Neler Okuyacaksınız
Sevgili İstanbullular,
Bu tarihi güne hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bugün size çok konuşacağım, özel, ama çok da kıymetli fikirlerimiz düşüncelerimiz var. Beni can kulağı ile dinlemenizi ve aldıklarınızı da buradan gittikten sonra kıymetli vatandaşlarıma bildirmenizi, bir bilek bir yürek olarak 7 Haziran'a girmemizi sizden istirham ediyorum. Var mısınız?
Türkiye Cumhuriyeti'nin Üniter Yapısına Yapılan Saldırılar
Batının Bize "Soykırım Yapıyorsunuz" Demesinin Temelindeki Esas Neden
Kardeşlerim ülkemiz maalesef yoğun bir tehdit altındadır. Bir bakıyorsunuz ki durup dururken ülkenin üniter yapısının bozulması, federatif yapı ile federasyona getirilmesi, başkanlık sisteminin tartışmasına başlanması dönemine girdi.
Bu nedir?
Sevgili kardeşlerim bunu anlamak için geçmişe dönüp, aslımızın ne olduğunu size anlatmam lazım. Anadolu kapıları 1071 tarihinde, Malazgirt Meydan Muharebesi ile Müslüman Türk'e açıldı. Ancak 1200’lü yıllara kadar kapılar açılmasına rağmen Yezdani’ye, Keldani’ye, Süryani’ye, Rum’a, Ermeni'ye, Boşnak’a, Arap’a, Laz’a, Çerkez'e, Kürt’ü biz anlatamadık. Hacıbektaş 1200’lü yıllarda Anadolu’ya ta Horasandan 7.000 km. uzaktan geliyor, Hacıbektaş’a ikamet ediyor. Kapı kapı dolaşıyor etnik grupları bir araya getirerek İslamlaştırıyor. Müslüman olan bu topluluklar bu etnik gruplar, "İnsanlık, Hacıbektaş gibi örneklere muhtaçtır. Biz de onun gibi Türkoğlu Türk olduk" diyorlar.
Sevgili kardeşlerim batının bize "soykırım yapıyorsunuz" demesinin temelindeki esprisi budur. Biz hiçbir milleti zorla İslamlaştırmadık. Hiçbir milletin zorla Türkleştirmedik. Saraybosna'ya gidin, Bosnalılara sorun "Nesiniz?" "Biz Türkoğlu Türk’üz" derler. Ama hiç kimse zılgıtla, eziyetle bir noktaya getirilmemiştir. Gönülden, eğer Müslüman olmak buysa, Müslüman olduktan sonra medeni hayatı en mükemmel şekilde Türk gibi yaşamak buysa, biz de "Türkoğlu Türk olduk" dediler. Batı hala bunun acısını çekiyor. Her olayda "Siz baskı yaptınız, bizi aslımızdan değiştirdiniz" diyorlar. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki; batının, ecnebinin bize yapamadığını kendi içimizdeki gafiller yapmak isteme durumuna gelmişlerdir. Ne diyorlar? "Efendim bu yapı faydalı değil. Onun için bu yapının değişmesi, başkanlık sisteminin gelmesi lazım."
Mustafa Kemal Atatürk'ün bize hibe ettiği anavatanımızın en güzel şekli "Türkiye Cumhuriyeti Laik Demokratik Hukuk Devletidir."
Sayın Cumhurbaşkanım soruyorum sana “Sen bu üniter yapıda ne istedin de yapamadın?”
“Hangi hukuk sana mani oldu?”
Güneydoğu Anadolulu kardeşime hizmet etmek istedin de hukuk sana mani mi oldu?
Ona İş buldun da "hayır bu işi veremezsin" diyen mi oldu?
Dağdan gencini indirip iş sahibi yapmak istedin de "hayır bunu yapamazsın" diyen mi oldu?
Hanımına iş buldun, babasına iş buldun, kardeşine iş buldun da "hayır, yapamazsın" diyen mi oldu? Peki, senin istediğin ne?
Güneydoğulunun hakkı yokmuş. Sen devleti tanımıyorsun, devleti bilmiyorsun. Bu devlet üniter yapısıyla, Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün bize hibe ettiği anavatanımızın en güzel şekli "Türkiye Cumhuriyeti Laik Demokratik Hukuk Devletidir."
Sen ne demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun, lütfen söyle. Senin demek istediğin, bizim kitabımızda yeri olmayan.
Türk - Kürt arasında ayrılık gayrılık yoktur "Biz bir bilek bir yüreğiz"
Haa, Güneydoğulu kardeşlerime hizmet edildi mi? Değil, doğru. Ama bunu devletin kanunları yapmadı, siyasiler yaptı. Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ten günümüze kadar gelen siyasiler, orasını terk etti. Sadece orasını mı? Ben Karadenizliyim, Karadeniz’i terk ettiler. Karadeniz'de dağlar böyle çok yamaç diktir. Bir köye gitmek için o dağlardan tırmanacaksın. Hiçbir hizmet gelmemiştir. Ama bu devletin günahı değil. Kimin günahı? Siyasilerin günahıdır.
Güneydoğu hakkında esasen Batının ciddi projesi vardı. O proje Millet ve Güneydoğuyu ayırma projesiydi. Sevgili kardeşlerim Lozan'da bu gündem edildi. Mustafa Kemal Atatürk Merhum İnönü’ye giderken, aynen şunu söyledi:
“Şayet size Kürt vatandaşlarımızdan bahis açılırsa derseniz ki; "Onlar Müslümandır, bu milletin evladıdır, Türkoğlu Türk’tür.” Ayrılık gayrılık yoktur, sevgili kardeşlerim. Şimdi gelmişler –eee- bu güzel vatanı bölmeye çalışıyorlar. Hakları verilmemiş de bu beyefendiler haklarını vereceklermiş. Böyle bir şey yok. Böyle bir şeyin olması asla mümkün değildir. Biz bir bilek bir yüreğiz. Var mısınız bunu ilelebet devam ettirmeye? Var mısınız?
Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu'yu Yoğuran Büyük Maneviyat Adamıdır
Anadolu'nun Türklüğü bir medeniyet, bir kültür, maneviyat birliğidir, din birliğidir
Sevgili kardeşlerim her konuya bu kadar detaylı girmemiz mümkün değil. Hacıbektaş’tan açılmışken Hacı Bektaş-ı Veli, Anadolu'yu yoğuran büyük maneviyat adamıdır. Ve bu milletin Türklüğünün mührünü vuran Hacı Bektaş-ı Veli’dir. Babası Peygamber sülalesinden Musa Kazım Hazretleri, annesi bir Türkmen Hanımefendisidir. Türkoğlu Türk’tür. Anasına olan sevgisinden dolayı, kendisi ile beraber olanların adına "Türk" ismini vermiştir. İşte Anadolu'nun Türklüğü bir medeniyet, bir kültür, maneviyat birliğidir, din birliğidir, sevgili kardeşlerim.
Şimdi Hacıbektaş’ın oluşturduğu bu mükemmel mozaiği dağıtmaya çalışıyorlar. Buna engel olmaya var mıyız sevgili kardeşlerim? Var mıyız?
Anadolu’yu İslamlaştıran Alevi kardeşlerimizdir
Anadolu'da Ehlibeytin nefesi bütün insanlığı diriltti. Ve Anadolu’nun İslamlaşmasında, Ehlibeytin nefesi 1 numaradadır. Yani Alevilerin Ehlibeytin bir parçası temsilcisi olduğu için Alevilerin Anadolu’yu İslamlaştırdığını biliyor musunuz? Biliyor musunuz? Öğrenin.
Anadolu’yu İslamlaştıran Alevi kardeşlerimizdir. Onları tebrik ediyoruz.
Ama bugün geldiğimiz noktada Alevilerin Cem evleri hukuki değildir. Neymiş bunlar İslam'dan değilmiş. Böyle bir şey İslam'da yokmuş.
Peki, İslam'da Hristiyan’ın kilisesi var mı?
–Yok!
E ee. 60.000 kiliseyi sen açtın.Bunun hukuki statüsünü hazırladın da Alevi kardeşlerimin Cem Evlerinin hukuki statüsünü niçin hazırlamadın? Şimdi var mısınız bunlara ders vermeye. Bu milleti bölmek isteyenleri kaldırıp atmaya var mısınız?
Alevi kardeşlerim şimdi beni iyi dinlesin, beni iyi dinleyin.
Cem Evleri İbadethanedir
Cem evleri Ashab-ı Suffa’nın yaşadığı yerdir. Ashab-ı Suffa Peygamber Mescidinin hemen bitişiğinde olan mekânın adıdır. Müslüman olanlar oraya gelirler, orda toparlanırlar, içerler, yerler ve de sohbet yaparlar, Allah'ı zikrederlerdi. Onlar bu yönü ile tanınan takva ehli Müslümanlardı. Bugün Cem Evleri’nin fonksiyonu budur.
Biz de cem evlerinde ne yapıyoruz?
Allah'ı zikrediyoruz, Kur'an okuyoruz, yemeğimizi yiyoruz, sohbetimizi yapıyoruz ve de istirahatımızı yapmıyor muyuz? Onun için Cem evleri İslami statüde Peygamber Aleyhisselam Efendimizin Ashab-ı Suffası'nın kaldığı yerin adıdır ve islamidir.
Sevgili arkadaşlar işte Anadolu’yu böylece hallettikten sonra günümüzde gelip bunu ayrılık unsuru haline getirmeye ve de memleketimizi paramparça etmeye çalışıyorlar. Ama bu millet birdir, beraberdir, bir bilektir, bir yürektir. Var mıyız? Var mısınız? Allah hepinizden razı olsun.
Bağımsız Türkiye Projeleri
Şimdi gelin neler yapacağız?
Ben sizi açlıktan kurtaracağım, işsizlikten kurtaracağım. Yeniden bağımsız bir Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'sini inşaat edeceğiz, var mısınız? Bizi her yerde gizlediler, bizi yok etmeye çalıştılar. Ama şunu iyi bilin ki; bunların artık alacak nefesi kalmamıştır. İnşallah bundan sonra elinizin tersiyle 7 Haziran’da bunların gerek iktidarını, gerekse muhalefetini sandığa gömeceksiniz. Var mısınız buna? Var mısınız?
BTP TOKİ Projeleri
Sevgili kardeşlerim, bendeniz Allah nasip ederse, iktidar olduğumuz gün, bu konut projeleri bana aittir. TOKİ’nin projeleri bana aittir. Ama bunun aslı şuydu:
Biz bunu devletin hazine arazisinde yapacaktık. Atıyorum 100 metrekarelik bir daire kaç paraya mal oldu?
50 bin liraya. O günün şartlarında 50 bin liraya. Bunu 20 yıl vadeli -kardeşlerim- vatandaşlarımıza verecektik.
Zaten bizim projemizde bir de vatandaşlık maaşı vardır. Kardeşimiz vatandaşlık maaşını alacak, bir kısmını evinin taksitine verecek ve bedava daire sahibi olacaktı.
Buna bunlar mani oldu. Var mısınız bunlara derslerini vermeye?
Niye mani oldular?
50 bin liraya mâl ettiği daireyi 250 bin Türk Lirasına sattı.
Arkadaşlar bak 50 bin liralık daireyi kaç paraya satıyor şimdi bize?
250-300 bin liraya. Ben o zaman demiştim ki;" kardeşlerim sakın bunlardan daire filan almayın! Vallahi ileride borcunuz ödeyemeyecek, evi verdiğiniz halde kurtaramayacaksınız."
Şimdi beni görüyor diyor arkadaşlar ki; "Hocam çok doğrusunu söyledin." Niye? "Eee faizli veriyorsun. Ödediğin hep faize gidiyor."
Bunların sevgili arkadaşlar millete hizmetten yana nasipleri yoktur. Bunu iyi bilin.
BTP Vergi Politikaları
Sevgili kardeşlerim, vergi konusuna temas ediyorum. Biz vergiyle milleti inim inim inleten bir zihniyete karşıyız. 100 bin Türk lirasının altında geliri olan vatandaşlarımızdan bir tek kuruş vergi alınmayacaktır.
Hocam peki sen Devleti, Memuru, işçiyi, askeri, polisi nasıl idare edeceksin?
Birazdan ben size kaynakları okuduğumda göreceksiniz ki; Haydar Hoca bunlara benzemez. Bunlar yeme kapısında doğdu, Haydar Hoca'dan verme kapısında doğdu.
Onun için 100 Bin Türk lirasının altında geliri olan vatandaşlarımızdan hiç bir vergi almayacağım.
BTP Ormancılık Politikaları
İki Ormancılık.
Sevgili kardeşlerim ormanlarımız, maalesef acemi ve de cahilce davranıştan dolayı bitiriliyor, tüketiliyor. Sık sık bilhassa yaz mevsiminde ormanlarımız yangın ile karşı karşıya kalıyor. Bütün bunların önüne geçeceğiz. Ağaçlandırmayı hızlandıracağız. Artı ağaç sanayisini devreye koyacağız. Mesela parke sanayisi, mesela mobilya sanayisi. Bunları ama şu anda olduğu gibi amatörce değil, profesyonelce, yüz binlerin çalıştığı ekmek yediği bir kapı olarak hayata geçireceğiz.
Ben varım, siz var mısınız?
BTP Ulaşım Politikaları
Sevgili nakliyeci arkadaşlarım, otobüsü olan, taksisi olan, kamyonu olan, vesaire arabaları olan kardeşlerim beni iyi dinleyin.
Arabanıza biniyorum, bakıyorum. Taksi ise eski, kamyonsa çok eski, -hele efendime söyleyeyim- otobüsse çok zar zor, o da çok zengin olursa. Şimdi size uzun vadeli faizsiz kredi vereceğiz. Allah nasip ederse bütün bu vasıtalarınızı yenileyeceğiz.
Var mısınız? Var mısınız?
BTP Gençlik Politikaları
Sevgili arkadaşlar diğer bir husus gençlerle ilgilidir.
Sınavsız Üniversite
"Gençler milletimizin geleceğidir."
Geleceğinizin sağlam olması için gençliğinizin yetişmiş ve de kültürlü, eğitimli, maneviyatlı, donanımlı olması lazım. Ama bugün maalesef biz gençlerimizin önünü kesiyoruz. Çocuklar liseyi zar zor bitiriyor. Ondan sonra gel! Eee ne olacak? Sınavlara gir! Üniversiteye girmek için sınava giriyor. Kardeşim şu kadar milyon insanın içinde 250-300 bin insan üniversiteye girerse, bunun beşte dördü harcanır, ancak beşte biri üniversiteyi kazanır. Onun için her yıl öğlenci kardeşlerim, evlatlarım üniversiteden mahrum kalıyorlar. Şimdi gençler size hitap ediyorum, var mısınız bu setleri yıkama atmaya?
Var mısınız? Allah hayırlı eylesin. İnşallah sınavsız üniversitenin kapılarını açıyoruz, var mısınız?
7 Haziran’da bu yetkiyi verin, ilk gün alacağımız karar "Sınavsız üniversite"dir.
Şimdi bu insanlar eğitimi bilmediği için, "E peki bu kadar insanı ne yapacaksınız?"
Yahu memleketimizde bina mı yok? Senin dershanelerinde bir sürü hocalar var. Hızlandırılmış 1 akademik çalışma, 6 ay içerisinde o kadar akademisyen piyasaya çıkar. Hayır Türk dünyasında benim binlerce Akademisyen Dostum arkadaşım var. Onlara biz kapılarımızı açacağız. Benim evlatlarıma hizmet edecekler var mısınız? Hiç endişe etmeyin.
Diğer bir husus, kardeşlerimiz 30 yaşa varmış okuyamıyorlar, mezun olamıyorlar. Onları da hızlandırılmış bir eğitimle üniversiteden mezun edeceğim. Mezun oldukları gün, yani üniversiteyi bitirdikleri gün, ne yapacağım biliyor musunuz? Hepsini tayin edeceğim. Resmen memur edeceğim. Anlaşıldı mı? Üniversiteyi bitiren hiçbir kardeşim daha sokaklarda dolaşmayacak.
Birazdan gelecek, "Hocam nerede bulacaksın bu iş yerlerini?" göreceksiniz. O kadar iş yerimiz olacak ki; işten başımızı kaşıyamayacağız. Ve göreceksiniz bizi işçi yapan Avrupalıyı, memleketimde işçi yapacağım, var mısınız buna?
Bu ufku olmayan, bu düşüncesi olmayan, bu projesi olmayan insanlara yıllardan beri ülkeyi teslim ettiniz, aç susuz bir çare yaşıyorsunuz.
Tarım bitti, hayvancılık bitti, madencilik bitti, denizcilik bitti, ticaret bitti, her şey bitme noktasına geldi. Eee Türkiye büyüyormuş. Ya sen kimi kandırıyorsun be? Sen borç alarak, büyüme taklidi yaparak milleti kandırıyorsun. Borçla bir ülke kalkınmaz. Ya bugün 1 trilyonun üzerinde Türkiye'nin borcu var.
Faizsiz Uzun Vadeli Evlenme Kredisi
Sen Türkiye’nin istiklal mücadelesinin ne için başladığını biliyor musun? Düyun-u umumiye devresinde alınan borçlar yüzünden İngiliz İstanbul'u işgal etti, Fransızlar Adana bölgesini işgal etti, biliyorsunuz. İtalyanlar keza öyle, Yunanlar öyle. Yani biz kurtlara kuşlara borçlu idik ve kapımızı süngüleri ile ve tüfek namlularıyla çaldılar ve içeri girdiler. Merhum Mustafa Kemal Atatürk o gün yola çıktı. 19 Mayıs 1919’da bu gerekçeyle Samsun'a adımını attı, İstiklal mücadelesini başlattı. Bugün biz bunu başlattık var mısınız?
Evet, kardeşlerim gençleri mezun ettik, bunlar ne olacak? Yuva yapacak, evlenecekler. Onlara da uzun vadeli evlenme kredisi faizsiz veriyoruz. Faiz bizim dönemimizde mezara gömülecek, daha kimsenin böyle bir derdi olmayacak. Var mıyız buna? Uzaktan pekiyi gelmiyor ses! Var mısınız? Var mısınız?
Sağ olun, derya gibi Sağ olasınız. Allah razı olsun.
BTP Tarım Politikaları
Az evvel ne dedik, tarımı bunlar bitirdiler. Gelin şimdi o halde bu tarım nasıl olması lazım.
"Tarım stratejik bir üründür." Bir asker silahsız savaşabilir, ama karnı aç savaşamaz. Bir gün savaşır, iki gün savaşır, ondan sonra teslim olmak mecburiyetinde kalır. Ekmeği olacak, suyu olacak, gıdası olacak. Şimdi bunlar bunu bitirdiler. Türkiye'nin bütün kapılarını Avrupa'ya açtılar. Bendeniz bunu 2002 seçimlerinde Yüce Türk milletine duyurdum. "Sakın bu insanlara oy vermeyin, bakınız sizin tarımınız bitecek dedim." O zaman bana bazı maaşlı elemanlar dediler ki; "Hocam siz yanlış konuşuyorsunuz, bunları çekemiyorsunuz, ondan böyle söylüyorsun." İsmini sordum, "sen kaç para maaş alıyorsun" dedim. "Lütfen buna iyi dikkat edin." dedim, "bu adam maaşlı çalışan, içinizde ajandır." Ve böyleleriyle bu milleti maalesef batılın, yanlışın, fakirliğin kölesi yaptılar. Bunu yıkacağız! Var mısınız buna?
Sevgili kardeşlerim, halkımızın o günün şartlarında 2002 döneminde tam yüzde kırkı Tarım Bölgesi'nde yaşıyordu. Nüfusun yüzde 40'ı tarım Bölgesi'nde yaşıyordu. Avrupa Birliği'ne girmek için yaptıkları müracaatta Avrupalılar dedi bunlara ki ”Güzel de, şayet siz Avrupa Birliği'ne girerseniz, nüfusunuzun yüzde 40'ı tarım bölgesinde. Buğday yetiştireceksiniz, mısır yetiştireceksiniz, yulaf yetiştireceksiniz, arpa yetiştireceksiniz, hülasa üzümünden incirine, fıstığına, fındığına kadar bütün bunları yetiştireceksiniz. Biz pazar olamayız size. Onun için siz Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsanız yapacağınız iş, köyde yaşayanları tarım bölgesinde yaşayanları, şehre göndermek olacak."
"E ne kadarını gönderelim?"
"En fazla yüzde 10'u köyde kalsın."
Evet, onlar da Avrupa'dan aldığı talimatla iş başına geldiler. Vatandaşımız, -atıyorum- buğdayı 80 kuruşa mal etti, 60 kuruşa satmak mecburiyetinde kaldı. Yetiştirdiği bütün ürünleri, üretim fiyatının altında satmaya mecbur kaldı. Bu sefer krediye yaslandı. Kredi aldı kooperatiflerden, bankalardan, zamanı geldi ödeyemedi. Ondan sonra da tuttu topraklarını satıp borç vermek mecburiyetinde kaldı.
Ben de şimdi Toprak Ağası oldum. 1000 dönüm arazi aldım haberiniz var mı? Niye biliyor musunuz?
Ya 500 lira toprağın dönümü. 1000 metrekare toprak 500 Türk Lirası. Allah'tan kork ya. 1000 metrekare 500 lira. Bir mendil parası. Şu cebinizdeki mendili lüks mağazaya gidin, vallahi o fiyata alamazsınız. Yanlış mı konuşuyorum? Ve vatandaş toprağını sattı. Öyle oldu ki; perişan oldu. Şehre gitti, şehirde ne buldu biliyor musunuz? Kapıcı oldu, kapıcı. Şimdi onları ben köylerine getireceğim, toprakları ile barıştıracağım. Ürünlerini yetiştirecekler, zengin edeceğim onları! Var mısınız buna? Var mısınız?
Peki, hocam bunu sen nasıl yapacaksın? Yapma gücün var mı?
Evet, var. 5 Yıl Allah nasip ederse. Tarımla alakalı olan kardeşlerim beni iyi dinlesin.
5 yıl gübre, su, enerji bedava verilecektir. Tekrar ediyorum tohum, gübre, petrol ve de su bedava verilecektir, 5 yıl. Duyuyor musunuz beni? Duyuyor musunuz beni?
Ve arkadaşlar 5 yılda ben köylümü milletin efendisi yapacağım! Var mısınız? Tarım bölgesinde çalışan kardeşim 7 Haziran senin bayram günün olacak! Var mısın? Allah nasip edecek, bu mağduriyete bu mahkûmiyete o gün son vereceğiz.
Sevgili arkadaşlar kardeşlerim, don, sel felaketi gibi felaketlerle çiftçilerimiz karşı karşıya kaldığı zaman, onları ben bedava sigortalı yapacağım. Hem ürününü, hem şahsını. Şahsı da sigortalı olacak, ürünü de sigortalı olacak. Bir tek kuruş zarar görmeyecek! Var mısınız?
Artı henüz daha toprağa tohumunu atmadan, ben ona % 50 avans vereceğim. Yani şunu demek istiyorum. Kardeşim 100 bin liralık ürün yetiştiriyor ben 50 bin Türk Lirasını 6 ay evvelinden ona, cebine avans olarak koyacağım. O da o parayı alacak, sevinerek, oynayarak, zıplayarak, ürününü mamulünü yetiştirecek.Yetiştirdi ne yapacak? Pazar derdi olmayacak. Burada tüccar adam var. Uzakdoğu ile iş yapan adam var, Avrupa ile iş yapan adam var. Bunlar gibi kör olan yok. Onların mamullerini alacağım, ben Uzakdoğu'ya, Avrupa'ya, dünyanın her tarafına pazarlayacağım. Ben varım! Siz var mısınız? O zaman göreceksiniz, Türk milletinin köylüsü hakikatten milletin efendisi olacak.
Sevgili kardeşlerim bunu biz yapmaya mecburuz. Şayet bunu yapmazsak, biz tarihten silinmek mecburiyetinde kalırız. Neden? Çünkü toprağa bağlı olup da topraktan istifade edemeyen milletler, tarihte köle olmuşlardır. Ama Türk milleti asla köle durumda değildir.
Sevgili arkadaşlarım aynı zamanda hayvancılığı da depara kaldıracağız. Kurban mevsimi geliyor. fendim biz dış dünyadan Avustralya'dan hayvan getiriyoruz, doğru mu? Doğru mu? Buna Haydar Hoca son veriyor. Gümrük duvarları ayağa, yukarıya kalkıyor, artık ithalatın önünü kesiyorum.
Kardeşlerim hayvancılıkta devletten destek alacaklar. Anlaşıldı mı? Siz faizsiz devletten destek alacaksınız. Sevgili kardeşlerim, var mısınız buna? Hayvanlarımızı yetiştireceğiz, hem de tertemiz yetiştireceğiz. O tertemiz helal etlerini beraber yiyeceğiz. Şimdi sevgili arkadaşlar ne için bunu böyle dedim?
Avrupa Birliği Gerekçesiyle Yapılan Bazı Düzenlemeler
Domuz Etinin Kasaplık Hayvan Olarak İlan Edilmesi
Bu adamlar, bu arkadaşlar helal süt emmiş Müslüman evladıdır. Ama geldi domuz etini kasaplık hayvan olarak ilan ettiler. Niye? Avrupa dedi ki “siz Avrupalı olamazsınız” Niye? “Biz domuz medeniyetindeniz, zina medeniyetindeniz. Bu iki şeyi kabul edeceksiniz." Yani domuzu kasaplık hayvan olarak, zinayı da meşru hale getireceksiniz. Bunlar bugün yapıldı mı sevgili kardeşlerim? Yapıldı mı? Buna son vermeye varmısınız?
Ben o kasaplarda helal etleri hem ucuz fiyatla mal edeceğim, hem de satacağım, hem de devlet politikası olarak hayvancı kesime Allah'ın izniyle 1 numaralı destekçi olacağım. Biz varız! Sizler de var mısınız?
Burada sevgili arkadaşlar çok ama çok meseleler var.
Nüfus Cüzdanlarından Dini İslam'dır Yazısı Kaldırıldı
Bak "dini İslam kelimesi" eskiden -nüfus kâğıtlarınızı hatırlarsanız- yazardı. Ama şimdi bunu kaldırdılar. Ne gerekçeyle? Avrupa Birliği gerekçesiyle!
Oğlum sen istediğin kadar Hristiyan görünmek iste, Avrupalı seni adam bile kabul etmiyor ya! Eder mi? Etmesi mümkün değil.
Bağımsız Türkiye Partisi Dış Politikası ve Dış Politikada Yapılan Yanlışlıklar
Dış politikaya gelince, bizim dış politikamız “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikasıdır. Ama ne yaptılar? Bunlar Türkiye'yi dünyanın kuklası haline getirdiler. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi ile İslam dünyasını kana buladılar, kan gölü haline getirdiler. Irak’ta bir buçuk milyon insanın ölümüne bu iktidar sebep oldu. Bunun hesabını 7 Haziran'da sormaya var mıyız sevgili kardeşlerim?
Yetmedi fetva verdiler dediler ki; “Şiiler Müslüman değildir. Öldürülmeleri caizdir.” Onların hocaları fetva vermeye başladı.“Sarıklı Cübbeli -kurban kestim seni sarığa, seni kurban kestim cübbeye- Sen hokkabazsın. O sarık o cübbe Ebucehil ’de de vardı.
Kalkıyor fetva veriyor Ne diyor? Ne diyor sevgili kardeşim? Ne diyor;“Şiileri kişileri öldürmek caizdir.” Allah Allah, Allah, Allah!
Yuh diyin! Derseniz diyin, bunlardan hiçbir şey olmaz. Adam olana "Yuh" dersin ayıkır. "Ya biz yanlış yaptık" der. Bunların kafalarına dünya kadar taş düşse ayıkmazlar.
Sevgili arkadaşlar işte biz, Suriye politikasında yanlış yolda giden bu iktidara baştan beri konuşuyoruz. Nedir o konuştuğumuz?
Suriye'de attığın adım yanlıştır. Neymiş? Esad, Şiiymiş. E Şii oldu da dinsiz mi oldu? Şii ne demek? Hz. Ali tarafının adına "Şii" denir. Hazreti Ali adına dış dünyada verilen isim Şiidir. Türkiye'de verilen ad "Alevilik, Caferiliktir, Bektaşiliktir." Biz Bektaşi değil miyiz? Biz Caferi değil miyiz? Biz Alevi değil miyiz sevgili kardeşlerim?
E peki nasıl olur da bana, nasıl olur da bize, dinsiz diyebilir bu dinsizler?
Sevgili kardeşlerim zaman gelecek göreceksiniz. Zaman gelecek göreceksiniz. Bunlar söyle inşallah utanacak, kaçacak delik arayacaklardır. Kardeşlerim 7 Haziran işte bu hesabın sorulacağı günün adıdır, ben varım! Sizler var mısınız?
Arkadaşlarım Libya’da bunu da özetleyeyim.
Libya’da bir Kaddafi vardı. Kaddafi’yi tanıyorsunuz. Deli dolu bir adamdı, ama vatandaşına çok müthiş hizmetler yaptı. Orada çalışan teknik eleman arkadaşlarım var. Onların bilgileri, bizim takibimiz, bu adam bize Kıbrıs çıkartmasında uçak yakıtı veren adamdır. Amerika ve Avrupa bize 1 gram 1 Litre yakıt vermezken, Kaddafi o desteği sağladı ve o gün ne söyledi, O Kaddafi biliyor musunuz? "Kıbrıs çıkarmasında Türkiye dünyanın anladığı dille konuşuyor, zaferi elde etti" diye Kaddafi ilan etti ve Türk Devleti'ne destek oldu, yardım etti. Bunu çok iyi bildiği halde Sayın Cumhurbaşkanımız Onun memleketine gidiyor, -efendim- hâldaş oluyorlar, arkadaş oluyorlar. Sonra batı onu gözden çıkarmayı göz önüne koyunca, NATO’yu öne sürüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız o gün Başbakan; "NATO'nun o topraklarda ne işi var?" diyor. Sonra da bir de baktık ki öncü kuvvet Türkiye, Libya'yı işgal etmiş. Allah seni helak edecek. Ve Kaddafi bugün gitti. Kaddafi gittikten sonra sevgili kardeşlerim, Libya'nın halini görüyor musunuz?
Birlik var mı? Beraberlik var mı? Geçim var mı? Dirlik, hiçbir şey yok. Bundan sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin siyasetidir. Bunu iyi bilesiniz.
Suriye’den sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin siyasetidir. Büyük Ortadoğu projesini hayata Amerika'nın adına geçmek geçirmek maksadıyla piyon olduk, piyon oldular ve maalesef bu ülkeleri kan gölü haline getirdiler. Bunlara dur demeye biz yola çıktık var mısınız?
Ben varım! Siz var mısınız? Allah hepinizden razı olsun.
BTP Ekonomi Politikaları - Milli Ekonomi Modeli
Şimdi Sevgili kardeşlerim gelin, size biraz da bayram yaşatayım var mısınız?
Hazır mısınız? Nasıl bayram yaşayacaksınız?
Bak bundan sonra çok iyi dikkat edelim; "Aaa! Haydar Hoca veremez, nasıl versin ki?"
Benim dediklerimi not edeceksiniz. Bir daha konuşan oldu mu, gözünün içine onları koyacaksınız. Olmadı gözüne sokacaksınız.
Sevgili kardeşlerim uzakta olanlar beni duyuyor musunuz? Duyuyor musunuz?
Şimdi iyi dinleyin!
Çalışan İşçi, Memur, Emekli olan kardeşim asgari ücret 5 Bin Türk lirasıdır. Tekrar ediyorum, Memur kardeşim, İşçi kardeşim, Emekli olmuş kardeşim ağabeyim, senin ücretin tam Asgari olarak 5 bin Türk lirasıdır haberin olsun.
Artı şimdi Sayın Cumhurbaşkanım diyor ki; ben iki çocukla kabul etmiyorum, illa 3 tane olacak. Ama baba ne maaş veriyorsun onlara sen! Şimdi gel Cumhurbaşkanım, Davutoğlu'nu terket, Haydar Hoca'nın yanına gel. O sana 3 değil 30 tane yaptırsın. Niye? Niye bakınız niye?
Çünkü biz Allah nasip ederse her doğum yapan anneye 15.000 Türk lirası ikramiye vereceğiz. Anlaşıldı mı? 15.000 Türk Lirası ikramiye vereceğiz.
İki çocuklarıma buluğ çağına gelene kadar 250 lira maaş vereceğim. O Size yük olmaktan çıkacak. Siz onları Allah'ın emaneti olarak yetiştireceksiniz, bu vatana evlat yapacaksınız. Ben varım sizler de var mısınız?
Sevgili kardeşlerim bir de bütün Türk vatandaşlarıma haykırıyor ve sesleniyorum! Her birinize 1.000 Türk Lirası maaş vereceğim. Var mısınız? 1.000 Türk Lirası maaş vereceğim! Var mısınız?
7 Haziran sizlerin seçimi olacak. Her ev hanımına 1.500 Türk Lirası maaş vereceğim! Var mısınız? Hanımlar, şimdi evinize gittiğinizde oturmayacaksınız, kapı kapı dolaşacaksınız. Vallahi de billahi de tallahi de bu maaşı ben size vereceğim, ben varım! Siz var mısınız? Bu 7 Haziran annelerimin, kızlarımın, gelinlerimin zaferi olacak, ben varım! Siz var mısınız?
Evet, her vatandaşım da 1.000 Türk Lirası maaş alacak. Şimdi siz o gün 7 Haziran'da bütün milleti seferber edip, oy sandığının başına getirerek Bağımsız Türkiye Partisini iktidar etmeye var mısınız?
Milli Ekonomi Modeli Projelerinde Kaynaklar Nelerdir?
Evet, kardeşlerim, şimdi bütün bunları saydık, daha benim çok ama çok size söyleyeceklerim var. Fakat o kadar söylersek dersiniz ki; "Ya Hoca nerde bu yoğurdun bolluğu? Sen bunu nereden buldun?"
Şimdi gelin beni iyi dinleyin.
Bakınız bundan sonrasını iyi hesap edin, iyi yazın. Bu adamlar bak benim söylediklerimi söyleyebiliyor mu? Bu kadar zamandan beri ben "maden var" diyorum, Onlar ne diyor "Hayır öyle bir şey yok!"
Sizi gidi beni bilmez, dosyaları getirdim buraya. Dosyaları getirdim. Sadece Ankara'da 41 tane altın da dahil maden var.
Sevgili kardeşlerim bakınız Türkiye'nin bugünkü şartlarda tam 2 trilyon gayri safi milli hasılası var. Yani Devlet milletten 2 trilyon para alıyor, ama bu para değil. Ya ne? Mal. Vatandaş -hatırlarsınız esnaflar iyi bilirler- sene sonu sayım yaparlar, gider gelirini hesap ederler. İşte" şu kadar kârım oldu, bu kadar zararım oldu" der. İşte bundan dolayı bu hesaptan dolayı, elde edilen gelir tam 2 trilyon Türk lirası. Ama bu bir kuruş olarak piyasaya yansımıyor. İster misiniz ne için yansımadığını söyleyeyim size? İstiyorsunuz. Bende isterim tabii!
ABD Dolarının Rezerv Para Olarak Kullanılmasıyla Tüm Dünya Halkları Sömürülüyor
Şöyle ki; 2. Dünya savaşından sonra ABD. O güne kadar şöyle bir kural vardı. Deniyordu ki; "hazinene altın koyacaksın, o altının mukabili paranı piyasaya süreceksin."
Ne zaman Amerika İkinci Dünya Savaşı'ndan çıktı, "ben bu kuralı kabul etmiyorum. Şimdi hazinenize benim paramı koyacaksınız, bunun karşılığında paranızı basacaksınız. Yani adam bizi borçtan kurtarmadı, 2. Dünya savaşından bu tarafa, Merhum zaten Atatürk'ün dönemi istisna.
Sevgili arkadaşlar o gün bugün Türk lirasının karşılığında, ne anlımızın teri var, ne ürünümüz var, ne emeğimiz var. Şimdi biz bunu silip atıyoruz, yerine alnımızın teri olan gayri safi milli hasılamızı getiriyoruz. Ben varım siz Var mısınız?
Daha Avrupa'dan Amerika'dan bir tek kuruş borç almayacağız, borçsuz yaşayacağız. Var mısınız? Ve yemin ederim ki Türkiye'nin idaresinde biz olduğumuz müddetçe, Avrupa'ya, Amerika'ya biz borç vereceğiz, endişe etmeyin. Ben varım! Siz Var mısınız?
Sevgili arkadaşlar, şimdi demek ki; 2 trilyon Türk liralık girdimiz var. Bu bunların döneminde. Bağımsız Türkiye Partisinin iktidar olduğu dönemde bu girdi tam "20 trilyon" olacak. Yanlış anlamayın. Yani asgari ücretin 1.000 lira olduğu bir devirde işlem hacmi ile ortaya çıkan kârla, 5.000 lira olduğu dönemde katma değer üreten parayla onun kârı bir olabilir mi?
Sevgili arkadaşlar vaktimiz olsaydı, bunu geniş bir şekilde size izah ederdim. Yani birisi birdir, birisi kırk sekizdir. Bu derece arada büyük bir fark olacak.
BTP Maden Politikası ve Türkiye'de Bulunan Madenler
İki, yeraltı kaynakları. Bizim yeraltı kaynaklarımız var. Bu yeraltı kaynaklarımız Batılıların hesabına göre 3 katrilyon dolardır. Ne demek bu? Türkiye'yi kasa yapın. Vallahi de billahi de bu kasa 50 metre yüksekliğinde olsun, bu para bu para buraya sığmaz. Bu kadar büyük bir servet.
Sevgili arkadaşlar bu madenleri ben şimdi size sayıyorum.
Bir altın. Dünyada altında biz kaçıncıyız, biliyor musun? İkinciyiz. Evet, altın, gümüş, nadir toprak, bakır, kurşun, boksit, çinko, fosfat, perlit, bor. Borda dünyada biriz. Yani bizim üzerimize bir başka devlet yok. Toryum, manyezit, demir cevheri, manganez, taşkömürü, linyit, bitümlü şist, kovalen, kil, bentonit, feldispat, talk, kuvars, silis kumu, selestit, pomza, perlit, barit, zeolit, trona, tuz, sodyum sülfat, kireçtaşı, dolomit, alçı taşı, mermer, alunit, antimon, asfaltit, asbest, civa, diatomit, disten, grafit, tiyonil, kaya tuzu, kükürt, lüle taşı, spacelit, toryum, uranyum, wolfram gibi zımpara taşı gibi tam 53 çeşit ayrı maden var. Bunların tamamı işlenmemiş hali tam 3 katrilyon dolar.
Hammaddeyi işlediğiniz de 10 kat değer kazanır en azı. Mesela bu en az 100 kat değer kazandı, bunun aslı toprak, toprak madeni. Yaptılar şimdi bilmem kaç liraya satıyorlar. Ama bu toprak halinde 10 lira bile değil, Sevgili arkadaşlar. Allah nasip ederse biz bunları sanayimizle işleteceğiz, bire on değer katacağız. O zaman 3 katrilyonumuz kaç katrilyon olacak? 30 katrilyon dolar olacak! anlaştık mı Sevgili arkadaşlar?
Sevgili kardeşlerim. 30 katrilyon dolar servetin olacak, sen bu saydıklarını vermeyeceksin. Tımarhanelik hasta olmak lazım ya! Veya çok ciddi bir hırsız olacaksın. Değil mi sevgili kardeşlerim?
Daha! Enerji kaynaklarımız.
Artı vergiden 500 milyar. Bunlar gibi milletin başına çökecek değiliz. Toplam 7 trilyon 700 milyar yılda toplam bizim girdimiz olacak.
BTP Enerji Politikası
Güneş enerjisi 300 milyon kilovat saat, Rüzgar 160 milyar kilovatsaat, Dalga enerjisi 10 milyar kilovatsaat, Hidrolik 350 milyar kilovatsaat, Biokütle enerjisi 160 milyar kilovatsaat, Toryum 2 trilyon kilovatsaat, Akıntı enerjisi.
Ki biz İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile o civarlarının enerjisini bedava size Orada yaptığımız rüzgâr gülü enerji sistemi ile bedava vereceğiz. Var mısınız? Var mısınız?
BTP İktidarında Asgari Ücret Devlet Tarafından Nasıl Desteklenecek?
Evet, sevgili arkadaşlar. Ben unuttum bir şeyi, bunu bana çok soruyorlar: "Hocam 5 bin Türk Lirasını sen tamam vereceksin de! Biz iş adamıyız, ben tüccarım. Ama o kadar para kazanamıyorum. Bunu ben de verecek miyim?"
Hayır, sen vermeyeceksin. Bugün ne veriyorsun işçine? 1.500 lira. 3.500 Türk Lirasını Devlet Baba sana verecek, işçine vereceksin. Var mısınız buna? Var mısınız?
Demek istediğimi anladınız mı? Sakın patronlar korkmasın, biz mal düşmanı değiliz. Biz mal düşmanı değiliz. Biz malın haram şekilde kullanılmasına karşıyız, çalınmasına karşıyız ve de milleti açlığa, susuzluğa mahkûm etmeye karşıyız. Anladık bunu değil mi arkadaşlar?
Ne dedim? 5.000 Türk lirası kim tarafından verilecek? Devlet tarafından verilecek. Kime verilecek? Tüccarın işçisine verilecek. Kaç lira veriyor 2 bin lira .3 bin lirasını devlet verecek. Anlaştık mı? Sevgili kardeşlerim? Daha bunu inşallah duymayacağız. Çünkü bakınız Türkiye'nin gündeminde, milletin huzurunda bunu arz ediyoruz. Ve şu anda birçok yayın medya organları bunu Türkiye'ye duyuruyor, onlara da teşekkür ediyoruz.
Milli Ekonomi Modeli Uygulanmadan Asgari Ücreti Artırmak Çözüm Olamaz
Sevgili Hocam güzel de bazıları da diyor ki “Efendim biz de sizin gibi 1.500 Lira vereceğiz, 1.800 lira vereceğiz. Evet 1.500 lira vereceğiz, 1.400 lira vereceğiz” Bunlar veremez mi?
Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu hiç veremez.
Bu hesap yapıp, çıkartmak yani toplamak yapmak çıkartmak, muhasebecilikle ekonominin hiç ilgisi yok. O olsa olsa bize sekreter olur. Bizim dediklerimizi yerine getirse başarılı olur.
Sevgili arkadaşlar bakınız niye yapamazlar, şimdi onu anlatıyorum.
1. Dış ticaret açığı bugün Türkiye'de 82 milyar.
2. Bütçe açığı 22 milyar, artı cari açık 42 milyar.
Evet, sevgili arkadaşlar bu kadar açığı olan bir bütçede sen kalkıp bunları vereceksin. Eee, çok güzel. Senin büyük bir evliya olduğuna inanmamız lazım, yani keramet göstermen gerekir. Ama sende de bu hal yok.
Bunu veremezler! Ne Cumhuriyet Halk Partisi verebilir, ne Milliyetçi Hareket Partisi verebilir, ne de diğer partiler verebilir, ne HDP verebilir. Asla veremezler. Ancak onlar -ben 5.000 lira dedim- yarışa çıktılar. Ama hiçbir zaman kedi pehlivan olamaz, hiçbir zaman kedi aslan olamaz. Beni taklit etmesinler, benimle yol yürüyemezler, tıkanırlar, onların eforları kâfi gelmez. Var mısınız arkadaşlar?
Bir de sevgili kardeşlerim, ya helal olsun o kadar hızlı gittik ki; bir anda, bir yudumda işin sonuna kadar geldik.
Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusudur
Sevgili kardeşlerim bakınız Lozan'a iftira ediyorlar. Diyorlar ki; Haydar Hoca doğruyu buldu, ama şimdi sevgili arkadaşlar şimdi biz Size Lozan'ın iç yüzünü burada ortaya koyuyoruz. 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Barış Konferansı'nda anlaşmanın önsözünde devletlerin bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösterilmesi ilkesi üzerinde şekillenmiştir. Yani Türkiye Cumhuriyeti yeraltı kaynakları ile yerüstü sınırlarını Lozan'da tapu altına aldı, "Bağımsız Bir devlettir" tapusu altına almıştır, anlaşıldı mı? Yani "Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusudur."
Anlaşmanın 28. maddesiyle kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Türkiye Lozan'da geleceğe bir savaş borcu bırakmamıştır. Bazılarının madenler konusunda "işletemeyiz" demeleri Lozan’ın değil, Sevr'in şartlarıdır. Ve Atatürk, Mustafa Kemal İnönü'yü Lozan'a göndererek Lozan'da, Sevr'in bütün hükümlerini kaldırmışlardır.
Eğer tarihi bir bilgisi olan varsa meydana çıksın, sağda solda konuşup milletin dimağını aklını bozmasın. Bunun adına münafıklık denir. Mustafa Kemal Atatürk'e İftira denir. İnönü'ye iftira denir. Seni ben tanıyorum. Seni ben çok iyi tanıyorum. Sen git neslini temizle hain.
Sevgili kardeşlerim bakınız, ondan sonra Merhum Mustafa Kemal Atatürk birçok maden işletmeciliği açtı. 1923-1938 yılları arasında Türkiye’de Atatürk Döneminde dahil madenler işletilmiştir. Bakınız; Kırıkkale Elektrik Sanayi Santrali ve Çelik Fabrikası 1928, Zonguldak Antris fabrikası 1934 Temeli atıldı. Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası 1934, Keçiborlu Kükürt Fabrikası 1934, Zonguldak Taş Kömürü Fabrikası 1935, bir sürü var.
Sevgili arkadaşlar bütün bunlar Lozan'a Atatürk'e hakarettir. 7 Haziranda bunun cevabını vermeye var mısınız? Var mısınız?
Türkiye'deki Madenler Yabancı Firmalara Peşkeş Çekilmiştir
Evet, sevgili kardeşlerim şu anda bunu diyenler memleketi kimlere peşkeş çektiler biliyor musunuz? Gelin biraz da bunlar üzerinde duralım.
Rio Tinto, CominCo , Yamas, Tüprag, Omya, Normandi, Koza Grubu, Çalık grubu, Eldorado, Antonio Mineral, Odevys, BHP, Norondo, Knauf.
Bu şirketlere verdiler. Bunlar kimler biliyor musunuz arkadaşlar? Yahudi kökenli Rothschild ailesinin, Rio Tinto.
AKP'nin İsrail Politikası
Sayın iktidar İsrail'e karşıdır değil mi? İsrail'e karşıdır. Filistin’i ben dış politikada anlatmadım, sakın inanmayın. Bugün Filistin'i bomba altına tabi tutan pilotlar, İsrailli pilotlar Konya ovasında eğitiliyor. O Yahudileri orada bizim Türkiye Cumhuriyeti müsaadesi ile eğitim yapıyorlar. Ondan sonra kalkıyorlar, "Yahudi’yi telin mitingi" yapıyorlar. Allah seni ıslah etsin! Sen kimsin yahu? Sevgili arkadaşlar ve inanır mısınız, aile şirketlerinin gemileri bugün İsrail'de. Hani siz düşmandınız. Artı, sevgili arkadaşlar istihbarat anlaşması onların Hocaları tarafından yapıldı. Hâlâ bugün devam ediyor. Eğer onu reddediyorsan bu istihbarat anlaşmasından vazgeç. Niye vazgeçmiyorsun? Vazgeçmeleri mümkün mü? Değil.
Sevgili kardeşlerim, İsrail'le dirsek teması halinde bulunan bu insanlar, kalkıp bize "Aaa! Biz bunlara çok karşıyız. Sakın ha bizim o taraftan olduğumuzu zannetmek değil, hayal bile etmeyin!" diye bizlere ifadede bulunuyorlar. Ama bunlar maalesef onların politikaları ile iç içe Türkiye'yi batırmada onlarla beraberdir. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Türkiye aynı safta olarak az evvel saydığım gerek Irak, gerek Suriye, Lübnan, Libya siyasetinde bir arada. Türkiye onların safına geçmiş, İslam dünyasını vuruyor. Allah bunun hesabını sana öyle soracak ki, Vallahi kaçacak delik bile bulamayacaksın.
Sevgili kardeşlerim bakınız, Normandy Avustralya şirketi, Eldorado Kanada şirketi, Antonio Mineral o da Kanada şirketi ve buna Ahmet Çalık ortak. Kim bu Ahmet Çalık? Çalık grubu kim? Sayın Cumhurbaşkanımızın hısımı. BHP Madencilik Avustralya, Knauf Almanya gibi yabancı şirketlere maalesef Türkiye'nin varlıklarını verdiler. Şimdi Bağımsız Türkiye Partisi bu madenleri devletleştirecek! Bunu iyi bilin.
500 Trilyon para basma hakkını elde edeceğim
Bakın size bir dosya getirdim. Bu dosya ne biliyor musunuz? İllerimizdeki maden isimleri. Yahu Türkiye maden kaynağı. Taşı toprağı altın.
Şimdi ben Allah nasip ederse yapacağım, izleyeceğim politikayı size söylüyorum. Onların veremediklerinin dışında 500 Trilyon Türk liralık tespit davası açacağım. Mesela İstanbul'da buranın ne olduğunu biliyor musunuz? Bakırköy. Ne için adı Bakırköy? Çünkü buradan bakır çıkartılıyordu. Haberiniz var mı? Benden duyun. Ve burada bakır işletiliyordu.
Sevgili kardeşlerim Türkiye Maden yatağı. 500 Trilyon Türk liralık tespit davası açacağım. Bu tespit davasını, kefalet olarak gösterip hazineye bırakacağım. Dava dosyası orada olacak. 500 Trilyon para basma hakkını elde edeceğim, ben varım! Siz Var mısınız?
Şimdi sevgili arkadaşlar bunlar şimdi benden duyuyorlar. Acaba bu gece sabaha çıkabilecekler mi korkudan? Bu adam nereden buluyor bu kaynakları? Ya bizim her şeyimiz kaynak. Bizim her şeyimiz kaynak. Sevgili arkadaşlar Allah kısmet edecek bunları hep beraber hayata geçireceğiz. Ama 7 Haziran'da beni mahcup etmeyeceksiniz, bu sizin son şansınız olabilir. Bak bugüne kadar hep beni çaldılar, siz sesinizi çıkarmadınız. Ben çıkıyorum meydanda, kendi haklarımı anlatıyorum, savunuyorum. Reva mıdır ya? Ben dünyada eşi emsali olmayan dünyanın bir numaralı iktisatçısıyım. Bunu dünya söylüyor ya! "Rusya'yı bugün ayağa kaldıran Haydar Hocadır." Bunu Rus iktisatçıları, Rus siyasileri diyor. "Haydar Hoca'ya dünya muhtaç, Haydar Hoca'ya Rusya muhtaç." Sevgili kardeşlerim nasıl oluyor da kıblesi benim kıblemden, ezanı benim ezanımdan, canı benim canımdan, soyu benim soyumdan olan milletim beni anlamaz. Şimdi var mısınız anlamaya? Beraber olmaya var mıyız? Bir bilek bir yürek olmaya var mıyız?
Son olarak diyorum ki; bizim Büyük Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği gerek iç, gerekse dış politikada beraber olmamız lazım. Bu beraberliği ortaya koyduğumuz zaman dünyanın hiçbir ülkesi bizim önümüzde madden mânen duramaz.
Mustafa Kemal Atatürk ve İslam Dini
Sevgili arkadaşlar Mustafa Kemal Atatürk demişken; onu daha iyi tanımamız lazım. Çok ciddi iftiralar attılar. Ona "dinsiz" dediler, anasının namusuna dil uzattı namussuzlar. Şimdi gelin birkaç cümle de ondan edelim var mısınız?
Bakınız, Mustafa Kemal Atatürk bir hafızdır. İki, Osmanlı Paşasıdır. Üç, devrin Kurra Hafızlarından Yaşar Efendi okur, O takip eder; Mustafa Kemal Atatürk okur, O takip ederdi. Yani İkisi Kur'an'ı mukabele ederdi. Anne ve baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin soyundandır, Mustafa Kemal. Biliyor musunuz?
Artı Şeyhülislam Feyzullah Efendi, Molla Zübeyde Hanım'ın dedesidir. Zübeyde anamızın dedesi kim? Şeyhülislam Feyzullah Efendi, Mevlevi, Halveti, Rufai, Şazeli Tarikatleri Şeyhleri Molla Zübeyde annemizin dedelerindendir. Kimin neslinde böyle Müslüman var? Söyleyin kimin?
Artı babası Ali Rıza Efendi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin soyundandır. İmam-ı Rıza'nın sülbünden gelmektedir. Mevlevi, Rufai, Halveti, Bektaşi sülalesinde Mürşidi Kamiller vardır. Yani ana tarafı, baba tarafı seçilmiş ve sevilmiş Peygamber soyu. Mustafa Kemal Peygamber bir peygamber torunudur. Haberiniz var mı? Evet, sevgili arkadaşlar şimdi bu iftirayı atanlar bakalım ne diyecekler. Bir sürü bende kaynak var. Sevgili arkadaşlar bunlar artık bundan sonra konuşursa bu suç size ait. Benden artık söylemesi.
Atatürk, Çanakkale Savaşı yıllarında cepheden gönderdiği mektuplarda Cenabı Hakk'ın adından bahsedip dua isterdi. Her yıl muntazam olarak Çanakkale Savaşı'nda şehit olan şühedanın ruhu için Kur'an, Mevlit-i Şerif okuturdu. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış günü cuma günüdür. Hutbelerle Meclisi açan Atatürk Ramazan orucunu tutar, kız kardeşi Makbule Hanım da bilhassa Kadir geceleri iftarını yapardı. Tanıdık mı sevgili arkadaşlar? Cuma namazlarına gider, camide Allah birdir, şanı büyüktür diye başlayan Hz. Peygambere övgüler yaparak hutbeler irad ederdi. Balıkesir'de Nasrullah Camii'nde 60 sayfalık hutbe irad etmiştir. Mustafa Kemal böyle, çok uzun.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Annesi Molla Zübeyde'nin Vasiyetnamesi
Ben dilerseniz annesi hakkında da birkaç satır vereyim bilgi vereyim. Annesi çok takva bir kadın. Zübeyde Hanım vefatında bir vasiyetname bırakıyor.
"Teçhiz ve defnim için kabre götürenler, gelenler, misafirlere 3 günün 3. günün akşamında hafızlara komşulara, akrabalara ve davet edilen misafirlere akşam yemeği ikram edildikten sonra Kur'an Hatmi edilecek, duaya müteakip hizmet edenlere 450 Türk Lirası verilecek."
Vasiyetname. Kim? Zübeyde Hanım.
2- Vefatımda Beşiktaş'ta Yahya Efendi Dergâhına defin edileceğini, ama bizim bildiğimiz Yahya Efendi. Ama Makbule’ye gittiği için İzmir'de ölüyor, orda defnediliyor. Allah rahmet eylesin. Yahudi asıllı Hayriye Hanımın vefatı halinde oğluna 10 Türk Lirası verilecek, 10 lira verilecek.
Manevi evladım Asiye’ye gelinlik çeyiz için 100 lira verilecek.
Selanik'te vefat eden Kardeşim Hasan Ağa'nın oğluna 30 lira verilecek.
Yetim Abdurrahman'a 25 lira verilecek.
Vakti ile hizmetimde bulunan Vasfiye adındaki hizmetçime 20 lira verilecek.
Afife ve oğlu Hakkı'nın sünneti için 15 lira verilecek.
Şehrin bir mahallinde çeşme yaptırılacak. Hayır ve hasenat olarak 475 lira ile bu çeşme inşa edilecek.
Her cuma günü namazından bir saat evvel ezan okununcaya kadar münasip bir camide, mukabele cüzler okutulacak. Kur'an tilavet edilecek. Hafızlara 490 lira ¬verilecek.
Oruç kefareti de namaz için kusurlar varsa Kurban Bayramı'nın 1. günü 5 adet kurban kesmek, etini dağıtmak, getirmek üzere bir defaya mahsus olmak üzere 200 lira verilecek.
Vasiyetinin yerine getirilmesi için 1800 lira ayırdım, Osmanlı Bankası'nda muhafaza altına alındı. Bu hususta Kamil Beyefendiye emaneti teslim ettim. Bu vasiyetim biri yanımda, diğeri Kamil ve Cemal beylerde bulunmak üzere tanzim ettim.
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Validesi Zübeyde Hanım
Bu vasiyeti biz de burada tebliğ ediyoruz.
Sevgili arkadaşlar Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atanlar, bize bunu emanet edenler bunlar. Biz de bu emaneti bugün müsaadelerinizle, sizin oylarınızla birlikte devralmak istiyoruz. Var mıyız arkadaşlar? Var mısınız?
Allah nasip ederse bugüne kadar düşekalka yürüttükleri, bu ülkeyi direkt, depara kalkarak yürüteceğiz. Ben varım siz var mısınız? Allah hepinizden razı olsun.
Bizi çok mutlu ettiniz! Sağ olun, var olun! Allah'a emanet olun!
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız