info@profdrhaydarbasenstitusu.org

İftar Programı – 28 Mart Yerel Seçim Çalışmaları
21/11/2024 DİNİ YAŞAM 97

    Neler Okuyacaksınız

Kıbrıs Bizim Davamız

Bu meselede hiç kimse söz söyleyemez; bu meselede millet konuşur. Niye? 74 çıkarmasını hatırlayın. Temmuz’da yapılan bu çıkarmada her birimiz dualarımızla… Efendime söyleyeyim bazılarımızın bizzat evlatları o çıkarmaya iştirak etti. Ben Kemeraltı’nda, rahmetlik babamın dükkanını bilen arkadaşlarım vardır, 1 kişilik bir dükkânı vardı, orada otururdum. Bizim hemen dükkânın karşısında bir komşumuz vardı, onun kardeşi İsmail olması lazım, yanlış olabilir; arkadaşlar, o Kıbrıs’ta bacağını kaybetmişti. Bir tanesi geldi, kolunu kaybetmişti. Biri gelmiş, ayağını kaybetmiş. 100’lerce, 1000’lerce kardeşimiz orada şehit oldu; bizim bu bölgenin insanı.
Şimdi, Kıbrıs benim davam, bizim davamız. Niye? Ben kan döktüm orada canım, canımı feda ettim. Bunun daha ötesi var mı? Bak, milletimin hiçbiri şu anda müzakereye konulan Kıbrıs meselesinin mahiyetini bilmiyor. Neden biliyor musunuz? Adamlar bunu kapı arkasındaki kulislerle yürütüyorlar. Hala meclise Kıbrıs meselesi gelmedi; bir müzakere, bir mütalaa yapılmadı. Kısaca, öyle vahim manzaralar içerisinde olaylar sürükleniyor ki… Bir de bir muhalefet var, Allah ömür versin diyelim buna, öyle bir muhalefet var; yani dans yapıyorlar, affedersiniz tiyatro oynuyorlar. Sayın Baykal ile iktidar arasında… Demiş iktidar ki “Senin kökün bereketsiz”, şu muhalefete bak, şey iddiaya bak. Öteki de “Bizim kadar sizin başınıza taş düşsün”. Ulan bu adamların başına dünya düştü ayıkmadılar da Cumhuriyet Halk Partisi düşse ayıkır mı? 

Türkiye’ye Bunu Getirip Söz Sahibi Yapan, Okyanus Ötesindeki Güçlerdir 

Gençler, oğullarım bakın ülke gerçekten öyle bir kızağa getiriliyor ki haberimiz olmadan elimizden çıkacak. Onun için ayık olmamız lazım. Bu basit bir seçim değil. Diyeceksiniz “ya biz… şey muhtar seçilecek, belediye başkanı seçilecek”. Ama 3 Kasım’da bu iktidara millet o kadar güvendi ki son yılların en büyük orandaki oyunu bu iktidara verdi. Nedir? Tayyip geldiği zaman elini uzattı mı yollar yapılacak, elini uzattı mı cepler dolacak, elinin uzattı mı işler istediğimiz gibi olacak, işte tarım gelişecek. Öyle değil mi? Böyle bir Tayyip anlatıldı bize. Ama şu kadar zaman geçti, tam aradan 1 buçuk yıl geçti, böyle bir Tayyip yok. Nerede bu Tayyip, millet arıyor bunu ve az evvel anlattığım senaryoların da başını çekiyor bu adam. İşte bu başı çekmesinin asıl nedeni de Türkiye’ye bunu getirip söz sahibi yapan, okyanus ötesindeki güçlerdir. 
Efendim biz ondan faraza kapanan imam hatiplerin açılmasını bekliyorduk, Kur’an kurslarının açılmasını bekliyorduk. Hayda, ne göresin? Bırakın Kur’an kurusunu, imam hatip okullarını; adam başladı kilise evi açmaya. Vallahi bak, 2 gün evvel gazetede okumuş olmanız lazım; kızın bir tanesi geliyor “Efendim” diyor “şu başörtüsü konusunu halledin lütfen” diyor. “Onu benden beklemeyin” diyor. Şu adamlara bak. Ulan bir ara milletin anasını ağlatıyorlardı ‘şeriat devleti kuracağız’. Ulan etmeyin ya, hukuk içinde konuşun. Beni korkaklıkla bunlar itham ediyordu. Bilmem anlatabiliyor muyum sevgili arkadaşlar?
Şimdi demek istediğim bunlar bir zaman geldi din gömleğini giydiler, o günkü şartlarda yaptıkları icraatları ortaya koydular, bir şiir ile beraber onu meşgul etmek için Siirt’e gönderdiler. Aynı yerden. Cilve-i Rabbaniye bak! Dalga geçiyorlar Türkiye ile dalga. Şimdi buna bu dersi vermeye var mısınız?

Bu İktidar Milletin İradesiyle, Gücüyle Ayakta Durmuyor 

Biz çok değil 3-5 not alalım, ben bu hükümeti yıkmaya varım. Hiç merak etmeyin.  Bu iktidar milletin iradesiyle, gücüyle ayakta durmuyor. Bunlar zannediyor ki para gücüyle ben bunu sürüklerim. Ama “śeli-l’ankebût” diye bizim itikadımızda bir ölçü var; yani, örümcek ağı. Bir üflemekle gidecek bunlar Allah’ın izniyle, hiç merak etmeyin. 

Sadece Maden Yataklarımızı Çalıştırsak Bu Servet Bizi Bakar 

Bir husus da manzarası. E bakıyorsun gencecik delikanlı; okulu bitiyor, iş bulamıyor. Kızımız öyle, oğlumuz öyle, anamız öyle, babamız öyle.  Nedir bu hal ya? Ne kadar bu gidecek? Halbuki ülkenin şartlarına bakıyorsunuz her türlü madenimiz var muhterem arkadaşlarım, her türlü madenimiz var. Sadece mermer yataklarımız, işlediğimiz takdirde 10 trilyon dolar. Yani, başka bir şey işletmemize gerek yok, 10 trilyon dolar. 10 trilyon dolar, 70 milyonu, 50 sene bakar vallahi de billahi de. 70 sene bakar bizi, affedersiniz 50 sene bakar. Sadece mermer yataklarını çalıştırsak; evimizde yatarız, bu servet bizi bakar. Fakat, gel gör ki kimsenin bir şey yaptığı yok ve dünyada 2. altın rezervi Türkiye’de. Bunu bilmiyordum ben şahsen. Siyasete atıldım, arkadaşlarıma dedim... Bizim çok güçlü ekiplerimiz var, teknik ekiplerimiz var, dünya çapında, dünyaca ödül almış enerji uzmanlarımız var, teknik adamlarımız var. Yani ben hazırlandım, kadromu kurdum hiç merak etmeyin. Şu anda desinler, ben yalnız 10 tane kabine kurarım; yani 10 tane hükümet kurarım. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. 
2. altın rezervi Türkiye’de; 1.si Güney Afrika’da, 2.si Türkiye’de. Vallahi benim haberim yok. Nerede bu siyasiler? Senin vazifen nedir ya?

Bize Bıraksalar Her Vilayete 10 Tane Üniversite Açarız

Bir tane bina, bir tane öğretim görevlisi… Şuna bak. Bana şu anda desinler, şu halimle 50 tane üniversite açmazsam namert olayım, 50 üniversite. Bana söylesinler. 
Hatta biz söyledik, Millî Eğitim Bakanlığı’nda tanıdığım arkadaşlarım var “Niye” dedim “böyle yapıyorsunuz ya? Allah’tan korkun”. Bırakın bize, biz bu işi halledelim. Hem de her vilayete 10 tane üniversite açarak, 1 tane değil. Ne demek ya, öğretim görevlisi yokmuş. Bak şimdi, Osman Bey kendi dalında hakikaten Türkiye çapında bir adam. Alacaksın, kendisine bir akademik araştırma vereceksin, 6 ay sonra ona bir öğretim görevlisi diploması, bitti. Olay budur. Yani senin öğretim görevlisi dediğin adam, gökten zembille mi inecek? Yanlış mı konuşuyorum arkadaşlar? 
Her yerde bağımsız Türkiye diyeceksiniz. Bunların hayata geçmemesinin nedeni, gerçekte bağımsız Türkiye yok ya, ondan; bağımlıyız. Şimdi bağımsız Türkiye’nin Allah kısmet ederse temellerini atıyoruz ve istediğinizi hayata geçiriyoruz. 

Türkiye’ye Yabancı Sermaye Getirdik Diyerek Yalan Konuşuyorlar

Bir de bak; Türkiye’nin maliyesi çok mükemmel. Yabancı iş adamları Türkiye’ye geldi, ticaret yapacaklar, Türkiye cennete dönecek. Nerede ya? Yalanın büyüğü. Niye gelsin sonra Türkiye’ye yatırım yapsın? Ben sanayiden anlayan bir kardeşinizim. Uzak Doğu’ya iş yapıyorum; ithalat yapıyorum, ihracat yapıyorum yanlış anlamayın. Yani çok büyük değiliz ama şartları da biliyorum.  Şimdi Çin’de bir adam yatırımı varken gelecek, Türkiye’de yapacak. İşçilik Türkiye’nin 20’de 1 fiyatına, enerji 20’de 1 fiyatına, ne bileyim maliyet 20’de 1 fiyatına. Çin’i bırakacak, Türkiye’ye gelecek. Enayi mi bu adam ya? Bizde her şey ateş pahası. Kısaca, yalan konuşuyorlar. 
Peki bunun asıl sebebi ne? Ekonominin kötü gitmesinden dolayı, birçok iş yerleri kapandı son 3 yıl içerisinde. Fabrikası kapandı, efendim böyle güzel lokantaları kapandı, ne bileyim mağazaları kapandı, sanayi kurumları, kobiler, bir sürü... On binlerce yerimiz kapandı. Tabi bunlara müşteri lazım. Kim? Leş kargası, küresel sermaye dediğimiz adamlar. Gelin buraya. Eee? Bakın size ne kadar güzel ikramlık et veriyoruz. Olay bu. Yani Türk milletinin sermayesini ucuza kapatalım diyorlar, kapattılar da. Birçok fabrika satıldı ve bedava fiyatına satıldı. Buna da diyor ki “Yabancı sermayeyi Türkiye’ye getirdik”. Yabancı sermaye Türkiye’ye bu şartlarda iş yapmaz. 

Bana Sahip Çıkın, İnsanınıza Sahip Çıkın 

Sevgili arkadaşlarım olayın neresinden barksak bakalım bu arkadaşlarımız, bu işi ağzına, gözüne bulaştırdı. Eğer bunların bu gidişatına ‘evet’ dersek, 28 Mart’ta bunları ikaz etmezsek; ondan sonra çok büyük felaketler bizi bekliyor. Zam üstüne zam gelecek. İMF diyor ki “Niye zam yapmıyorsun?”. “E görmüyor musun? 10 gün sonra burada bir seçim var” diyor “Ben zam yaparsam bu millet bana rey verir mi?”. 
Kısaca şunu demek istiyorum, bakınız 28 Mart bu adamlara eğer seviyorsak ayıktıralım, aleyhlerine rey verelim, diyelim ki “Bak sen yapamadın bu işi”. Bu münasebetle onlara iyi bir ders verelim. Hayır sevmiyoruz, zaten bizi perişan ettiler; onun için de yine onlara rey verme. Peki kime rey verelim? Bizim sevgili Musa’mıza rey verelim.
Bakın Dörtyollu kardeşlerim ben sizden hassaten, bu arada hiçbir yerde ben şunu söylemedim, ama size söyleyeceğim, hiç kimseye demedim ki “Beni sahiplenin, bana sahip çıkın”. Arkadaşlarımdan Allah razı olsun dediler “Hocamıza sahip çıkalım”, sağ olsunlar. Ben şimdi sizden rica ediyorum; bana sahip çıkın, insanınıza sahip çıkın. 
Cambridge’te Haydar Hoca’nın köşesi var, İngiltere’de. Yani merak etmeyin, ben bu güzel vatanıma hizmet ederim. Ben size hizmet ederim. Bunun için varım. Ben bu ülkenin kadınlarını kendi anam, yaşlılarını kendi babam görüyorum ve size hizmet etmek istiyorum. Bu hizmeti benden çok görmeyin. Beraber olalım, bir olalım; bir bilek, bir yürek olalım. Var mısınız? Sağ olun, var olun.

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir