info@profdrhaydarbasenstitusu.org

7 Haziran 2015 Seçimleri Öncesi İstanbul İl Teşkilat Toplantısı - İstanbul / 30 Nisan 2015
18/01/2025 SİYASET 14

    Neler Okuyacaksınız

En Büyük Problemimiz Üniter Yapımızın Paramparça Edilmesidir

Bunun üstünde bir bela beklemeyin, en büyük bela budur. Ha Hocam böyle de, yani savaş mı yapacağız? Hayır. Her şey bugün demokratik yolla oluyor. Bölmek isteyenler de, milleti ikna ederek bölmek istiyor. Mesela biz de diyoruz ki “Bölmeyin”. Biz de milleti ikna ederek böldürmeyeceğiz inşallah. Bana göre bugünün en büyük problemi bu. Ha milletin karnı aç mı? Aç, doğru. Bu yüzden hırsızlık yapıyor mu? Doğru. Yolsuzluk yapıyor mu? Doğru. Fakat bunlar vatanın olduğu yerde yapılır, olmadığı yerde yapılmaz ki. Yani en büyük problemimiz bu üniter yapımızın paramparça edilmesidir. 
Adam, bir arkadaşımız; ya ne istedi ki yapamadı. Diyelim ki şu kâğıdı benim masamdan birisi alacak. O taa Ankara'da. Talimat verse vallahi gelir biri bunu elimden alır, önümdeki programı; o derece yetkili bir insan. Her şeyi yaptı, her istediğini hayata geçirdi. Şimdi diyor ki “Bu sistem kâfi değil”. Neymiş? Daha fazla yetki istiyormuş. Ben de şimdi soruyorum vatandaş olarak; “baba güzel de sen ne istedin yapamadın? Ne istedin?” İstediğin her şey... Şimdi istiyor, diyor ki “Ben kral olacağım, cumhurbaşkanlığı yetmez bana”. Peki arkadaşlar kral, yani onun anladığı manada kral, bir üniter yapılı devlette olmuyor.  Onun dediği başkan, böyle dağılmış yerleri bir araya toparlayan federasyonun adına deniyor; o federasyona başkan lazım. Federasyon olmadan da başkan olmaz. Burada hukukçu ağabeyimiz var. Yanlış mı konuşuyorum Hocam? Yani federasyonu olmadan bir memleketin başkana kavuşması hukuken imkansızdır. 
Demek bu arkadaş diyor ki “Ülkeyi federatif yapılara böleceksiniz”. Türkçesini anlatıyorum size; başkanlık isteyen arkadaş bize Türkçe diyor ki “Ülkeyi federatif yapılara böleceksiniz”. Ha bir tane Güneydoğu’da, bir tane Karadeniz’de, bir tane işte İç Anadolu'da, bir tane Marmara'da… Sayıyor. Nedir bunlar? Güneydoğu'da malum. Karadeniz'de bizleri. Bize de bir pay düştü, sağ olsun. Laz Devleti’ni, Cumhuriyeti’ni kuracağız; Kürt kardeşlerimiz Kürt Cumhuriyeti'ni kuracak; Çerkezler Çerkez Cumhuriyeti'ni kuracak. Kısaca Boşnaklar Boşnak’ı, Rumlar Rum Devleti'ni derken o federatif yapılar bir araya gelecekler; bunun adı ‘federasyon’dur. Federasyonun başına ne lazım? Bir başkan lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın istediği sistem bu. Buna ne diyorsunuz?
Tabi ‘hayır’ diyeceksiniz. Bunun ötesi yok. Allah belamızı verir, bunu iyi bilesiniz. 

Bir Devletin En Mükemmel Yapılanma Tarzı Üniter Yapıdır

Bir devletin de nihai yapılanması, en şık yapılanması, en faydalı yapılanması, en mükemmel tarzı üniter yapıdır. Yani şu andaki yaşadığımız yapılanmadır. Niye? Bakın benim ne hakkım var, bir genel başkanım, aynı hakların tamamı sizin. Böyle bir şey var mı ya? Yani benim sahibi olduğum bütün haklara siz sahipsiniz. Artı, sizin sahip olduğunuz haklara ben de sahip olabiliyorum. E peki ne istiyoruz biz Allah’tan, belamızı mı istiyoruz? Yetmedi, en cahil kabul ettiğimiz bir insan; o ne hakkına sahip, sen de o hakka sahipsin. O cahil dediğimiz adam etrafını ikna etse başbakan olur, cumhurbaşkanı olur. E sen de onu olursun. Yani kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yok. Hiç kimsenin. 
Arkadaşlar dünyada en mükemmel nizam budur. Kimin imtiyazı vardır? Allah'ın düzeni de budur yanlış anlamayın. Allah'ın düzeninde imtiyaz sahibi var. Kim onlar? Takva sahibi Müslümanlar. Zaten onları biz kabul ediyoruz. Öyle değil mi? Öyle bir adam gösterin gidip ayaklarının suyunu içelim. Bunlar diyor ki “Biz bir bölgenin insanına imtiyaz tanıyacağız”. E öteki de çıkacak, ne diyecek? “Ona verdin de bana niye vermiyorsun?”. Ona verdin. Türkiye'de 36 tane etnik gurup var. Peki 36'ya Türkiye'yi biz bölersek… Allah muhafaza etsin. 
Sevgili arkadaşlar kısaca bu… Ben bunu tabi bir talep, ihtiyaç olarak görmüyorum; bu bir hastalık. Şimdi bir insan hastalandı mı, yani en büyük hastalık da budur yanlış anlamayın. Vadiler dolusu altını var ama hasta; kalbi hasta.
“Fi kulubihim maradun, fe zadehumullahu marada ...” (Bakara Suresi, 10. Ayet)
Allah Allah… Kalp hasta, hasta kalp. Allah onun hastalığını çoğaltıyor. Çünkü hastalıkta Allah muhafaza etsin, tevhid yok; hastalıkta fitne var. O tevhide karşı. Allah onun fitnesini çoğaltıyor, ondan sonra da kalbini mühürlüyor. Öyle değil mi? E kalp de mühürlendi mi onun hiçbir kıymeti kalmıyor. 
Şimdi sevgili kardeşlerim, biz bu üniter yapımızı devam etmeye kararlıyız değil mi? Ben konuştuğum için değil, inandığınız için tamam mı? Yani inanıyoruz. Niye? Senin benden, benim senden farkım yok da ondan.  Ha çıkarız ara sıra ağalanırız. O devletin bize verdiği hak değil. Nedir? İşte birbirimize olan nazımız, niyazımızdan dolayı. Müsaade edersen ağalanırız. “Defol, kafanı kırarım.” Bu bir hak değil.  Gönül arasındaki ilişki, aile içindeki ilişki; bu bir hak değil, bir imtiyaz da değil. Onun için en güzel yapılanma, üniter yapılanmasıdır. Allah bunu bize hediye edenlere rahmet eylesin, mekanlarını cennet etsin. 

Mustafa Kemal Atatürk’ü Benim Eserimle Tanıyacaksınız

Bakınız başta Mustafa Kemal Atatürk'ü benim olduğum toplumda her yaz… Akçaabat'ı bilenler vardır, hemen Akçaabat'a girdin mi 3 dönüm büyüklüğünde, 3.000 metrekare büyüklüğünde, şimdi oralara bir sürü yapılar yapıldı, bir bahçe vardı; Uzun Ali'nin Bahçesi denirdi buraya. Sabah 9'da giden olurdu, 10 da giden olurdu; akşam namazına kadar, hatta yatsı namazına kadar sohbet edilirdi. İşin enteresan ta… -çocuklar şu ceketi çıkarsam ayıp olmaz değil mi? Tahtını devirdi- dinlerdik. Ağabey diye kabul ettiğimiz bazı arkadaşlarımız gelirdi, bunlar ağabeylerimiz. E okula giderdik, okurduk; okuduğumuz Mustafa Kemal'i anlatamazdılar bize, öğretmenim ifrata giderdiler. Onun meziyetlerini şu anda ben eseri tamamladım, müthiş bir eser çıktı ortaya, göreceksiniz. Mustafa Kemal Atatürk'ü o zaman tanıyacaksınız. Tabi öğretmenler anlatamadı bize. Öğretmenin anlattığı Atatürk'ü adam geliyor pazar günü mahvedip gidiyor. E bizde izahını yapamıyoruz, “Bu yanlıştır” diyemiyoruz. Ya anlatılanları kalp kabul etmiyor, mantık kabul etmiyor ama yanlış olduğunun da izahını yapamıyoruz. Gençliğimiz hep böyle geçti. 
3.    A İslami Gurupta Olup da Atatürk Aleyhine Konuşmayan Bir Tane Adam Göremezsiniz, Haydar Hoca müstesna
Bir defasında merhum annesine, Allah gani gani rahmet eylesin. Ben Zübeyde anamızın bir şefaat ehli insan olduğuna inanıyorum, bu benim kalbi inancım. Çünkü bu kadar iftira bir insana yapılamaz. Adam diline onun namusunu doluyor. Tabi bu da beni çok üzdü. Orada sesimizi çıkartamadık. Eve gittim. Sabaha kadar koydum, kaldırdım, koydum, kaldırdım. En sonunda sabah namazına durdum. Sabah namazında, namaz içinde kalbime bir anda “Ya bu adam Paşa. Osmanlı'nın Paşası buysa Osmanlı nedir? Yani Osmanlı Paşasının anası bu ise, Osmanlı nedir?”. O çözdü düğümü. Vay dedim ahlaksızlar, bu kadar büyük yalan olur mu? Ve ondan sonra direndik ama bu pasif direnme. Kimseye de düşünceni anlatamıyorsun. Bakınız bizim İslami grupta olup da Atatürk'ün aleyhine konuşmayan bir tane adam gösteremezsiniz; Haydar Hoca müstesna.
Şimdi benim huzurumda olduğunuz için alkışlıyorsunuz ama gerçekten söylüyorum, hiç ben Atatürk'ün aleyhinde konuşurken gördünüz mü? Niye? Ben Allah'tan korktum. Nereden, nasıl, nasıl yani sen kimsin? 
Şunu gördüm. Biz öyle bir devlettik ki, imparatorluktuk. Yani imparatorluk, küçük bir devlet değil; sınırları Viyana kapısı, Japon sınırları.  Bu topraklarda bir devlet at koşturuyor. Cihan padişahı; yani bir ülkenin padişahı değil, cihan padişahı. Bu çöküyor, bir Allah'ın kulu da çıkıyor buradan Misak-ı Millî dediğimiz sınırlar içinde bir devlet kuruyor. E ben şimdi bir dernek kuruyorum, vallahi yaşatamıyoruz. İşte televizyonumuz var, 1-2 tanesini kapattılar. Ya 1-2 televizyona sahip çıkamayan bu dönemde bir insan, bir devlet kuruyor ve o devlette hakları %100 veriyor.

Bildiğimiz Atatürk Bize Ait Olan Değil, İnönü’nün Tanıttığı Atatürk’tür   

Rahmetlik olduktan sonra birileri geliyor, sanki ona mal edercesine icraatlarda bulunuyor, onun işlediği cinayetleri ona mal ediyorlar. Ha bunu ne zaman öğreniyoruz? Rahmetli Atilla İlhan, Allah mekanını cennet etsin, dedi “Bu Atatürk bize ait Atatürk değil”. “Bu“dedi “İnönü'nün Atatürk’üdür”. Bak ilk defa da burada söylüyorum. “Bu” dedi “bu tanınan Atatürk, İnönü'nün tanıttığı Atatürk’tür”. Şimdi İnönü’nün tanıttığı Atatürk, bizim Atatürk değil. Benim size tanıttığım Atatürk, Atatürk’tür. Allah mekanını cennet eylesin.

“Şeriat Gelmez; Şeriat Yaşanır”

Şimdi arkadaşlar, yani bu yapılanmayı kimse kabul etmiyor. Bunu değiştirecekler. Bunu değiştirmek isteyenleri de şahsen ben kabul etmiyorum ve sizler de kabul etmiyorsunuz. Bu sistem, üniter yapı; bizim akaid kurallarımıza, fıkıh kurallarımıza, her şeyimize uygun bir sistemdir. Bir tanesi, bir hoca, alim bir şahıs çıksın desin ki “Hayır şurası bizim şu görüşümüze, İslami görüşümüze aykırıdır”. Ben onun elini öpeceğim, ayaklarının suyunu içeceğim, ona talebe olacağım. Ama böyle bir hoca bugüne kadar gelmedi. Böyle bir ilim yok. O ilim bende Allah'ın izniyle. Biz bu toplumda istediğimiz gibi dört dörtlük dinimizi yaşarız. 
Bir hatıramı nakledeceğim size. Şeriat gelecek, vahşet bitecek dedikleri dönemde ben çıkardım bunu diyenlere “La oğlum, şeriat gelmez; şeriat yaşanır”. Şeriat gelecek diyen adam, namaz kılmıyor. Vallahi bak yeminle konuşuyorum.  Ben gidiyorum zikre, zikre gelmiyor. Lan sen kimin şeriatından bahsediyorsun? Allah'ın şeriatı ise namaz kılmaktır, oruç tutmaktır, zekât vermektir, hacca gitmektir ve Allah'ı zikretmektir, kul olmaktır; sende bunların hiçbiri yok ve şimdi onlar diledikleri şeriatı getirdiler. Burada bir İslam var mı, insan hakları var mı, demokrasi var mı? Şimdi bütün görev, demek bize düştü. İstesek de istemesek de biz harekatın öncüleriyiz.

BTP Olarak Her Mahallede, Sokakta, Apartmanda Temsilcilerimiz Olması Lazım

Şimdi sevgili arkadaşlar, İstanbul'da 39 tane ilçemiz var. Allah'a şükürler olsun bütün ilçelerde teşkilat yapılanmalarımız mevcut.  Hem erkek kardeşlerim hem hanım arkadaşlarım şunu yapacaksınız; ilçenizde zaten idareniz var. Her mahallede en az 5 kişiden oluşan mahalle idare merkezi kuracaksınız seçim için, 5 kişi. Artı, her mahallenin kaç sokağı var? Şimdi biz asgarisinden yola çıkalım, 150 tane.  150 tane ilçemiz varsa, şey sokağımız varsa her sokağa da 5’er tane sokak temsilcisi bulacağız. Erkek arkadaşlarım anladınız mı? Ne yapacaksınız? Rakamlar aslında fazla ama biz 5’e razıyız, kanaat ehliyiz. Yani mahallede 5 tane merkez olmak üzere 5 temsilci arkadaşımız merkez. Önüne sokakları koyacak. Bakırköy’de çalışıyor. Bakırköy’ün A Mahallesi; A Mahallesi'nde 5 kişilik bir heyetimiz var. O heyet sokakların listesini önüne koyuyor. Her sokakta 5 kişi buluyor. Anladık mı arkadaşlar? Anlamayan var mı?  Hayır, değil mi? 
Tabi bir de sandık müşahitleri, şimdi arkadaşlar tamam da bizim bir sokak var, orada bir apartman var ve apartmanda 100 daire var, 50 daire var; bu da bir mahalle. Bizim köyde o kadar şey yok. 
Şimdi onun için her apartmana mutlaka bir tane temsilci koyacağız, apartman temsilcileri. Peki bu kardeşlerimiz ne yapacak? Bu kardeşlerimiz Bağımsız Türkiye Partisi’ni anlatacak. Çok şey bilmenize gerek yok. Ne diyeceksiniz? Kardeşim, sen çalışıyor musun, işçi misin, memur musun, kaç lira maaş alıyorsun? Atıyorum 1.000 lira. Haydar Hocam size asgari 5.000 Türk lirası maaş verecek. Bir defa bunu kulağına küpe yapacak. Kim? Hem kadınımız hem erkeğimiz. Biz 5.000 Türk lirası maaş alacağız. Nereden? Devlet babamızdan. Memur olan, işçi olan. Anladık mı bunu? Kaç lira maaş alacaksınız? 5.000 Türk lirası maaş alacağız.  

Vallahi de Billahi 5.000 Lirayı Biz Su İçinde Veririz

Hanımlar, bak bu seçim sizin olacak. 1.500 Türk lirası hanımlar da maaş alacak. Aybaşı geldi mi, 1.500 Türk lirası para alacaksınız.  Bu seçimi kim kazanacak? Kim kazanacak? Hanımlar kazanacak. Bak üniversiteyi… Hoş geldiniz… Üniversiteyi bitiriyor erkek olsun, kadın olsun 900 liraya çalışıyor. O da iş bulamıyor. Ben evinde beyine hizmet ediyor, oğlunu yediriyor, kızını içiriyor, okula gönderiyor; onu işçi kabul ediyorum, 1.500 lira aylık veriyorum.  Bunu kardeşlerim, çok iyi anlatacaksınız ve de söz alacaksınız. Bakın diyeceksiniz ki “Sen oy vermezsen, taassup eder. İşte benim partim var dersen, bak ben bu haktan mahrum oluyorum. Bu hak benim hakkım. Bunu ben alacağım. Senin hakkın, bunu alacaksın. Ha almadın, senin saçlarını süpürge yaparım”. Tabi korksun biraz ya! Sakın korkutmayın, sonra gelmez melmez. “Bunlar teröristtir” derler. 
Yani bu kardeşlerimizi ikna etmemiz lazım ve çocuklarımız 250 Türk lirası maaş alacak. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanken “3’er tane çocuk yapın”. Ulan bu çocuk toprak mı yiyecek? Ne veriyorsun ona? Hiçbir şey. Benden duydu, 30 lira vermeye başlamış; günlük 1 lira.
Şimdi arkadaşlar bunu yapacağız ama diyecekler size ki “Güzel de nereden buldunuz bu parayı siz? Bu yoğurdun bolluğu nereden geliyor?”. Haa “Hz. Hızır, bizim Hocamız’ın arkadaşı” diyeceksin.

Senin Gibi Ayakkabı Kutusuna Koyarsan Bir Şey Bulamazsın

Çocuklar ben 5.000 lira dedim. Allah şahit şu anda 10.000 lira diyebilirim. Ha diyecekler ki “Ya bu kafayı üşüttü”.  Bak vallahi de billahi 5.000 lirayı biz su içinde veririz.  Hemen hesap ediyorum. Bizim yeraltı kaynaklarımız 3 katrilyon dolar, 3 katrilyon dolar. Bakınız çocuklar, biz ayda 2 trilyon dolar para basarak bunları ortaya çıkarsak, yani 2 yılda şey tek yılda 2 trilyonluk madeni işleyebilsek; bu servet bize kaç sene gidiyor biliyor musunuz? Çocuklar konuşmayın, kızlarımdan alacağım. Kaç sene yetiyor?  1500 yıl bu servet yetiyor bize, 1500 yıl. Ya bu adamlar kör değil de, sağır değil de, dilsiz değil de nedir? Allah aşkına söyleyin bana. Bu kadar servetin var; sen 940 liraya talim ediyorsun.  Ondan sonra nerede bu… Hadi oradan terbiyesiz seni. Nereden bulacağım? Senin gibi ayakkabı kutusuna koyarsan bir şey bulamazsın. 

Madenimizi İşlettiğimizde, Madenlerimiz Bize 1500 Yıl Yetiyor 

Bu dediğimi iyi anlayın. Bak bizim öyle servetimiz var ki yerin altında, 2 trilyon dolar. Bunun karşılığında madenimizi işlettiğimizde, madenlerimiz bize 1500 yıl yetiyor. Anladık mı bunu? Sevgili kardeşlerim, şimdi 1500 yıl sonra da dünya bilmem ki yerinde kalacak. Yani kıyamet sabahına kadar bu servet bizi bakıyor; sadece bu. 
Ama yetmedi, bir de devletlerin işletmelerden aldığı vergiler var. Bu işletmelerden 100 bin, evet 100 bin Türk lirasının altında geliri olandan vergi almayacağız; yani esnaf. Ya zaten bu adam zor zar geçiniyor. Bundan vergi almayacağız. Kimden alacağız? Para kazanan adamdan alacağız, ayakkabı kutularına koyanlardan alacağız. Öyle mi? O zaman aldığımız bu vergiyi de 500 milyar olarak değerlendiriyorum; 500 milyar Türk lirasına çevirdik dövizi. Ne etti? 5 trilyon. 500 milyar da yarım trilyon.  Etti mi sana 5,5 trilyon. Gayrisafi milli hasılamız şu anda 2 trilyon. İlave edin, ne etti? 7 trilyon. 
Ne bileyim efendim rüzgâr enerjisinden, güneş enerjisinden, akıntı enerjisinden vs. tam 250 milyar Türk lirası karşılığında bir kaynak. Yani toplam bizim şu anda elimizde kaynak 7 trilyon 750 milyar Türk lirası bir kaynağımız var. 
Size verdiklerim 5.000 lira, 1.500 lira, 1.000 lira… Bunları toplasan 2 trilyon etmiyor. 2 trilyon o, 7 trilyon 750 milyardan çıkartın; 5 trilyon 750 milyar daha elimde benim para var.  Nereye harcayacağız bunu? Çocuklar söyleyin. Yani endişe etmeyin, bütün bunları bizim verecek gücümüz var. Ama biz milleti, devleti, vatanı düşünmez de çıkarlarımızı, sadece kendimizi düşünürsek Allah senin gözünü kör eder, sana hiçbir şey… Haydar Hoca’nın gördüğünü sana göstermez. Niye? Gözün senin kör.  Allah senin kulağını tıkar, Haydar Hoca'nın işittiğini işitemezsin. ‘Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim ve alâ ebsârihim gışâvetun ve lehum azâbun azîm’, ‘ya kör oldu göz, kulak sağır oldu’. ( Bakara Suresi, 7. Ayet) Büyük bir azap bu, asıl azap bu; hakikati göremiyorsun.
Şimdi yarının Türkiye’sini 7 Haziran’da inşallah hep beraber ellerimizle Bağımsız Türkiye olarak ayağa kaldıracağız. Bana söz veriyor veriyor musunuz çocuklar? Allah razı olsun. 
Evet, Allah hepinizden razı olsun, hepinize teşekkür ediyorum. Böyle şunu anlamadım veya şunu anlamam lazım diye sormak istediğiniz soru varsa buyurun, çekinmeyin, sorun.  Yani her şeyi anladınız. 
O zaman bize müsaade, diyorsunuz. Hepinize teşekkür ediyorum.
 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir