info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bursa Orhaneli İlçesi Seçim Çalışması / 21 Mayıs 2011
04/12/2025 SİYASET 12

    Neler Okuyacaksınız

Eğer Bu İktidara Tekrar “Evet” Dersek, Milletimiz Kaybetmeye Devam Edecek

Orhan Gazi'nin vatanı. Orhaneli Türk siyasetine yön veren büyük siyasilerin vatanı. Ben burada tanıdığım ve de buralı olduğu için selam gönderme durumunda oldum, Mehmet Gazi Beylere.    Saygılarımı da selamlarımı da bildiriyorum. Sizler bu kadar güzel insanları yetiştiren ve bu insanlara yön veren hakikaten ülkemizin nadir bölgesinden birisiniz. Sevgili kardeşlerim 12 Haziran'da Allah nasip ederse, hep beraber sandığın başına gideceğiz. Şimdi biz eğer 12 Haziran'da, bundan önce yaptığımız gibi, şu andaki iktidarı seçersek ne olacak? Az evvel Sayın Füsun Hanımefendiler bahsetti. Topraklarınız elinizden alındı. Herkes borçlu kaldı. Ve geçen “Yeşilova” denilen bir beldedeyiz, şahit olduğumuz bir olay var. O da yüz elli, o bölgenin sakini, kardeşimiz emniyet tarafından, jandarma tarafından aranıyor. Sebep? Bunlar borçlanmış, borçlarını ödeyememiş. Bunun için de, bunun için de efendim takibat yapılıyor, aranıyor. Bulunursa da efendim kolluk kuvvetlerine teslim edilecek. Artık cezaları neyse çektirilecek. Suçları ne? Bu kardeşlerimiz kredi alabilmek için birbirine kefil olmuşlar. Banka verdiği kredileri kefalet olmadan vermediği için borçlarını ödeme zamanı gelince de maalesef borçlarını ödeyemediler. Yüz elli insan yurt dışına kaçmak mecburiyetinde kaldı. Bilmiyoruz, burada da belki yurt dışına ödemesinden dolayı imkân bulamadığı için veya herhangi bir vilayetimize sığınmış kardeşlerimiz olabilir. Şayet 12 Haziran'da biz bu iktidara tekrar “evet” dersek milletimiz kaçmaya devam edecek. Elimizdeki yerimizi kaybetmeye devam edeceğiz. Yetiştirdiğimiz ürünleri maalesef sokağa atıp heba etmeye devam edeceğiz. Ve de memleketimizin maalesef bölünmesine de böyle hep beraber şahit olacağız.


Başkanlık Sistemini Uygulamak İçin Federasyon Yapısına Geçilecek 

Şu anda Türkiye adım adım bölünme noktasına gidiyor. Bakınız başkanlık sisteminin uygulanması için federasyon yapısı gelecektir. Bu geldiğinde o zaman Avrupa'nın istediği, Avrupa Birliği'nin istediği Türkiye'de otuz altı tane etnik gruplar var, kimlikler var. Bunların her birine devletçikler kurma imkân ve fırsatı vermektir. Eee siz bu devletçikleri kurduğunuzda yani federatif yapıyı hayata kavuşturduğunuzda işte federasyon olacak. Başında da bir tane devlet başkanı olacak. Sevgili arkadaşlar şimdi vicdanımıza sorarak cevap verelim. Ülkemizde diyelim ki biz Karadeniz'de, Doğu Karadeniz'de böyle bir federatif de devletçik kurduk. Güneydoğu'da federatif bir devletçi kurduk. İç Anadolu'da bir devletçik kurduk. Adapazarı civarında bir devletçik kurduk. Bunu daha da çoğaltabilirsiniz. Acaba bu devletçikler kurulduktan sonra milletimizin birliğini, beraberliğini devam ettirmeye imkân ve ihtimalimiz olabilecek mi? Bu şartlarda üniter yapıda bunu devam ettirme zorluğuyla karşı karşıya kalan Türk Devleti ve milleti yarın böyle bir vaziyet karşısında Allah korusun iç harp zuhurunda birbirini kırma durumunda olacaktır. Onun için bu iktidara hep beraber gelip, 12 Haziran'da bir Osmanlı şaplağı atalım ve buna “hayır” diyelim. Biz varız, siz var mısınız?  Hizmet etmiş Füsun Hanımefendiler izah ettiler. 


Devletimize Ait İktisadi Kurumların Tamamı “Özelleştirme” Adı Altında Yandaşlara Pazarlanmıştır

Demokrat Parti geleneği hakikaten hizmetin geleneğidir. Rahmetlik Menderes ile başlayan bu hizmet, Süleyman Demirel Beyefendiyle devam etmiş, Sayın Özal kendi döneminde dünyaca kabul edilen reformların altına imza atmış ve hepinizin bildiği gibi Çiller döneminde de bu hizmetler kemale ermiştir. Telekom, Petkim, TÜPRAŞ, POAŞ, Erdemir, SEKA, limanlar, efendim köprüler, barajlar, hep Demokrat Parti döneminde, bu insanların döneminde yapılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyalım ve şöyle bir soru soralım. Acaba bu partinin dışındaki partilere Allah bu ülkede bir hizmet yapmayı nasip etti mi? El cevabı “yok.” Ama efendim bu iktidar dokuz yıldan beri başımızda. Bu nasıl olur da böyle bir hizmeti yapmaz? Şimdi soruyorum. Sadece Orhaneli’ne değil. Bursa'ya acaba bu iktidar bir hizmet getirdi mi? Yani bu hizmet sahasıyla oğullarımızı, kızlarımızı, gelinlerimizi işçi olarak oralara verebildik mi? Var mı böyle bir şey? Yok. Ha, peki bunları ne yaptılar? Bunların övünerek yaptığı iş şu: Demokrat Parti'nin bu yaptığı iktisadi kurumların tamamını “özelleştirme” adı altında yandaşlarına, arkadaşlarına, damatlarına pazarladılar. Düşünebiliyor musunuz? Fransa'da Telekom'un değeri altmış beş milyar euro, altmış beş milyar euro. Biz bunu altı buçuk milyar dolara pazarladık. On misli, hatta on beş misli fark var arada. Peki arkadaşlar bunun vebali bu iktidara yetmez mi? Ve bu iktidara bu hesap sorulmaz mı? Sen bu kadar serveti yaptın. İktidara geldiğin gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iki yüz yirmi milyar dolarlık iç ve dış borcu vardı. Şu anda borcumuz bak bütün bu kurumlar satıldı. Üç yüzün üzerinde kamu iktisadi kurumu satıldı arkadaşlar. Bunlardan mesela bir tanesi Et-Balık Kurumu’dur. Sizi ilgilendirdiği için Süt Endüstriler Kurumu’dur. Niye sizi ilgilendiriyor? Çünkü dağlık bölgelerine en iyi yapılan meslekten bir tanesi de hayvancılıktır, sütçülüktür. Şimdi bu kurumları da bunlar sattılar sağ olsunlar. Elde hiçbir şey bırakmadılar. Bu kadar servet gitti. Borcumuz kaç liraya çıktı biliyor musunuz? Sekiz yüz milyar doların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti şu anda borçlu. Adama sormazlar mı? “Kardeşim güzel de bu borçlar iki yüz yirmi milyar dolardan tam dört misli yukarı çıktı, bunu nereye harcadın? Ne yaptın bununla Allah aşkına? Bunu söyle bakayım.” Sorulduğu zaman verecek hiçbir cevapları yok. Kardeşlerim bunun cevabı bellidir. Cevabı bellidir. Kimin yatı var? Kimin tersanesi var? Kimin fabrikaları var? Kimin otelleri var? Bunların yandaşlarından gidin arayın işte bunun merkezini, adresini bulursunuz. Şimdi bu adres sahiplerine 12 Haziran'da ders vermeye var mısınız? Var mısınız arkadaşlar? Evet, “hizmet etmiş.” Nasıl hizmet etmiş? Bütün servet elimizden çıktı. Yetmedi. Bu kadar insan sokağa atıldı. Hatırlıyor musunuz kış mevsiminde? İşçiler haklarını istiyor, onlar “hayır veremeyiz” diyor. Soğuk suya girerek protestolarını yapıyorlar, ihlal ediyorlar. Dinleyen yok, eden yok. Şimdi bu kadar insanlar vicdan hareketlerinden uzak bir noktaya geldikten sonra, tekrar bunları milletin başına hakikaten getirmeye çalışmak bu milleti tamamen bitirmek olur. Onun için gelin karar verelim. AK Partisi'ni bu dönem nadasaya bırakıyoruz. Var mısınız buna? Bırakacağız. Birinci sırada seçim pusulasının, birinci sırasında AK Parti, onu geçeceğiz. Hemen arkasında Kırat geliyor, Demokrat parti; onu geçeceğiz, Demokrat Parti'nin altına inşallah “evet” mührümüzü vuracağız. Var mısınız buna? Şimdi kardeşlerim sadece burada bulunan arkadaşlarımın da oy vermesiyle bu iş olmaz. Niye? Çünkü uzun yıllardan beri Demokrat Parti'de nadasaya kalmış. Onu ayağa kaldırabilmek için hemen çalışmaya başlayacaksınız. Yirmi küsur günümüz kaldı. Her birimiz en az onar kişiyi ikna edeceksiniz. Demokrat Parti sade meclise girmeyecek. Ya iktidar olacak veya iktidarın ortağı olacak. Var mısınız bunu hayata geçirmeye? Var mısınız? Sonra Demokrat Parti'nin kadroları çok samimi konuşuyorum, bunu fazlasıyla beraber hak eden kadrolar.


Çiftçinin Borcu ve Faiz Yükü Sıfırlanacak

Bakınız arkadaşlar  siz tarımla uğraştığınız için sizlerin problemlerine cevap olmak üzere bizim bir hazırlığımız var. Bu hazırlık şu: Tarımla ilgilenen sizlere Allah nasip ederse Demokrat Parti akaryakıt desteği verecek. Tarım ilaçlarınıza destek olacak. Sulama enerjinize destek olacak. Şimdi akaryakıta para bulup veremiyorsunuz. Tarım ilaçlarını almak için borçlanıyorsunuz. Öyle değil mi? Demokrat Parti iktidarı döneminde, devletin desteği olarak bedava sizlere bunlar verilecek. Anlaşıldı mı? Devam ediyorum. Ziraat aletlerini temininde, sıfır faizli kredi verilecek. Bir traktör almaya gidiyorsunuz, bir sürü kefil gösteriyorsunuz. Ve onun üzerine o makineyi alıyorsunuz. Ödeme zamanı geldiğinde ne aldınız? Beşe, bir de bakıyorsunuz makine yediye çıkmış. Ödeyemediniz, ona çıkmış. Yani %100 üzerine her gün konan faizlerle birlikte maalesef bunu da ödeyemez hale geliyorsunuz. Diyorsunuz ki “canım o zaman eski makineyle, yenisini verip de ben bu borçtan kurtulayım.” Çok arkadaşlarımız anlattı. Diyor ki “hocam biz eski traktörümüzü verdik, yenisini verdik; vallahi de borçtan kurtulamadık, billahi de borçtan kurtulamadık.” Şimdi bu durumdan sizi kurtarmaya gelen bir parti var. Elini uzatıyor, Demokrat Parti. Var mısınız bütün bu çilelerden sizi kurtaracak? Kredi faizleriniz var, kredi faizleriniz. Bunu detaylarıyla bir konferansta inşallah Bursa'da anlatacağım. Bu kredi faizlerinizi Demokrat Parti iktidarı sıfırla çarpacaktır. Yani bunlardan sizi kurtaracak. Var mısınız? Var mısınız? Şimdi geliyorlar, sizi korkutuyorlar. “Eee biz gidersek bunları kimse ödeyemez. Alır başını gider.” Hadi oradan be! Sen kim, ekonomi kim? Kopyacının, yalancının tekisin sen. 

Tarımda Üretim Desteklenecek, Sadaka Düzenine Son Verilecek

Kardeşlerim gübre desteği Demokrat Parti iktidarı döneminde devlet verecek. Allah kısmet ederse bizim ekonomi modelimizde tarım kesimine üç yıl bu saydığım destekler bedava olarak verilecek. Anlaşıldı mı? GDO’lu ürünler, yani genetiği değiştirilmiş ürünler bugün pazarlarda satılabiliyor. Niye? Çünkü bu tohumları alıyoruz. Bunları almaya bizi mecbur ettiler. Bunlar kanserojen maddeleri içeren malzemelerdir. Bunu kaldıracağız. Eski tohumculuk sistemimize ıslah ederek döneceğiz. Alıyorsun bir tohumu ikinci sene bunu tarlana ekemiyorsun, tohum arttıramıyorsun. Buna da inşallah Demokrat Parti iktidarı son verecek. Ayrıca “doğrudan destek” adı altında ekip biçmediğiniz tarlalarınıza 500 lira, 600 lira veriyorlar. “Sakın ha ekmeyin biçmeyin. Devlet size destek veriyor.” Ne kadar? 500 lira. “Hadi oradan be! Ben dilenci miyim? Sadaka mı istiyorum senden?” İnşallah bu desteği biz sizlerin yetiştirdiği ürünlerinize mukabil vereceğiz. Amerika Birleşik Devletleri yılda elli milyar dolar tarım kesimiyle uğraşan vatandaşına yardım ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri yüz milyarın üzerinde, yüz milyar euro yardım ediyor. Şimdi Türkiye'ye geliyorsun. Beş milyar, beş milyar Türk lirası tarıma ayırmış. Neye? Desteğe mi? Hayır. Tarımda çalışan insanların çalışmalarına mukabil verecekleri bütçe. Yahu otuz milyon insan var tarımla uğraşan. Beş milyarı siz pay edin, 200 lira düşer vatandaşın payına. Yani bir insan 200 liraya bu ömrünü nasıl geçirebilsin? Bunları arkadaşlar ders vereceğiz. Aksi takdirde uyandıramazsınız. Hem kendiniz gidersiniz, hem memleketi batırırsınız. Onun için sizden söz istiyorum. 12 Haziran'da bunlara ders vereceğiz. Var mısınız? Biz size söylediklerimizi sevgili kardeşlerim harfiyen yerine getireceğiz. Bakın ben Türkiye'deyim, Bursa'dayım. Bursa'da oturuyorum, Bademli’de oturuyorum. Dediklerimi yerine getirmediğim takdirde iki yakamı elinize alacak hesap soracaksınız. Ben varım, siz var mısınız? Var mısınız arkadaşlar? 


Sosyal Devlet Vatandaşını Bakmaya Memurdur

Diğer bir husus; bak, doğrudan diğerini anlattık. Pazar garantisi. Ne yapıyorsunuz? Yetiştiriyorsunuz ürünlerinizi, herhangi bir pazara gidiyorsunuz satma imkânı bulamıyorsunuz. Neden? Türkiye'de tüketim tükenmiştir. Yani işçinin, memurun, emeklinin, köylünün cebinde para yok. Ne oluyor o zaman? Bir çay parasına dahi muhtaç hale gelir. E cebinde senin para olmazsa pazara gitmişsin ne yapacaksın? Hiçbir şey yapamazsın. Bugün durumumuz bu değil mi arkadaşlar? Hangi mağazaya giderseniz gidin istediğiniz kadar mal var, raflar dolu. Ama cebimizde para olmadığı için bunları alamıyoruz. İşte Demokrat Parti iktidarı, sosyal devleti hayata geçirerek merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı gibi milletimizin cebine para koyacak. En büyük bir desteği vatandaşlarımıza verecek. Sosyal devlet, vatandaşını bakmaya memurdur. Mutlaka onun karnını doyuracak. Sırtını giydirecek. Bakınız “aman efendim yahu nereden bulacağız?” Şimdi bunu size anlatıp nereden bulacağımızı anlatıp konuşmamı toparlayacağım. Fazla da uzatmayacağım arkadaşlar.


Türkiye’nin Yeraltı Kaynaklarından Doğan Servet Halka Adil Şekilde Paylaştırılacak 

Ne diyor bu arkadaşlar? Yılda Türkiye'de bir kişi on beş bin dolar geliri var. Gayri safi milli hâsıla, fert başına düşen on beş bin dolar. Geçen konuşuyorum, arkadaşlarımdan bir tanesi dedi ki “hayır hocam ne on beş bin doları?” Şimdi bu yirmi bin dolar olmuş. Yani bizim her birimizin cebine yılda yirmi bin dolar para giriyor. Bu ne demektir? Türk parası, otuz bin Türk lirası hepimizin cebine para giriyor. Doğru mu bu? Korkmayın ben buradayım, hiç endişe etmeyin. Doğru mu? “Yalan” buna “kuyruklu yalan” denir. Ama bunun bir doğru tarafı var. İsterseniz gelin orasını size anlatayım. Bunun doğru tarafı şu: Ülkemiz dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına sahip. Üç katrilyon dolarlık yerin altında kaynağımız var. Altınımız var, borumuz var, uranyumumuz var, petrolümüz var, doğal gazımız var, demirimiz var, çinkomuz var. Hatırınıza ne geliyorsa. Tam üç katrilyon dolar. Avrupa diyor ki “her yıl otuz trilyonluğunu oradan alacağız. Yüz yıl Avrupa'yı Türkiye'nin kaynakları bakacak.” Şu anda bizi sülük gibi emiyorlar. İşte “otuz bin lira fert başına düşüyor” diyorlar ya. Bu şirketlerin Türkiye'den kazandığı, eğer Türk milletine pay edilirse sana bana otuz bin lira para düşüyor. Ama adı bizim, tadı onların. İşte biz Allah kısmet ederse Demokrat Parti iktidarı döneminde hangi şirkettir bu? Anatolia Mineral. Rio Tinto, Cominco vesaire gibi şirketler… “Gel bakalım, oğlum sen ne verdin?” Hiçbir şey de verdikleri yok ya. “Efendim ben iki verdim.” “İki mi verdin? Al sana dört. Geriye dön, marş marş.” “Peki, oğlum” Rio Tinto’ya diyeceğiz. “Sen ne verdin?” “Efendim ben üç verdim.” “Al sana dokuz. Geriye dön, marş marş.” Ondan sonra ne yapacak Demokrat Parti? Allah nasip ederse bu gelirleri adil bir şekilde vatandaşına pay edecek. O zaman kardeşlerim bir elimiz yağda, bir elimiz balda. Var mısınız bunu hayata geçirmeye?


Milletimizin Alın Terinin Karşılığı Olan Türk Lirasını Devreye Koyacağız

Bakınız size ilim olarak konuşuyorum. Bu eser dünyada yedi defa ilim adamlarının önüne kondu. Avrupalısı, Amerikalısı, Rus’u, Türk dünyasının Uzak Doğu illerinin memleketlerin ilim adamları beş yüzün üzerinde ilim adamı buna “evet” dedi. Şimdi bütün kralları ben size buradan söylüyorum. Allah'ın izniyle biz bunu hayata geçireceğiz. Size söz veriyorum. Müslüman Türk evladının sözünü veriyorum. Siz de bana söz veriyor musunuz? Veriyor musunuz kardeşlerim? Acele edelim, sakın ha “efendim benim bir partim vardı.” “Ne o?” “Cumhuriyet Halk Partisi.” Al birini, vur ötekisini. Ya bu da Amerikancı, bu da Avrupa Birlikçi. Atatürk'ün kurduğu halkçılık yok oldu. Nerede halkın meselesi? Ama hocam Kemal Kılıçdaroğlu da diyor ki “ben aileleri sigortalı yapacağım.” Hadi oradan ver. Benden çaldın, bu eserden çaldı onu. Ama sen bunu beceremezsin ki. Bunun anahtarı bendedir. Sen bu işi bilmezsin. Nasıl vereceksin? Bunların para kavramı var, para tanımı var. Avrupa, Amerika diyor ki bunlara “paranızı basabilmeniz için, yani senyoraj hakkınızı kullanabilmeniz için; siz hazinenize dövizi koyacaksınız. Benden borç alacaksınız. O dövizin karşılığında da Türk lirasını devreye koyacaksınız.” E o zaman o para bizim olmadı ki. O senin para ne oldu? Yirmi sekiz yıldan beri bu tiyatro devam ediyor. Demokrat Parti buna “son” diyecek arkadaşlar. Oraya onu değil neyi koyacağız biliyor musunuz? Alnımızın terini, yıllık kazancımızı… Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir yılda bir trilyon yüz milyar Türk lirası para kazandı. Serveti var. Ama bu mal emtia; Ahmet'in, Mehmet'in dükkânında. Şimdi ne olacak? Gayri safi milli hasılanın karşılığında, ekonomi denklemine uygun olarak senyoraj emisyonu genişleteceğiz. Senyoraj hakkını devreye koyacağız. Yani şu demek: Bunun karşılığında Türk lirasını devreye koyacağız. O günün şartlarında tam üç yüz elli milyar Türk lirası piyasaya girecek. Bunun adil dağıtımında işçim, anam, kızım, gelinim, babam, dedem, amcam, halam, dayım, esnafım, köylüm ormancı kesimi bir tek insan dışta kalmayacak. Adil bir paylaşımla Allah nasip ederse hepimizin cebi para görecek. O zaman dükkânlara gittiğiniz zaman, girdiğiniz zaman “aa güzel ama cepte para yok” diyemeyeceksiniz. “Oğlum şunu indir, şunu indir, şunu indir” diyeceksiniz. 
Bakın bugün piyasada dolaşımda olan para miktarı otuz beş milyar. Bunun yirmi beş milyarı bankada, on milyarı da dolaşımda. Yahu yetmiş milyon insan, on milyarla beraber hayatını geçirebilir mi? Senin cebinde para olabilir mi? Düşünün ki bakın bunun tam on beş misli, on misli para devreye girecek. Yani şu anda ne var cebimizde atıyorum yüz lira. On misli ne? Tam bin lira olacak. On beş misli ne? Bin beş yüz lira. Asgari on misli olacak. Bu ne demektir? Bir işçi çalıştıran kardeşim ona çıkacak. Şimdi arkadaşlar şu anda işçi açığımız ne kadar? Atıyorum %20. Vatandaşımızın %20’si işsiz. Bunu on misli işçilerimizi çoğaltırsanız artık işsiz insan kalmayacak. O zaman işçiye ihtiyacımız olacak. Bu işçileri nereden getireceğiz biliyor musunuz arkadaşlar? Şu anda bizim kardeşlerimizin çalıştığı Avrupa'dan getirecek. Çünkü Avrupa gerileme dönemine girdi. Avrupa'dan, Uzak Doğu’dan, Orta Doğu'dan hatta Amerika'dan Türkiye'ye işçi getireceğiz. Demokrat Parti iktidara bunu yapacak inşallah. Var mısınız buna arkadaşlar? Sevgili kardeşlerim bu güzel yer, güzel insanlarla dolu. Bizi gönlünüzde misafir ettiniz, bize yer verdiniz. Allah hepinizden razı olsun. Orhaneli dedelerimizin eli. Orhaneli analarımızın eli. Orhaneli benim ilim, benim elim. Hepinize teşekkür ediyor, sizleri Allah'a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun.
 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir