Neler Okuyacaksınız
Çok muhterem misafirlerimiz hoş geldiniz. Bu akşam özellikle bendenizin davetine icabet ettiği için Mehmet Başaran Beye, Hasan Kanatlı Beye, Doğan Çimenli, Mehmet Çam, Hasan Hüseyin Türkeş, Türkan Öztürk, Mert Kandemir kardeşlerime hürmetlerimi arz ediyor, tekrar hoş geldiler diyorum efendim.
Sevgili kardeşlerim, esasen konuşulacak çok şey var. Ama özet olarak şunu demekte fayda var:
Mevcut İktidar, Algı yönetimi İle Beraber İnsanları "Hakkı Batıl, Batılı Hak gösterme" noktasına getirmiştir
Bu mevcut iktidar, Türkiye'de her türlü algıyı değiştirdi. Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızı hatırlıyorum. Mesela camilere Teravih namazına gitmek istediğimizde, eğer camiye yarım saat evvel gitmezsen camide yer bulamazdın. Bütün mahalle, köy ve şehir camileri dolup taşardı. Şimdi öyle bir noktaya gelindi ki sevgili arkadaşlar, en güzide bildiğimiz mekanın camileri bile % 15 - % 20 seviyesinde cemaat alıyor, %80’i boş durumda. Yani bir algı yönetimi ile milleti dinden kopardılar.
Diyeceksiniz ki bütün mesele bu namaz mı? Hayır. Geçmişten gelen bir ölçek olduğu için bunu örnek olarak veriyorum. Sevgili arkadaşlar, yani bir ülkede sen,“Şeriat gelecek, vahşet bitecek!” artı,“Yere, göğe, dağa, taşa; hak yol İslam yazacağız.” Öyle değil mi? Bütün bunları slogan haline getirip ibadetin yerine koyacaksın, ideolojiyi bir milletin kalbinde iktidar edeceksin, ondan sonra milletin ibadet-ü taat ile alakası ve ilgisinin kalması da mümkün olmaz!
Şimdi bakınız, bu arkadaşlarımız, öyle ya, o gün bu dediğimiz noktada ideolojik olarak yola çıktılar; şimdi camileri boşalttılar. Ben size Beşköy’den bir örnek vereceğim. Trabzon'un Beşköy… Burada her evden bir hafız-ı kelam yetişir ve aynı zamanda Arapça’yı, artı tefsiri, hadisi, fıkhı okuyan hocalar yetişir. Bu da hemen hemen her evde olmasa bile 2-3 evde hanede mutlaka bir hoca kardeşimiz yetişir.
Şimdi buraya şu anda gelen insanlar, geçmişte gelenler bunlardı. Şimdi gelen insanlar, Beşköy’de kilise yapmak için önce kiralık bir bina, -arkadaşlar Beşköyü burası-, kiralık bir bina… Şimdi herhalde arazi satın alarak bir kilise inşası düşünülüyor. Biz, yanlış anlamayın, Hristiyan’ın karşısında değiliz, ama Beşköy böylesi bir yer değil. Bir tek Hristiyan’ın yaşamadığı yer burası. Öyle mi Hasan Hocam?
Cemevi Ashab-ı Suffa’nın Karşılığıdır
Artı, sevgili arkadaşlar bakınız, bunlar ne yaptı? İşte, “Tek yol İslam yazacağız.” dediler yola çıktılar; Türkiye'de 60.000 tane kilise açtılar, öyle mi? Artı, milyon dolarlar sarfederek eski kiliseleri tamir ettiler. Yahu sen Hocam, “bunlar Hristiyan’a hizmet vermesin (mi diyorsun?)” Hayır onu demek istemiyorum. Sen,“hakyol İslam”ı nereye yazdın? Onu söyle, onu diyorum. Ve sevgili arkadaşlar, bu kadar kiliseleri açan bu insanlar, İslam’ı bu ülkeye hatta bütün cihana tanıtan Ehlibeyt yolundaki Alevi kardeşlerime, Şii kardeşlerime, Caferi kardeşlerime, neredeyse haram kıldılar. Şu anda resmi olarak Alevi camiasının Cemevi Türkiye'de mevcut değildir. Hala hukuki statüsü maalesef yoktur. Sen bu kadar kilise evini açarken Allah'tan korkmaz adam, niçin bu Cemevlerine karşı çıkıyorsun? Efendim gerekçe,“İslam'da yok, İslam'da Cemevi yokmuş.”
Sevgili kardeşlerim çok ukalalık yapmak istemem ama hemen size şunu söyleyeyim; Cemevleri İslam'dandır. Peygamber Aleyhisselam Efendimizin güzide sahabelerinin, bilhassa uzak diyarlardan gelip Müslüman olanların kaldığı Ashab-ı Suffe mekanı vardır. Hemen Mescid-i Nebi'nin önünde, avluda… Ben size şimdi tarif edersem çok iyi anlayacaksınız. Peygamber Aleyhisselamın ravzası yani kabri, hemen bitişiğinde arkadaşlar, bir yer var, işte o yer Ashab-ı Suffanın yeridir.
Sevgili arkadaşlar burada kim vardı? Hz. Eyyub el-Ensar vardı, Mikdad bin Esved vardı, Yani Selman-ı Farisi vardı. Burada sahabenin doruk noktasında olan insanlar burada yaşardı. Rasulullah ile beraberdi, sohbetlerini ederdi, yemeklerini yerlerdi, istirahatlerini yapardı, Kur'an okurlardı, Allah'ı zikrederlerdi. Bunların görevi bu! Şimdi soruyorum, Cemevlerinde istirahat ediliyor mu? Kur'an okunuyor mu? Allah'ı zikrediyorlar mı? E peki nereden diyorsun sen ki; “Cemevi İslami değildir.”? Cemevi Ashab-ı Suffa’nın karşılığıdır sevgili arkadaşlar.
Şimdi demek istediğim şu: Algı yönetimi ile beraber "Hakkı batıl, batılı Hak gösterme" noktasına bu hükümet insanları getirmiştir. Şimdi hatırlarsanız bunların hocası yola çıktığında, faizin her gün aleyhinde konuşurdu. Öyle değil mi? Odur, budur ama faiz hiçbir şeydir. Tamam, kabul ettik. Ama bir de iktidar oldu; ne gördük onu; faiz nema oldu, helal oldu. Haram olan faiz bir anda helal oldu. Ya bunlar birbirinin mütemmimi…
Zina serbest bırakıldı, sevgili kardeşlerim. Zina bizim dinimize göre haramdır. Artı domuz eti haramdır. Şimdi arkadaşlar, bir arkadaşımız gitse domuz eti kasaptan istese, kasap da ona bu eti temin etmezse hukuken mesul durumdadır. Niye? Domuz eti satmıyor diye. Bu hakkı domuz etine kazandıran, bu iktidardır sevgili arkadaşlar.
Bakınız bunlar harama helal dediler. Türkiye'yi böyle yönetiyorlar. Ama milletimiz ne hikmetse bunların bütün yaptıklarına “Doğrudur, haktır.”diyor. E bu kadar gaflet de fazla arkadaşlar. Lütfen ayıkalım, lütfen kendimize gelelim
Türkiye'yi işgal etmeden öyle bir kuşatma altında ki; bütün kaynaklarımız elimizden çıktı
Bakın biz ne dedik: "Size 5.000 Türk Lirası asgari ücret vereceğiz", dedik mi? İki, "ev hanımlarına 1.500 Türk lirası maaş vereceğiz"; "her Türk vatandaşına bin Türk Lirası maaş vereceğiz." Çok daha var da bu kadar kafi. Bunu söyledik mi? Söyledik! Kaynaklarını gösterdik mi? Gösterdik! Şimdi tekrar ediyorum; biz o dediğimiz konularda bütün sözlerimizi yerine, en mükemmel şekilde gelecek kadromuzda var, bilgimiz de var, kaynağımız da var.
Bakın 3 Katrilyon dolarlık yeraltı kaynağımız var. Bu partilerden bir tanesi bundan söz etti mi? Niye? Çünkü bir ülkeyi işgal etmek için milyar dolarlar harcayacaksınız, trilyon dolarlarharcayacaksınız; o ülkeyi işgal etmeniz-etmemeniz şüphelidir. Ama şimdi bakınız, Türkiye’yi işgal etmeden öyle bir kuşatma altında ki, bütün kaynaklarımız elimizden çıktı. Bize diyorlar, “2023 yılına kadar, Lozan’da bir madde var. Bu madde münasebetiyle bunları işleyemezsiniz.”
Peki arkadaşlar, bir sürü ecnebi şirketleri var. Bunlar altın madenimizi işliyor, bakırımızı işliyor, altınımızı, afedersiniz petrolümüzü işliyor ve bunlar bu ülkede de bunu işlemiyorlar. Alıyorlar toprak halinde, kendi ülkelerinde işliyorlar. İşçi bile değiliz! %2 vergi veriyorlar sevgili arkadaşlar. Ne kazandıklarını bilmediğimiz halde, “Biz şunu kazandık.” diyor ve onun ifadesi doğru bir beyan kabul ediliyor. Ona da %2 vergi veriyor.
Bakınız Artvin'de şimdi vatandaşlar sokağa döküldü. Diyorlar ki,“Biz bu madenleri, altın madenini işletecek olan kişileri buraya sokmayız.” Haberleri duydunuz değil mi? Duydunuz mu? “Sokmayız.” doğrudur ama şimdi ben onlara söylüyorum: Haydar Hoca bunu size dediği zaman neredeydiniz? Arkadaşlar Artvin'de, Artvin'den Gümüşhane'ye bir kol var, bir damar var. Bir ton toprakta çıkan altın miktarı 1 kilo 700 gramdır. Dünyada böyle bir şey yok! En verimli toprakta çıkan altın miktarı, 1 ton da 17 gramdır. Halbuki bizim o bölgemizde çıkan altın miktarı 1 kilo 700 gramdır.
Şimdi bütün bu serveti biz memleketimizde hiç alakası olmayan, manevi-maddi bağı bulunmayan ecnebi insanlara peşkeş çekiyoruz. Niye? İşte bu seçimler için… Peki hocam seçimlerle bunun alakası ne? Maalesef Türkiye'de bunlara ajanlık yapan bir sürü satılmış insan var. Bunu böyle bilesiniz.
Mustafa Kemal Atatürk’e senelerce dinsiz dediler
Sevgili arkadaşlar, az evvel ne söyledim? Dedim ki, "Bakınız haramı helal yaptılar.” Mustafa Kemal Atatürk’e bunlar, senelerce dinsiz dediler. Annesine iftira ettiler. Öyle mi değil mi?
Bakınız Mustafa Kemal'i soruyorum size, hangi harama helal dedi? Bir taneniz kalkın ve söyleyin,“Mustafa Kemal şu şu haramlara helal demiştir.” Duyanınız, okuyanınız var mı? Rast geleniniz var mı? Ve Mustafa Kemal, Bursa Kız Koleji'nde 2 tane evladımız Hristiyan oldu diye Bakanlar Kurulu kararıyla o okulları kapatmıştır.
Sevgili arkadaşlar Mustafa Kemal Hafız-ı Kelamdır, annesi Zübeyde Hanım, babası Feyzullah Efendi şeyhülislamdır. Yani annesinin dedesi şeyhülislamdır; Feyzullah Efendi… Biliyor musunuz bunu? Ve annesinin sülalesinden tam 6 tane büyük evliya-i kiram hazeratı vardır. Zübeyde Hanım'ın sülalesinden; bakınız Halveti, Mevlevi, Rıfai, Şazeli ve Bektaşi. 6 tane büyük veli var. Allah şefaatlarından ayırmasın! Yahu senin sülalende doğru dürüst bir Müslüman yok terbiyesiz! Nasıl bu iftirayı edersin?!
Yetmedi.. Beni iyi dinleyin! Yetmedi.. Arkadaşlar babası tarafından, babası İmam Rıza'nın soyundan, dedesi İmam-ı Rıza'yı çok sevdiği için -aynı koldan geliyor, aynı sülaleden geliyor- Yani Atatürk hem anne tarafından, hem baba tarafından Hz. Hüseyin’e, Hz. Hasan’a, Hz Ali'ye dayanır. Sülbü oradan geliyor. Mustafa Kemal bu!
Ve Ali Rıza Efendi arkadaşlar, onunda sülalesinden Mevlevi, Rufai, Şazeli, Bektaşi tariklerinden tam 7 tane büyük evliya-i kiram hazeratı var. Az evvel söylediğim gibi, bizim sülalelerimizde Müslüman yok yahu! İslam'ı değiştirenler, hainler var! Bunlara niçin cevap vermiyorsunuz veya vermiyoruz?!
Hanımların bir tanesi kalkıp da “Ben geçinemiyorum.” diyemezler
Sevgili arkadaşlar, bakınız şimdi size soruyorum: 5.000 lira alamadınız, aldınız mı? Havanızı aldınız, alamazsınız! Bu cahillerin, bu gafillerin peşinden bir daha gitmemek üzere söz veriyor musunuz? Veriyor musunuz?
Hanımların bir tanesi kalkıp da “Ben geçinemiyorum.” diyemezler bundan sonra. Niye? Biz geldik, Ne dedik size? 1500 lira aylık vereceğiz dedik mi demedik mi?! Dedik mi? Ama siz gittiniz ecnebinin, yalancıların peşine takıldınız, bizi yalnız bıraktınız! Hz. Hüseyin gibi… Bu dersi vermeye var mısınız? Var mısınız?
Sevgili kardeşlerim, bak bu adamlar bir şey bilmez! Ülkeyi kana bulayacaklar, haberiniz olsun! Gaipten haber vermiyorum! Bu adam cahildir; tarihi bilmezler, coğrafyayı bilmezler. Sınırlarımızdan haberleri yok! Bugüne kadar geldiler… Yumurta kapıya dayandı. Ne yapacaklar söyleyin bakalım? Ne yapacaklar? Ne yapma yetkileri var? Hiçbir şeyleri yok! Ekonomi dibe vurmuştur, batmıştır, haberiniz olsun!
Komşularımızı kaybettik!
Komşularımızı kaybettik: Libya nerede? Kıbrıs çıkarmasında Libya'nın Başkanı Kaddafi, Türkiye Cumhuriyeti Devletlerine uçak lastiği veren, para desteği veren, yakıt desteği veren tek liderdir. Bu adamlar kalktı, Kaddafi'yi bile ortadan çıkardılar; öldürdüler. Bunlar katildir. Müslüman adam, kasten can katledebilir mi, yok edebilir mi? Ama bunlar yapıyor bunu! Yaptıkları halde yine sanki fazilet peşinde koşuyorlarmış gibi yine destek veriyoruz. Bunların bu milletten bir tane alacak oyu yoktur! Bunu iyi bilesiniz.
Artı Tunus’u kim yok etti? Bunlar.. Mısır’ı bu hale kim getirdi? Bunlar..Irak’ı kim yok etti? Bunlar.. Suriye'yi bu hale kim getirdi? Bunlar.. Ya Allah adamın belasını verir, hiç mi ayıkmıyorsunuz?! Allah aşkına, bu nasıl iş?! Bu kadar canlar katledildi, hiçbirinizin ayıktığı yok!
Bizim Oylarımız Çalındı ( 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri )
Sevgili arkadaşlar, son olarak şunu diyeceğim: Evet bizim oylarımız çalındı. Az da değil. Bir milyon oyumuz çıktı, üç milyonunu çaldılar. Yani en az 5 milyon oyumuz vardı. Bunlar çalındı. Şimdi Yüksek Seçim Kuruluna, hukuk dili ile diyoruz; görevini yapmadın.. görevini yapmadın.. görevini yapmıyorsun! Ha eğer sen diyorsan ki “Milyonlar sokağa insin, hakkını arasın; biz o şekilde hakkını arayanların sandıktaki karşılığını veriyoruz.” Onu da sen bilirsin. Milletin vereceği karara da karışmayız. Ama hiçbir oyumuzu da bundan sonra çalınmasına asla müsaade etmeyiz! Var mısınız?
Sevgili arkadaşlar, bu bir hainliktir. Bir ihanettir. Sen Ahmet'in hakkını alacaksın, Mehmed'e vereceksin. Çok lüks arabalar, efendim sandıklara yakın yerlerde, kimliği meçhul adamlar tarafından kullanılıyor. Bir de bakıyoruz, a ne olmuş? Sandıklar değişmiş… Ulan burası dağ başımı ya?!
Bu seçim kanunları, hep bizim elimizi, kolumuzu, ayağımızı bağlamak için mi var? Ya bu seçim kanunu, sadece bize mi işliyor? Sevgili arkadaşlar, ne diyorsunuz? Bize mi işliyor? Bunu elimizin tersiyle atıp, adaleti hakim kılmaya var mısınız?
Şimdi inşallah bundan sonra yapacağımız iş, el ele verip bir bilek, bir yürek olmaktır. Alevisiyle Sünnisi ile, Bektaşisi ile… Yedi katında ne varsa; artık 1’de, 2’de, 5’te 10’da… Her birinin kardeş olması ile yaşanacak bir Türkiye kavuşmak için, elele vermemiz şarttır diyorum.
Katıldığınız için tekrar teşekkür ediyorum, hepinizi Allah'a emanet ediyorum.. Sağ olun, var olun…
Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız