info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bağımsız Türkiye Partisi Tekirdağ İl Kongresi
28/01/2025 SİYASET 72

    Neler Okuyacaksınız

Çok muhterem Tekirdağ ilimizin şerefli vatandaşlarımız, Bağımsız Türkiye Partimizin organize ettiği İl Kongresi’ne hoş geldiniz.

Türkiye, Cumhuriyet Tarihinin En Ciddi Tehditleri Altında Olduğu Bir Dönem Geçirmektedir

Uzun zamandan beri ülkemiz çok ciddi tehditler altında, enteresan riskler yaşamaktadır. Biz bunları halkımızın gündemine getirip enteresan günler geçiriyoruz. Vatan tehdit altında, coğrafyamız tehdit altında, bayrağımız, milletimiz, ordumuz tehdit altında dediğimizde; bizi paranoya ile suçlayanlar, en sonunda Genelkurmay Başkanı’mızın şamar gibi cevabını aldılar. 1923 yılından bu tarafa Türkiye hiçbir zaman böyle karışık ve riskli bir dönem geçirmemiştir, diye Amerika Birleşik Devletleri'nde ifade buyurdular ve bizim anlatmaya çalıştığımız fitnenin ne boyutlara geldiğini taa okyanusun ötesinden bütün dünyaya deklare ettiler. 
Hatırlarsanız Genelkurmay Başkanı olacağı zaman da yaptığı konuşmasında Sayın Yaşar Paşamız aynı meseleye temas etmiş; Türkiye'nin çok ciddi, cumhuriyet tarihinin en ciddi tehditleri altında olduğunu, Sevr'den daha ağır şartların yaşandığını ifade buyurdular. Aynı zamanda MİT'in müsteşarı “Ulus devletler de tehdit altında” diyerek bu mesele üzerinde görüşlerini beyan ettiler. 
Hülasa şunu demek istiyoruz; kabul etsek de etmesek de belki halkımızın tamamının bu olan olaylardan haberi yok ama, ülkemiz çok ciddi tehditler altında olup; olup bitenler de kıymetli vatandaşlarımızın önünden, gözünden kaçırılmak istenmektedir. Böyle bir manzarayı yaşıyoruz. 
Bakınız neredeyse Kıbrıs elimizden gidecek. Kuzey Irak bölgesinde peşmergeler bir devlet kurdular ve bu kurulan devlet, malum Kürt devleti, Güneydoğu ile irtibat kurabilmek için PKK ile tamamen devre yapmış vaziyetteler, kontak kurmuşlar; Güneydoğu bölgemizi elimizden çıkarmanın en ciddi hesaplarını önlerine aldılar. İşin enteresan tarafı Irak yönetimi Kuzey Irak'ta bulunan bu yönetimle beraber Sayın Siyaset, görüşmeyi kabul etmiş; yine Genelkurmay Başkanımız, Amerika Birleşik Devletleri'nde “Ülkeyi bölmek isteyen bu insanlarla ben bir masaya oturup neyi görüşebilirim?” demiştir.
Uzun sözün kısası, siyaset ayrı bir telden çalıyor. Ne demek istediğini şahsen ben anlayamadım; ülkemin düşünen insanları, düşünen kafaları da anlamış değildir. Onun için bu iktidarın bir an evvel ayıkması, kendine gelmesi şarttır. Aksi takdirde vatana sahip çıkmayanların sonunun geçmişte Türk tarihinde nasıl olduğunun örneklerini kendileri çok iyi bilirler. 

Tekirdağ Milletine, Memleketine, Devletine, Askerine Sadık, Mustafa Kemal Atatürk’e Aşık İnsanların Yaşadığı Coğrafyalarımızdan Bir Tanesidir

Tekirdağ milletine, memleketine, devletine, askerine sadık insanların yaşadığı en şerefli coğrafyalarımızdan bir tanesidir. O bakımdan Bağımsız Türkiye Partimizin de en güçlü parti olması gerektiği yer, Tekirdağ’dır. Çünkü siz vatanınıza, milletinize, devletinize; her şeyden evvel Cumhuriyetimizin Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e aşıksınız. 
Evet, siz bu değerlere ve kıymetli Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e aşıksınız; biz de sizler gibi aşığız. Bu akşam, aşıkla maşuk bir araya elhamdülillah, bu programda geldi. İnşallah bir bilek bir yürek olarak Türkiye'nin gündemine burası, Tekirdağ gelecek ve inşallah layık olduğu hizmeti bölgemizin, vilayetimizin seçilen vekilleri inşallah sizleri temsilen hayata geçirecektir. 
Ben bu akşam burada enteresan bir sürprizle de karşılaştım. 30 sene evvel mahalle arkadaşım vardı;  onu geldim, burada buldum. Sayın Zeki Bey, Zeki Değirmenci Bey, Mühendisler Odası Başkanı. Hoş geldiniz tekrar Zeki Bey. Benim mahalleden, mahalleden çok sevdiğim arkadaşım; beraber top koştururduk, oynardık. E şimdi gelmiş burada söz sahibi oldu. Ee buralı da herhalde onu meclise göndermek ister. 

Tarım Kesimi Türkiye'nin En Mağdur Kesimidir

Aziz kardeşlerim, gelirken enteresan psikoloji yaşadım. Cennet gibi vatan, ne ekersen biçebilirsin. Verimli topraklar… Dünyanın hiçbir bölgesinde böyle verimli toprakların olduğunu hiç kimse iddia edemez. Ama arkadaşlarla konuşuyoruz, daha evvel edindiğim bilgiler; ee burada yetişen çeltiğimiz para etmiyor. Ekiyorsun, toplayamıyorsun; topladığın işe yaramıyor.  Buğday keza öyle.  Öyle değil mi? Ve hepimizin bildiği ayçiçeğimiz; geçmişteki fonksiyonunu tamamen kaybetmiş. Bu müstahsil yani sizler, artık mağdur olduğunuz için neredeyse kendi bölgemizde dilenir vaziyete geldik. Bu iktidarın getirdiği, bundan önceki iktidarların getirdiği tarımdaki tahdit kanunları yüzünden ne ektiğimizi biçebiliyoruz ne de istediğimiz gibi toprağımıza istediğimiz verimlilikte tohumlarımızı ekebiliyoruz. Öyle bir durumumuz var. 
O bakımdan sevgili Tekirdağlı kardeşlerim, tarım kesimi Türkiye'nin en mağdur kesimidir. Şu andaki şartlarda aç, susuz kalan tek bir kesim vardır; o da tarım kesimidir. Bağımsız Türkiye Partimizin, tarım dünyasına getirdiği programla beraber biz bu çileye son vereceğiz. Neden son vereceğiz? Devlet hiçbir zaman sizin önünüzü kesmeyecek. Ne kadar ekebilirseniz ekin,  neyi ekebilirseniz ekin; önünüzü tamamen açacak. Onun pazarlaması da size ait olmayacak. Yani sen pirincini yetiştireceksin, buğdayını yetiştireceksin,  ayçiçeğini yetiştireceksin, kavununu, karpuzunu yetiştireceksin;  satmasını düşünmeyeceksin. Devlet baba senin yaptığın bütün bu vazifeleri yapmakla mükelleftir.  Devlet odur ki; vatandaşın yapamadığını yapan irade, güç, kuvvet demektir. Devlet de budur. Yoksa, yoksa vatandaşın sırtında her gün Demokles’in kılıcı gibi, sülük gibi emerek vergi alan iradenin adına ‘devlet’ denmez. 

Yüzlerce İlim İnsanının Ortak Görüşü: Bu Model Sadece Türkiye'yi Değil, Bütün Dünyayı Kurtarabilecek Bir İstisnai Modeldir

Allah nasip ederse, bakınız benim vücuda getirdiğim iktisat modeli, dünyanın en güçlü iktisat modeli olup yüzlerce ilim adamı tarafından kongrelerde tartışılan bir modeldir. Yani Rus bilim adamları, Türk dünyasının bilim adamları, Amerika Birleşik Devletleri'nden katılan bilim adamları, Avrupa'dan katılan ilim adamları, Türk dünyasından, Türkiye'den katılan ilim adamları… Yüzlercesi benim modelimi gece gündüz tartıştılar ve sonunda şu kararı verdiler; dediler ki “Bu model sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı kurtarabilecek bir istisnai modeldir”.  Nobel'e… Bu model, bu tez; Nobel'e adaydır sevgili Tekirdağlı kardeşlerim. 
Onun için, bir döneme mahsus olmak üzere ben sizden vekalet isteyeceğim. Size hizmet etmek için, sizin sırtınızı giydirmek, karnınızı doyurmak, sizlere sade hizmetlerle beraber müreffeh bir hayat yaşatmak için; bu vekaleti ben sizden rica ediyorum ve sözünü istiyorum. Var mısınız? Var mısınız? 

Tarım Kesiminin Vazifesi Sadece Ürününü Yetiştirmek Olacak

Efendim senin vazifen dediğim gibi ürününü yetiştirmek olacak. Ne demek yahu, vatandaş ürün yetiştirecek, eee; kendi onu pazarlayacak. Amerika'da böyle miymiş, Avrupa'da böyle miymiş? Evet, doğru; Avrupa'da böyle değil, Amerika'da da böyle değil.  Ama Amerika Birleşik Devletleri'nin yılda tarıma 50 milyar dolar yardım ettiğini biliyor musun sen? Sen bana bırak 50 milyar doları, 10 milyar dolar ver, hiçbir şeye karışma; ben de gideyim onu denize atayım. Ne veriyorsun bana? 5 kuruş vermiyorsun; ondan sonra Amerika'yı örnek gösteriyorsun, Avrupa'yı örnek gösteriyorsun. 50 milyar dolar Amerika Birleşik Devletleri yılda tarımı destekliyor, 50 milyar euro ile Avrupa Birliği ülkeleri tarımını destekliyor. Bize sıra gelince ee 5 katrilyon bütçeden para ayırıyorsun,  bütçenin %2’sine tekabül ediyor. Onun yiyeceğiydi, giyeceğiydi, harcamasıydı… Yani ürününe karşılık bunu ayırıyorsun.  Yazık günah değil mi? 5 katrilyonluk, 5 katrilyonluk sadece Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde... Ne 5 katrilyonu, en az onun 2 misli fındık var. Peki buğdayını ne ile alacaksın? Mısırını neyle alacaksın? Şeker pancarını ne ile alacaksın? Üzümünü neyle alacaksın? Narenciyesini ne ile alacaksın? Kavununu karpuzunu neyle alaca… Bunlar bedava mı yetişiyor?

Topraklarımız Türk Tarım Kesiminin Elinden Çıkmıştır

Bakınız 25 milyonluk tarım kesiminin nüfusunu 15 milyona düşüreceğiz, diyor 2013 yılına kadar. Niye düşürecek? İşte böyle bütçeyi kısıtlayacak. Sen de rızkını oradan kazanamadığın için ne yapacaksın? Rızkını kazanacağın bir vatan arayacaksın; İstanbul'a gideceksin, Ankara'ya gideceksin, İzmir'e gideceksin. Kendi toprakların ne olacak? İşlenmeyecek ve onu ucuza ecnebilere getirip satacaksın. Bakınız bugün Türkiye'de maalesef öyle manzaralar görüyoruz ki; en güçlü yabancı şirketleri bizim yeraltı kaynaklarımızı elimizden aldılar, topraklarımızı elimizden alıyorlar. 
Antalya'da Ramazan iftarı veriyoruz, hem vallahi hem billah bir tek ilavem yoktur, bizim İlteber diye doktor arkadaşımız var, babası Trabzon Öğretmen Okulu’nda müdürlük yapıyordu. “Ben Trabzon Lisesi’nde öğretmenken, sen de” diyor, affedersin “ben Öğretmen Okulu’nda müdür iken sen de” diyor “orada” diyor “lisede hocaydın” diyor “Ben sizi tanıyordum” diyor.  Antalya'da konuşuyoruz program sonrası. “Burada Hocam” diyor “bizim başımıza gelmeyen kalmadı”. Niçin, dedim. “Şimdi biz” dedi “ektiğimizi burada biçtik, satamadık” dedi “Tarım kesimi mağdur kaldı, mecburen elindeki arsasını satmaya mecbur bırakıldı.  Şu gördüğünüz etrafın tamamını, civarın tamamını Soros bedavaya satın aldı”. 
“Abi” dedim, “bunun kanunu müsait değil.” “Aaa, olayda” dedi “hileyi şeriye uygulandı”. 
“Ne yaptılar”, dedim. “Ziraat mühendisleri… İşsiz ziraat mühendislerini ikna ettiler, bunların üzerine araziler alındı; şimdi onları işleten Soros’tur bu bölgede”.  
“Sadece burası mı?” dedim. “Yok” dedi. “Antalya affedersiniz Hatay da aynısı, Mersin, Osmaniye, Adana toprakları böyle; Türk tarım kesiminin elinden çıkmıştır.” 

BTP İktidarında El Ele Vererek Devletimizi Dünyanın En Güçlü Devleti Yapacağız

Sevgili kardeşlerim, şimdi buna siz ne diyorsunuz? Ne diyorsunuz buna? Onun için ben diyorum ki, Bağımsız Türkiye Partisi olarak Allah nasip eder ise birinci vazifemiz Türkiye Cumhuriyeti Laik, Demokratik, Sosyal Devletimizi dünyanın en güçlü devleti yapacağız. O da ne ile olur? El ele vermekle olur, gece gündüz çalışmakla olur. Var mısınız?

BTP Döneminde Devlet Üreticisine Sahip Çıkacak?

İkinci olarak; Allah nasip ederse devlet tarım kesimine, yani üreticisine sahip çıkacak. Yetiştirdiği mamulü henüz daha tarlasında iken, bağında iken, tohum halindeyken pazara getirmeden evvel %50’sini devlet avans olarak ona verecek.  Fiyatını devlet tespit etmeyecek. Kim tespit edecek? Tarımla uğraşan çiftçi kardeşim tespit edecek. Daha kim? Onunla ilgili kooperatifler tespit edecek. Devlete gelecek diyecek ki “Devlet baba bizim yetiştirdiğimiz ürün, burası için konuşuyorum, ayçiçeğidir. Bunun fiyatı 10 liradır. Bunu vereceksin”. Devlet oturup pazarlık etmeyecek. “Sizin takdiriniz buysa, ben bu 10 Türk lirasını size veriyorum” diyecek. Ama efendim 10 liraya devlet bunu alırsa zarar eder.  Nasıl Avrupa, nasıl Amerika Birleşik Devletleri tarımını süspansiye ediyor, yani destekliyorsa; Türkiye'de bunu bağımsız iktidar döneminde, Bağımsız Türkiye Partisi iktidarı döneminde yapacak. Var mısınız? Evet %50’sini tohum halindeyken cebinize parasını indireceksiniz, %50’sini de malınızı teslim ettiğiniz gün. 
Şimdi kavun yetiştiriyorsunuz, karpuz yetiştiriyorsunuz. Ne oluyor? E pazara gitsen, hale koymuyorlar seni. Halciler var, onların kendine göre bir takım düzenleri var. Aç mı kalacaksınız? Çürüyecek mi bunlar yerinde? İşte bunları siz daha düşünmeyeceksiniz. Devlet baban tarlanda gelip bütün mamulünü alacak. Sana düşen vazife toplayıp bir araya koymak, artı kamyonlara yüklemektir. Devlet bunu ister çürütür, ister pazarlar, ister sadaka olarak verir.  Ne yaparsa yapar. Ona aittir bu. Onun karını düşünmek, onu millete, memlekete faydalı hale getirmek; devlete düşen görevlerdendir. İşte bunu biz Allah nasip ederse hayata geçireceğiz. Var mısınız? 
Bakın bunları ben dedikten sonra eğer bize oy vermez de başka partilerin arkasına takılırsanız, vallahi de billahi yeminle konuşuyorum musibetten kurtulamazsınız. Niye? E bak Hızır geldi konuşuyor. Eğer siz Hızır’a sırtınızı dönerseniz siz bilirsiniz, siz bilirsiniz. 
Ben… Bakınız sevgili Tekirdağlı kardeşlerim, bu işleri ben iyi biliyorum. Ben çekirdekten gelmeyim. Olayları, maliyeyi, muhasebeyi, ekonomiyi çok iyi bilen bir kardeşinizim. Allah'ın izniyle benim, benim önümde dünya eğildi; benim, benim elimi öptü dünya. Diyorum ki “Gelin, Türk milletinin elini öptürelim”. Var mısınız buna? Bunu biz yaparız, hiç kuşkunuz olmasın. 

BTP İktidarında Kimse Rızkını Kazanmak İçin Göç Etmek Zorunda Kalmayacak

Bakınız Bağımsız Türkiye Partisi'nin ortaya getirdiği, koyduğu projelerden bir tanesi de rızkımızı kazanmak için biz kalkıyoruz taa buradan İzmir'e gidiyoruz, buradan Ankara'ya gidiyoruz, buradan İstanbul'a gidiyoruz. Ne demek yahu? Benim bu muazzam coğrafyam dururken, bu insanın bu Coğrafyayla uğraşıp işlemesi, bunu verimli hale getirmesi gerekirken; buradan kalkıyor işte şurada sanayi var, burada şu iş yeri var deyip evinden, yurdundan, memleketinden oluyor. Yazık günah değil mi? Hatta yurt içini bırak, yurt dışına gidiyor.1960’lı yıllardan bu tarafa hatırlarsanız Türk insanı Avrupa'nın kapılarında sürüm sürüm sürünüyor, bir parça ekmek parası kazanmak için.  Yazık günah değil mi? 
Şimdi biz bu göçü durdurmak, milletin devletine bağlılığını arttırmak, milletin devletine tam manasıyla sahip çıkabilmesi, devletini sevmesi, bir bilek bir yürek olması için ‘vatandaşlık maaşı’ getiriyoruz, vatandaşlık maaşı.  Yani her Türk vatandaşı, ben bu ülkenin vatandaşıyım diyerek ayda 500 Türk lirası para alacaktır. Dediğimi iyi duyun annelerim, ablalarım, kardeşlerim; ilk çıkartacağım kanun budur. Önce hanımlara vereceğim, sonra erkeklere vereceğim. Kadınlara saygıyı, hürmeti göreceksiniz. Onlar, onların ayağı altında cennet var. Onu hayata geçirecek olan, onu hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Kuşkunuz olmasın. 
Şimdi siz ne yapacaksınız? Kapı kapı dolaşacaksınız “Haydar oğlumuz çıktı Oğuz boylarından, Karadenizli geldi. Akşam bizimle beraber sohbet etti. Ey kardeşler, onun partisine oyumuzu vereceğiz. Hemen seçimden sonra da aylığa bağlanacağız” diyeceksiniz. Her ay ondan sonra aylık alacaksınız. Haberiniz var mı? Ne alacaksınız, söyleyin bakayım. Maaş alacaksınız maaş. Ben sizleri işçi statüsüne kavuşturup Allah nasip ederse her ay 500 Türk lirası alacaksınız. Bunları ben konuşurken memleketi hortumlayanlar, bilmem madenlerimizi yaban yabancılara peşkeş çekenler ne diyor bana biliyor musunuz?  “Ya Hoca, sen bu parayı nereden bulacaksın?”. E benim oğlum burada et yok, burada et yok; beyin var burada, beyin. Burada beyin var. 
-Şimdi şuraya inebilir miyim? Şöyle beni biraz tutun. Ben orada konuşayım.-

Ben Hortumlanan ve Faize Verilen Paraları Vatandaşıma Versem Ne Olur?

Sevgili arkadaşlar şimdi, sağ olun, şimdi beni dinleyin. Bir hesap vereceğim size; bakınız biz 500 lira verecek miyiz, vermeyecek miyiz anlayacaksınız. 2 sene evvel 1 yılda 70 milyar dolar para hortumlandı.  Duydunuz mu, haberiniz var mı? 2 yıl evvel, 1 yılda kaç para hortumlandı, bankacılar vasıtasıyla? 70 milyar dolar, yani 100 katrilyon lira ve 1 yılda bizim faize verdiğimiz para da 135 katrilyon. Topla ikisini. 235 katrilyon. Ben 235 katrilyonu maaş olarak annelerime versem, vatandaşıma versem; ya boğulurlar paraya ya. 235 katrilyon, ne demek bu? Millet boğulur, sadece bu… 
Kaldı ki benim kaynağım bunlar da değil. Benim kaynağım çok farklı. 
Bizim yeraltı kaynaklarımız tam 3 katrilyon dolar. Bunu batılı araştırmacılar eserlerinde yazmışlar. Altın madeni var, bor madeni var, toryum var, bakırı var, çinkosu var, elması var; hepsi bizim yeraltı kaynaklarımızda. 3 katrilyon dolar. İşlediğimiz zaman… Bu ham olarak. İşlediğiniz zaman, 30 katrilyon dolar. Sevgili kardeşlerim, bu ne demek biliyor musunuz? Bu servet Türk milleti hiç çalışmasa, bir eli yağda, bir eli balda; ömür boyu, kıyamete kadar bu servet bizi bakar. Bu servet bizi bakar. 
Şimdi bu iktidarlar ne yaptılar? Bu iktidarlar kalktılar, bu serveti Rio Tinto, Eldorado Gold, CominCo, Antonio Mineral denilen 4 tane büyük şirkete ve küçük küçük 200 tane şirkete bunu tevzi ettiler, bu serveti. Bu kadar büyük servet.

 Devletle Halk Ortak Olacak Her Biriniz Zengin Olacaksınız 

Şimdi ben diyorum ki “Ya bu adamlar bizden akıllı mı?”. Biz bu şirketlere diyeceğiz ki “Ne verdin sen?”. “1 lira”. “Al 10 lira, geriye dön, marş marş”.   Peki ondan sonra sen ne yapacaksın? Sayın Genel Başkanım sen ne yapacaksın? Tekirdağlı kardeşimi alacağım; sen altın şirketine ortak olur musun, olmaz mısın? Soruyorum. Altın şirketine ortak olur musun? Gümüşhane'de sadece 5 bölgede, 1 triyon dolarlık altın var. 1 triyon dolar Gümüşhane’de saklı. Seni ben oraya ortak edeceğim. Devletle halk  %49 - %51 ortak olacak. Her biriniz zengin olacaksınız Allah'ın izniyle. Kapılarınızın arkasına ‘Elveda fakirlik, uğurlar olsun yoksulluk’. Endişe etmeyin. Bunu ben, bunu ben bir dönemde yapacağım. Yeminle konuşuyorum. Hem de en kısa zaman içinde yapacağım. Ben Türkiye'deyim. Başkası gibi kaçacak vatanım yok. Türkoğlu Türk olduğum için, mezarım da burada olacak; başka yere gidemem. Eğer ben bunları yapmazsam, eğer bunları ben yapmazsam; benim iki elinizle yakama yapışıp hesap soracaksınız. Böyle bir, böyle bir meydan okuyuşu hangi siyasetçi size yapabilir sevgili kardeşlerim? Hangisi yapabilir? Hiçbiri yapamaz. Niye? Hiçbirinin hesabı, kitabı yok ki. IMF dolduruyor, ABD dolduruyor, AB bunların kafasını dolduruyor; geliyorlar, talimatla kanun çıkartıyorlar. 
-Şu kitapları lütfen bana verin.-  

‘Avrupa'yı kurtaracak olan Avrupa Birliği değil, Haydar Hoca'nın İktisat modelidir’

Bakınız arkadaşlar, ben siyaseti tercih ettiğim zaman ülkemin şartlarının kötüye gittiğini gördüm. Dedim “Ya Rabbi, bunun hesabını bana sen sorarsın. Çünkü bu kafayı bana verdin”. Onun için oturdum, bu eseri yazdım; Milli Ekonomi Modeli. Sevgili Tekirdağlı kardeşlerim, bunu yazdım. Bakınız yüzlerce ilim adamı bu eserin karşısında şapkasını attı. Allah nasip ederse mart ayının sonunda yine Avrupa'da bir kongre olacak, yüzlerce bilim adamı bunu tartışacak. Bana ne haber gönderiyor Avrupalı ilim adamları biliyor musunuz? ‘Avrupa'yı kurtaracak olan Avrupa Birliği değil, Haydar Hoca'nın İktisat modelidir’. Bunu iyi bilin.  Yani Avrupa'yı da kurtaracak olan.
Sevgili anneler, sevgili bacılarım, kızlarım, gelinlerim, oğullarım; bakın Avrupa'yı da ben kurtaracağım. Yanlış anlamayın, atma konuşmuyorum. Alın bunu Allah için didik didik didik edin. İktisadı en iyi bilen profesörlerinizden maliyecilerinize kadar okusunlar. Bir kelime yanlış bulurlarsa ben bu sevdadan vazgeçeceğim, bir tek kelime. Ama bunun hepsi doğrudur. Biz bunu yapacağız. Onun için bu çileden hep beraber gelin el ele verelim kurtulalım. 
Nedir yahu? Benim oğlum olacak, kızım olacak, çocuğum olacak, düğünüm olacak; düşün babam düşün nasıl okutacağım, nasıl yetiştireceğim, nasıl bakacağım? Böyle rezillik olur mu ya? Böyle şey olur mu? Eğer kardeşlerim, eğer ülkeyi idare etmesini bilen kıymetli siyasilerimizi biz bundan böyle idariyi seçer isek göreceksiniz ki; ülke 70 milyonu değil, yeminle konuşuyorum en az 300 milyon insanı oturduğu yerde bakacak imkanlara sahiptir. 
Bak ben bu eseri yazdım. Yetmedi -öteki eserimi verin- şimdi ‘Sosyal Devlet’; yani, devlet size nasıl hizmet edecek bunun da kurallarını hayata geçirdim. Aldım, hukukunu inceledim. Dünya literatürüne baktım; nedir, ne değildir ve Türk insanı bu işi yapacak. Sizi hiçbir şeye muhtaç etmeyeceğim. Bunun da Allah nasip ederse kongresini yakında Türkiye'de yapacağız. Önce ilim adamlarına bunu tasdik ettireceğiz ve inşallah ondan sonra göreceksiniz ki hakikaten hiçbir boş söz yoktur. 

BTP ile ‘Çileye Son’ Diyeceğiz

Uzun sözün kısası sevgili Tekirdağlı kardeşlerim, bir defaya mahsus olmak üzere, tekrar ediyorum; partilerimiz olabilir, çok muhterem arkadaşlarımız partilerimizin içinde olabilir.  Ama ne yapalım ki bunlar, bu işi beceremiyorlar. 
Şimdi Anadolu'da müthiş bir uyanış var, Bağımsız Türkiye Partisi’ne yöneliş var. Bakıyorsunuz şimdi anketler yapıyorlar; Bağımsız Türkiye Partisi'nin adı yok, sanı yok. Hem de ne diyorlar, yazıyorlar yazarlar biliyor musunuz? ‘Bağımsız Türkiye Partisi ulusal hareketin merkezine geldi’. Bir taraftan bunun farkında olmadan biri söylüyor; öteki de anket yapıyor, bizi hiç göstermiyor. Senin iki gözünde âma olsun inşallah. 
Bak, şu anda Bağımsız Türkiye Partisi yeminle konuşuyorum başa güreşiyor. Kendi aranızda gidin, sokaklarda en zayıf olduğumuz bölgelerden biri de buradır; anket yapın. Bakacaksınız ki herkes ‘Haydar Hoca’ diyor. Niye? Tek programı, projesi olan Bağımsız Türkiye Partisi ve Haydar Hoca da ondan. Diğerlerinin programı yok, projesi yok, hiçbir şeyi yok. Onun için kardeşlerim elimizi vicdanımıza koyacağız ve diyeceğiz ki ‘Çileye son’. Artık bundan böyle devlete sahip çıkacağımız, artık bundan böyle devletin bize sahip çıkacağı bir idareye kavuşmamız lazım. O da bu Haydar Hoca ile beraber ancak olabilir, diyecek ve bu işi inşallah önümüzdeki seçimde halledeceğiz, bitireceğiz. 

Üniversitenin Kapısını Lise Mezunlarının Tamamına Açıyoruz

Sevgili arkadaşlar bakın benim gençlere ait de projelerim var. Benim kızlarım, oğullarım okuyor; üniversiteye gidemiyor. Niye? Çocuk dershaneye gidecek. Dershanede bir babanın o kadar iktidarı var mı ki 2 milyar, 3 milyar para versin; dershaneye çocuğunu göndersin. Bu mümkün mü? Belki nüfusun %1’i bu işi yapabiliyor, %99 yapamıyor. Peki benim babamın gücü, kuvveti yoksa ben üniversiteyi okumayayım mı yahu? İşte biz bu ihtimalleri ortadan kaldırıyoruz. Herkesin üniversiteyi okuyacağı hakkı getiriyoruz. Üniversitenin kapısını lise mezunlarının tamamına açıyoruz. İmtihansız üniversiteye girecekler. Anlaşıldı mı? Gençler beni iyi dinlesin; üniversiteye imtihansız gireceksiniz. 

Uzun Vadeli, Sıfır Faizli Düğün Kredisi

İki, yetmiyor; benim oğlum, kızım yaşlanıyor, 35-40 yaşına geliyor; düğün yok, dernek yok. Soruyorsun yakınlarına “Ya Hocam nerede ya. İşte bir takım koltuk şu paraya, bir yatak odası şu paraya, bir oturma odası şu paraya. Nerede bulalım bunu? Onun için düğün, dernek yapamıyoruz”.  Buna da son veriyoruz. Devlet baba bütün bu vazifeyi üzerine alıyor. Uzun vadeli, 0 faizli kredi ile düğününüzü, derneğinizin yapıyorsunuz; ödemesini devlet size iş bulacak, kazandığınızdan taksit taksit, geçiminizi etkilemeyecek bir taksitle beraber borcunuzu ödüyorsunuz. Var mısınız? Ve burada… Tabi, nikah şerbeti vardır bizim yörede, nikah şerbeti; limonata. Bana ikram edecek misiniz? He gençler? İnşallah ben de sizin nikah şerbetinizi içmek için geleceğim, tebrik edeceğim, hayırlar dileyeceğiz ve inşallah bir bilek bir yürek olacağız Allah nasip ederse.
Evet bunu yaptıktan sonra sevgili arkadaşlarım, Türkiye'nin bakınız birliğe, beraberliğe başta söylediğim gibi her zamankinden daha fazla bugün ihtiyacı var. 

Uzun Vadeli Kredilerle Şoförlerin Araçlarını Yenileyeceğiz 

Şoför arkadaşlarımla arabalara bindiğimde böyle konuşuyorum “Nasıl durumunuz?”. “Hocam perişan. Halimiz iyi değil”.  Kısmet olursa her vasıta sahibinin vasıtasını da uzun vadeli kredilerle yenileyeceğiz. Ya Hocam ya, sen bunları nasıl böyle dağıtıyorsun, veriyorsun? Nereden bulacaksın bu kadar parayı? İçinizden geçiyor herhalde öyle mi? Bak “Ben bulurum” dedim size ya. “Eğer ben size vermezsem, bana hesap soracaksınız” diyor muyum? Hesap soracaksınız.
Sevgili arkadaşlar 3 katrilyon dolar, bakın 3 katrilyon dolar. Bu ne demektir biliyor musunuz? 3 katrilyon; Türkiye'nin etrafını 1 kilometre yükseklikte kasa yapalım ve bunu 100’er dolarla doldurmaya çalışalım. O coğrafyanın tamamı kasa olsa, bu kadar serveti almaz.  Şimdi ben size soru soruyorum, bu kadar serveti ben size aylıkla versem bitirebilir miyiz? Bitirebilir misiniz? İşte ben ondan size vereceğim. Ben cebimden vermiyorum; sizin malınızı adaletle size dağıtıyorum. Yaptığımız iş bu. 

 Devlete Ait Hazine Malını İhtiyaç Sahibi, Tarımla Uğraşan Vatandaşlarımıza Bedava Kiralayacağız

Tarım kesimi, tarım kesimi, devletin hazine arazileri var; uzun vadeli, 99 yıllığına, 100 yıllığına bu arazileri 1.000 lira mukabilinde 99 yıllığına size vereceğiz, bunu. Tarım reformu; neymiş, tarım reformu? Zenginin elindeki tarım arazisini alacaksın; fakire, fukaraya dağıtacaksın.  E be kardeşim, sen o zenginden aldın mı ondan sonra canını korumak için 50 tane nöbetçi tutman lazım ya. Neyle koruyacaksın kendini? Bizim yapacağımız o değil. Bizim yapacağımız, bu kadar dönüm tarım arazisi var ve bunlar işlenmemiş vaziyette; iş makineleri ile bunları açacağız, devlete ait hazine malı olduğu için de ihtiyaç sahibi, tarımla uğraşan vatandaşlarımıza 100 yıllığına bedava olarak 1.000 lira mukabilinde kiralayacağız.  Şimdi bunları kabul ediyor muyuz sevgili arkadaşlar? Kabul ediyor musunuz? 

Zula Etmeye, Çalmaya, Çırpmaya Var; Ama Şu Zavallı Vatandaşa Vermeye Geldiğinde Yok

İşçim, memurum, emeklim endişe etmeyecek; asgari ücretimiz 2.000 Türk lirası olacak. Tamam mı? Asgari ücretimiz. Geçen konuşuyorum bir yerde, diyor “2.000 Türk lirası fazla değil mi?”. E Avrupa'da kaç lira alıyor bir adam Türk lirası mukabili?  4.000 lira alıyor. O 4.000 lira alıyor, sen “2.000 lira fazla değil mi?” diyorsun.  Bir de bana demokrasiden, insan hakkından bah… Hadi oradan be, dedim be. Sen kim, demokrasi kim? Zula etmeye, çalmaya, çırpmaya var; ama şu zavallı vatandaşa vermeye geldiğinde yok. Ben kaynağı buldum. Anlaşıldı mı? İtirazı olan kitabımı okusun. Kimle beraber okursa okusun ve gelsin bana. Eğer o kaynakları bulamazsam, dediğinizi vermezsem namerdim. Tamam mı? 
İşin hülâsası Tekirdağlı kardeşlerim, burada bugün sizin güzel bir kongreniz oldu. Yeni seçilen arkadaşlarıma başarılar dilemek için geldim, bak sizleri gördüm. Beni ihya ettiniz. 
Şimdi lafı uzatmaya gerek yok, arife tarif gerekmez; Anadolu'da meşhur bir sözdür. Çileyi bitirmeye var mıyız? Varız değil mi? Bak çok az geliyor ama. Benim… Varsınız. Çileyi bitirmeye varsak… Bak sonra bak basın ne yaptı? AKP'yi bize 5 sene evvel AKP şöyle, AKP böyle, oo bi de ba… Zannettik ki gökten melek inecek, yer yüzü hep rızık do… Öyle, öyle zannetmedik mi? AKP şö… Meğer AKP’yi şişiren Amerika. Amerika'nın borazanı oldu burada. Memleket nerdeyse bölünmeye doğru gidiyor. 

İşçimiz, Memurumuz, Tarım Kesimi Aç, Susuz, Biçare Kalmış

Aç, susuz, bir çare kalmış; işçimiz, memurumuz, tarım kesimi, hayvancısı. Hayvancılıkla uğraşan arkadaşlarım hayatından memnun mu, söyleyin bana bakayım.  Hiç kimse memnun değil. 30 milyonluk koyun varlığımız bugün 5 milyona düştü, 30 milyonluk. 14 milyonluk sığır varlığımız 3 milyona düştü. Yazık günah değil mi? Ve devamlı surette ithal etler getiriyor; yerli etlerimiz para etmiyor. Mezralarına gidiyor adam yetiştiremiyor. Bakınız, bu derece bir çöküntü var tarımda, hayvancılıkta. Madenciliği az evvel anlattım. Şimdi diyoruz ki “Biz bütün bunlara son vereceğiz”. Kısmet olursa bir daha 1 kilogram et değil, bir tane 1. 1. kaçak, resmi ülkenin sınırları içerisine et girme imkanına sahip olmayacak. Anlaşıldı mı?
Efendim hastalıktan, şundan, bundan telefler oldu. Devlet bunun zararını çekecek? Şimdi ne diyorlar ona? Kuş gribi. Hayda, kuş gribi. Kim çekiyor zararını? Halk çekiyor, vatandaşımız çekiyor.  Bunu, bunu çekecek olan bir zarar varsa, devlettir. Anlaşıldı mı? Telef olan malların karşılığında vatandaşı desteklemekle mükellef olan irade, devlettir. Bir oyundur oyun; fakiri, fukarayı devreden çıkartabilmek için bunların tamamı oyundur. Oyunlara son vereceğim, karnınızı doyuracağım, maaşla sizleri bakacağım, evinizdeki elektriği size bedava vereceğim haberiniz var mı? İktidar olduğumuzun 18. ayından sonra, iktidar olduğumuzun 18. ayından sonra elektriği bedava alacaksınız. Bak bütün bunlar hesapla, kitapla yapılmıştır. Ben size kardeş gibi anlatıyorum. Eğer itirazı olan varsa kendisi değil güvendiği, en çok güvendiği bir ilim adamıyla beni karşılaştırsın, yaptığımız mütalaa ile müzakere ile konuştuklarımızı dinlesin; o zaman karar versin. Bakın sonra bazı yüzler vardır ki yalan konuşurken anlaşılır. Bu yüzde yalan konuşma ifadesi var mı? Var mı? Bu yüzde yalan konuşma ifadesi olamaz ve biz siyaseti son nefesimiz için yapıyoruz, haberiniz olsun. 
Sizleri, sizleri bu kadar tuttum; beni derin bir teveccüh ile dinlediniz. Saygılarımı, muhabbetlerimi arz ediyorum. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun sevgili Tekirdağlı kardeşlerim.   
 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir