info@profdrhaydarbasenstitusu.org

BTP Başkanlık Divanı Toplantısı Türkiye ve Ortadoğu’da Oynanan Oyunlar - İstanbul / 4 Ocak 2008
18/01/2025 SİYASET 98

    Neler Okuyacaksınız

Yapılan bu toplantının sonunda sizlere teşekkür etmek için geldim ve teşekkür ediyorum, çok sağ olun. 

Bu Coğrafyada Huzur İstenmiyor

Bir fotoğrafı gözümüzün önüne getirmek durumundayız. Bakınız Pakistan'da bir patlama ile devlet başkanlığına, hükümet başkanlığına aday Butto Hanımefendi öldürüldü, Pakistan karıştı. Afganistan'ın durumu malumunuz. 
O (1 Eylül’dü değil mi, bu Amerika’daki ikiz kuleler?), o hadisenin hemen ardından yapılan işgal faaliyeti ile o günden bu tarafa orada huzur yok. 
Geliyoruz aşağıya, hemen yanı başımıza; Irak'ta her gün kan, gözyaşı, ölüm. Yüzlerce insan bir anda hayatını kaybedebiliyor. Buna münhasır olarak hemen de onların yanı başında Türkiye'de; önce işte sınır boylarında PKK takibi için mayın döşeli arazide giden kahraman Mehmetçiğimiz şahadet şerbetini içiyor. 4 cenaze, 5 cenaze, 10 cenaze, 12 cenaze; her gün memleketimizde şehit evlatlarımızı defnediyoruz. Bu bize şunu gösteriyor; bu coğrafya tamamen karıştırılmak isteniyor, bu coğrafyada huzur istenmiyor, birlik istemiyor, dirlik istenmiyor. Bu coğrafyanın, bu topraklara… Bu Irak olsun, İran olsun, Türkiye olsun, Afganistan olsun, Pakistan olsun; bu coğrafyalar üzerinde yaşayan insanların tamamı huzursuz olsun, devamlı kaos içerisinde yaşasın, bir an dahi kendilerini emniyette hissetmesinler. Öyle bir şu anda kaderi maalesef bu coğrafya, yani bizler yaşıyoruz. 

Maşa Bizden Ama Maşayı Tutan El Bizden Değil

Şimdi, evet maşa bizden ama maşayı tutan el bizden değil. Maşalara bakıyorsun işte birinin adı PKK, birinin adı bilmem vs. Ama maşayı tutan farklı eller. Dikkat ederseniz biz kavgayı maşa ile yapıyoruz. Mesela son Diyarbakır olayında, patlamasında Allah ölenlere rahmet eylesin, yakınlarına sabır nasip eylesin ve yüce milletimize de yine sabrı Allah ihsan eylesin. Bakıyoruz ki kim yaptı bu işi? Hiç yorum yok. Hiç kimsenin yorumu yok. Ben şahsen düşündüm; tamam, bu işi PKK yapar, doğru. Ama düğün değil, bayram değil; şu anda bunu niye yapsın PKK? Zaten PKK'yı hazırlayan insanlar onu terk etti. Pozisyon o.  -Öyle mi?- Arkasında hiç kimse kalmadı. Yattığı ine kadar gidiyorsun, giriyorsun, bomba yağmuruna tutuyorsun. Eğer intikam almaksa, bu adamlar da aptal değil; yani, kendi halkını gidip de bomba yağmuruna tutmazlar. Başlangıçta ‘niye bana tabii olmuyorsun?’ gerekçesi ile bunu yapmıştı, doğru. Ama şimdi hangi gerekçeyle bunu yapsın? Soruyorum, bana cevap verin; hangi gerekçeyle bunu yapsın? Bana göre bu olay, onun olayı değil. Bunu farklı eller yaptı. Hangi eller? Onu kullanan eller yaptı. Şu andaki Diyarbakır olayını; kim kullandıysa bugüne kadar onu, bu eller organize etti. Belki yine o bölgenin insanından hainleri buldu, ortaya koydu, onları kullandı. Ama işin temelinde bence MOSSAD vardır, CIA vardır; yani, organizasyon bunlara aittir. Anlaşıldı mı? 
Ve her yerde aynı şey yapıyorlar; Pakistan'da. Peki bu patlamayı kim gerçekleştirdi? Basında, yayında bunlar konuşuldu mu? Ne söylediler? Ne dediler? Müşerref'in yaptığı üzerinde duruyorlar. Şimdi sana soruyorum; Müşerref enayi midir? 10 gün sonra seçim olacak; başına büyük bela alsın, bir musibetin içine girsin, enayi mi bu adam? Demokratik yolla zorla da olsa başkan seçileceksin, şerle de olsa başkan seçileceksin. Bütün dama taşlarını yan yana koymuş, ona göre işini organize etmiş. Bir de hayda, başına ikinci bir bela alsın. Bu kadar enayi mi bu adam? Yani bu çapta enayi, bir ihtilal yapamaz. Çocuklar, ihtilalciler; organizasyonu güçlü insanlardır, komiteci adamlardır. Biliyor muydunuz bunu? Komiteci adamlar çok zekidir, çok akıllıdır, leb demeden leblebiyi anlarlar. Yani şunu demek istiyorum, bir olayın arkasından neyin geleceğini senden, benden iyi görürler. Şimdi bütün dünya ayağa kalkacak, Müşerref başına bela alacak. Yapar mı bunu? Yapmaz. O halde Diyarbakır'daki olayın faili kimse, oradaki fail de odur. Anlaşıldı mı? 

Asıl Hain Kimdir Bunları Konuşmalıyız

Türk kamuoyunun yapması gereken; evet hainleri tek tek yakalayacağız, cezalandıracağız ama bu maşayı kim kullanıyor? Bu maşayı kim devreye koyuyor? Hiç bunun adı, sanı yok. Sen gideceksin Bush'la oturacaksın, 1 -1 buçuk saat bir arada sarma dolması olacaksın, öyle mi? Çıkacaksın, geleceksin, onun verdiği rapora göre dağları bombalayacaksın. Daha önce gideceksin, gene sarmaş dolaş olacaksın. Sokaklara halkı dökeceksin. Bu ne perhiz ne lahana turşusu? Sen suçlu olmayacaksın. Ondan sonra o çoluk çocuk, o enayi sürüsü; onlar suçlu olacak. 
Asıl hain kimdir arkadaşlar, onu söyleyin bana. Kimdir? Niçin bunları konuşmuyoruz? Bir ara kamuoyu başladı ‘Kahrolsun PKK’. Tamam, zaten kahrolmuş; bunlara Allah vermiş belasını. Yani, bunlar Allah'ın dergahından da kovulmuş. Ama o meydanda bağıranlar, ‘Kahrolsun PKK’ diyenler; yanlış diyorlar. Oynanan oyun o gün neydi? Türk ile Kürtleri karşı karşıya getirip bir iç savaş çıkarmak. O değil miydi? Biz hatırlarsanız müdahil olduk ‘yanlış yapıyorsunuz’. Hayır, bazı insanların yanlış düşünceleri de olabilir. Bunlar Kürt de olmuş olabilirler ama bu eylemi onlar hak etmedi ki! Bunları kim teşvik ediyor? Kim tahrik ediyor? Sokağa kim döküyor? Kim organize ediyor? Ve biz hep maşa ile uğraştık. Onun için de bugüne kadar sevgili arkadaşlar ne yapamadık? Bu olayların önüne geçme imkân ve fırsatını asla bulamadık. Bu kafayla da gidersek asla bulamayız. 

Türkiye'nin Meselelerinin Sağlıklı Çözümü Dış Kaynaklı Olayların Tamamen Tüketilmesine Bağlıdır

Peki yapılması gereken şey nedir? Bıçakla keser gibi yabancı iradenin yönlendirmesine son vermek lazım, irtibatını kesmek lazım; sözleşmesini, anlaşmasını, konuşmasını kesmek lazım. Bunu yaptığın zaman göreceksin olay birden 100 iken, 1'e düşecek. Bir de sıfırla kendisini çarpacak. 1 x 0 ne eder? Sıfır. Ha bu 1 ay içinde olur, 3 ay içinde olur, 5 ay içinde olur. Ama o kol kesilmeden; o irtibat, o anlaşma, o görüşmeler, o sözleşmeler… Araya girip de irtibatı kesmeden yapılan bütün hareketler beyhudedir. Anlaşıldı mı? 
Şimdi ne yaptılar? Onlara “Siz durun bakalım”; düğmeye bastılar “Durun” dediler. “Bizim bu Kuzey Irak bölgesinde halletmemiz gereken bir mesele var. O sizinkinden daha evla. Esasen bu hukuki bir zemine kavuşursa, bilesiniz ki siz de hukuki bir zemine kavuşacaksınız. O zaman da bombayla kavga ile işi halletmeyeceksiniz. Demokratik yolla daha önce biz meclislerinden bunları çıkardık”. “Neyi çıkardınız?” “Self determinasyon yasalarını çıkardık. Bunlara bakmayın siz, bunlar böyle esip gürler ama kafaları çalışmaz bunların. Biz bunların mecliste toplananlarını istediğimiz yere getiririz, getirdik”. 
Yaa! Böyle konuşuyorlar. Haberiniz var mı? Geçen hafta ne dedim ben burada size? Benim istihbari bilgilerim bunlarınkilerin çok üstündedir. Öyle gizli gizli duyuyorum, alıyorum onları; size şimdi naklediyorum. Bize diyorlar “Bunlar çok enayi, çok kafasız”. He vallahi. Demeleri de caiz. Bu kadar aptallık olur mu ya? Bu kadar aptallık olur mu? Sen elindeki sermayeyi adama kaptıracaksın, o sermayeyi sana karşı kullanacak; ondan sonra kendi evladınla boğuşacaksın. Suçlu kimdir? Seni boğuşturandır. 
Türkiye'nin -merak etmeyin birkaç gün daha çok enteresan açıklamalarım olacak, birkaç gün daha sabredin- Türkiye'nin meselelerinin sağlıklı çözümü; bu meseleleri ortaya koyan menfur niyetlerin kesilmesine, menfur olayların, dış kaynaklı olayların tamamen tüketilmesine bağlıdır. Biz iç meselelerimizi kendimiz hallederiz. Bunda hiçbirinizin kuşkusu olmasın sevgili arkadaşlar. Anlaştık mı? 
Evet, bu kadar herhalde yeter. Hangi bakımdan? Terörü anlatma bakımından. Zaten elhamdülillah terörle yatıyoruz, terörle kalkıyoruz. Sade biz yatıp kalkmıyoruz; bütün bu coğrafya yatıp kalkıyor. Bu iş aynı zamanda ahir zamanın da bir alameti olsa gerek. Böyle hainler çıkacak, gelecek, yüzüne gülecek; sen de o hainle sarmaş dolaş olacaksın, suçlu başkası olacak. Bu da ahir zaman alameti. Bunu biliyor muydunuz? 

Bu Vatan Bizimdir Bizim Kalacaktır 

Yani nereyi tutarsak dökülüyor arkadaşlar. İşin ekonomi boyutuna girdiğimiz zaman bundan daha da kötü. Hangi boyutuna girsek; sağlık boyutu öyle, sosyal yardımlaşma boyutu öyle, efendim eğitim boyutu öyle; her taraf döküldü, gitti. Aklımızı başımıza devşirmemiz lazım. Önümüzdeki bu mahalli seçimlerde halkın mutlaka bir viraja girmesi gerekir. Anlaşıldı mı? Bunu artık hangi lisanla yapacaksanız şimdiden hazırlıklarınızı tamamlayın, yola çıkın. Bu mahalli seçimlerde, bu virajı millete aldırmaya çalışın. Olmazsa ne olur? 
Olmasa, olacak olan şey efendim; bilmiyorum Orta Asya'yı bilen var mı içimizde?- ya oraya gideceksiniz ya Müslüman işte, Mekke-Medine'ye gideceksiniz. Mekke-Medine'ye de gitseniz, postu kurtaramazsınız. Orayı da 4'e bölüyorlar. Biliyor musunuz? Orasını da bura üzerinde hesabı olanlar, 4 ana bölgeye tahsis etmişler. Hatta kim nerede baş olacak, bunlar dahi şu anda orada belli. Yani bu coğrafyanın insanına huzur yok.  Ehl-i Salip, kaç yıllık savaştı bu? Bush ilan etmişti, kaç yıllık? 70 yıl sürecek olan savaşa çıktı. Herhalde kıyamet zilinde savaş bitecek. Şimdi o noktaya gelmeden biz de üzerimizi ifa edelim diyorum. 
Sakın yeise kapılmayın. Ümitsiz olmayın. Biz, en büyük gücüz; bunu da aklımızdan çıkarmayalım. Bunu çıkarmadığımız, buna inandığımız müddetçe… 
Başlarken, yola çıkarken ne söyledik? Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır. Bizim kalacak; gece-gündüz, 24 saat çalışırsak arkadaşlar. Öyle çalışmanın işte süresi olmayacak, 24 saat. Gece saat 3.00'te telefon çaldı, “Buraya geleceksin”; kalkıp geleceksin. Bir asker gibi. “Şuraya gideceksin”, 2.00’de telefon çaldı; gideceksin. Ha böyle oldu mu, yeminle konuşuyorum o zaman bu vatanda kimin hesabı olursa olsun mutlaka onun gözü çıkacaktır. Gözsüz kalmaya mecburdur arkadaşlar.  Bunu da böyle bilesiniz. Zaten dikkat ederseniz olaylar o kadar gün ışığına çıktı ki hep bu adamlar bizimle uğraşıyorlar. Niye uğraşıyorlar? Koltuklarına bakıyorlar, baktıkları koltuklara kendilerine layık görmüyorlar. Diyorlar ki, bu koltuk olsa olsa Bağımsız Türkiyelilerin olması lazım. 

İnsanların Büyüklüğü Tezlerinin Gücü ve Rakipleri İle Ortaya Çıkar

Şimdi bir insanın veya bir partinin büyüklüğünü nasıl tespit edeceksiniz? Soru, Hz. Adem'in şeytanı Hz. Peygamber’inki kadar büyük müydü? Yok. Hz. Adem'in şeytan işte bir ağaçla onu kandırdı. Öyle değil mi? Küçücük bir şeytandı. Ama Rasulullah'ın şeytanı oooo. Şimdi insanların biraz da büyüklüğü tezlerinin gücü, rakipleriyle ortaya çıkar. Yani, bakarsın size şimdi kim rakip? Yani kim sizinle kavga ediyor? Kim sizi silmek istiyor? Koltukta oturup ‘bu koltuk onlara aittir’ düşüncesini kalbinden çıkarmayanlar, sizinle kavga ediyorlar. Kedilerini oturdukları koltuğa gerçekten layık görmüyorlar. Yani sizin en büyük mevkilere layık olduğunuzu bizzat onlar itiraf ediyorlar. Ne ile? Yaşadıkları bu halle. 
Şimdi gelin, var mısınız sizin koltuğunuzu tekrar geriye almaya? Var mısınız? Hadi bakalım. Varız tabii. Bu insanlar ama efendim bunun arkasında Avrupa var, bunun arkasında Amerika var, bunun arkasında orası var, burası var. Bunun arkasındakilerden hiçbir şey olmaz. İyi bunu bilelim. Göreceksiniz, hiçbir şey olmadığını onlar da yaşayacaklar. Bunların arkasından hiçbir şey olmaz. Ha bir hayalle bir vehim ile bir gölge ile maalesef yüce milletimizi ikna edip serapta yürütmeye çalışıyorlar. Koşuyorlar, koşuyorlar, “su göründü”, Allah Allah… Yav değilmiş. Biraz daha koşuyorlar, koşuyorlar, “su göründü”; değilmiş. Ekonomileri böyle değil mi? Şu zaman düzlüğe çıkacağız. Koş babam koş, koş babam koş; değilmiş. Bir hücum daha, bir hücum daha; milletin anası, dini ağladı. Cebinde verecek bir şey kalmadı. Vergi yağmuruna millet tutuldu. Ha şimdi millet de biraz da bunu hak etti. Değil mi? Sen çocuğuna maaş vereceksin, kendine maaş vereceksin, hastasını tedavi edeceksin, geçim garantisini noter tasdikli senetle vereceksin; sana arkasını dönecek. E kaderin de sillesini elbet böyle yiyecek. Bir çuval kömüre tav olursan; efendime söyleyeyim yazın ortasında yanarsın, kışın ortasında da donarsın. İş budur. 
Bizim milletimiz de ariftir, hatasını anladı mı da bir anda ondan geriye döner ve dönüş başlamıştır. Ancak, vazifeniz başında olursanız. Anlaşıldı mı? Vazifenizin başında olursanız. 
Sizi tebrik ediyorum, tekrar kutluyorum. İkili çalışmalarınızda sizleri baş başa bırakıyorum.

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir