Neler Okuyacaksınız
Bizim Sistemimiz Tsunami Gibi Dünyayı Kuşattı
Şimdi ben önce bir sonda belki unuturum bir cümle söyleyeyim. Rusya'yı gündeme almalarının nedeni benim modelimi Rusların hayatına geçirmesidir. Yani zımnen Türk milletine “bak işte Haydar Hocanın Modeli bile onları kurtaramadı” mesajını güya vatandaşlara vermek istiyorlar. Ama bunlar çok cahil. Yahu Rusya petrolünden 10 milyar dolar zarar etse, bir yıldaki etmesi de mümkün değil. Ya Rusya'nın korkunç yeraltı kaynakları var. Manyak mısın sen ya?
Sonra bu çıkan yalanların bir tanesi dünya basınında yok. Bunun doğalgazı var. En mühimi yani Rusya'nın elmas madeninden elde ettiği geliri, Türkiye 10 senede bütün bütçesi ile elde edemez. Atmıyorum ben. Müthiş yeraltı kaynakları var. Dünya bütün kömürünü burdan alıyor. Türkiye bile buradan alıyor. Bakırını burdan alıyor, doğalgazını burdan alıyor, petrolünü burdan alıyor. Zarar etmiş. Diyelim, kârdan zarar etti petrolden 10 milyar dolar. Ama diğer taraftan yüzlerce milyar dolar girdisi var. Sen kimi kandırıyorsun?
Yani bu tip propagandalarla güya benim modelimi kapatmak istiyorlar. Ama tsunami gibi bizim sistemimiz dünyayı kuşattı. Bunları da boğacaktır, bunun inkârı asla mümkün değildir.
Benim sistem Allah'ın izniyle bugüne kadar Türkiye'de uygulanmış olsaydı şu anda Türk milletinin bir eli yağda bir eli balda olurdu.
Adamlar kendileri itiraf ediyorlar Haydar Hoca bizi bu noktaya getirdi. Ama Allahları var her konuda bana danıştılar. Her konuda adamlarını gönderdiler, istişare ettiler, karşılıklı müzakere ettik. Bütün konu başlıklarını tek tek değerlendirdi değerlendirdik. Ve sonra hakikaten mükemmel kadroları var. Yani bizde olduğu gibi salla parti değil. Mesela iktisat ilim adamları komisyonunun başkanı Vladimir Liçinskin’dir. Ya benimle hiç görüşmediyse en az 20 defa görüşmüştür. En ince teferruatına kadar sordu cevap aldı. Gittiler bunu kendi meclislerinde tartıştılar ettiler tekrar bana geldiler. Yani böyle körü körüne bir uygulama, bir anlama, bir şey yok. Şimdi adam kalkmış Rusya geri gitti batıyor, ne diyorsun sen be terbiyesizlik etme. Yalan konuşuyorsun. Ben bütün servetimi koyuyorum. Rusya bugün dünyanın lideri olmuştur. Niye bunu söylemiyorsun? Ha korkuyorsun ki millet bunu kavrayacak. Millet de bunu biliyor. Yani sanki Rusya'nın geldiği noktayı millet görmüyor. Görüyor. Bu bir nasip meselesi yani bunu böyle görmek lazım.
Benim İmanımla Mücadele Ediliyor
Evet Rusya gitmişti. Bunu böyle ayağa 3 senede 5 senede kaldırmak mümkün değildi. Ben 1990’dan yılından itibaren o dünyada yaşıyorum. 14 yıl Bakü Devlet Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptım. Bu fitneler o gün Haydar Hoca Profesör değildir. Lan ben derse girip çıkıyorum. 14 sene orda Azeri çocuklarına ders veriyorum. Haydar Hoca Profesör değil. Bu kadar hainlik olur mu ya? Böyle bir kampanya ancak peygambere uygulandı.
Samimi konuşuyorum şu millet ayıkmıyor. Benim kafamın almadığı nokta bu. Bu nedir? Sonra ben bu işi gerçekten bilen adamım. Hodri meydan; “Ben 24 saatte Türkiye'yi hallederim kalkındırırım” diyorum, adam dalga geçiyor. Taharet almasını bilmiyor. “İki kere iki dört eder” desen bilmez, bu adamlar dalga geçiyor seninle. Ama bunun cevabını ben vermeyeyim ki! Bana düşmez bu. Bu milletin kendine düşen vazifedir. Bunu yapması gereklidir. Benim imanımla mücadele ediliyor.
Biz içki masalarında karar veren bir karakter olsaydık O bizi el üst tutarlardı. Ama o içki masalarında dolanan kafalar da bu kafayı taşımaz, bu ideali taşımaz, bu feraset adamı olmaz, bu ideal adamı olmaz. Bu matematiğin adamı hiç olmaz. Bunlar da bunu bilmiyorlar. Bilmiyorum fazla konuşmaya gerek var mı
Rusya her zaman evladım istedi istediğinde hazinesini parayla doldurabilecek kaynaklara bağlar.
Bir İman Küfür Mücadelesi Var
Ticaret bilmez bu konuşan adamlar hiçbir şey bildikleri yok. Ben siyasi yetkilileri dinliyorum. Mesela programlarında Allah Allah ben esef ediyorum şu adamlar devlet idare ediyor. Ne hariciye biliyor ne dahiliyeyi biliyor ne sanayi biliyor ne tarımı biliyor ne hayvancılığı biliyor. Ama bize layık bu. Kendimiz… yani bir türkü vardır. “Kendim ettim kendim buldum. Buz gibi sarardım soldum.” Yani böyle biz yaptığımızı kendimiz yapıyoruz. Matematik olarak izah ediyoruz, ispat ediyoruz. Adam inandığı halde yalana alet oluyor. Bu bir nasip.
Ben onun için arkadaşlar onu diyorum. Hocam sen ne diyorsun “bir iman küfür mücadelesi var”. Allah'a şükürler olsun. Allah beni hiçbir zaman batılın safında tutmadı. Ve de tutmayacak. Benim niyetim maksadım odur. “İnşallah Millet İslam'a hizmet etmiştir ayıkır da bu konuda da nasiptar olur.” diyorum.
Haydar Hoca Öldüğü Zaman da Anılacaktır
Benim kaybettiğim hiçbir şey yok. Benim itibarımı 50.000 tane Cumhurbaşkanı elde edemez. Onlar koltuktan indi mi biterler. Haydar Hoca öldüğü zaman da anılacaktır. Bunu kafanıza koyun. Kaldı ki ben bana itibar etsinler diye de gayret ettiğim çalıştığım yok, ben Allah'a kul olmak için. Bu dünyaya bir defa geldik, ebedi hayatı kazanmak lazım, bunun için gayret ediyorum. Ha bunu yaptın kazanırsın. Yapmadın, herkes seni alkışlasa sana ne olacak ki? 90 dakika oynanan futbol maçına benzer bu iş. Alkışladılar seni bir alkışla gidersin. Mesele o değil ki mesela maçın sonucudur. Öyle değil mi?
Türkiye ile Rusya Ekonomisi Mukayese Edilir mi?
Türkiye ile mukayese edilir mi Rusya. Ama Türkiye’nin bir eli yağda, bir eli balda. Senede %3- %4 memuruna zam veriyor, işçisine zam veriyor. Türkiye’de bolluktan bahsedilmez mi? Ekonomi sıkıntısı mı olur?
Ya geldi buraya yüzde 15 doğalgazda ne yaptı iskonto … yaptı. … Maliyesi krizde olan bir ülkenin bunu yapma hali var mıdır ya? bunlar bizim bildiğimiz bir de bunların bizim tarafımızdan bilinmeyenler var evet.
Ruslar Bilhassa Müslüman Türk'ten Ders Aldılar
Dini geçmişin bir etkisi olmaz da O dini etkisi olan arkadaşlarımız bu milletin dedikodusuna hemen inanabilirler. Çünkü oradan bir gedik var. Zaten onun için böyle rahatlıkla elini kolunu sallayarak yalan konuşup iftira ediyorlar, bunu da tutturuyorlar diyelim. Ama şöyle bir gerçek var: Rusya uyguladığı ateizmden yani komünizmden bıkmış nefret etmiş. “Kapitalist dünya Avrupa Türkiye kapitalizmden çekti. Biz de komünizmden çektik. Ve biz bunun ne menemen şey olduğunu anladık. Bununla bir ülkenin bir milletin bir devletin ileri gitmesi huzur bulması eşitlik içerisinde insan haklarını yaşaması mümkün değil. Bizim bir daha bu yola dönmemiz asla ve asla mümkün değil.”
Bendeniz 91 yılında Bakü Devlet Üniversitesindeyken onlar bir bloktu. Yani Azerbaycan'da o topluluk içindeydi. Resmen üniversitelerde “ateizm” dersi vardı. Adamlar bunu gizlemiyor ki; ama biz diyor yani yaka silkersin gibi nefret ediyorlar. Bir daha buraya dönmesi asla mümkün değil. Yani o batılı yaşamış. Ne kadar çirkef pislik bir şey olduğunu görmüş dönmüş ve bundan kurtulmak için de akıl sahibi hakikaten inanan Müminlerden ders aldılar.
Bilhassa Müslüman Türk'ten ders aldılar. Nasıl bu işleri düzeltebiliriz? Yani ahlaki seviyemizi üstün noktada tutabiliriz, ekonomimizi düzeltebiliriz. Tarımı, hayvancılığı, madenciliği iyi bir noktaya getirebiliriz Bunları tek tek önlerine koydular bilen insanlara danıştılar. Örneğin bunlardan bir tanesi biz ve benim kadromdur. Benim hatırladığıma göre bizim kurduğumuz 12 kişilik komisyonda siz de vardınız. Biz bu komisyonda neyi tartıştık? “Benim modelin matematiğini ve bu modelin Rusya'da nasıl uygulanacağını. Artı adil bir paylaşım nasıl olacak insan hakları konusunda demokrasi konusunda Ruslar bundan nasıl istifade edecek?”
Yani biz öyle bir sistem bunların önüne koyalım ki adeta önlerine konmuş bir bal lokması olsun. Ve nitekim de öyle oldu. Artı yetmedi bizim üzerimizde ciddi hesaplar var diyor. Bilhassa Amerika ve batı Arap baharını bizde başlatmak istiyor. Biz dini hayatın serbestliğini ilan ettik ama nasıl bunu hayata geçirebiliriz? Hatırlarsanız ve tabii o komisyonda 3 tane Profesör arkadaşım vardı. Ve bu arkadaşları da herkes tanır. Anayasa Profesörü Sayın Ünal Emiroğlu hocamız. Yine Makine Profesörü Sayın Ömer Eyercioğlu hocamız. Ormancı Profesör Saraçoğlu hocamız. Ne bileyim yani 12 kişiyiz gece sabahlara Evet gece gündüz çalıştık. Biz bunların önüne bunu getirdiğimiz zaman bize son derece müteşekkir kaldılar.
İnsan Hakları Konusunda Rusya’ya Benim Özel Bir Tavsiyem Oldu
Ve bu insan hakları konusunda da kendilerine benim özel bir tavsiyem oldu. “Mademki sizin üzerinize hassasiyetle geliniyor. Bir olay çıkarmak istiyorlar. O zaman bu olay Müslümanların üzerinden başlatmaları lazım ki; sonucu alabilsinler. Onun için siz yapılacak hadiseleri Müslüman yaptı diye kesinlikle kabul etmeyin. Reddedin. Yani adam cübbeli, şalvarlı, sarıklı, Müslümanlık adına bunu yapmış olsa da hayır bunu Müslüman yapmadı diye ısrar edeceksiniz. Olayın önüne bir taktik olarak geçmenizin lazım. Birinci esprisi budur. Bu işi Müslüman yapmaz. Biz Müslümanların can, mal, namus, din ve vicdan emniyetlerine ciddi şekilde bağlı kaldığını biliyoruz. Bunu öğrendik.”
Ve nitekim hatırlarsanız ilk defa bir olay oldu Moskova'da. Sayın Putin din adamlarını topladı dediği söz: “Bu işi Müslümanın yapması mümkün değildir.” Ve olayı orada bitirdi. Daha da oldu mu? Olmadı.
Ruslar, Kapitalizm Onları Mahvettiği İçin Çıkış Yolu Olarak Komünizmi Tercih Etmişlerdi
Yani bugün Rusya'nın üzerine epey zamandan beri gidiliyor. Ben Rusları 1990'dan beri tanıyorum. Anlattıkları gibi değil yok orada şu hayat aile hayatı yok din hayatı yok yalan iftira. Komünist dünyada hiçbir şey yokmuş. Adet yokmuş, gelenek yokmuş. Yeminle konuşuyorum Bakü'de -ben gittiğim zaman- bir kadının akşamleyin sokakta olduğunu bulamazsın. Hiç mümkün değil. Ne bir kadın akşam namazından sonra sokağa çıkacak, caddeye çıkacak öyle bir şey yok. Şimdi demokrasi geldikten sonra hepsi salana gibi sokağa döküldü.
Ve o zaman Merdanov Mısır senelerce Rahmetli Aliyev’in Milli Eğitim Bakanı oldu. Oğlunun da döneminde Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. “Bizde böyle bir şey yoktur. Yani kadınlar boyanacak sokağa çıkacak.” Şimdi işin içine tam girmeyelim de ya benim bildiğim dünyayı öyle bir tanıttılar. Burada din yoktur, iman yoktur. Yalan.
Ha Ateizmin hâkim olduğu bir topluluk haline evet zorla getirmek istediler ama toplum bunu kabul etmedi püskürdü. Onun için toplumu kendi haline bıraktılar, dini de öğretmediler. Ateizmde de ısrarcı olmadılar. Belki başta 5-10 sene gittiler. Stalin, Lenin döneminde ondan sonra ısrar etmediler. Milleti kendi haline bıraktılar. Bu adamlar akılcı adamlar. Yetmedi ciddi bir arayışları var. Yani Rusların komünizmi tercih etmesinin nedeni Komünizm en mükemmel sistemdir diye değil. O günün şartlarında Kapitalizm onları mahvetmiş; çıkış yolu bunu onlara takdim ettiler ve girdiler. Baktılar ki lan çok yanlış bir cadde. Girdikleri için de çıkamamışlar. Kısaca şunu demek istiyorum: Yani Ruslar akıllı adamlar. Ya edebiyatlarına bak felsefelerine bak matematiklerine bak fiziklerine bak. Dünyada bunlar gibi bir tane millet var mı? Yok.
Benim Üniversitede çalıştığım üniversite Bakü Devlet Üniversitesi. Benim üniversite çalıştığım üniversite dünyada 5. Sırada Yani en lüks üniversiteniz bile oranın çok gerilerinde.
Şunu demek için; adamlar ben buralarda hocalık yapıyorum. Adam diyor ki Haydar Hoca profesör değil. Ya bu kadar büyük inat olur mu? Eğer şeytan bunları görmüş olsaydı “Ya Rabbi ben bu işten vazgeçiyorum bu adamlar benim yerime çoktan geçtiler. Bunları sen benim temsilcim yap” derdi. Öyle bir inat var. Ama bunu kim kurgulamış? Buna da bakıyorum Allah Allah.
Şurada Burada Farklı Konuşarak Siyaset Olamaz
Yanlış anlamayın bendeniz konu konuyu açıyor ama girecek misiniz bilemiyorum? Siyasete girecek bir insan değildim. Ben çok mesleğimi çok seviyordum. İyi bir öğretmendim. İlahiyatta tasavvuf kürsüsüne gidecektim hazırlanıyordum. Ya o yıl yahut da bir sonraki yıl mutlaka girecektim. Bu hazırlıklar içerisinde bir gece yarısı kalkıyor, efendime söyleyeyim; Rahmetli Erbakan'ın Teşkilatı Trabzon bana geliyor Of teşkilatından bir arkadaş. Merkez ilçeden efendim il yönetiminden Akçaabat teşkilatından 6-7 kişilik tak tak bizim kapıya vuruyorlar. O zaman Bahçecik'te oturuyorum ben hiç unutmam.
“Hoş geldiniz hayır haber” “Ya biz seni bu seçimde 77 seçiminde vekil yapacağız.” “Hoppala bu nereden çıktı?” dedim. “İşte öyle”. “Yok” dedim, “kardeşim benim böyle bir hazırlığım yok. Bu bir kerede olacak iş değil. Benim bildiğim buna bütçe lazım. Benim hiçbir şeyim yok. Ben bir devlet memuruyum. Bir maaşla idare ediyorum.” Uzatmayalım. Sonra sordum onlara ki; “peki” dedim “Trabzon'da siz kimleri aday gösteriyorsunuz? Ha beni kaçıncı sıraya koyacaksınız?” Dediler “birinci sıraya”. “Bunda samimi misiniz?” “Evet” dediler. “Peki” dedim “kimi aday göstereceksiniz?” “İsmail Müftüoğlu'nu.”
Dedim “ya İsmail Bey Bakan. Ben edep ederim Onun önüne geçmeye.” Allah selametini versin İsmail Bey’i gerçekten ben çok severim. İyi bir delikanlıdır, babayiğittir, Türkiye'nin meselelerini çok iyi bilen bir insandır. “Saygı duyduğum bir insanın önüne geçeceğim ben menfaatim için bu” dedim, “benim şanıma yakışmaz.” “İkincisi” dediler “Kadir Mısıroğlu”. E dedim “o da bir fikir adamı Türkiye'nin nadir yetiştirdiği adamlardan bir tanesi Vallahi” dedim “ben bunların ikisinin önüne de geçemem” dedim. “Yok sen senin hakkın var.” “Ya ne hakkım var” dedim “benim ne ben bir öğretmenim. Birisi bakanlık yapmış Birisi hakikaten araştırmacı bir arkadaş yanlış” dedim “ben kabul etmiyorum.” Benimle en az bir ay uğraştılar gece gündüz bildiğiniz gibi değil. Bire girecektik üçe koydular, Meclise gidecektik dağa çıkardılar. İlk defa siyasetten siyasete başlarken bana o dünyaya bakışın hiç de sağlam olacağı izlenimini vermedi.
Ya bir siyasi lider yalan konuşuyor mu kardeşim? Sen ülkeyi idare ediyorsun kendi kadrona dahil edeceğin adama yalan konuşuyorsun. Senin muvaffak olma imkânın yok ki dürüst de ğilsin. En yakın adamına dürüst olmayan başkasına dürüst olabilir mi? Ben o zaman ama “Hocam niye işin içinde bu kadar kaldın?”
Şimdi benim çok sevdiğim bir zat vardı dedim “efendim böyle böyle girdim ama çıkmak istiyorum. Oğlum bir defa bulaştın” dedi “çıksan seni rahat bırakmazlar.” Gerçeği de öyle. Şimdi şunu demek istiyorum, yani o günün şartlarında işte “şöyle adam böyle adam” dediğinin şurada oturuyor farklı konuşuyor, burda oturuyor farklı konuşuyor. Böyle bir siyaset olamaz. Müslüman Türk kimliği dürüstlük ve doğruluk üzerine oturmuş bir kimliktir. Ha bunalımdadır ne konuştuğunu bilmez doğrudur. Ona bir şey diyemezsin. Ya sen Devleti idare ediyorsun milleti yönetiyorsun. Zaten böyle bir bunalıma girme hakkın da yok. Kaldı ki böyle bir şey olmadı. Kısaca biz aslında bu konuyu istersen daha fazla uzatmadan şunu demek istiyorum. Yani siyasette biliyorum gördüm ettim.
Senin Hocanı da Adam Etmeye Çalıştım Ama Nasibi Yokmuş
Mesela şeye gittik Azerbaycan'da da ben uzun yıllar kaldım. 14 sene kaldım.
14 sene geliyorum buraya “ya sen Profesör değilmişsin”. Ya böyle bir şey olabilir mi arkadaş? Bu Hürriyet Gazetesi muhabirlerini gönderiyor oraya kadar. Bizim Allah selametini versin Vasım Hocaya, benim hakkımda “Siz kimsiniz ya” diyor Profesör mü? O Vasım Hocanın odası şöyle benim ders yaptığım verdiğim amfi bu karşılarında. Dışında yazıyor levhada “Profesör Doktor Haydar Baş Amfisi” diye, benim amfim. Adam onu görüyor orada soruyor “profesör mü?” Ne dedi “oğlum” dedi “siz deli misiniz” dedi “okumadınız mı şurada şurasını?” Orada, oraya giden delikanlı sonunda burada Trabzon'da benim yanıma geldi. Allah inandırsın. Çocuk dedi “bana ya hocam” dedi “evet” dedi “birçok şey öğrendik ama” dedi “gerçekten sen Profesör müsün?”
“Yok” dedim “niye Profesör olayım ki!” dedim. Neyse savunma mı tezimin savunmasını kameraya almıştı. Onun bir nüshası da bende var. Yukarı Türbenin oraya çıktık, Misafirhanede oturuyoruz. “Ben sana” dedim “bir film göstereceğim, bunu” dedim “bir yarım saat izle görürsün” dedim “ne olup olmadığını anlarsın.”
Şimdi ben de tezimi müdafaasını yapıyorum. Orada tezin müdafaası 1 veya 2 kişi tarafından dinlenmez. 15 kişilik komisyondur. Onlar seni alırlar didik didik incelerler. Kafalarına takılan en küçük bir nokta önüne konur. Soru sorarlar cevap vermeye mecbursun. Tabii orada bana herkes soru soruyor. Çekilmiş bunlar. Biz benim de kültürüm hakikaten güzeldir. Yani benim emsallerim içerisinde gençlik yıllarında en fazla okuyan, konferanslar veren, talebe iken ben konferanslar verirdim hazırlanırdım.
Dolayısıyla bir medrese tahsilimiz var, imam hatip tahsilimiz var, ilahiyat var. Şimdi de profesörüm ben, olacağım. Gelirdik, tabii Akaid'den, fıkıh, felsefeden, tefsirden öyle konular geliyor ki tasavvuftan. Ben bunları bir yumak haline mesleğim olduğu için önlerine koyuyorum, Vasım Hoca şaşırıyor. “Allah Allah! Biz bu kadarda bu işi bilmiyoruz” diyor. Bu tevazu değil Vallahi öyle şimdi hodri meydan. Bir tane üniversitelerinden, bir tane adam çıkarsınlar, herhangi bir konuda, ben o konuya bir hafta hazırlanayım. Kim bunlar ya işleri güçleri fitne çıkarıp dedikodu yapmak. Fitne dedikodu fitne dedikodu. Ben Filoloji bölümünde Arapça ders veriyorum. “O” diyor “Arapça'dan anlamaz” diyor. Yani böyle “hem Profesör değil.”
Bu kadar şimdi bu paralel yapının çocukları da benim öğrencimdi. Bunlar bana savaş ilan ettiler. Ben o çocukların hiçbirine dokunmadım. Çünkü vatan cüda olmuşlar. Belli ki oraya keyfe maayaşa gelmiş değil. Onları himaye ederdim korurdum nasihat ederdim. Biz insan olmaya mecburuz. İnsan gibi davranmaya mecburuz. Öyle şartlanmış çocuklar buz gibi erirdi, buz gibi. Zannederlerdi “Haydar Hoca bizi dökecek”. Ya ben basit bir adam mıyım? Allah muhafaza etsin, seni ben adam etmeye mecburum. Senin Hocanı da adam etmeye çalıştım ama nasibi yokmuş.
Şimdi Sayın Başkanla aralara açıldı birbirini kırıyorlar yiyorlar. Yani sanki birini diğerinden fark varmış gibi böyle bir şey de yok. Yani demek istediğim şu: Bir güç bizim üzerimizde ciddi hesapları var. Ben beklerdim ki Türk milleti bana sahip çıkacak, ama öyle yalanlar öyle fitneler, şey edildi ki hayret edersin.
Bir Hayrımın Dokunmadığı Yakınımda Bir Adam Yoktur
Şu karşıki şey de malum bir fabrika var. Bunun sermayesi kaç liradır biliyor musun? Kuruluş sermayesi 250.000 liradır. 35.000 bin liralık hisse senedini O da Rahmetli Baki Hocanın bana ısrarı yüzünden kamuoyuna arz ettim. Dedim “ya sen” dedim “manyak mısın Hocaya. Ben bunu yapma iktidarım var. Niye bunun hisse senetlerini millete satayım?” “Yok halk da bundan istifade…” Ulan ben hayır bulma kurumu muyum? Meğer kendi ortak olacak milleti bahane ediyor. Uzatmayalım 250.000 liralık şirketin kaç lirası kaç liralık senedini sattım biliyor musun? 35.000 liralık. Peki geriye kaç ne kadar kaldı? 215 bin. Onlar da benimdir. Ve o günün şartlarında ben tam 500 bin dolar şirkete borç verdim. Yoksa bir şirket ayakta kalacak hasta mısın sen ya? Hala o parayı da tahsil etmedim. Ne yaptım? Anam sütü gibi helal ettim.
Üç kişi de çalışsa ben orayı vakıf mantığıyla işlettim. Ben orayı çaldım ben böyle büyük hainlik -çok özür dilerim- namussuzluk olur mu ya! Lan benim hayatım hayretmek, zekât vermek, sadaka vermek, millete yardım etmekle geçmiştir. Benim bir hayrımın dokunmadığı yakınımda bir adam yoktur. Ama adam bir konuşuyor, aleyhinde. “Ulan” diyorsun “acaba,” kendi kendime. Aynı adamların mesela yanına git, karşına geçer hazır oluyor vaziyetinde durur. “Oğlum niye bu yalanı konuşuyorsun!” Bir tanesi diyor “biz O’nda çalıştık da” Eee! “Benim paramı vermedi, yedi.” Kıbrıs'ta diyor bunu, Kıbrıs'ta. Bizim çocuklar üzerine yürüyor. “Çıkar bakayım ne kaç para vermedi? On misli sana vereceğiz.” “Ya işte filancı dedi bana da!” hemen (dönüyor). Böyle büyük hainlik olabilir mi?
Böyle Bir Kader, İmamların Nebilerin Kaderi
İstanbul'da bizim olduğu evin şeyini biliyorsunuz hastane ile birbirine yakındır, hanım bir dükkâna gitti. Konuşuyor işsizlikten şikâyet ediyorlar. E “kime oy verdiniz” dediler. Dedi “AK Partisine”. “Nerelisiniz?” “Trabzonluyuz.” “Niçin hemşerinize vermediniz?” Hanım sordu, onlara. “Bu adamın tezi var dünya bunu takip ediyor.” “Ya boş ver sen a bu şu hastane onundur burda şoförüne bile maaş vermiyor.” He vallahi bak geldi eve ben de evdeyim o gün var yok ya hoca böyle böyle. “Kim?” dedi, “filancı”. Hemen derhal Ahmet’e telefon açtım güldü “Hocam” dedi “Öyle şey olur mu burada adama maaş vermedin ne yiyecek ne içecek”. Hemen gittiler gönderdim oraya iki kişi, başladı inkâr etmeye. “Yanlış anlaşıldık yanlış anlaşıldık.” Bu kadar terbiyesizlik olur mu şuradan çıkan münafık kitlesi Vallahi Ebu Cehil'e taş çıkartır.
Peki bu neyin kaderi olabilir? Ben bakıyorum böyle bir kaderi ama ben o rütbeye layık değilim. İmamların Nebilerin kaderi bu. Yani onların çilesi. Bir de diyorum ki Allah sana verdiyse oğlum sen kim oluyorsun? E böyle bir sıkıntılı yoldan geçmemizi demek mukadder. Niye geldik buraya işte burası öyle bir yer de ondan.
Ben Müslüman Türk Medeniyeti Bahçesinin Bir Meyvesiyim
“Rusya’da hiçbir zaman din ile devlet barışmadı. Ama Baş’ın tezinde dinle devlet barışıyor. Rusya'nın kurtuluşu için Baş’ın tezinin uygulanması şarttır.” (Prof. Dr. Volkonski)
Zaten orda en güzel şey Herkes istediğini konuşabiliyor tartışabiliyor. Ve sana soru soruyor.
Mesela ben evet biliyordum ama, Volskonski dedikten sonra “Allah Allah doğru” dedim ya! Şimdi “paylaşım.” Biz de eşitlik var, benim sistemde. Dinde de öyle. Ama Hristiyanlıkta böyle bir şey yok. Hatta Hristiyanlıkta zengin olanlar cennette onlara ait, fakir olanlar cehenneme. Öyle bir saçmalık olur mu? Şimdi bu mantıktaki adam toplumda barışı yaşasın. Zengin olan devlette olacağına göre fakir olan da onunla kavga edecek. Tabii olarak bu sonuç. Ya yine İtalyan Profesör benim sistemde yaşlıların tüketim kaynağı olduğu asla ekonomiye yük olmadığının izahını yapıyorum Daveri, şimdi hatırladım, adam oradan bir kapı açtı, Allah Allah! Yani benim tezimi gündem edip mütalaaları sunan arkadaşları ilim adamlarını okuyun. Ne esrarengiz sırlar var. Ama ben bu sırların terbiyesiyle büyüdüm. Onlar anlatıyor doğru ya! Biri o taraftan giriyor diğer taraftan giriyor bakıyorum ki bu benim terbiyemde olan, medeniyetimde olan, kültürümde olan, sanatımda olan, dinimde olan, geleneğimde olan değerler. Onlar beni büyütmüş. Ben olayın farkında değilim. Ben o güzel gül bahçesinin bir meyvesi oldum. Ama kendi kendine baktığın zaman bunları göremiyorsun. Onlar seni kokladıkça aldıkları kokuyu söylüyorlar. Hakikaten İslam Türk medeniyeti emsalsiz bir medeniyettir. Bunu böyle bilesiniz.
Kaç tane 8-9 tane kongre yaptık o kongrelerdeki tebliğleri ben yerinizde olsam oturumlarda mütalaa konusu yaparım. O zaman anlarsınız Türklük nedir Müslümanlık nedir. Türk kültürü medeniyeti siyaseti. Şimdi bir adam evet bu milletin evladı ama o bahçede yetişmemiş. Eşkıyalık öğrenmiş yalan öğrenmiş dolan öğrenmiş. Kalkıp şimdi onların gördüğünü biz diyoruz ki bu da görsün göremez. O seni işte eleştirir. Fazla konuşmayalım.
Milli Paralar Devreye Konunca Amerika’nın İşi Bitmiştir, Amerika İflas Etmeye Mahkûmdur
Doları tedavülden kaldırıyor adam. Şimdi dolar tedavülden kalkıyor. BRİCS ülkeleri kim? Hindistan. Kim? Çin. Kim? Rusya, Güney Afrika ve Brezilya. E bunlar kaldırıyor. Güney Amerika'da kaldırıyor. Amerika korkunç bir gol yiyor. Bu saydığım devletlerin milletlerin nüfusu dünyanın yarısı. Çin'le Hindistan dünyanın yarısı. Yanlış mı konuşuyorum? Yani 20 tane Avrupa'nın tamamı gelse Çin'in yarısı, üçte biri etmiyor. Yani olsa ne olacak olmasa ne olacak? Dolayısıyla efendim bildiği paraları devreye koyması demek Amerika'nın bitmesi demektir.
Bu bunu 2005 yılında ben İstanbul'da işte kongrede deklere ettim. Ve Avrupa'nın o zaman “Avrupa Birliği” modada bir kurum kuruluştu. Cornella Vestel Hanımefendi Profesör Hollandalı Hanım efendim. Ama ben onu kim olduğunu bilmiyorum. Konuşmada “Avrupa Birlik olarak en fazla 15 sene gidebilir daha fazla gidemez. Hangi mantıkta olaya bakarsanız bakın Avrupa çökmeye mahkûmdur.” Yemekte sohbette bu hanımefendi ile biz yan yana geldik. Bana sordu böyle böyle bunda “evet” dedim “samimiyim”. “Ee nasıl olur?” dedi. Dedim “ya Avrupa'nın gençliği var mı?” “yok” dedi. Artı dedim “kaynakları kaldı mı?” Durdu, “yok” dedim. “Doğru mu?” “evet” dedi “peki” dedim. “Gayri safi milli hasılası Hollanda'nın Almanya'nın Fransa'nın İngiltere'nin müsavi mi?” Durdu, durdu, “değil” dedim. “Düşünmene gerek yok. Birisi 3 kazandım diyecek birisi 2 kazandım diyecek ve kazançlarının 2-3 mislini söyleyecekler. Öyle de olsa Merkez Bankası para taksiminde o gayri safi milli hasılalarına göre hisselerini vereceği için 6 ayda bu parayı bitirecekler. Ondan sonra da borçlanacak göreceksiniz” dedim. Avrupa bundan sonra borçlanma dönemine girmiştir, Türkiye'yi de geçecektir. Kadın şaşırdı. Ya hakikaten öyle ve şimdi Avrupa'nın borçtan damlıyor yani hepsi. Tabii gelinen nokta bu. 1 yıl sonra efendim Hayderberg’de kongre yapıyoruz Haydarberg’de de Üniversite bölgesidir. Almanya'da Kongre yapıyoruz Hanımefendi orda konuşmacı.
“Ben Sayın Baş'ın bu iddiasının hamasi olduğunu zannediyordum ama tezin tamamını okuyunca gördüm ki; Avrupa Birliği kurtulmak istiyorsa bu sistemi hayata geçirmesi şarttır.” Yani olayın aslı da bu. Yani tezi anlamak için. E biz bunu kime anlatıyoruz? Geliyorsun adam “iktisatçı” diyorsun “iktisattan haberi yok”. “Senyoraj” diyorsun. “Nedir o?” diyor. “Üretim” diyorsun “tüketim.” Kısaca şunu demek istiyorum. Yani ekonomi adına ne öğrettiler ne öğrendiler. Bu da belli değil. “Ya hoca sen hocasın. Nereden biliyorsun bunları?” Öyle diyorlar. Sonra konuşunca ben önünü ilikliyor elini ovuşturuyor. Kısaca yani bizim de iyi bir kaderimiz var.
Milli paralar devreye konunca Amerika’nın işi bitmiştir. Amerika iflas etmeye mahkûmdur. Rusya'ya hiç kimse bir şey yapamaz bunu kafanıza koyun. Rusya'nın tezinin sahibi Haydar Hocadır. Onlar çökmeye, Rusya kalkıp kalkınmaya kader olarak mecburdurlar. Bizim burada bir delikanlı vardı ismi Ahmet'ti. İşte benim O gençlik yıllarımda benimle çok takışırlardı kavga ederlerdi. Onun meşhur bir sözü vardır “Haydar Hoca ile kavga eden mağlubiyete mahkûmdur.” Allah selametini versin. Ahmet Kahveci olması lazım soy ismi.
Bir Yılda 1 Trilyon Dolar İşlem Hacmimiz Sadece Rusya ile Olur
Yani o kadar manyaklık olur mu diyelim ki Rusya bu kadar satıştan 10 milyar dolar zarar etti. Ulan 10 milyar dolar Rusya'nın nesi biliyor musun? Sigarasının dumanı. Samimi konuşuyorum. Öyle yeraltı kaynakları var öyle yeraltı kaynakları var ki belki unuturuz, yeri gelmişken söyleyeyim. Elmas madeni bugün dünyanın rezervinin %90’ı onun elinde. Bir elmas madeninin 2 metreküp olduğunu düşünelim, kaç milyar dolarlar ediyor Bunu işleyip pırlanta haline getirdiği zaman trilyon dolarlar ediyor, ya bu adamın elinde. Sen diyorsun bu iflas etti. Salak seni ya. Kendini rezil ediyorsun. Teselli mi buluyorlar. Rusya'nın kaybedecek hiçbir şeyi yok. Eğer milletimiz ayık olur bizimle beraber olursa ben net olarak söz veriyorum bir yılda 1 trilyon dolar sadece bizim işlem hacmimiz Rusya ile olur. Sadece onunla. Ben bu işi iyi biliyorum ben bunlar gibi cahil değilim.
Türkiye’nin Milli Parası Yok
Türkiye'nin milli parası var mı soruyorum sana Niye yok? Biz cebimizdeki Türk Lirası diye kabul ettiğimiz parayı hazineye koyduğumuz doların karşılığında basıyoruz Onun tercümesi bu. Biz ağlayarak gezmemiz lazım. Hani derler eteklik giydi erkek. Ha biz o etekliği giymemiz, başımıza başörtüsü takmamız lazım. Milli paramız yok bizim ya, sen ne diyorsun. Ha Mustafa Kemal'den bunların farkı bu işte. Merhum Allah rahmet eylesin, Mekânı cennet olsun. O bağımsızlık yanlısıydı, cebindeki para Türk'ün parasıydı. Borç alıp hazineye koyacak bunun karşılığında parasını basacak. Yok böyle bir şey. Şimdi bu kafadaki adamlar Mustafa Kemal'i sevebilir mi? Örnek alabilir mi? Her hareketinde bağımsızlık kokusu vardı.
Başka Gelir Kaynağı Kalmamış, Daha Fazla Vergi Almaya Mecbur!
Şimdi kardeşim hatırlarsanız bunlar özelleştirmeye başladığı zaman bu arkadaşlar ne yaptığını bilmiyor. Türkiye'nin gelir kaynaklarını satacaklar, yani devletin kamunun gelir kaynaklarını satacaklar. Ondan sonra da mesela memura maaş verecek, işçiye maaş verecek, askere maaş verecek, yatırımlar yapacak. Hülasa devletin gideri olacak. Bunları karşılamak için de millete basacaklar vergiyi. Bunun dışında bir şansınız yok. Ey millet kafanıza akıl koyun. Millet de bana bakıyordu “heee sırıtıyor” aşağıdan yukarı. Sinirden ben de kendi kendimi yiyordum. Ya ben Türkçe konuşuyorum, şimdi bu oluyor. Bunu yapmaya mecbur. Gene az vuruyor. Biraz daha fazla vurması lazım bu vergilerin. Başka çıkar yolu yok. Yani petrol düşecek havanı alırsın. Düşse de masrafını nereden karşılayacak? Değil mi? Tabii mecbur, başka gelir kaynağı kalmamış diyoruz efendim.
Putin Dürüst, Milletini Seven Bir Adam
Yalnız size Putin’in bir özelliğini söyleyeyim. Putin dürüst bir adam, milletini seven bir adam. Nataşaların Türkiye'ye geldiği dönemde ağlayarak “ben sizi bu halden kurtaracağım” diyen bir insan. Yani memleketinin insanlarını dert edinen, vatanını dert edinen, devletini dert edinen. Zaten bir idareci budur. Milletini devletini vatanını dert edinecek. Kendine istikbal aramayacak. Milletine devletine… İşte Putin böyle bir şahsiyet.
Rusya İslam Dünyasıyla İyi Geçinip İnsan Haklarının Yaşandığı Bir Dünya Görüntüsüne Girmeye Çalışıyor
Rusya'nın denge politikası hakikaten düşünerek bilerek uygulanan bir politika. Rusya şu anda İslam dünyasına geçmişte veremediği değeri vermeye çalışıyor. “Biz” diyor “geçmişte İslam dünyasının kıymetini bilemedik. Artı bu insanlara gerekli hizmeti yapamadık. Eğer biz o dünyadan ticari bir menfaat elde edeceksek bu barışı ortaya koyup pazar oluşturamadık, yanlış yaptık.” Şimdi Rusya bu bilinç içerisinde artık İslam dünyasıyla çok ama çok iyi geçinip kardeşlik havasında insan haklarının yaşandığı demokrasinin doya doya hakikaten insanlara takdim edildiği bir dünya görüntüsüne girmeye çalışıyor. Ve bir bakıyorsunuz ben onlara söyledim. Suriye müdafaasını yaptıklarında “siz şu anda bir caminin minaresi mesabesindesiniz. Siz Suriye’ye sahip çıkıyorsunuz. Suriye'ye bu sahip çıkmanız bütün tehdit ve tehlikelerden Suriye’yi koruyor.” Ve gerçekten de bunu yaptılar.
Şimdi tabii ekonomide güçlü olmaları istediklerini yapmalarına imkân temin etti. Ekonomideki güçleri, zorlukları açmaları, güçlü bir noktaya gelmeleri siyasi etkinliklerini de doruk noktaya çıkardı. Şimdi mesela bakın Irak'ı da Amerika'nın zilletinden kurtarmak istiyor, yanlış anlamayın. Bak dirsek temasıyla İran'la ciddi bir iş birliği halinde. Uzaktan yakından ne kadar İslam dünyasında hareket varsa hepsi Rusya ile temas halinde. Yarının hem ekonomide hem dış siyasette beraber olacağı efendim ülke Rusya olacak.
İşte bunun en büyük ispatı da ocak ayında Rusya'nın Suriye'nin meselesini halletmek üzere bir toplantı tertip etmesidir. Bunun sonucu elbette ki; Suriye'nin lehine olacak.
Siz dediniz ben hatırladım. Almanya'da Şiilere ölüm fetvası verildiğinde tabii Esat'ın üzerine yürüyorlardı. E ben vicdan taşıyorum. Ben inanmış bir müminim Müslümanım. Allah'a şükürler olsun. Yani korkunç bir zulüm ve bunun fetvası. Şu anda söylediğim söz “Hz. Hüseyin'in yerindedir Esad,” Hakkın müdafaasını yapıyor.
Türkiye'ye geldim ki at kaçtı torba düştü nasıl hücum ediyorlar. Şimdi baktım benim karşımda konuşan adamların ne siyasi ne ilmi hiçbir değeri yok. O zaman susarak olayları seyrettim. Şimdi aynı adamlar kalktı bir çember kuruluncaya kadar bu mesele halledilir noktasına geldi. Ya sen burnunun dibini göremeyen bir iradesin. Senin arkandaki kitleler bunlar. İşte bu kitleler toplumu hâkim olunca mecburen haklılığın da haksızlığa dönüşüyor.
Türkiye'de Haklı Olmakla Olmamak Arasında Fark Yok
Yani Türkiye'de haklı olmakla olmamak arasında fark yok. Niye? Tamamen bir psikolojik savaş. Ve Türk milleti kendini idare etmiyor yönetmiyor. Ecnebi güçler geliyor. Yayınına hâkim, basınına hâkim, mecmuana hâkim, gazetene hâkim, sokak dedikodusuna hâkim, kahvelerini hâkim. Hâkim olmadığı yer yok ki.
Allah selametini versin bizim Mehmet Ali Yılmaz, bir defa ziyaretine gittim. Çok kalender meşrep bir arkadaşımız, kardeşimizdir. Spor Bakanlığı yaptı biliyorsunuz. Sohbet esnasında dedi ki ya her sabah girerdim önüme bir dosya imza için gelirdi. E ne olduğunu Demirel’e sordum. Dedi, “ya ben de bilmiyorum”. Burası -Demirel o zaman Başbakan o Sayın Yılmaz Bey de Spor Bakanı- Yani şimdi diyeceğim ki; korkar eder öyle bir adam da değil, delikanlı bir insan. Yani Türkiye'nin hakikaten nereye sürüklendiği ve niçin bunlar olduğunu kimse izah edemiyor. Şimdi bu ülke bölünüyor.
Belki konuşmayacaksınız ama hatırıma geldi. Ülke resmen bölünüyor. Bilmem nerede 3 kişi şehit edildi. Sokağa düşmüş teröristler. Bir yerde kaymakamını tayin etmiş, bir yerde mahkemesini kurmuş, bir yerde valisini tayin etmiş. Şimdi bak Türkiye bu noktaya geldi hala adam Türkiye’de istikrar diyor. Ve bunu bu millet dinlerken hangi kulakla hangi gözle takip ediyor bunu anlamış değilim ben. Bu kadar uyumak uyutulmak olamaz arkadaşlar. Bendeniz bunu 20 yıldan beri anlatıyorum.
Hocam bunu sen nasıl gördün? Oğlum buğday koysunlar önüne bunun başak olacağını hayal edemez misin? Mısırı koysunlar koçanıyla onu hayal edemez misin? Toplumun önündeki insanlar, toplum psikolojisiyle bireylerle uğraşan insanlar, eğer uğraştığı insanların geleceği hakkında bir kanaat sahibi olamazlarsa bana göre o insanın ahırda çobanlık yapması bile caiz değil. Türkiye'nin geldiği nokta bu. Sen nasıl bunları görmezsin, nasıl anlamazsın, nasıl duymasın, nasıl tespit edemezsin? Bize o zaman hamasetiyle böyle konuşan adamlar eleştiriyordu beni, “Vay hamasetiyle konuşuyor. Öyle şey olur mu?” Peki, böyle şey olur mu o zaman? O öyle şey olur mu dediği şey bugün böyle şey oluyor. Hem az bile söyledik.
Şimdi Türkiye hangi noktaya gidiyor? “Türkiye'de istikrar var” diyor Sayın Başbakan konuşmalarında.
Ben ona soruyorum. Neticede bir ilim adamı. İstikrarı lütfen tarif etsin. Yani batanın, kafası kırılanın, hastanede ecel teri dökenin, yollarda perişan olanın, hareketsiz hali mi istikrardır? Böyle bu kadar yani ölçüsüzlük olabilir mi? Sayın Başbakan ilim adamıdır, konuşmalarını lütfen düşünerek bilerek yapsın ki; biz de diyelim “evet başaramıyor ama dedikleri de doğrudur”. Maalesef bu konularda hem başaramıyor Hem de olayları teşhis edip tam olarak ortaya koyamıyor.
Türkiye’nin Para Politikası Köle Politikasıdır
Her şeyin mali bir kaynağı vardır. Ekonominin temel kaynağı da maliyettir. Yani paradır. Türkiye'nin para politikası temelinden yanlış. Ben bugün Türkiye'de icraatın başında olsam bu para politikasını hemen değiştiririm. Bizim para politikası köle politikasıdır. Bizim emisyonu genişletip paramızı basma bastırma hakkımız yoktur. Buna “senyoraj hakkı” denir. Böyle bir hak bizim hakkımızı bize borç veren devletler kullanıyor. Yani şu anda biz ne kadar zengin olursak O kadar fakirleşiyoruz. Tabii niye? Çünkü sen zengin oldukça o kadar piyasaya para girmesi gerekiyor. O kadar da borçlanman lazım ki piyasaya para o kadar sokabilesin. Borçlanman demek faizin fazla verilmesi ve gâvurun parasının senin hazinende durması manasına gelir.
Bunu her tarafa teşmil edebilirsin. Şimdi bu politikanın bir anda kalkması lazım, sıfırlanması lazım. Bendeniz Allah bana böyle bir idare nasip ederse, bir tek kuruş borç almayacağım.
Atıyorum bizim bu sene iki katrilyon gayri safi milli hasılamız var. Ve Türkiye'nin bu iki katrilyon gayri safi milli hasılasının karşılığında piyasada olan tedavülde olan para miktarı efendim 20-30 milyar civarı olması lazım. Bu kadar da yok. Ve bunları bankaya da koyuyorlar, tedavülde dediğimiz para yine hapiste. Senin cebinde benim cebimde çiftçinin çöpçünün cebinde para yok. Şimdi paranın olmadığı bir piyasada tüketim imkânı olmaz. Tüketim imkânı olsa bile borç ile olur. Borçta olan tüketimde kazanan işte plastik paranın sahipleri kazanır. Mesela kartla borçlanıyoruz peki kim kazanıyor? Burada kazanan bankalar. Yüzde kaç faiz alıyorsa onu senin paranın üzerinden kazancının üzerinden alıyor. Orası bir tarafa. Yapılması gereken gayri safi milli hasılanın karşılığında ihtiyacınız kadarıyla paranızı tedavüle koymak, yani emisyonu genişletip senyoraj hakkını koymak.
Sen olsan ne yaparsın? Ben en az 1 Katrilyon Türk Lirası basarım. 1 Katrilyon ne demek biliyor musun? 1000 tane Milyarın Milyar doların bir arada olması demek. Yanlış mı konuşuyorum? 1000 tane Trilyonun bir arada olması da demek. Ya 1000 tane trilyon dolar senin elinde olacak Peki 1 trilyon dolar ne demek 1000 tane milyar doların bir arada olması demek. Bu kadar servet bunu işçiye verirsin memura verirsin çiftçiye verirsin. Artı hayvancısına verirsin maliyecisine verirsin memuruna verirsin. Herkese verirsin işte tüketim eksenli analizin manası herkesin harcayabileceği imkâna paraya sahip olması demektir. İşte biz bunu yapacağız.
He canım ya sen uluhiye mi dağıtıyorsun? Hayır, bu sistemin gereği böyle. Ben bunu dağıtacağım. Vatandaşın cebinde para olacak. Cebinde para olan vatandaş pazara gittiği zaman acaba var mı yok mu cebimde bu hesabın içine girmeyecek. Neye ihtiyacı var fazlasıyla alacak. Yiyecekti giyecekti iç çamaşırıydı ayakkabıydı hepsini alacak. Şimdi düşünün pazarda müşteri bulan vatandaş pazarcı sattığı zaman ne yapacak? Üreticiye gidecek alacak. O ne yapacak? O da üretecek emme basma tulumba gibi üretim ve tüketimi devreye koyacağım. Sürekli üretim ve tüketimin olduğu yerde sürekli büyüme olur. İşte biz bunu devreye koyacağız.
Mali sıkıntı kesinlikle olmayacak. Niye? Çünkü sen kazancının karşılığında parayı devreye koyuyorsun. Kazancının karşılığındaki para Milletin hakkı olan paradır. Bu parayla birlikte efendim bir katrilyon devreye koydun. Yetmedi iki katrilyon değil miydi senin kazancın? Diğer 1 Katrilyon basıp devreye koyabilirsin. Bunu yapacağız Türkiye bir defa para darlığından kurtulacak. Yani Para ile Türkiye'yi soyanlar artık daha Türkiye'ye bu şekilde müdahil olup bir tek kuruşunu alamayacaklar.
Tarımı Ayağa Kaldırmaya Mecburuz
İki. Bak tarım bugün çökmüştür. Karnımızı doyurmadan biz hiçbir iş yapamayız. Tamam bir gün yemedin iki gün yemedin 3 gün yemedin ya 10 günde mi yemeyeceksin. Onun için yiyeceğiz içeceğiz karnımızı doyuracağız. O bakımdan tarımı ayağa kaldırmaya mecburuz. Bir defa tarım mamullerini vatandaşın ilk 3 sene bedavaya mal etmesi lazım. Yani vatandaş kalkınacak artı çiftçiyi sigortalı yapmamız lazım. Yetiştirdiği ürünleri sigortalı yapmamız lazım. Yetiştirdiği ürünlere kolaylıkla pazar bulmamız lazım. Hocam bu devletin vazifesi mi? Evet devletin vazifesidir. Devlet sağda solda yalan konuşmakla ömrünü geçirmeyecek. Vatandaş ne yetiştiriyor? Pamuk yetiştiriyor, zeytin yetiştiriyor, elma yetiştiriyor, üzüm yetiştiriyor, tütün yetiştiriyor. Neyse eline defterini alacak bir de internete girecek dünyada hangi devletin buna ihtiyacı var. Hayvancılığa ağırlık verecek. Mesela ben tavukçuluk yaparım. Dünyada birçok devlete bakarım, Türkiye'yi sadece tavukçulukla ihya ederim zengin yaparım. Ama bu çalışan insan için yani tarım ayağa kalktı hayvancılık ayağa kalktı. Ne diyorsun sen ya? Ben inanıyorum ki Türk milletinin işinden başını kaşıyacak vakti olmayacak. O zaman işçisi memuru emeklisi.
Memuruna İşçisine Bolluk Varken, Millet Bilerek Darlığı Tercih Ediyor
Bugün emekli kaç lira maaş alıyor ya ben asgari ücretin 4.000 Türk lirası olacağını bahsediyorum. O adam kendisine 800 lira verenin peşine gidiyor. E bu diyor Allah’a ki “Ya Rabbi benim belamı fazla yap.” Oraya gitmekle Allah'tan bela istiyor nimet istemiyor. Eğer nimeti isterse o nimeti kendine verenin kapısına gidecek. Onunla beraber olacak. Ben sana 4000 Türk lirası vereceğim asgari ücret kaldı ki bizim sistemde para darlığı yok. Bu önce 4 olur 5 olur 6 olur 10 olur.
Avrupa vermiyor mu bunu veriyor. 3.000 Euro maaş veriyor. İşte 10 bin lira. Yani Avrupalı verecek olacak, Haydar Hoca veremeyecek. Hadi oradan terbiyesiz seni Sen bu işi bilmiyorsun cahilsin. Anlatabildim mi? Biz bu işi biliyoruz. Memuruna işçisine bolluk varken bilerek millet darlığı tercih ediyor. Ve de bir de ona sahip çıkıyor. Sana kafa tutuyor. Kavga ediyor seninle e sen niye bu işi insan için fedakârlık yapacaksın?
Ben Kendimi Seçtirecek Oyu Alırım, Ama!
Ya hocam sen kendini seçecek oy alamaz mısın? Alırım. Nasıl alamam? Ben her şeyi bilen bir adam Allah'a şükürler olsun. Nasıl alınır bu? Atıyorum bana bir yer söyle filan yerden aday olursan alabilir misin de ya ben sana formül anlatacağım bölge olarak ya Diyarbakır. Diyarbakır’ı alırım ama Diyarbakır'ın yerinde bir başka yere koy, sırlar orada vermeyeyim. Diyarbakır beni en fazla destekleyen yerdir. Tunceli en fazla destekleyen yerdir. Ben Akçaabat'ta yüzde bir oy alamıyorum. Tunceli'de %7 rey alıyorum. Anlatabildim mi? Ha şimdi ben Samsun’u diyeyim, ortalama nasıl alırım. Kaç oyla Samsun'dan insan çıkıyor? Diyelim 80.000. Ben 80.000 oyu parayla alabilecek iktidara sahibim. Ve böyle tek tek verir alırım. Tamam meclise girdim. Atıyorum 100 milyon Türk Lirası masraf ettim. Oraya gittiğim zaman ne diyeceğim? Bu kadar para masraf ettik bunu çıkarmamız lazım. Yani millet diyor bana ki sen hırsızlık yap. Allah seni ıslah etsin. Onun için kendine oy verdiği insan hırsızlık yapıyor canım ne var bunda diyor. Allah seni helak etsin be Sen dürüstlüğünü kaybettin. Müslüman dürüsttür. Bir tek kuruş haram yiyemez. Nasıl adamsın be? Seni de oraya teşvik ediyor e buna niye hizmet edeceksin? Anlatabildim mi? Tutmadı O tutar beni niye tutmaz. Ben çok iyi taktik bilirim. Ne olacak o zaman hırsızlık yapacağız. Ahireti kazanmak için geldiğin dünyada, taşları odunları ateş yaparak mezarlığa taşıyacaksın Allah seni helak etsin. Ha bizim bir vazifemiz de insanları ikaz edip doğru dost doğru yere koymak. Anlatabildim mi?
Laiklik Dinsizlik Değil, Dinini Yaşayarak İnsanlara Örnek Olmanın Adıdır
Laiklik dinsizlik değil Dinini yaşayarak insanlara örnek olmanın da adıdır laiklik. Ne demek yani? Dinini yaşayamazsın laiklik var. Hadi oradan terbiyesiz sen kim laiklik kim? İnancının kurallarını devlete yaptırmayacaksın. Sen yaşayacaksın. Sen İslam'ı yaşasan zaten o devletin kuralları bak ne dedim hırsızlık olmaz yolsuzluk olmaz namussuzluk olmaz. Bir sürü şey sayabilirim sana ama bu bir erdem meselesidir. Vereceği hesaba hazırlanma olayıdır.
Benim Trabzon İmam Hatip okulundan mezun olan affedersin emekli olan bir arkadaşım vardı. Allah için onu 100 metre öteye getirip de bir meseleyi anlattıramazdın. Bundan 20 sene evveldi belki Biz Vakfıkebir'de İmam Hatip Okulu talebeleri kahveye gidip kumar oynuyor. Düşünebiliyor musun? Oyun oynuyor. Bana dediler. Oğlum niye bunları mani olmuyorsunuz? Bak yeminle konuşuyorum oraya gittik seferber olduk. O çocukları Ben kahveden çıkardım. Bu benim arkadaşım olan delikanlı gidiyor orada benim aleyhimde propaganda yapıyor. Şimdi de Bahçecik Mahallesi'nde yaşıyor. Ahirette öyle bir hesaba çekecek Allah ki hain seni haset kıskanç. Sen nasıl Müslümansın? Bana dua etmen lazım. Senin yaptığın işe bak. Beni Mevlana ile karşılaştırıyor kurban kesim seni Mevlana'ya. Terbiyesiz Sen adam ol. Müslüman ol. Senden hiçbir şey olmaz.
Yapılacak Olan İş Vatandaşın Cebine Para Koymaktır
Kısaca şunu demek istiyorum: Yani geldiğimiz noktada yapılacak olan iş vatandaşın cebine para koymak. O vatandaşı seferber etmek. Alabildiğine gezer, cebinde parası var, oturur cebinde parası var, yer cebinde parası var, ticaret yapar cebinde parası var. Ama bunlar olursa bütün bunları yaparsın, olmazsa hiçbir şey yapamaz. Ha yaptık tarım ayağı kaldırdık, hayvancılığı ayağa kaldırdık, madenlerimizi işlettik.
Ben Gümüşhane'ye gittim. Dedim ya kardeşlerim bakın, o şirketlerin adını da unuttum, ecnebi Amerikan şirketleri gelmiş Gümüşhane'de altın madenlerini işletiyor. Anatolia Mineral. 5-6 tane şirket orada söz sahibi. Bakın dünyada bir ton toprakta 17 gram altın çıkar. O günün şartlarında çıkan altın miktarı orada 257 gram. Sonra Artvin'le Gümüşhane arasında bir damar bulundu 1 kilo 250 gram.
Anlatıyoruz onlara adam bakıyorum bana sırıtıyor. E tabii bu insanlar iki yakası bir araya gelmez.
Deccalizmin Adına Sağcılık Dedik
Ben size gençlik yıllarımı anlatayım. Bir cümleden Biz gençken hızlı ülkücüydük. Efendim solun tam karşısındaydık. 6. Filo Tophaneye geldiği zaman efendim Nişantaşı'nda hiç unutmam solcular protesto ediyorlar. Biz de bunların önüne vay bu dinsizler. Şu kafaya bak ya Evet, onlar gidiyor bunlara dinsiz diyoruz. Vatanı milleti Devleti koruyor. Nasıl bir oyun bu ya nasıl bir oyun bu? Vallahi Deccalizmin adına sağcılık dedik.
Bak şöyle bizim yakınımıza hiçbirinde soldan gelen arkadaşlar ne kadar dürüst. Yanlış mı konuşuyorum? Neyse fazla o konuya temas etmeyelim. Bu kadar büyük cehalet olabilir mi? Biz şimdi Fildişinden bir kule yapacağız. Elimizde doğru dürüst taş bile yok. Nasıl yapacaksın bunu? İşte onun için bu malzemeyi hazırlayacağız. O dediğim şekilde mali konuları halledeceğiz. Tarımı halledeceğiz, hayvancılığı halledeceğiz, madenciliği halledeceğiz. Ve Bütün bunların çalışma programları projeleri hepsi bizde hazırdır.
Bana Türkiye’yi 6 ay teslim etselerdi çok farklı neticeler olacaktı. Adamlar korktular benden. Eğer Haydar Hoca 6 ay kalırsa, 60 yıl bu millet onu bırakmaz. Onun için beni iftira dedikoduyla durdurmak yolunu tercih ettiler. Bakalım inşallah milletimiz ayıkır da onları kovar. Rahat bir hayat yaşar diyoruz.
Dünya İstese de Bana Gelecek İstemese de
Victor benim Ali Victor yani iyi bir arkadaşımdır. Müslüman, mümin, Allah selametini versin. Bana bir gün bizim Hayri’nin orada oturuyoruz “Ya Hocam” dedi “Sen kendini çok yoruyorsun.” “Niye?” dedim. “Bir de sağa gidiyorsun sola gidiyorsun, ya komünizmi biz bitirdik, Kapitalizmi bütün dünya da siz bitirdiniz.” dedi “Dünya istese de senin ayağına gelecek istemese de Bu işin sahibi sensin.” O anda dedim herhalde yani Victor ben yoruluyorum, benim moralimi… Bir de baktım Victor doğru söylüyor. Dünya istese de bana gelecek istemese başka çözüm yok, başka çözüm yok.
İşte bulunduğumuz yerde milletimizi ayıktıralım. Bizimki zor olacak ama mutlaka olacak. Hiç endişe etmeyin, biz bu işi en kısa zamanda hallederiz. Milletimiz zaten bu gerçeği yaşayınca “Eyvah çok yanlış yaptık, çok bekledik, çok bekletildik.” Diyecekler. Diyecek anı ben şu anda görür gibiyim, endişe etmeyin. Bu işi dünyada tek bilen adamım, ikinci adam değil, İlim adamlarının dediği. Yani ben palavra atmıyorum Olağanüstü olarak kendimi takdim etmiyorum ama bu işi de bilen tek adamım ya.
Avrupa Birliği Türkiye Başka Bir Toplulukla Beraber Olmasın Diye Alacakmış Gibi Davranıyor, Önünü Kesiyor
Bizi niçin Avrupa birliğini almazlar diyorduk. Bunun iki temel esprisi var nedeni var. Birincisi bu bir medeniyet birliğidir. İkincisi ekonomik birliktir. Üçüncüsü dini bir birliktir burası. Yani biz her ne kadar bunları görmemezlikten geliyorsak da yanlış yapıyoruz. Şimdi bütün İslam âlemine baş olmuş olan bir devlet. Asırlar boyu Avrupa'nın anasını sen ağlattın. Senden az mı çekti ya! Viyana kapılarında daha dün geriye döndün. Şimdi adama diyorsun ki; beni al buraya! İşte balık hafızalı olmak bunun adına denir.
Almaz seni ya çok farklı sebepler var ama bu dediğim sebeplerden dolayı seni hiç kabul etmez Avrupa. Ben orada ilim adamlarıyla halkıyla tüccarıyla çokça muhatap oldum konuştum konuşuyorum. Yani seni alması asla ve asla mümkün değil ama Avrupa şunu yapıyor. Türkiye başka bir toplulukla beraber olmasın diye alacakmış gibi davranıyor, önünü kesiyor. Avrasya ile biz çok rahat beraber olabilirdik. Olsaydı milyonlar önümüzde pazar olacaktı. Milyonlar. Sadece Türk dünyası 200-300 milyon. Bunun dışında bir sürü devletler var Çin var Hindistan var. Ne bileyim Rusya var. Yani o birliktelik o kadar müthiş birliktelik olacak ki Zaten bizim dönemimizde, Antre parantez hemen şunu söyleyeyim Avrupa'ya sırtımızı döneceğiz. Avrupa kimdir ya Avrupalıyı ben buraya Türkiye'ye işçi olarak getireceğim. Göreceksiniz. Hatta Amerikalı buraya gelecek işçi yapacağım onu. Milletim buna inansın. Ben atmıyorum.
Ben bu işi çok iyi biliyorum. O zaman ne olacak? O zaman sen ne imal ettin? Ne edersen bak ben on binlerce bizim bildiğimiz davul fırınları oraya gönderdim. Burası benim bıktırdığı için vazgeçtim. Anlatabildim mi?
Şimdi geliyoruz madalyonun diğer tarafına: Türkiye'nin bu birlikteliğe girmesi için yapmadığı vermediği taviz kalmadı. Ne dedi? Domuz etini kasaplık hayvan olarak satacaksın. Sayın iktidar domuz etini kasaplık hayvan olarak ilan etti mi? Etti. Hatta domuz eti yiyen bir vatandaş kasaba gitse aradı bulamadı şikâyet etse kasap tecziye edilir cezalandırılır. Böyle bir kaide var. Zina serbest bırakıldı neden? Sen Avrupa Birliği'ne gireceksin bizim birlik dedi zina medeniyetidir. Serbest bırakacaksın bıraktı mı? Bıraktı.
Tarımı bitireceksin dedi Tayyip'e bir zat söylediler. Geldi Tayyip tarıma kılıç darbesi gibi darbeler indirdi. Tarımı bitirdi. Hayvancılığı bitireceksin dedi. Bitirdi mi? Bitirdi. Niçin bunları söyledi? E sen madem benim pazarıma geleceksin hayvanını etini ekmeğini benden almadıktan sonra benimle ne işin var. Bana pazar ol. Denizciliğini seni istediği gibi dizayn etti. Yav sen de dizayn etmediği bir şey bırakmadı. Alsan da olur almasan da almadığım bir şey kalmadı ki. Kısaca ama bunları dinleyen arkadaşlarımız kafa sallayıp bize de gülerek baktığı zaman benim şahsen yani Sayın iktidara da acıyasım geliyor. Ya bu kadar uyutmak da olmaz. Nasıl sihir mi yaptılar? Ya yapılanları görmüyorlar. Binaenaleyh bu sözler tamamen lafı güzaftır. Avrupa bir medeniyet birliğidir, bir kültür birliğidir, bir maneviyat birliğidir, bir din birliğidir. En sonunda bir teknik ticaret birliğidir. O en sona gelir. Anlaşıldı mı? Olay budur. Daha fazla konuşmaya gerek var mı?
Haydar Hoca Rusçu mu oldu, Ruslar Haydar Hocacı mı?
Şimdi tabii buna çok geniş bir cevap vermek mümkün ama “Hoş demiş iftira olduktan sonra derim Ebu Cehil’e Müslüman” Yahu Rusya benim dediklerimi uyguluyor. Ruslar Haydar hocacı oldu. Adam yani hasedinden kendini yiyor nasıl olur Rusya Haydar hocacı olur diye onu diyemiyor. İşte tersinden kulağını tutuyor. Böyle bir şey olamaz bunlar Allah bunlara insaf nasip etsin. İzan nasip etsin. Ben hayatta karakteri belli olan bir insanım.
Artı bakınız 1995 yılında Amerika bu adamlara gelmeden bana geldi. Ben vallahi de kabul etmedim billahi de kabul etmedim ama zararları olmasın diye efendim beraberce bizim bir İş Adamları Derneği vardı Ankara'da orada 2,5 saat oturdular. Amerikan Büyükelçisi ve ben onlara bazı tespitler yapmıştım.
“Bunlar sizinle konuşulacak” dedim. “Siz şu şu cevapları verirsiniz bu istikamette” Ha nerden biliyordun? Ben o zaman “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditleri” yeni bitirmiştim eseri. Aynı şey olacak yani her girdikleri ülkede yaptıklarını bize de aynısını yapacaklar. Dedik aynı şeyleri mütalaa ettiler. En sonunda iki buçuk saat sonunda Amerika Büyükelçisi Amerikan Büyükelçisi Haydar Bey'in “Haydar Bey'e bizim kapılarımız ardına kadar açık lütfen buyursun gelsin.” dediler. O günden bugüne bizi bekliyorlar. Tabii şimdi beklemeleri mümkün değil de şu ne demek istiyorum: Benim karakterim belli. 3 yıl deme beklediler 2008 de bunlara gittiler. Hatta bizim Namık Kemal Zeybek Bey'e, Namık Bey iyi bir kafadır. Ona gittiler. Sayın Tayyip Bey'e destek ol demişler. O da bunu kabul etmemiş. Yani şunu demek istiyorum: Bunlara gitmeden evvel bana geldiler. Ben bunları reddettim. Kabul etmedim.
Yani bir insan hayatta bir gaye için yani sen bir gaye için varsın inanıyorsan. İnanmıyorsan zaten senin adına kâfir denir. Yani Müslümanın kâfir olanı olmaz mı onun adını da münafık denir. Allah korusun şimdi bu tip davranışlar hiç bize yakışmaz. “Haydar Hoca Rus’çu oldu.” Hain misin sen ya, sen kim oluyorsun? Ama ben bir ilim adamıyım irşat adamıyım ikaz adamıyım. Orda bana el uzatan insanları kurtarmak korumak mecburiyetindeyim. Orada bir sürü Müslüman var. Hayır Müslüman olmasa bile insandır bunlar. Bunlara el uzatmaya biz mecburuz. Benim zaten genelde tabiatım budur. Anlatabildim mi? Şimdi durum bu olunca adamlar çekemiyor hasetlerinden Haydar Hoca Rus’çu oldu. Bunu Putin’e desen Putin güler. Putin diyor ki “biz Haydar Hocacı olduk diyor dünyanın ona ihtiyacı var.” İşte İstanbul'da geldi vekilleri söyledi bunu güzelce. Bunlara aldırış etmeyin ve bunları da bana kalırsa gündem etmeye de gerek yok.
Milleti Halklara Bölüyor, İmanını Alıyorlar
Bu konuda maalesef Türkiye üzerine düşeni yapmadı. Bakın Anadolu topraklarında yaşayan çeşitli halklar vardır. Bu halkların hiçbiri millet değildir. Kürt halkı var Türk halkı var Çerkez halkı var Arap halkı var Boşnak halkı var Rum halkı var Ermeni halkı var Bunların hepsi halktır. Hacı Bektaşi Veli geldi bu halkları İslam medeniyeti İslam siyaseti İslam kültürü İslam maneviyatı ile yoğurdu bir millet yaptı. Bunun için de bütün halklar vardır. İslam'da birlik dinidir “va'tesımu bihabillah” (Hac/78) Allah'ın emridir. Gelişi güzel bir birlik değil her şeyiyle birliktir. Bir millet olmuştur.
Ve İslamcı iktidar bu milleti halklara bölüyor. Şimdi ne hakkı ya, adamın imanını alıyorsun. Allah senin belanı verecek. Tarih boyu böyle bir cinayet işleyen bu kadar cahillik yapan bir kavim gelmedi. Sen o milleti bölüyorsun 50 parçaya ayıracaksın. Ne hakkı be? İslam milletini darmadağın ediyorsun. Hristiyan ol diyorsun. Yahudi ol Budist ol affedersin bilmem ne ol. Bunun manası budur. Ha hocam Güneydoğu'da halk oldu adam dinden çıktı, çıkıyor veya farkında olmadan. Hâlbuki o bölge İslam milleti olmaktan şeref duyan ölüme seve seve giden Çanakkale’de seninle olan bir millet. Eğer sen bunu bu hale getirdiysen bunun günahı sana yeter zaten. Bana göre o teknik ayrıntılara girmenin manası yok ki bu perişanlığın faturasıdır o.
Yani orda ne kadar isyan varsa siyasetin O kadar büyük günahı var ve bu günahlar affedilmez. Hatırlarsanız bendeniz “Ahmet Türk de bu işi halledeceğim Ben Ahmet Türk'e güveniyorum. O bu milletin evladıdır. Evet, Kürt halkı Muhterem bir halktır. Türk halkı Muhterem bir halktır. Ama biz bir milletiz bize de İslam milleti denir. Onunla ben bu işi yapacağım göreceksiniz.”
Güneydoğu şu anda ne dinden haberi var ne eğitimden haberi var. Hiçbir şey öğretilmedi ki e bu adamın yapacağı iş eline silah alıp öğretileni hayata geçirmek. Ne denildi vur vuracak kır kıracak.
Açılım yapacakmış. Ney? O milletten koparmak. Bu öyle bir cinayet ki bunlar bunun farkında bile değiller. Milletten kopartıyorsun Hak adı altında Allah'tan Peygamberden ama Efendim “bizim millet olmamızda da bir şey kalmadı.” Ulan sen İslam adına geldin o zaman sen yap o noktaya getir. Vallahi bence bu konuyu fazla uzatmaya gerek yok Türkiye'yi böldüler parçaladılar mahvettiler. Türkiye'nin imanı ile oynadılar. En dindar olanlar en büyük cinayeti işlediler. Allah ayıktırsın. Allah ordaki kardeşlerimize de basiret ihsan eylesin.
Çünkü bak onları da öyle bir tuzağa çekiyorlar ki olayları çok iyi görmek lazım. Bak Yahudi Kürtleri var. Bu Kobani denilen yerde Yahudileri IŞİD midir o bir hareket onunla beraber orayı temizlediler sürdüler insanları. Kimleri koydular oraya? Yahudi Kürtleri. Tabii Barzani ile birlikte Yahudi Kürtlerini Yahudi Kürtleriyle beraber İsrail'i bütünleştirdiler. Büyük İsrail devletinin temellerini attılar. Eğer bu iktidar diyorsa hayır anlayacak kafa yok ki evet hayır diyeceğim. Bu kültürü bilgisi var mı bunların? O zaman imansız Allah korusun olması lazım yani neyi anlatalım ama yanlış anlama Millette bunlardan geri değil. Aynı vebali, aynı günahı bu millet çekecek. Bunu biz defaatle millete anlattık. Şimdi sonuç oraya geldi. “Haydar Hoca doğruyu söylediydi.” Bu kadar basit yani. Fazla konuşmayalım bu konuda yeter.
Uzatmadan “kel başa şimşir tarak” bize bu lazım bu millete bu lazım. Niye kızıyorsun? Allah İntikam sahibidir. “vallâhu azîzun zuntikâm”(Ali İmran/4) Halkın hep gözünü kör etti kulağını tıkadı. Bu kadar mesuliyetsizlik olabilir mi ya? Bir defa iki defa üç defa hiç mi ayıklayacaksın sen ya!
Orada Kaymakamlık kurulmuş ilçeler ayrılmış mahkemeler kurulmuş sen nereden gidiyorsun ne viranı ya her tarafı bir viran.
ben onlarla Türkiye'nin durumunu halledeceğim Biz onlarla biz kardeşiz Müslüman kardeşiyiz, din kardeşiz, onlarla Ahmet Türk'le ben bu işi halledeceğim. Endişen olmasın Milleti halklara bölüp paramparça etmek kimsenin yararına değildir. Yarın orda yaşayan kardeşlerimiz Filistinliler gibi mağdur kalacak İsrail’in oyuncağı olacaktır oynanan oyun budur. Onu söyle “Sizi burada yem olarak kullanmak için böyle yapıyorlar Asıl Hedef Büyük İsrail'i burada gerçekleştirmek.” Kürt devleti mi? Bunların hepsi hikaye. Ben bu işi çok iyi biliyorum. Onların benimle birlikte kardeşliği bu işin panzehiridir. Hepsini gözlerinden öpüyorum selamlarımı sunuyorum
Ehlibeyt Kur'an'daki ve Peygamber Aleyhisselam Efendimizin Sünnetindeki Tek Kurumdur
Ehlibeyt zaten Allah'ın Kur'an'da Peygamber Aleyhisselam efendimizin hadislerde Sünnetindeki tek kurumdur. Ve Müslümanlara Allah'ın ve Resul'ünün tavsiyesi onların temizliğin tertemiz olduğu uyulması gereken insanlar olduğu sevilmelerinin farz olduğudur ayette bu sabit. Eğer biz bunlarla beraber olursak kurtuluruz. Peygamberimiz buyuruyor “Ehlibeyt Nuh'un gemisidir binen kurtulur binmeyen helak olur.” Daha uzatmaya gerek yok. Onun için Senelerce Ehlibeyt ‘in önünde birtakım maskeli insanlar, o maskeleri ile birlikte Müslüman göründüler. Ehlibeyti unutturmaya çalıştılar. Hatta harp ilan ettiler. Bunlar münafıklardır ama bize bunları dünyanın en takvası gösterdiler. Konumuz bu olmadığı için fazla girmeme gerek yok. Benim eserlerim okusunlar Ehlibeyt ile ilgili yapılması gerekenleri hayata geçirsinler diyorum.
Benim Görevim Milletimi Ayıktırmak ve Bir Beraber Olmalarıdır
Bana Aleviler bir oy bile vermediler. Ben bunları Allah için yapıyorum. Ben milletimi ayıktırmaya ve bir beraber olmaya, benim görevim bu. Ben bunu yapacağım. Ha sonunda ayıkacak benimle olacak. Sağ olsun. O da kendi kazancı için, benim için değil. Ben her şeyi Allah'a şükür her şeyin sahibiyim. Ya ben devletim zaten! Ne demek yani onların Başkanlığı Başbakanlığı bugün var, yarın yoktur. Haydar Hoca’nın Başkanlığı ebediyen vardır.
Türk Milletinin Merkezindeki İnsan Mustafa Kemal Atatürk'tür
Bir defa fitne ile dedikoduyla Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ü bize tanıtmadılar. Yani ne diyorlarsa tamamen bunun tersidir. Her milletin merkezde bir insanı vardır. Türk milletinin Merkezindeki insan da Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ve bütün atışlar Cumhuriyet döneminde maalesef ona yapıldı. Yetmiyormuş gibi Millet de ona atış yaptı. Milletin tek kurtuluşu Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ü merkeze olarak etrafında halaka şeklinde oluşmalı, bir birlik bir dirlik oluşturması lazım. Devlet, millet, devletin kurumları, siyaset, iktisat hangi mantıkla ele alınmışsa o mantık üzere bütün kurumları tekrar yeniden ele almak ve Türkiye’yi her yönüyle bağımsız hale getirmek Mustafa Kemal yaşıyormuş gibi bir Türkiye görüntüsü ortaya çıkarmak lazım diyorum. Merhuma Allah'tan rahmet diliyorum e bizi takip edenlere de sevgilerimi saygılarımı hürmetleri arz ediyorum efendim.
Hoş Geldin Zenginlik Elveda Fakirlik
Şimdi Türkiye'de bizim gibi kadrosu güçlü ikinci bir parti yok, iktidar da dahil. Bakın haftada biz 100 ayrı yerde program yapıyoruz genel merkez. 100 ayrı yer. Onlar bir kısmı. Bir de arkada var. Evet. Tam 100 ayrı yerde. İnşallah bir veya iki hafta sonra da 200 ayrı yerde Genel merkez program yapacak. Bu ne demektir biliyor musunuz? 1000 insan demektir. Ben de müthiş bir kadro var. Senelerden beri ben bu arkadaşlarımı yetiştiriyorum. Biz Türkiye’yi çok iyi biliyoruz. Dünyayı çok iyi tanıyoruz, bizim tek şeyimiz var milleti bize karşı enteresan bir noktaya taşıdılar. Milletin ayıkması bize sahip çıkması lazım. Millet bize sahip olduğu gün, kendine sahip olacak. Bunu unutmasın. Bunu yaptığımızda da bu zilletten bu esaretten bu horluk ve hakirlikten bir anda kurtulacağız, karnımız doyacak, sırtımız giyecek, cebimiz para görecek. Kapıların arkasına “Hoş geldin zenginlik, elveda fakirlik” diye yazacak diyorum. Tekrar saygılarımı sevgilerimi takdim ediyorum Allah'a emanet olun.
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız