Neler Okuyacaksınız
Çok muhterem İstanbullu kardeşlerim, ekranları başında bu saatte bizleri takip eden yüce milletim, konuşmama başlamadan hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Dün Söylediklerimizi İnkâr Edenler Bugün Kabul Ediyorlar
Biz kısa bir sohbet yapacağız. Çünkü 7 Haziran seçimlerinde biliyorsunuz hakikaten detaylı bilgiler verdik, nasıl yapacağımızı anlattık. Sizler de sağ olun takdirle takip ettiniz ve de dualarınızla bugüne kadar geldik. Bir incelik var, onu hatırlatacağım. Biz 2002 seçimlerinde kaynaklarımızı ifade ederken yeraltı kaynaklarımızı söylediğimizde partilerin tamamı “Böyle bir şey yok”. Yani kaynak maynak, yeraltı kaynağı filan, bunlar yok. Öyle ki, bunların inadı şeytanı bile çatlatır. Dedim ki, bir insanın bu kadar kör-sağır olabilmesi için Merih’te yapılan tımarhanede yatması lazım; aksi takdirde bu garip iddialarda bulunamaz.
2023 yılına kadar Yeraltı kaynaklarını kullanamazsın” Diyenler Yunan ve İngiliz istihbaratının sözcülüğünü Yapıyorlar
Sevgili arkadaşlar bugün geldik; o gün inkâr ettiklerini, bugün Elhamdülillah kabul ediyorlar. Ama şöyle “Tamam bu kaynaklar var. Ama biz 2023 yılına kadar bunları kullanamayız”. Tabi biz Lozan Antlaşması'nı aldık, milletimize okuduk ki muhterem Ünal Hocam bu konuda detaylı bilgiler verdi. Hatırlarsanız Ankara'da aday tanıtım toplantısında çok detaylı bilgiler verdi. Bugün de bizi bu konuda aydınlattı. Yani Lozan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedi; adam diyor “23 yılına kadar sen bu kaynakları kullanamazsın”. Böyle bir şey yok. Yalan konuşuyorlar.
Dedim, acaba bu nereden çıktı? Arkadaşlar baktık ki, bunun da bir kaynağı varmış. Yani 23 yılına kadar bu kaynaklar kullanamaz, kimse bunlardan istifade edemez yalanını Yunan istihbaratı ile İngiliz istihbaratı pazarlamış ve maalesef Yunanlılara ait olan bu görüş, İngilizlere ait olan bu görüş Türkiye'de taraf buluyor ve bunların sözcülüğünü yani Yunan istihbaratının, İngiliz istihbaratının sözcülüğünü bizimkiler yapıyor. Bu seçimde de bunlar bize karşı görev alan insanlar. Allah bunları ayıktırsın, bu imansızlıktan kurtarsın, diyorum. Bu bir dinsizliktir, imansızlık… Sen kimin malını kimden kaçırıyorsun? Sen kimsin ya? Sen nesin? Allah senin belanı verecek.
Arkadaşlar tabi biz detaylı işin içine girdik baktık ki, en az 100 tane büyük firma, dünya çapında büyük şirketler, bizim 23 yılına kadar işlenemez dedikleri bu madenleri bugün işliyorlar. Ta merhum Mustafa Kemal Atatürk döneminde, MTA (Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü) denilen bu işte madenleri işleyecek, arayacak, ortaya çıkartacak şirketi kuruyor merhum Mustafa Kemal Atatürk ve madenlerimiz o günden itibaren işletmeye açılıyor ve Türk milleti bunları kazanarak, milleti için her konuda harcama yapıyor.
Geliyoruz bugüne ve bunlar da bunun ortakları arkadaşlar. Mesela siyasette Türkiye'nin doruk noktasında bulunan insanlar, çocukları, yakınları bu madenleri işletmede ortak. Bilmem anlatabiliyor muyum? Burada şirketler var. (Onları bul birkaç tane okuyalım da)
Bağımsız Türkiye Partisi ile Elinizde Her Türlü Harcamaya Müsait Bütçeniz Olacak
Arkadaşlar tabi bir başka sevindirici husus; ben asgari ücreti 5.000 Türk lirası ilan ettim, bu adamlar şaşırdı “Vay lan nasıl verecek bunu?”. Ulan ben sizin gibi kör değilim, sağır değilim.
Sevgili kardeşlerim, bak vallahi de vereceğim billahi de vereceğim. Hiç kuşkunuz olmasın. Ne 5.000 lirası ya bu kadar elinizde servet olacak, siz bu asgari ücreti veremeyeceksiniz. Bugün dünyada devletlerin %80’i asgari ücret olarak bizim Türk lirası karşılığı 5.000 Türk lirası aylık veriyor, ücret veriyor. Yani, ben ilk olacak değilim; Avrupa'da hemen hemen bütün devletler, 5.000 Türk lirası asgari ücret veriyor. Şimdi Avrupalı bunu alıyor, Avrupa'nın hakkı; benim milletim istediği zaman, almaya kalktığı zaman bizim hakkımız değil. Bunlara ders vermeniz lazım; siz kalkıyorsunuz oylarınızı veriyorsunuz, daha fena sizi perişan ediyorlar. Böyle şey olabilir mi? 5.000 lira sizin evinize asgari ücretten para girmiş, maaş girmiş olsa bu çileler, bu meşakkatler çekilir mi? Huzur içinde olmaz mıyız? Eğitimimizi sağlıklı şartlar içerisinde tamamlamamız gerekmez mi? İşte bunları elde edebilirsek, yani bu maaşı elde edebilirsek ki bunu ancak Bağımsız Türkiye Partisi ile elde edersiniz; hayal değil, her türlü harcamaya elinizde müsait bütçe olmuş olur.
Bizim Piyasada Dolaşan Paramız Bize Ait Para Değil
Bakınız arkadaşlar bizim yıllık kazancımız, buna gayrisafi milli hasıla deniyor iktisat dilinde, Türkiye'nin yıllık kazancı 2 trilyon Türk lirası. Bu 2 trilyon, para değil. Sayım yapıyoruz yılsonunda işte borcumuzu çıkartıyoruz, alacaklarımızı hesap ediyoruz, malımız ortaya koyuyoruz, işte vergi borcu şu, bu; deniliyor ki “Bizim Türk devleti olarak kazancımız 2 trilyon Türk lirasıdır”. Arkadaşlar bunlar esnafın dükkanında maldır çoğu. Bu mal, paraya tebdil edilmediği için, yani paraya dönüştürme durumu olmadığı için… Şimdi mağazalara gidelim, herhangi bir çarşıda olursa olsun, ağzına kadar dükkanlar mal doludur. Ama cebimizde bunları alacak para yoktur. Neden? Çünkü bizim kazancımız, dükkanımızda para olarak duruyor. Eğer onu paraya çevirmiş olsaydık, piyasada harcama imkânımız olurdu. Piyasada sirkülasyon olurdu. Yapmadık bunu. Senelerce Türk milleti, devlet olarak kendi kazancını paraya çevirmemiştir. Alnının terini başkası yiyor.
Peki efendim bizim piyasada dolaşan paramız ne? Bize ait para değil. Sendikasyon kredisi adı altında devlet kredi alıyor (bunu alayım da, şunu çıkart Ahmet)… Uzatmayacağım, endişe etmeyin. Sendikasyon, sendikasyon kredisi denilen krediyi alıyorlar, hazineye koyuyorlar. Hazineye Merkez Bankası Müdürü işte irtibat kuruyor “Bizim” diyor “şu kadar hazinede dolarımız var, euromuz var”. O da diyor ki “Ben Hazine Merkez Bankası'nın Müdürü olarak şu kadar dövizin karşılığında, Türk lirasını basıyorum”. Yani para bize ait değil. Kime ait? Borç aldığımız ülkeye. Kimden aldık? İngiltere'den, Amerika'dan, Fransa'dan, Almanya'dan… Para onların parası. Allah Allah… Merkez Bankası onların parasının karşılığında para basıyor, piyasaya sürüyor. Cebimizdeki para, alnımızın teri olan para değil. Var mısınız alnımızın terini para olarak cebimize koymaya? Var mısınız?
Arkadaşlar bakınız Allah için konuşuyorum, bu adamlar ya çok cahil yahut da haindir. Ne demek ya? Şimdi beni dinleyin. Biz 2 trilyon yılda kazancı olan bir devletiz. Ben diyorum ki Merkez Bankası'na “Benim 2 trilyon kazancım var”. Mahkemeden kararı çıkartıyorum ve bu kararı getiriyorum hazineye koyuyorum. Merkez Bankası'na talimat veriyorum. “Arkadaş bak benim yıllık kazancım 2 trilyon Türk lirasıdır. Mahkeme ile bunu tescil ettim. Zaten maliyede bunun kuralları, kaideleri ortada. Sen bunun karşılığında 2 trilyon Türk lirası piyasaya süreceksin”. Hayır, demesine asla imkan yok. Çünkü karar orada. Kazanç senin dükkanında, dükkanlarında. Mallar senin kazancın.
Arkadaşlar 2 trilyon Türk lirası piyasaya bir anda girdiğini kabul edelim. Soru soruyorum size, hangi işinizi göremezsiniz? Var mıdır göremeyeceğiniz bir iş? Var mıdır? İşte Haydar Hoca bunu yapacak. Var mısınız?
Arkadaşlar, vallahi de billahi de biz dediğimizi en az 100 ile çarpar o şekilde yaparız. Bunda kuşkunuz olmasın. Ne demek ya, benim bu kadar servetim olacak; millet açlıktan sürünecek. Terbiyesizlik bu ya. Hainlik bu. Ama maalesef millet nasıl bir kafa taşıyor, irade taşıyor anlamış değilim. Millet Oyunu Bir Çuval Kömüre Satıyor
Şimdi arkadaşlar benim anlamadığım, bu geliri millet bir çuval kömüre satıyor, bu geliri satıyor. Arkadaşlar ya siz uykuda mı yaşıyorsunuz? Bizim dediklerimizi anlamıyor musunuz? Benim dediğimi Müslüm anlıyor musun sen? Doğru mu diyorum, yanlış mı diyorum? Allah razı olsun.
Sevgili arkadaşlar, bakınız yeraltı kaynaklarımız biz 3 katrilyon diyoruz ama 3 katrilyon dolar; vallahi daha fazla, yeminle konuşuyorum. Bunlar ham olarak. Siz bunu işlettiği zaman en az 1’e 10 değer kazanıyor. 1’e 10 olarak elinize bu maden yataklarını koyun önünüze; ne ediyor? 3 x 10, 30. 30 katrilyon. Ya kıyamet sabahına kadar sen bunu tüketebilir misin? Ee, bunlar bize aittir, biz bunları harcayarak zengin olacağız, çoluk çocuğumuzun bir eli yağda bir eli balda yarınlara o şekilde gidecek diye düşünüp bize dua etmesi, oyunu Bağımsız Türkiye Partisi'ne vermesi gerekenler; lan bir çuval kömüre, kara kömüre beni satıyor ya. Öyle değil mi?
Sen Hak Yolda Giden Bir İnsana Sırtını Dönersen; Allah Da Senin Belanı Verir
Şimdi arkadaşlar, ayıktırın milleti; çok yanlış yaptı. Vallahi Allah onların belasını öyle verir ki, zillet ehli olurlar; şereflerini, haysiyetlerini, namuslarını kaptırırlar. Ben işin o tarafına girmiyorum. Sen doğru giden, hak yolda giden bir insana sırtını dönersen; Allah da senin belanı verir. Bunu iyi bilesiniz. Bizim hiç kimseye ihtiyacımız yok. Ama insan olarak birbirimize ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç da ancak birbirimize destek olursak ortaya çıkar; faydalı olursak, bir olursak, beraber olursak ortaya çıkar. İşte biz bunu parti olarak yapmaya çalışan Türkiye'de tek kadroyuz. Var mısınız?
Adamın bir tanesi konuşuyor “Veremez”. Lan sen kim oluyorsun benim adıma konuşuyorsun? “Çıkartamaz”. Sevgili arkadaşlar, hakikaten müthiş bir gaflet var, müthiş bir ihanet var. Yani şimdi hep düşünürdüm, Allah'ın sevgili kulları peygamberler gidiyor bir memlekette mesela Ninova'ya giden Yunus Aleyhisselam’dı değil mi? Neler çekti? 60 sene Ninova’da kaldı, lan bir tane adamı Müslüman edemedi. Dedi “Ya Rabbi” dedi “ben senin bu kullarınla uğraşamam”. Çekti ayrıldı oradan. Giderken gemiyle attılar bunu denize, orada bir suç işlendi. Balığın karnında, balık bunu yuttu… Balığın karnında bir rivayete göre 9, bir rivayete göre 10 gün hapsedildi. ‘La ilahe illa ente sübhaneke innî küntü minezzalimin’ bu, bunu tesbihat yaparak… Cenab-ı Hak onu selamet sahiline çıkartıyor ve balığın karnından kurtuluyor. Biz de diyorum, balığın karnına girmeden bu işi becerelim arkadaşlar. Bu işi becerelim.
İktidar da Muhalefet de Hiçbir Şey Bilmiyor
Kuşkunuz olmasın, herkesi ikna edin. Biz bu dediklerimizi yapamazsak namerdiz. Hadi erkekse birisi çıksın “Yapamazsın”, bizimle tartışsın. Cumhurbaşkanı gelsin, başbakanı gelsin. Gelebilirler mi? Gelemezler. Niye? Hiçbir şey bilmiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olsun. Kaç vekille? Kaç tane vekil var mecliste? 550 tane vekil verelim. Vallahi de billahi 3 ay sonra der ki “Kardeşim demokrasiye aykırı bu, birkaç tane daha partiyi koyalım buraya”. O bahaneyle iktidarı terk eder. Milliyetçi Hareket Partisi'ni aynı vekille koyun. O da aynısını söyler. Yapacak hiçbir şeyleri yok. Vallahi de yok billahi de yok.
Sevgili arkadaşlar, şimdi bu kabiliyetsiz adamları siz senelerce iktidar olarak meclise koydunuz, muhalefet olarak oraya koydunuz. Elinize ne geçti söyler misiniz? Ne geçti elinize? Yani bugüne kadar yapamayanlar bundan sonra mı yapacak? Şimdi hep beraber uyanıp ayağa kalkmaya, iktidarı ele almaya var mısınız? Ekranları başında bizi dinleyen yüce milletim, kendimize gelelim 1 Kasım'da Türkiye'yi iktidar edelim, milleti iktidar edelim, devleti iktidar edelim; biz iktidar olalım hep beraber. Var mısınız buna?
Yeter, zaten fazla konuşacak değildik, yine fazla konuştuk. Hepinize teşekkürler ediyorum. Hepinize teşekkürler ediyorum.
Terör konusuna temas edecektim; ya her taraf kan gölüne döndü Allah muhafaza eylesin. Benim endişem zaten eğer seçimde böyle bir gaflet daha yaşanırsa vallahi Türkiye ne Filistin ne Suriye ne Irak; öyle bir Türkiye olur ki can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti diye bir şey kalmaz. Kim koruyacak bunu? Bak siz anlatıyorsunuz; Avrupa Birliği Türkiye’yi haczetti, öyle değil mi? Şu anda tamamen Türkiye'nin üzerinde tasarruf sahibi, Amerika tasarruf sahibi. Ya bu adamların askerlerinin girdiği memlekette huzur olur mu? Bereket olur mu? Bu arkadaşları da ayıktıracak olan sizlersiniz. Bunlara acıyın, bunlar bilmiyorlar ya. Vallahi bilmiyor.
Benim Arkadaşlarımın İlminin Sadakası Etmezler
Size ben bir şey söylesem mübalağa ettiğimi zannetmeyin, vallahi de billahi de benim arkadaşlarımın ilminin zekâtı, sadakası etmezler ya. Lütfen. Vallahi etmezler. Mesela Burhan Kuzu’yu ben tanırım. O da anayasa profesörü, muhterem Hocam da anayasa profesörü. İkisinin arasında mukayese etmeyelim ama dağlar kadar fark var. Vallahi billahi. Bir gün ben Burhan ile konuştum monuştum, baktım şarj yapmıyor. İnan, hakaret etmiyorum. En sonunda fırça attım, kalktı millete “Hoca bana fırça attı” diye. Arkadaşlarla konuşurken dedim “Ya benim elimden çok talebe geçti. Bir tane, iki tane değil; milyonlar geçti elimden. Sağ olsun Burhan gibi kabiliyetlisini de görmedim.
İlmimizin sadakası etmeyenleri siz öne geçirdiniz, bizim de başımızı belaya koydunuz. Daha bizi böyle müşkül duruma sokmayın.
Bizim Beraberliğimiz, Birliğimiz Allah İçindir
Yüce milletim, ekranları başında bizi takip edenler, çok rica ediyorum; gelin ülkeyi ayağa kaldıralım, kardeş olalım, bir arada olalım, beraber olalım. Ne demek Türk- Kürt ya? Ne demek? Bak ben size 3 tane büyük Allah dostlarından isim sayacağım Berzenci Hazretleri kimdir? Kürt’tür ve büyük bir kadr-i meşayihidir. Abdurrahman Halis Talabani, Kürt’tür, Talabani Kürtlerindendir. Anadolu'ya gel, Ömer Hüdayi Baba Hazretleri, Zaza Kürtlerinden. Muhammed Baba Kürt'tür, evliyadır. Biz Türkler gider selam dururuz karşısında. Bizim beraberliğimiz, birliğimiz Allah içindir. Milleti, milleti, milleti kavimlere bölüp birbirine hasım edenler vallahi bu milletten değildir, billahi bu milletten değildir.
Anadolu’yu İslamlaştıran Hacı Bektaş ve Kardeşidir
Hacı Bektaş’ı biliyorsunuz; Ahmet Yesevi Hazretleri’nin yetiştirdiği bir derviştir. Taa Horasan’da, Maveraünnehir’i haritada hatırladınız mı? Hacı Bektaş'ın geldiği yerle mesafe olarak 7.000 km var mı, coğrafyası iyi olan arkadaşlar? En az 7.000 km yol. Eşekle mi geldi, deveyle mi geldi, tabanvayla mı geldi belli değil. Ama o yolu yürüdü. Kim? Hacı Bektaş. Hacı Bektaş ve kardeşi. Bu ikisi 30 bin insan yetiştiriyor arkadaşlar. Anadolu’yu İslamlaştıran bunlar. Keldani var, Yezdani var, Süryani var, Rum var, Ermeni var, Boşnak var, Arap var, Acem var, Laz var, Kürt var, Çerkez var… Var oğlu var. İslam hamuru ile bunları yoğuruyor Hacı Bektaş. Annesi Türk. O kadar seviyor annesini ki, her Müslüman olanın adına Türk diyor; Türk Ahmet, Türk Mehmet, Türk Hasan, Türk Hüseyin. Halbuki adam Yazdani, Keldani.
Şimdi Avrupalı diyor ki “Türkler soykırım yaptı”. Bunu diyorlar, bunu hatırlatıyorlar. Ya adam Süryanilikten vazgeçti “Ben Müslüman Türk'üm” dedi. Büyük bir devrim. Tarihte böyle bir şey olmadı. Bunu var mısınız hayata geçirmeye? Var mısınız?
Bu millet kardeştir. Ama hainler bu iman nüktesini, cevherini görmüyorlar; milleti birbiriyle düşman ediyorlar. Bunun önüne geçip ülkemizde kardeşliği inşallah hakim noktaya taşıyacağız, diyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı arz ediyorum. Allah'a emanet olun. Sağ olun, var olun.
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız