor “Hakikaten çok ciddi bir dağınık var, dağınıklık var Amerika’da”. Dedim “Victor” dedim “ben sana katılmıyorum”. Çocuk da güzel tercüme ediyor. “Niye?”. “Çünkü” dedim “senin bitti dediğin Amerika, şu anda sistemi çöktü; ama adamın parası bol, parası dünya parası. Senin paran konvertibl olabilmesi için, onun parasıyla yer değiştirmesi lazım”. Tabii ne demek istediğimi böyle size anlatıyorum ama ona en az 10 dakikada bunu anlatıyoruz. Durdu, düşündü “Doğru” dedi. “Şimdi sana soruyorum” dedim “Bir tır dolar alsak, Moskova’ya gelsek. Bunu Moskova’da harcayabilir miyiz?”. “Evet, harcarsınız”. “Bir mani olur mu?”. “Yok” dedi. Tamam. “Avrupa da harcayabilir miyiz?”. “Evet, harcarız” dedi. “Gidelim Türkiye’ye, Türkiye’de harcayabilir miyiz?”. “Evet, harcarız” dedi. “E niçin batsın bu adamlar?” dedim “Bu kadar bak kâğıdı rengine boyuyor, para yapıyor, yani para diyor bunun adına; bütün dünyayı pazar yapmış, malını alıyor. Burası batmadı” dedim “Üstelik bu batmasın diye, buna bir şey olmasın diye ordusunu da güçlü tutuyor. Zannetmeyin ki orduyu savaşmak için besliyor; bu parayı ayakta tutmak için besliyor” dedim. Durdu “Doğru” dedi. “Şimdi sana soruyorum” dedim. “Ama” dedi “biz ne yapacağız şimdi?”. “Siz” dedim “milli paranızı devreye koyacaksınız; Amerika’yı tuşla mağlup edeceksiniz”. Böyle bir durdu “Ne demek?” dedi. “Yani kendi paranızı devreye koyacaksınız; alışverişinizi hangi devletle yaparsanız yapın, milli paralarınızla yapacaksınız”. Biraz durdu; yani 2 dakika, 3 dakika durdu. Dedim “Bak” dedim “ondan evvel kimin parasıyla bu işi yapıyordunuz? Amerika’nın parasıyla, dolarla. Öyle değil mi?”. “Evet” dedi. “Şimdi onu atıyorsunuz, kendi paralarınızı devreye koyuyorsunuz. Mesela Hindistan’la alışveriş yapacaksın o sana parasını verecek senin malını alacak; sen ona kendi paranı vereceksin onun malını alacaksın”. “Haa anladım” dedi “tamam” dedi. 

Ben Amerika’nın Aleyhinde Değilim; Yaptığı İşlemlerinin Aleyhindeyim

Evet sevgili arkadaşlar, ben de o gün onu ikna ettikten sonra arkadaşlarla oturdum; dediler bana “Ne anlıyorsun bundan?”. Dedim “Amerika’yı ben bu gece yıktım”. Şimdi, meydan okumak değil ama neticede ben de Karadenizliyim, meydan okumasını severim. Yani Amerika’nın belini daha düzelten ortaya çıkamaz. Bunu iyi bilin. Bu benim anlattığım bir kanun. Hadi şimdi dolar kalksın konvertible olma rolünü oynasın. Daha kimse dinlemiyor onu ki. Dinleyen var; bizim gibi devletler dinliyor. Adam hala kapitalizme, liberalizme sarılıyor. Heyy kardeşim, sen çoktan öldün. Seni hiç kimse diriltemez. Amerika’yı sevenler olursa, ben onun aleyhinde değilim; yaptığı işlemlerinin aleyhindeyim. Bunu böyle bilesiniz. Hatta Ruslarla biz anlaşma yaptığımız zaman dedim ki “Eğer o da bir adım atmak istiyorsa dünyada hiçbir devlete ve millete zarar vermeyecek, adil olacak, adil paylaşımı hayata yayacak; ondan sonra biz de ona ne gerekirse onu yapacağız, hangi hizmet gerekirse”.  Yani biz kavgacı değiliz arkadaşlar, bunu iyi bilin. Kavgadan da yana değiliz. Ama dediğim gibi Karadenizliyiz; kavga etmek isterse, ‘hodri meydan’ da deriz yani.

Bugün 4 Milyar İnsan ‘Haydar Hoca’ Diyor

Şimdi sevgili arkadaşlar, geleceğim nokta şu; bak Rusya, hepiniz biliyorsunuz az evvel de ben temas ettim, artı Çin.  Çin’in şu anda Rusya’yı da geçtiğini de söyleyebilirim. Çin, Rusya’yı da geçti. 1,5 milyar insan tüketime bir yönlendi, yani benim tezi bir uygulamaya başladı; Amerika istediği kadar hava atsın. Adam kendi insanına malını yetiştiremiyor. Dün 50 dolar maaş alan Çinli bugün 3.000 lira, 4.000 lira, 4.000 dolar kazanıyor. Sen daha bunun sırtını yere getirebilir misin? Dolayısıyla Çin bugün hakikaten doruk noktaya… Yani Rusya’yı da geçti bunu iyi bilin. Sade o mu? Brezilya aynı, Haydar Hoca’yla bir noktaya geldi. Güney Afrika, Haydar Hoca’yla bir noktaya geldi. Hindistan… Bak Hindistan’ın da atına bindik, gidiyoruz. O da bir noktaya geldi ve yeni girdi bu yola. 4 milyar insan bugün ‘Haydar Hoca’ diyor sevgili arkadaşlar. Peki Türkiye’ye geliyoruz, selam verecek arkadaş bulamıyoruz. Ne yapalım şimdi? Siz bize ne tavsiye edersiniz? Söyleyin.

Sizden Oy İstemiyorum; Size Gerçeği Anlatıyorum

Şimdi evet, ben milletim için çok sabrettim. Ama neticede ben de insanım. Şu anda ben size bir yol göstereceğim. Dedim ya devletin adamları gelip beni tuttular “Senden başkası bu ülkeyi bir noktaya taşıyamaz”. Doğru, vallahi de taşıyamaz billahi de taşıyamaz. Bak yemin ediyorum. Yani oy sizden istemiyorum; size gerçeği anlatıyorum. Ve bize teslim etsinler bu ülkeyi; biz bunu hiç kimsenin tahmin etmediği noktaya, yere ulaştıracağız. Ama ben gerçekten yoruldum. Benim yaşım 73; 18 yaşındaki futbolcu değilim. 
Biz bu işi yapacağız. Benim çok sevdiğim, ülkemin idarecilerinden, vatanperver, bu vatanın birliğine, dirliğine inanan ve ülkeyi çok iyi bir noktaya taşıyacak olan bir kardeşim, bir ağabeyim; onu ben öne geçireceğim, ona ben destek olacağım, gerekirse sırtıma alıp taşıyacağım ve böylece biz bu işi halledeceğiz. Bunu ne için yapıyorum? Bunu ne için yapıyorum? Şunun için yapıyorum; 2002 seçiminden bu tarafa bana bir muhtarlık bile vermediniz, bir tane muhtarlık. E şimdi ben kalkıp da milleti niye sefalete sürükleyeyim? Oy alabileceğine inandığım, kendisine güvendiğim bir ağabeyimizi başa getireceğiz; yine benim yaptıklarımı beraber yapacağız, bu işi bitireceğiz inşallah. Oldu mu? Oldu değil mi?
Arkadaşlar hepinize teşekkür ediyorum. Hakikaten çok güzel bir manzara var. Yani mümkün olsa da bayramı da bir arada yapsak. Şimdiden bayramınızı tebrik ediyorum. Allah’a sizleri emanet ediyorum.

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir