Neler Okuyacaksınız
İktidar Milletin Aynasıdır
Peygamber Aleyhisselam Efendimiz buyuruyor ki ‘Siz ne iseniz, sizi idare edenler de odur’. Yani biz şimdi aynaya bakıyoruz, kendimizi seyrediyoruz. İktidar, milletin aynasıdır. Burada yolsuzluk var, hırsızlık var; varsa tabii. Biz kendimizi görüyoruz orada. Kendimizden olmayan bir şeyi nasıl seçebiliriz ki? Yarın Cenab-ı Hak'ın adaletini bile hesaba çekeriz. “Sen bu kadar adil-i mutlaksın da ben istemediğim şeyi bana bela verdin” deme hakkını veriyor kuluna. Böyle bir şey olabilir mi? Allah adil-i mutlaktır. Yani şimdi millet çok ikaz ediyorsun, ediyorsun, ediyorsun; hakikaten ayıkmıyor.
Benim Söyleyip De Yapmadığım Hiçbir Şey Olmadı
Ben oy vermek için Trabzon'a geliyorum. Havaalanına geldim. Bir tane delikanlı, işte orta yaş dediysem 45’in üzerinde yani 50 civarında bir arkadaş “A Hocam, nasılsın?” dedi. Dedim ya “Sen kimsin?” dedim ona “Niye benimle beraber değilsin?”. Hesaba çek… Akıllı da bir tip. “Benim” dedi “partim var” dedi. “Sana bir soru soruyorum” dedim “bu ülkeyi ben kurtarabilir miyim?”. “Kurtarırsın” dedi. “E niye yanımda olmuyorsun?” dedim. “Benim…” aynı sözü tekrar etti “Benim partim var”. Neyse biraz bağırıp çağırmaya başladım ben; kaçtı, karısının yanına gitti, kurtardı kendini. Millet hasta Hocam, dengesini kaybetmiş. Yani anket yapın ‘Şu Haydar Hoca söylediklerini yapabilir mi?’. %99 çıkmaz; %100 çıkar, ‘yapabilir’. Çünkü ben söyleyip de yapmadığım hiçbir şey olmadı. Sonra, yapamayacağım hiçbir şey söylemem. O halde nasibi olmayan bir strateji izliyoruz. Kaderin planında, projesinde olanları söylememiz lazım. Sana kim dedi “Allah'ın kesesinden bol ikram et”? Veremez. Olay bu yani.
5 Kuruşa Muhtaç Adam, Namusunu Satıyor Da Karnını Doyuracak Olana Oy Vermiyor
Biz millet, milli… Ne iradesi be? Öyle irade olur mu? Milli irade imiş. Milli kandırma. Evet. Sonra, bizim bu tip şeylerde ısrar etmemiz de yanlış; çekilirsin, ne hali varsa görür. Allah verir belasını, sen de kenardan seyredersin. Acıma duygun varsa gene dua edersin “Ya Rabbim, bunları gene kurtar”. Ama ben şahsen acıdığım zaman, o duayı yapamayacağım. Büyük hainlikler var. Adam 5 kuruşa muhtaç; namusunu satıyor ya. Sen şimdi gel buna acı. Namusunu satıyor; karnı doyuracak adama oy vermiyor. Nedir bu? Bunun izahı hiç mümkün değil. Onun için, Merkezefendi için söylerler; onu şey edemiyorlar, mürüdan, çekemiyor. Mürşidi, müritleri imtihan ediyormuş; yani, (Merkezi) Merkez Efendi'nin arif bir kişi olduğunu onlara ispat için. İşte arkadaşlarına sormuş “Allah sizi bir an bu alemde ilah yapsa, yani bu sıfatı verse size, ne yaparsınız?”. “Kafirleri öldürürüm, yerlerine Müslüman’ı yaratırım”. “İyi, geç” demiş. Ötekine sormuş “Sen ne yaparsın?”. “Ben de Müslümanları çoğaltırım, kâfirleri azaltırım”. “Sen de geç” demiş. Hepsine sordu. En sonunda Merkezefendi’ye sıra geliyor “Evladım, sen ne yaparsın?” demiş “Allah sana irade-i ilahiyesini verdi. Bir an olsun onun tasarrufuyla tasarruf ediyorsun”. “Ben Allah'tan daha iyisini mi yapacağım? Onun yaptığını yaparım” demiş. Şimdi Allah'ın yaptığına biz şey bakıyoruz; bela, musibet. Caizse, hiç taraf olmamamız lazım. “Evet” dememiz gerekir. Bilmem anlatabildim mi? Evet, olay bu.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin Gayesi, İslam Ülkelerinin Coğrafi Sınırlarını ve Sistemlerini Değiştirmektir
Efendim, arkadaşlar her şeyi en güzel şekilde ifade ettiler. Benim diyeceğim, bunun tekrarı olacak. Esasen 2002 seçimlerinden bu tarafa Türkiye’de siyasette bir ideoloji haline gelen Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçme esasları idi. Bu projeye seçimden sonra eş başkan, şu andaki cumhurbaşkanımız oldu. Şimdi burada global ülkelerin hedefi, yani Büyük Ortadoğu Projesi’nin asıl gayesi; evvela İslam ülkelerinin coğrafi sınırlarını değiştirmek, sistemlerini değiştirmek. Bunu da şunun için yapıyorlar; bu coğrafyada temeli atılacak olan Büyük İsrail'e karşı çıkmamaları lazım. Yani öyle bir coğrafya ki bu coğrafya, o oluşacak olan Büyük İsrail'in önünde büyük engel. Tabii onların düşündüğü İslam varsa, Müslüman varsa. O da kalmadı. İşte bu Büyük İsrail'in temellerini atmak için Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'le çok ciddi bir… Yani planlı, programlı çalışmaya girdiler. Biz bunu zaman zaman televizyon ekranlarında, yazılarımızda anlatmışsak da şimdi Türk vatandaşı hakikaten bir şey anlama kabiliyeti ben kaldığını zannetmiyorum. Seni dinliyor, gene bildiğini okuyor. Peki bunun sonucu ne olacak?
İsrail Ortada, Sağında Türkiye, Solunda Amerika. Namlu, İslam Dünyası
Bak uzun zamandan beri bu iktidar, “Şeriatı getireceğim” diye yola çıkan bu iktidar ki bu seçimlere girerken, belki unuturum hemen onu söyleyeyim, işte “Bu adam İslam'dır, şeriatçıdır; diğerleri şeriatsızdır”; bilmem hangi Şafi imamı, büyük zat böyle buyurmuştur. Herkes bunun dediğini hayata geçirmesi lazımdır. Sakallı, cübbeli arkadaşlarımız çıkıyor; bir şeriat yarışına giriyorlar. Ben onun için burada ayetler getirdim; şey kalırsa, gerek kalırsa onlardan da okurum. Müsaade ederseniz.
Şimdi işin özü şu; yani bu şeriatı getiren arkadaşlar, şeriat devleti kuran bu arkadaşlarımız Büyük İsrail'in kurulması için Amerika - İsrail bir araya geliyorlar, yanına Türkiye’yi alıyorlar, namluyu İslam dünyasına çeviriyorlar. 1. Libya ortadan kalkıyor. 2. Mısır devre dışı kalıyor, Tunus devre dışı kalıyor. İşte Suriye keza öyle. Irak öyle. Yani İslam dünyası, Büyük İsrail'in karşısında aktif halde fiili bir düşmanmış telakkisi ile bir cephe oluşuyor; İsrail ortada, sağında Türkiye, solunda Amerika. Namlu, İslam dünyası. Bu devam ediyor, yani bütün bu savaşlar bunun için. Türkiye de bu savaşa ayak uydursun diye buna başkanlık da verirler, krallık da verirler, padişahlık da verirler. Niye? E burada Büyük İsrail kurulacak. Asıl hedef odur. Ha sonuç ne olacak? Allah'ın dediği olacak.
Biz Gerçekten Vazifemizi Yaptık
Biz gerçekten vazifemizi yaptık. Yani bunda kalbim benim mutmain. Ben, Allah şahit, bir koltuğa oturmak, söz sahibi olmak için değil; hizmet etmek… Allah rızası için hizmet edeceğim. Bana bir tanesi hakikaten dua edecek ‘Allah senden razı olsun’, bu bana yeter; en büyük servet budur. Bunun için. Hele milleti idare ederken bu duayı almak; bu büyük bir şeref, bu büyük bir lütuf, büyük bir hazine. Biz ve kadromuz bunun için yola çıktık. Biz isteseydik çok daha farklı yollardan sonucu bu noktaya getirmeyebilirdik. Yanlış anlama. Biz bu işin ilmini de biliyoruz. Bunu da yanlış anlamayın. Ha bu andan sonra yapılabilir mi? Vallahi de yapılır billahi de yapılır. Ne demek ya. Ben detaylara girmiyorum. Yani her şey yapılabilir. Ama asıl olan irade-i ilahiyenin doğrultusunda milli iradenin tecellisidir; akıllara, vicdanlara hitap ederek insanları hayırlı bir noktaya taşımaktır. Ben zorla… Zorla olsa bu adam yapar. Biz de bunu eleştiriyoruz. Bak, Hocam ne diyor? Kralda öyle bir yetki yok. Biz bunu istemiyoruz. O zaman insanlığın dışına çıkacağız. Neymiş? İhtirasımızın tatmini için. Allah bu akıbetten bizleri muhafaza eylesin. Özellikle bizimle beraber yürüyen arkadaşlarımı.
“Ya Rabbi, Hidayet Ver” Diyerek, Bir Viraj Almamızda Fayda Var
Şimdi Milli Ekonomi Modeli, hakikaten bütün ihtiyaçlara cevap veren, ciddi bir model. Yani bu millet istese sürünerek gelecek, istemese kafasını ezerek gelecek. Göreceksiniz. Ne yani, bugün sürünen bir ülke; 2-3 senede, birden ayağa kalkıyor, dünyanın lideri oluyor. Türk milleti bizimle beraber iftihar etmesi lazım gelirken, benden kaçıyorsa; ben ona sırtımı dönerim. Kaç paralık adam be? Nedir bu? Kimdir? Haa, Hocam anlamadılar, cahildirler. Doğrudur, kabul ediyorum. Hz. Fahri Alem malum kalkıyor, Mekke-i Mükerreme’den ilk defa Taif’e hicret ediyor. Ciddi bir baskı oluyor. Taş yağmuruna tutuyorlar onu, hurmalıkların altına giriyor. Hz. Cebrail “Ya Muhammed, iste Rabbim şu iki dağı buluştursun, Taif halkını helak eylesin”. “Kendine gel” diyor “Ya Cebrail. Ben rahmet Peygamberi olarak gönderildim”. Elini açıyor “Allahummehdi kavmi feinnehum yalemun” “Ya Rabbi bunlar seni, beni tanımazlar, bilmezler, cahildirler. Onun için bu zulmü yapıyorlar. Ne olur bunlara sen hidayetini nasip eyle”.
Şimdi bizim de eğer hakikaten bu yolda yürümek istiyorsak, bu misyonu da üstlenmemiz lazım. “Ya Rabbi, hidayet ver” diyerek, bir viraj almamızda fayda var. Aksi takdirde, Hocamlara ifade ettim, hicret etmemiz lazım. Çok samimi konuşuyorum. Benim ümidim yok; bu da yeni değil, yani bu yeni bir şey değil. Ama benim anlamadığım; dindar görünen, Müslüman görünen…
Zina, Müminlere Haram Kılınmıştır
Şimdi ona geleceğim. Bak, niçin okuduğumu siz anlayacaksınız. ‘Zinaya da yaklaşmayın. Çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun. (Allah ve) Allah'a ve ahiret gününe inanmıyorsanız; Allah'ın dinini tatbik hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun’. (Nur Suresi, 2. Ayet)
Bir başka ayet ‘Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile (evlen) evlenilemez. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenebilir’. Yani zina etmiş bir kadınla namuslu bir delikanlı evlenemez, müşrikle de evlenemez. “Bu, müminlere haram kılınmıştır.” (Nur Suresi, 3. Ayet)
Şimdi benim o Şafi Hocam’a, Fakih Hocam’a okuyorum bunları. Ben… Onun şahsına, millet dinlesin; sarıkla cübbeyle vaaz edip fetva verenlere okuyorum. “Yapın – yapmayın” demiyorum, ben burada ayet okuyorum. Başka propaganda da yaptığım yok. ‘Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup sonra bunu ispat için 4 şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar. Ancak bundan sonra tövbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı ve merhametlidir.” Eşlerine zina isnat edene, adında isnadında bulunup da kendinden başka şahitleri olmayanlara gelince; onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair 4 defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir. Yani kendisi beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Yani bu bir noktada lanetleşmesi, kadının kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair 4 defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi. Beşinci defa eğer kocası doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi; kendisinden cezayı kaldırır. Yani nasıl olacak bu lanetleşme; bunun tarifi. (Nur Suresi, 4-9. Ayet)
Şimdi tüm bunları niye okuyorum? Zina hususunda okuyacağım, faiz hususunda okuyacağım, domuz hususunda... Kim için okuyorum bunları? Fetva veren hocalarım için. ‘Yine onlar ki Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahının cezasını bulur’. (Furkan Suresi, 68. Ayet)
‘Ey Peygamber’in hanımları! Sizden her kim bir terbiyesizlik ederse, ona azap iki kat katlanır. Bu Allah'a göre çok kolaydır.” (Ahzap Suresi, 30. Ayet)
“(Kadınların) kadınlarınızdan zina edenlere karşı içinizden 4 şahit getirin. Eğer onlar şahitlik yaparlarsa, bu kadınları ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin’. (Nisa Suresi, 15. Ayet)
Şimdi arkadaşlar zina konusunda bu ayetler var. Ben yorum yapmıyorum, ayetleri okuyorum. Evet, şimdi şeriatı getirdik, gelen şe… Ben onu da demiyorum. Ben…
Ölü Hayvanlar, Kan, Domuz Eti ve Allah’tan Başkası Adına Kesilen Hayvanlar Haram Kılınmıştır
Şimdi, 2. Kur'an-ı Kerim'de domuz ile alakalı tahminen 5 tane ayet geçiyor. ‘O size yalnız şunları haram kıldı; ölü hayvan…’ yani haram kılınanlar ‘kan, domuz eti, bir de Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar’. Neymiş? Ölü hayvanlar, kan, domuz eti, bir de( Allah) Allah'ın adının dışında bir isimle veya isimsiz kesilen hayvanlar. Sonra ‘Kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek şartıyla ona da bir günah yükletilemez. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (Nahl Suresi, 115. Ayet) (Bakara Suresi, 173. Ayet)
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken (kesilmedikleri) kesmedikleriniz, dikilitaşlar, putlar üzerinde boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet, şans aramanız size haram kılındı’. (Maide Suresi, 3. Ayet)
Yani bu yukarıda saydıklarımızın ki bunun içinde ne var? Domuz var. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktadır, çıkmaktır affedersiniz.
‘Bugün kafirler, dinimize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun’. Yani biz bunu korktuğumuz için serbest bırakmıyoruz arkadaşlar. Öyle mi? “Onlardan korkmayın, benden korkun” diyor Allah. Yoksa başkasından mı korkan var? Doğru, doğru. Avrupa Birliği bizim üstümüzde herhalde Allah'ın vekili de. Ee “Bugün (dinizi) bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım, size din olarak İslam'ı beğendim.” (Maide Suresi, 3. Ayet)
“De ki, Allah katında cezaya çarptırılması bakımından bunlardan daha kötüsü size (haber) haberini vereyim mi? Allah kimlere lanet etmiş veya gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır’. (Maide Suresi, 60. Ayet)
Bütün bunları o benim Şafi dediğimiz Hocam’a okuyorum. Onun da böyle bir şey dediğini zannetmiyorum ama onun adını kullanarak istismar edenlere de aynı zamanda okuyorum.
‘De ki, bana vahiy olunanda bu haram dediklerinizi yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa; bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret sırrını açmamak üzere bunlardan yiyebilir. Çünkü Rabbim çok bağışlayıcıdır, merhamet edendir’. (En’âm Suresi 145. Ayet)
Şimdi bu ayetleri tercüme edenlerin ben bu tercümelerini kabul etmiyorum. Ayette bu mana yok. Tamam mı? Yani ‘zaruret halinde yer’. Zıkkımın kökünü ye ya. ‘O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa; saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir’. (Nahl Suresi 115. Ayet)
Faiz Haramdır
Şimdi geliyoruz ribaya, yani faize. Şimdi arkadaşlar, niye okuyoruz bunları biliyor musun? Adam diyor ki “Filancı İslamcı, şeriatçıdır”. Ben “Değildir” demiyorum. Ama birisi kalkıp da bunlara muhalif bir karar verirse… Bu insan İslamcı olabilir mi? Mümkün değil, değil mi?”. Bu kadar bak, yasak var. Kalkıp da “Ben filan kurumun hocasıyım, temsilcisiyim. Yaşım da şudur” deyip bu ilanı yaparsa…
‘Riba, faiz yiyen kimseler; şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa, ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara “Alışveriş de faiz gibidir” demeleri yüzündendir’. (Bakara Suresi, 275. Ayet)
Burada bizi takip eden arkadaşlara; şimdi, kendileri faiz alıyorlar, “Bu haramdır” demeleri lazım bu hükme göre. Ha “Ya Rabbi, yaptık bizi affeyle. Hayır, bu bir ticarettir” derse, dinden çıkar. “Ya Rabbi, günah işliyoruz. Affet” derse; gider ama günah işler. Yani bu ölçüleri biz medresede okurken hocalarımız bize anlatırdı. Şimdi böyle bir şey kalmadı. Yanlış yaparsın, yaptığın yanlışı tasdik edersen küfre girersin. “Bu yanlıştır, haramdır, Allah affetsin ama nefsimize aldanıyoruz” dersen, sade günahkârsın. Anlaşıldı mı?
Bunu da demişken, niçin bunu söyledim? Şimdi birçok faizli yerlere para koyuyoruz, ticaret yapan arkadaşlar. Ha bunun, eğer bunun adı faizse bilsin ki haramdır. Ama “E ben Hocam bankaya parayı koymadan…”. Doğrudur, nasıl taşıyacak bunu? “Ya Rab, bundan başka da yolum yok, kusura bakma, beni affet”, onun rahmetine sığınacak. Ama yaptığı işin de toplumun büyük bir vebali olduğunu bilecek. Niye? Toplum geliyor bir anda reddettiğine ‘İslam’ diyor, pırrr uçuruyor onu. %50, bu 49 da 59 da olabilir de… İşte yanlış olan bu. Vebali, suçu o toplum yükleniyor.
‘Her kim de yeniden faize dönerse, işte onlar cehennem ehlindendirler ve orada süresiz kalacaklardır’. (Bakara Suresi, 275. Ayet)
İşte orada “Benim elimde değil ya Rabbi, kusura bakma”, yani yanlış olduğunu kabul ederek alacak. Şimdi burada faizdeki olay haram li-gayrihi, haram li-aynihi. 1. Fiilin haram olması var; 2. Yapılan yani işin, eylemin veya maddenin haram olması var. Mesela, içki haramdır. Neden? Hem içildiği için ve içkinin haramlığı bizatihi kendindendir. Ondan dolayı bunu içmek de haramdır, satmak da haramdır, taşımak da haramdır. Yani bu türlere baktığımızda, bu türlere baktığımızda biz belki işte farkında olmadan bir tarafından tutuyoruz. Ha bunu kabul edeceğiz “Ya Rab, kusura bakma, özür diliyorum. Başka gücüm de yok, beni affet”. Yani, bu kul mantığıdır. Anlatabildim mi?
Evet. “Allah, faizi mahveder; oysa sadakaları bereketlendirir.” (Bakara Suresi, 276. Ayet) Yani faizi mahveder demesindeki sebep; faizli olan paralar bereketsizdir, köpek sürüsü gibidir. Öteki de, helal olan da koyun sürüsü gibidir. Vadiler koyun dolar. Ama köpek… Bir köpek bir anda şu kadar doğurur; hiçbir şey yoktur. Sağda, solda havlarlar; bir işe de yaramazlar.
‘Allah, günahta ve inkarda direnen hiç kimseyi sevmez’. (Bakara Suresi, 276. Ayet) Yani sadaka verenin hakikaten malı bereketlidir, işi bereketlidir. Dikkat edin, sadaka veren adamları herkes zengin kabul eder. Kendi aranızda kim sadaka veriyorsa, aslında onun zenginliği yok. Yani sizin bildiğiniz, bizim bildiğimiz kadar zenginliği yok. Ama Allah onu güçlü, kuvvetli gösteriyor. Yiyeceği kadar yiyor zaten. Nasibi o. Onun elinden onu kimse alamaz. Ama ondan… Düşünebiliyor musunuz, İmam-ı Ali namaz kılarken dilenci geliyor. Ne yapıyor? Parmağındaki yüzüğü çıkartıp veriyor. E şimdi onun bereketiyle senin, benimki bir mi?
‘Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın. Eğer gerçekten müminler iseniz’. (Bakara Suresi, 278. Ayet)
Şimdi, bu akşam bunları niye tekrar ediyoruz. “Eğer böyle yapmazsanız o zaman Allah ve resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin.” (Bakara Suresi, 279. Ayet)
Bak bu işi yapana Allah savaş ilan ediyor. E sen de kalkıyorsun diyorsun ki “Bu şeriatı getiriyor”. Eğer tövbe ederseniz, (sermayelerinizi) sermayeniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramaz… Haksızlık etmezseniz, haksızlığa da uğramazsınız.” (Bakara Suresi, 279. Ayet)
‘Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz’. (Ali İmran Suresi, 130. Ayet)
İşte, en son ayeti okuyayım ‘İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekâta gelince; işte onlar malları kat kat artmış, artırmış olanlardır’. (Rum Suresi, 39. Ayet)
Ayetin Olduğu Yerde Şu, Bu Fikir Kimse Beyan Edemez
Şimdi arkadaşlar, domuz etini niçin haram olduğunu burada ayetleri okuduk. Benim vazifem vaazlık yapmak değil. 2. Zinayı niçin ayetlerini okuduk? Yani yasağı kalktı, çıkartıldı. 3. Daha ne? Faiz. Yani burada, bu 3 mesele hakkında Allah'ın kesin hükümleri var. Kesin hükümleri var ve bunlar tartışılamaz. Ayetin olduğu yerde şu, bu fikir kimse beyan edemez. Hükmü ilahi sabitken, hiçbir kişi kalkıp da “Ben bunu kabul etmiyorum” diyemez. Dediği zaman o da dinden çıkar, kafir olur. Şimdi durum bu iken, bunu yapan faraza bir arkadaş için kalkıp “Hayır, bu senin dediğin değildir; bu İslam'ı getiren şeriatıçıdır” dersek dinen bunun hükmü ne olur?
Türkiye’yi Zifiri Karanlığa Gömdünüz, İçinden Çıkmanız Da Asla Mümkün Değildir
Bizi takip eden arkadaşlar, sizin hakikaten yaptığınız kendi şahsınıza karşı, nefsinize karşı doğru olduğuna inanabilirsiniz. Ama bilin ki yanlış yaptınız. Bakınız, bu yayın yapılan televizyon kanalında biz program yapıyoruz. Zorla, bir oyunla, seçim zamanı gelmeden arkadaşlarımızın elinden bu alındı; İslamcı, Müslüman geçinen cübbeli, sarıklıların eline teslim edildi. Lan sen ne… Sen kimsin, İslam kim? Sen bir numaralı hırsızsın ya. Gasp ediyorsun, vicdanın sızlamıyor. Burada Kur'an ayetleri öğretildi. Burada her gün Allah'ın lütfu ile günde 3 defa hatmediliyor, hatim indiriliyor, vaazu nasihat ediliyor, en az 1 saat günde. E sen kalkıyorsun elini vicdanına koymadan bu işleri bir oyunla beraber halleden adamların safında yer alıyorsun; bir de onları şeriat getirecek diye… Nasıl olmasa sen bir çöp aldın, bir kemik aldın; tarafına geçip benim aleyhime geçiyorsun. Bu sana yakışmaz. Bu sana, senin temsil ettiğin makama, senin temsil ettiğin rütbeye, senin temsil ettiğin davaya bu hiç yakışmaz. Böyle dediğin zaman sen kendi kendini bitirirsin. Allah hidayet versin. Yani sen nasıl olur da… Ya biz dişimizle, tırnağımızla… Şu televizyonlarda arkadaşların yabancılardan aldığı bir tek kuruş yardım yoktur. Ben de destekleyenlerden biriyim. Sen nasıl gelip de gasp ediyorsun bunu. Yani hırsızlığın kaç türlü yolu var; birinci türü budur. Gasp yoluyla ki bana göre en büyük hırsızlık da budur. Buna nasıl sen müsaade edersin? Senin takdim ettiğin hocana saygımız sonsuz. Ama onu bu ekranlarda, bu yolla göstermemeliydin, diyorum.
Bizi takip edenlere hayırlar diliyorum. Türkiye'nin geleceği hakkında müsaadenizle gene söylüyorum; Türkiye’yi zifiri karanlığa gömdünüz, içinden çıkmanız da asla mümkün değildir. Net konuşuyorum. İçinden çıkmanız asla mümkün değildir. Hodri meydan. Hadi bakalım. Allah'a emanet olun.
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız