info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bağımsız Türkiye Partisi Başkanlık Divanı Toplantısı / 3 Mart 2005

    Neler Okuyacaksınız

Türkiye Çepeçevre Kuşatıldı, Bunun Sonu İşgal ve Parçalanmaktır

Allah'a şükürler olsun istediğimiz nitelikte değilse de bir ivme kazandık, bugün son raporu almadım, birazdan onu da şimdi alacağız. Hepinizi tebrik ediyorum, sağ olun. Benim istirhamım şu Mart, Nisan, Mayıs ayları, özellikle bu üç ay evlerimize gitmezsek, gece gündüz vatandaşımızın kapısından ayrılmazsak, bu teşkilatlanmayı üç ay içerisinde çok iyi bir noktaya taşırız. Yüzde yüz yapmak elbette hepimizin arzusudur ama o nitelikte bir teşkilat zaten siyasi bir teşkilat Türkiye'de yok. Var, para dağıtacaksın, bilmem ne yapacaksın. “Biz yumurtadan yün” tabiri caizse “kırpıyoruz.” Öyle Kuvay-i Milliye harekâtı bu. Ama biz yüzde seksen rakamlarına dayandığımız zaman, sokaklarda, caddelerde, apartmanlarda bilin ki bu seçim sizin ve inşallah millet iradesini sizinle paylaşacak milletimiz demokratik laik cumhuriyetimizi sağlam ellere teslim edecek inşallah. 
Şu an üç Kasım itibariyle hatırlarsanız ben şu sözün altını çok çizerdim ve yanımda bulunan arkadaşlar da bunun ne hikmetse manasını intikalde biraz zorluk çekerlerdi, doğrudur. “Bu seçim son seçim olabilir” diye. Şimdi az evvel gelirken arkadaşımız bana AKP milletvekillerinin kendi içlerinde “Türkiye'nin artık bundan böyle kurtulma lüksünün olmadığını” yani “kurtulmak bir lüks” olmadığını, bağımsızlığımızın işte ne kadar tehir edebilirsek ancak yaşanabileceğini gibi bu korkunç kaosun, manzaranın içerisinde bir iktidar düşünebiliyor musunuz? Hem ülkeyi bu noktaya getireceksiniz, hem de bağımsızlığı biraz tehir edeceksiniz yani elden gitme. Kısaca bizim o gün işte ifade etmeye çalıştığımız manzarada buydu. Yani ülke bağımsızlığını kaybedecek zaten çepeçevre kuşatıldık. Bunun sonunda tam manasıyla bir işgal ve ülkenin parçalanması. 

İncirlik Üssü, Yavuz ve Midilli’nin Rolünü Oynayacak

Bakınız ABD’nin bu İncirlik Üssü Olayı, bunları ben söyleyip geçiyorum, halkımız duyması lazım. Onun için dediklerimi siz taşıyacaksınız. Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlı'nın giriş nedeni, Yavuz ve Midilli gemilerinin Osmanlı adına bayrak takarak Sivas Topalı bombardımana tabi tutmasıdır. “Vay Osmanlı bize top atıyor” diye Dünya Savaşı'na sokulma durumu oldu ve malum Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da imparatorluğun geldiği nokta ortada. Şimdi İncirlik Üssü benim görebildiğim kadarıyla Yavuz ve Midilli’nin oynadığı rolü oynayacak, onu oynatmaya çalışıyorlar. Efendim veririz vermeyiz bugün bizim bir gazetemiz var “Yeni Mesaj” tebrik ediyorum bu arkadaşları. Parti olarak da bu kardeşlerimizi ziyaret edin. Sağ olsunlar, baktım aynı fikri işliyorlar. İncirlik Üssü’nde doksan tane atom bombasının olduğunu, doğru okudum değil mi? 
Doksan, zat-ı hallerinize ait de bir makale var, sağ olun tebrik ederim. Efendim bombanın olduğu, biri bir tanesini sağa sola attı mı iş biter. Anlatabiliyor muyum? Neyle? Nasıl atar? Türk bayrağını çizmek o kadar zor bir hadise değil. Uçağının göğsüne yaptı mı… Şu anda hükümetin icraatının zaten böyle bir neticeyi doğuracağı gözleniyor. Yani böyle bir şey yapacağı… Bu savaşa girildiği zaman efendim Amerika Birleşik Devletleri Doğan'ı çizdi, Erdoğan'ı çizdi. Baksana gazetecilerim de aleyhine gitmeye başladı. Ba ba ba ba! Sen kimi kandırıyorsun ya? Sen Doğan'dan daha iyi hademe mi bulacaksın? Ondan daha iyi hizmetçi mi bulacaksın? “Peki, hocam bu nedir? Bu alışveriş ne?” Bu alışveriş şu: “Ben şimdi sana direk olarak teslim olur gibi görünürsem, bu millet beni sokakta linç edebilir. Bu işi kitabına uyduralım.” “Nasıl?” “Sen beni azarla. Ben de diyeyim millete: Bak işte görüyorsun, durumumuz hiç iyi değil. Zaten her tarafımız kuşatıldı. Ondan sonra da senin dediklerini güya yapmayacak tarzda yapalım.” Yani “hem ağlar hem gider” hikâyesi. Olayın tiyatro boyutu bu. Senaryosunu ben çizdim, onlar oynuyorlar. Tam bir senaryo, evet, bu bir senaryo. Bu adam Amerika'nın bir numaralı adamı, bundan iyisini bulması mümkün değil. Sıralamaya koysak, bir, üstünde kaç tane yıldız var? Birin üstünde yüz tane yıldız var. Bunu yerine kimi koyacak ya? Kimi koyacak Allah aşkına? O zaman tiyatro ne? Tiyatro, Türkiye'yi bir harbin içine sokmak için milleti güya ikna etmek. Nasıl? “İşte baksana kardeşim oradan bunu” dedi. “Hariciyesi böyle söyledi Amerika'nın, dâhiliyesi böyle” söyledi, bu, şu şöyle söylesin; bilmem “Rice şunu” dedi. Adam da zorda kaldı, ne yapsın ya? Bunun başka çıkar yolu var mıydı? Bilmem anlatabiliyor muyum? Efendim “niye Irak'ta bunu yapmadılar?” Irak'ta bunların kafası o kadar nasıl söyleyeyim etkisiz ki bazı kelimeleri kullanmayalım. Gerçekten olayların bu derece gelişeceğini tahmin edemediler, göremediler. Bu kabiliyetleri yok, sıfır bunların bu kabiliyetleri. Onun için orada çok ciddi bir teslimiyetle beraber mahvoldu, gittiler. Milleti de mahvettiler, Iraklıyı da mahvettiler; Orta Doğu da mahvoldu, İslam dünyası da mahvoldu. 

Türkiye Suriye İran Savaşına Girerse, Kesinlikle Bölünmeye Gider

Şimdi ikinci bir icraat Suriye ve İran üzerinde artık bu, bu da tamamen “hainlik bayrağını çekmek” manasına geleceği için açık olarak yapılması mümkün değil. İşte şu anda bu oynanıyor. Yani bayrak çekilmeden bu ihanetin hayata geçiş tarzıdır bütün bunlar. Sakın hiç kimseye inanmayın. Olayın işte, “Amerika ondan yüzünü çevirmiş, bakmamış. Sekiz dakika konuşmuş” bilmem ne. Yani Türkiye'nin… Peki, bu savaşta Türkiye hangi noktaya gider? Mesela bir Suriye İran savaşına Türkiye'ye girerse, Türkiye nereye gider? Kesinlikle bölünmeye gider. Anlatabiliyor muyum? Oyun da budur. İnşallah Bağımsız Türkiye Partisi'nin bütün bu konuşmaları milletimiz tarafından tam alınılacak ve Bağımsız Türkiye sahip çıkılacak, millet artık “hain” diye sokaklara dökülecek. O zaman ne olacak? Millet “hayır” derse bunlar da “hayırsız” olacak ve iktidar da gidecek inşallah. Erken seçimi siz yaptıracaksınız, başkası yaptıramaz. Evet, bunu hülasa ettik. Başka bir şey de demeyelim. 


Demokratik Laik Cumhuriyeti Layık Olduğu Yere Getireceğiz

Arkadaşlarla sohbet esnasında, “oğlum benden siyasi bir ikbal, istikbal beklemeyin. Benim böyle bir şeyim yok, niyetim yok. Böyle bir niyeti olan arkadaşlar kendine bu kulvarda hizmet yolu arasın” dediğim bir cümle değildi, belki bin cümle, bin tane cümle vardır. Ama ülke şartları o noktaya geldi ki Azeri tabiriyle “iş başa düştü.” Ve biz bu partiyi kurmadan evvel yeminle konuşuyoruz, o zamanın aklı başında bütün genel başkanlarına gittik, bütün ne bileyim bakanlarına gittik, cemaat bilmem müntesiplerinin önder lider kadrolarına gittik, kanaat liderlerine gittik, hepsine gittik ülkenin durumunu anlattık.  Ve baktık ki hepsi bizi dinlerken “çok doğru ya, öyle de mi var, böyle de mi oluyor” dediler. Gene hepsi bildiğini okudu. Şimdi gemi batıyor bizim manzaramız şu: Gemi batıyor, geminin battığını gören usta kaptan şimdi geminin içinde de filikalar var. Filika, küçük kayık demek, o bizim Karadeniz kayıkları. Orada insana demez mi ki batmakta olan geminin içindekilere, “gelin ya şu filikalara binip de kurtulalım” demez mi? Ha işte bizim partimiz budur, milleti kurtarmak. He vallahi budur, bunda hiç kuşkunuz olmasın. Ve ülkede baştan beri ben söylüyorum. Oynanan oyun milletle devleti, siville askeri karşı karşıya getirmek. Ve argüman olarak burada maalesef dinimizi kullandılar.  Karşı gelen de dini kullandı, taraf olan da dini kullandı. Allah milletimizi bu beladan kurtarsın. Biz inşallah bu demokratik laik cumhuriyeti layık olduğu yere getireceğiz. Devleti, milleti, sivili, askeri beraber edeceğiz. Vazifemiz çok zor, sürüneceğiz ama sonunda efendi olacağız. 
Arkadaşlarımızın verdiği raporları dinlememiz ve arkadaşlarımızın kanaatlerini paylaşmamız üzere tamamlandı. Başta da söylediğim gibi Bağımsız Türkiye Partisi bir yükselme ivmesi istikametinde, yolunda devam ediyor. Bunlar güzel; ancak ülkenin içinde bulunduğu şartlar münasebetiyle biraz daha atakta hepimizin olması lazım.  Bunu istirham ediyorum. Bir hafta sonraki efendim toplantımızda bir araya gelmek üzere hepinize hayırlar diliyorum, Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun. 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir