info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bağımsız Türkiye Partisi Antalya Elmalı Mitingi - Elmalı / Mart 2014
19/01/2025 SİYASET 13

    Neler Okuyacaksınız

Elmalı, Tarihin Şahitlik Yaptığı Mekândır 

Çok muhterem Elmalılı kardeşlerim. Tam 2600 yıllık bir ömre sahip dağların arasında, tarihin şahitlik yaptığı bir mekandayız. Belki de Türkiye'de böyle yerleşim bölgesi olarak 5-10 tane il vardır, ilçe vardır, belde vardır. Bir tanesi de Elmalı’dır. 
Kardeşlerim tarihten gelen bu azametini kültürüne, medeniyetine, siyasetine, ilmine yansıtan tek yer de Elmalı’dır. İnsanlığına yansıtan tek yer de Elmalı’dır. Elmalılı nezaket, nezafet sahibidir. Çünkü o, insanlığın her türlü birikiminden ders almış; İslam'ın kültürü, İslam'ın medeniyeti, İslam'ın siyaseti ile yoğrulmuş; adı da Müslüman Türk olmuştur. Onun için sizleri saygı, sevgi, muhabbetlerim ile selamlıyorum.
Esasen Elmalı‘yı anlatmak en az bir yarım saatimizi alır. Ama sizleri de bu soğuk havada üşütmemek için, sohbet tarzında bir konuşmayı tercih ediyorum. 

Ben Diğerleri Gibi Amerika'ya Uçarak İcazet Almaya Hiçbir Yere Gitmedim

Kardeşlerim biz de böyle kürsülere çıktığımız zaman partilerin yaptıklarını tek tek ortaya koyup onu çaldı, bunu aşırdı, bunu kaçırdı diyebiliriz. O dil bizde de var. Ama ben size böyle kitap dolusu sözler yapsam, bu sözler sizin karnınızı doyuracak mı? Onun için gelin bizim derdimizin devası ne, oradan işe başlayalım ve tek tek Haydar Hoca ne dedi, onu dinleyelim.
Kardeşlerim benim siyaset hayatıma atılmam için 1995 yılında Amerika'nın Büyükelçisi bendenize müracaat ediyor, iyi takip edin, yani ben diğerleri gibi Amerika'ya uçarak icazet almaya hiçbir yere gitmedim. Şimdi de diyorlar bana ki ‘Haydar Hoca Rusçu oldu’. Yanlış, Ruslar Haydar Hocacı oldu. Bizim farkımız bu. Ben Rusları Müslüman'ı ediyorum, Ruslara benim dediklerimi uygulatıyorum;  Ruslar da beni dürbünle ‘Ah bu Hoca nerede?’ diye arayıp buluyorlar. Allah razı olsun, aynen öyle.

1995 yılında Amerika Büyükelçisi Benimle Görüşmek İstedi

Şimdi sevgili kardeşlerim, ben 95 yılından müsaadenizle yola çıkacağım. 95 yılında Amerika Büyükelçisi geliyor; arkadaşlar ben o zaman Başbakanlık Müşaviriyim. “Arkadaşlar” dedim “evet bu adamın bizi araması, bunların bizi araması sıradan bir arama değil. Türkiye'de iyi gitmeyen şeyler var. Kendilerine uşaklık yapacak adam arıyorlar”. Dediler ki “Olsa olsa bu Sakallı Hoca olur bu” ve benimle görüşmek için müracaat ettiler. Ben bir, görüşmeden bir gece evvel merhum Baki Bektaş Hocam, Ali Gedik Hocam, Celal Mısır Hocamla birlikte oturduk. Dedim “Arkadaşlar biz şu anda isteyelim, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı da dahil anahtarını elimize verirler. Başbakanlık, bakanlıklar…”. Çünkü Türkiye'de arkadaşlar milli bir siyaset kalmamış ve işin garip tarafı senin eğer o taraftan, ecnebilerden adamın varsa millet seni tutuyor. “Ya gelin karnımızı doyuralım, sırtımızı giydirelim” diyen adam da varsa; yapayalnız, Haydar Hoca gibi kalıyor. Ben bunu bilerek… Benim maksadım siyaset değil; milletimin hoş, güzel hallere kavuşması, sırtını giydirmesi, karnını doyurması, işinin, aşının olmasıdır. Benim derdim bu. Yoksa benim rütbemi kimse yakalayamaz, yanlış anlamayın. Sağ olun. Bunu iyi bilesiniz. Yani buraya ben sizin gönlünüzü kazanmak için geldim. Oyunuzu verirseniz, Haydar Hoca size hizmet eder; vermezseniz, siz kaybedersiniz. Ha nereden biliyorsun? Rusya'ya bakacaksınız. 

Rus Yetkililer Benimle Görüştükten Sonra Rusya ile Çin İlk Milli Para Mübadelesi ile Ticari Yola Girdiler 

Bakınız çocuklar bundan tam 5 yıl evvel, bu 5 buçuk yıl da olabilir, evimden çıktım; Ramazan'ın bir sonraki günü, yani arife günündeyiz, kapımın önüne Akçaabat'ta geldim. Akşam namazını kıldıktan sonra çıktığım için, böyle iri yarı bir arkadaş sallana sallana -benim ev de biraz yokuşçadır- bir arkadaş geliyor. Ben bunu Rus ilim adamı, daha önce Müslüman olan kardeşim Ali Victor’a benzettim “Ali Victorr” diye bir bağırdım. “Ne var?” yarı Türkçe ile bana cevap verdi. Ha dedim “Hoş geldin, sefa geldin”. Tabi Türkçe bilmiyor, yanında Tatar bir arkadaşımız var Hayrat isminde. “Hoş haber” dedim “haber de vermediniz, niye geldiniz?”. “Ali Victor” dedi “seni ziyaret etmek istedi Sayın Hocam, onun için geldik” dedi. “Ama ben şimdi çıktım. Yarın benim, yarın akşam Antep'te programım var, oraya gideceğim. Ona söyle beraberce gidelim. Ne diyecekse yolda, gittiğimiz yerde bana anlatır”. Konuştu “Tamam” dedi “ben zaten birkaç gün de burada kalacağım, hem de gezmiş oluruz”. Arkadaşlar Antep'te iftar vaktinden gece sahur vaktine kadar bir sohbet yaptık. Ali Victor dedi ki tercüman aracılığıyla “Amerika battı” dedi. Allah Allah… “Nasıl?” dedim “Amerika batıyor”. O bana “Bizim orada arkadaşlarımız var. Verdikleri bilgiye göre Amerika Birleşik Devletleri battı”. Dedim “Ali” dedim “Amerika batmadı. Amerika'nın sistemi battı. Amerika'nın batması için 2 tane kurumu var, bu kurumu yok olmadığı müddetçe bunun batması mümkün değil”. Konuşmayı ben özetliyorum, bu 4-5 saatlik bir konuşma. “Bak” dedim “2 kurumdan bir tanesi para kurumu, doları”. Dolar deyince durdu. Dedim “Türkiye'de dolar var”, “Var”. “Rusya'da dolar var”, “Var”. “Avrupa'da dolar var”, “Var”. “Asya'da dolar var”, “Var”. “Afrika'da dolar var”, “Var”. “Ne olacak?” dedi. “O zaman” dedim “Amerika batmadı. Yani dolar ile seni beni eşek edip biniyor, at edip sürüyor”. Tabii bu tabiri de yeni duydu, hoşuna da gitti, gülümsedi. Evet arkadaşlar “Peki nasıl halledeceğiz bu işi?” dedi. Amerika'nın dolarının batması için bir tek formül var, o formül de şu; milli paraları devletler devreye korsa, Amerikan doları da hiçe gider. Tabi bu biraz kafasına yattı, yatmadı. İyi bir müzakereden sonra “Tamam, ben anladım” dedi ve arkadaşlar ayrıldı, Rusya'ya gitti. 
Aradan 10 gün geçmeden Çin ile bir anlaşma yaptılar. Bundan sonra yapacağımız ticarette, milli paralarımızı kullanacağız; bu kararı aldılar. O günün şartlarında Hindistan da bu kararı ortak olmak istedi. Ama bir fitne çıkarttı batılılar, o işe müdahil olamadı ve Rusya ile Çin ilk milli para mübadelesi ile ticari yola girdiler. 

Cebimizdeki Türk Lirası Bizim Değil, Hazinede Dövizi Olanların Parasıdır

Hatırlarsanız o günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız da “Biz de milli paramızla birlikte bu konvoya iştirak edeceğiz” dedi, demişti. Dedim “Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye'nin milli parası yok ki bununla sen bu konvoya katılacaksın”. Şimdi tabi siz de bunu ilk defa duyuyorsunuz. “Nasıl olur ya? Cebimizde Türk lirası var”. Bak ben getirdim size Türk lirasını, 100 kağıt değil mi? Hepinizde var mı bu? Var. Bu kimin parası? Korkmayın konuşun, kimin parası? Yok, Amerika'nın değil. Hazinede dövizi olanların parası. Bizim hazinemizde ne var? Euro var. Ne var? Dolar var. Bunu kimden aldık? Sendikasyon kredileri ile beraber Avrupa ülkelerinden, Amerika'dan vs. Euroyu da onu da alıyoruz, hazinemiz koyuyoruz. Amerika diyor ki “Sizin alnınızın terini para olarak piyasaya süremezsiniz”. Ya ne yapacaksınız? Benim değerim olan işte euroydu, benim değerim olan dolardı; bunu benden borç alacaksın, faizle hazinene koyacaksın. Atıyorum 60 milyar para mı basacaksın, onun karşılığında ancak bunu devreye koyabilirsin ve biz de bunu 35 yıldan beri yapıyoruz. Yani bize ait para yok. Biz Türk milleti olarak, devleti olarak kazandıkça batıyoruz. Niye? Kazandıkça borcu fazla alıyorsun, hazineye koyuyorsun, faizi fazla veriyorsun. Niye? Paranı basman lazım, dolaşımda paranın olması lazım. Eğer bunu çoğaltacak şu anda 50 milyar Türk lirası piyasada dolaşıyor, eğer bu 200 milyar olsa; dolaşımda para miktarı fazla olduğu için vatandaşın ticari kabiliyeti daha fazla artar. Ama maalesef yok. Şu anda 35-40 milyar civarında bir para piyasada dolaşıyor.

Para Bizim Alnımızın Teridir, Üretimdir, Emektir

Sevgili kardeşlerim, bu arkadaşlarımız ekonomiyi maalesef bilmiyorlar. Para nedir? Para bizim alnımızın teridir, üretimdir, emektir. Nedir? Şu bardak paradır, elimdeki mikrofon paradır, bu kürsü paradır, yediklerimiz paradır, içtiklerimiz paradır, giydiklerimiz paradır, çalışmamız paradır. Budur para. Peki bizim böyle bir eylemimiz, üretimimiz var mı? El cevap, var. Türkiye'nin geçen yıl gayrisafi milli hasılası 1,5 katrilyon; yani biz 1,5 katrilyonluk servet kazandık. Ama gel gör ki bu servete karşılık piyasada bir tek kuruş paramız yok. Şimdi servet fazla olunca biz de faizli parayı fazla alıyoruz, hazineye koyuyoruz, onun karşılığında paramızı basıyoruz ve piyasada sirküle ediyoruz.  Böyle bir ülkenin kalkınması asla mümkün değildir. Haydar Hoca diyor ki, bakın şu anda bakın şu anda Rusya benim dediklerimi uygulamaya başladı. Amerika dedi ona ki “Seninle ben ticari münasebetleri donduracağım, haberin olsun”. “Ben de seni reddediyorum, kendi paramla ticaret yapacağım, seni reddediyorum” dedi, Amerika frene bastı. Hatırladınız değil mi? Ukrayna meselesinde, hatırladınız mı, Kırım meselesinde? Şimdi peki bu sözü Rusya'ya söyleten ilim adamı kim? Haydar Hoca, Haydar Hoca.
Sevgili kardeşlerim, şimdi sevgili kardeşlerim, siz merak etmeyin ben dediklerimi dünyada ispat etmiş bir insanım. Sade benim sistemimi şu anda Rusya uygulamıyor. Ya? Çin. Ya? Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Rusya; 5 tane ülke Haydar Hocacı oldular. 
Ya ben dünya insanlığına derdimi anlatıyorum, beni tanıyor; benim insanım beni tanımıyor. Şimdi var mısınız Avrupa'dan, Amerika'dan emir alıp gelip de size siyaset yapanları, caka satanları elimizin tersiyle kovmaya? Var mısınız? Arkasından bütün insanlığı sürükleyen Haydar Hoca ile beraber olmaya var mısınız? Ben de varım. 

Elmalı'nın Dünyaca Meşhur Elmasından Burada Elma Suyu, Elma Sirkesi ve Marmelat İmal Edeceğiz

Şimdi önce bu, önce bu, bu bölge ile ilgili birkaç tane projemizi söyleyelim. Bu Elmalılı, bu kadar muhteşem bir tarihe malik olmasına rağmen bir tane sanayi merkezi yok. Var mı? Allah nasip ederse Bağımsız Türkiye Partisi’ne burayı devrettiğiniz gün… Elmalı'nın elması dünyaca meşhur; Türkiye'nin bir numarası, elması burada yetişiyor ve Türkiye'nin %12 elması buradan. Biliyor muydunuz? Yani bütün Türkiye'nin elmasını toplayın, Elmalı'nın elması bunun tam 9’da 1’i. 9 elma Türkiye'den, 1 elma Elmalı’dan. Böyle. 
Arkadaşlar bakınız biz inşallah sadece elmadan buranın geçimini temin edeceğiz. Nasıl geçimini temin edeceksiniz? Dünyanın en meşhur sirkesini, elma sirkesini buradan imal edeceğiz. Var mısınız?
Yetmedi, yetmedi sevgili arkadaşlar, elma suyunu da buradan imal edeceğiz. Sadece Türk pazarına değil; içine soda katarak Arabistan dünyasına, Hacı adaylarına göndereceğiz. Var mısınız buna? Ya Hocam diğerleri yapamaz mı? Bunlar bilmezler; bunlar aşırmayı, kaçırmayı bilirler. İş beceremezler.  
Evet, daha ne yapacağız? Sofralarımızda güzel taam olsun diye marmelat şekline koyup gelen turistlerin önüne koyacağız.

Elmalı’yı Turizm Merkezi Yapacağım

Allah nasip ederse, Arap İslam aleminin turist merkezi yapacağım burasını. Nasıl Hocam ya, sen de amma da atıyorsun. Şu dağları görüyor musunuz? Bu dağların üzerinde düzlükler, yaylalar var mı? Peki nasıl gidiyorsunuz buraya? Ben Allah nasip ederse burayı teleferik sistemine kavuşturacağım. Dünyanın en ucuz sistemi, teleferik sistemi. Bu Toros Dağlarında at koşturacağız, kişneteceğiz. Var mısınız?
Yetmedi. Sağ olun, Allah razı olsun. Kardeşlerim daha, mademki buraya turist gelecek, bizim burada el işlemeciliğimiz doruk noktada. Neymiş bunlar? Halımız var, kilimimiz var, heybemiz var, efendime söyleyeyim ahşap işçiliğimiz var, taş işçiliğimiz var, kuyumculuğumuz var, demirciliğimiz var, bakırcılığımız var, var da var… Her şey var. Biz şimdi gelen turist arkadaşlara da bunları pazarlayacağız. Ama bu halde kimse bunu almaz. Ne yapacağız? Kısmet olursa burada misafirhaneler, aşhaneler, iş haneler, oteller, moteller... Dediğimiz şekilde… 
Daha ne yapacaktık? Dağlara gitmek için teleferiği yapacağız. Gelecek adam hem Türkiye'ye gezecek, hem Elmalı'da dağları gezmek için teleferiğe binecek; senin pazarladığın mamülleri dolarını verecek, eurosunu verecek alacak memleketine gidecek. “Elhamdülillah” diyecek “bir temiz hava aldım, bir elma suyu da içtim, elma marmelatı da yedim” diyecek, inşallah. Var mısınız bunu hayata geçirmeye?

Bağımsız Türkiye Partisi Olarak Dolu Geliyoruz

Bak ben Uğur Başkanıma burada en büyük desteği vereceğim, bundan endişe etmeyin. Sakın ha, diğer ben partilere bir şey demiyorum. Bu arkadaşlarım da çok iyi. Aslında yapacakları iş, kendi partilerinin kapısını kapatıp Bağımsız Türkiye Partisinin kadrolarına katılmaktır. Ya senelerden beri şu memlekette siyaset yapıyorlar. Ya insanoğlu Allah'tan korkar. Sen ne yaptın bu ülkeye söyle bakayım bana? Ne yaptın? Palavradan başka bir şeyin yok. Ee efendim o tekrar gelecekmiş de işler devam edecekmiş. Hangi işi getirdi ki, getirdin ki o devam ediyor, edecek.  Senin böyle bir işin yok, böyle bir düşünce düşüncen yok, böyle bir projen yok. Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak dolu geliyoruz arkadaşlar.

Ülkeye Birlik, Beraberlik, Kardeşlik Getiriyoruz

Şimdi bizi dünya konuşuyor, sadece Türkiye değil dünya konuşuyor. Vatandaşımızın kalbinde, gönlünde yaptığımız yer diğer partilerimizi irkiltti, korkuttu. Nevşehir'de bize taarruz oldu, hücum oldu; İzmir'de aynen. Daha daha. Manavgat'ta öyle. Niye bunlar korkuyorlar? Şimdi güm güm milletin kalbi ‘Haydar Hoca, Haydar Hoca’ diye atmaya başladı. Ne ile keselim bunun önünü, bunun önünü neyle keselim? Bunun önüne ne ile keselim? E sopayla keselim, taşla keselim, bıçakla keselim, kurşunla ke… Oğlum sen onun önünü kesemezsin. Sen kessen kessen kendi kafanı kesersin. 
Biz ülkeye, biz ülkeye birliği getiriyoruz, beraberliği getiriyoruz, kardeşliği getiriyoruz. Bu millet zaten kavgadan bıktı. Anası ağladı bu milletin be. Manyak, ruh hastası seni. Senin çıkış yolun bu mu? Niye kalkıp demiyorsun ki “Haydar Hoca o projeyi dediyse ben de bunu diyorum”. Diyemez ki; bir şey yok, bomboş adam, bomboş adam. Onun için bütün partilerinizi boşayacaksınız. Var mısınız buna? Var mısınız Elmalılı kardeşlerim? Ha Hocam ben seni dinlemiyorum. O zaman ben de sana derim ki “Sürünmene devam et. Er ve geç senin geleceğin yer burası”. Vallahi öyle, geleceğiniz yer burası. Bak dua edin de bizim de yaşımız gidiyor; yani bizim bundan sonra bir, bilemedin iki dönem daha ayaklarımız, dizlerimiz tutar. Yoksa ev köşesinde oturduk “Ya Hoca gel sen bizi idare et” de, o da bir işe yaramaz. Anlaşıldı mı? Onun için bak bizim ruhumuz bedenimizde iken, aklımız başımızda iken bizi değerlendirin. Biz de değerlenelim ki bu yaptığımız hizmetler ahirette önümüze ibadet olarak çıksın. Var mısınız buna?

Noter Tasdikli Senetlere Oy Vermediniz; Fitneye, Dedikoduya, Eşkıyaya Oy Verdiniz

Sevgili kardeşlerim bakınız biz bunları, anlatacağım bu konuları noter tasdikli senetler ile vatandaşlarımıza dağıttık. Adamlar beni dinlemedi, yalana uydular. Şimdi çıkıp konuşuyorlar, geliyorlar “Hocam filan adam var ya, biz buna dini bütün diye sarıldık. Meğer hırsızmış”. Allah Allah… Eyvallah, güzel dedim. E ben sana demedim mi ki burada tek bir adam var, o da Haydar Hoca'dır. Sen gittin ona. “Ya ama Hocam ya, onu bize güçlüdür diye met ettiler”. Ulan ona güç veren adam önce bana gelip güç vermek istedi. Ben onu elimin tersiyle kovdum. Bu insanlardan talimat alanlar, para alanlar; emir alırlar. 
Kardeşlerim bakınız biz size az evvel Sayın Başkanım ne dedi? “Haydar Hocamın noter tasdikli senetlerine siz oy vermediniz; fitneye, dedikoduya, eşkıyaya oy verdiniz”. Benim kadro gibi kadro inanın Türkiye'de değil, dünyada bulamazsınız. Bunlar hep eğitimli, yetişmiş insanlar. Ama palavracı arıyorsanız çok insan var. Bütün partiler zaten palavrayla geçiniyorlar. Sakın ha onlara yaklaşmayın. Eğer size onlardan biraz bulaşırsa, siz de palavracı olup çıkarsanız. Anlaştık mı? 

Fakirliğe Son Vereceğim

1. Bizim yapacağımız, vatandaşlık maaşı vermek. Asgari ücreti bugün kaç lira asgari ücret alıyoruz arkadaşlar? 840 lira. Ben de 840 lira alıyorum herhalde; ya 850 ya 840. Sevgili arkadaşlar bizim asgari ücretimiz tam 4.000 Türk lirası. Ev hanımlarını işçi statüsüne kavuşturacağız; vatandaşlık maaşı ile birlikte 1.000 Türk lirası maaş alacak. Şimdi size ben soruyorum, Elmalı'da bu siyaset hayata geçtiği zaman, bir evde 5 nüfusun olduğunu kabul edelim; anne 1.000 Türk lirası alıyor, oğlu 250 Türk lirası alıyor, beyi 500 lira alıyor. Ne etti? Tam 1.750 Türk lirası. Evde bir tane insanımız da, bir yerde işçi ise o da 4.000 Türk lirası alıyor. 5.750 Türk lirası bir ayda bir eve girecek. Peki ondan sonra Elmalı'da yoksulluk, fakirlik olur mu? Olmaz. Ben fakirliğe son vereceğim. Var mısınız?
13. Onların Ayakkabı Kutusu İçine Koyduklarını Ben Alacağım, Size Vereceğim
Hocam nereden bulacaksın? Atıyorsun. Nereden bulacağım? Ya onların ayakkabı kutusu içine koyduklarını ben koymayacağım; alacağım, size vereceğim. Kaldı ki, kaldı ki sevgili arkadaşlar kaldı ki az evvel bir rakamdan bahsettik, gayrisafi milli hasıla dedik; yani Türkiye'nin 1 yıllık kazancı 1,5 katrilyon. İktisat kurallarına göre bu, 750 milyar olarak piyasaya girmesi gereken asgari bir paradır. İsterseniz siz bunun 35 yıl dönem içerisinde piyasaya sokmadığınız için 1,5 katrilyonu da piyasaya sokarsınız.  Ne dediler bize? Canım siz eğer karşılıksız parayı basar da piyasaya sokarsanız, enflasyon yükselir. Hadi oradan be. Seni kafasız, beyinsiz herif seni. Sen kimsin ya? Sen ecnebinin tutulmuş avukatısın.  Sen onun adına konuşuyorsun. O sana borç veriyor, faiz veriyorsun. Bu enflasyon olmuyor; alın terinin karşılığını basıyorsun. Ee? Bu karşılıksız oluyor. Geri zekalı be. Sen kim, ekonomi kim? Sen bütün üstatlarını al, hepiniz oturun. Vallahi de ekonomiyi bilmiyorlar billahi. Yeminle konuşuyorum. Onlar Türk parasını emeğin ve üretimin karşılığının basılması karşılığındaki sözleri, ee karşılıksız para basmak. Senin emeğin nerede? 1 yıllık karın nerede? Söyler misin bana.  Bir misal veriyorum; tarlanıza 1 çuval buğday atıyorsunuz, zamanı geliyor 10 çuval geriye topluyorsunuz. Farz sayalım ki bir çuvalı 1.000 Türk lirasına tarlanıza attınız. Geriye aldığınız 9 çuval karşılığındaki buğdayın piyasada parası var mı? Var mı? İşte buna gayrisafi milli hasıla denir. Bu gayrisafi milli hasıla olan 9 çuvalın karşılığında, şimdi ekonomi dili ile konuşuyorum, emisyonu genişletiyorsun, senyoraj hakkını kullanıyorsun. Ahmak seni. Bu karşılıksız olur mu? Karşılığı, 9 çuval. Manyak seni, ruh hastası seni. Sen kim, ekonomi kim? 

Kimi Alevi, Kimi Sünni Meşrep Olur, Kim Takvaca Allah’a Yakınsa, O Üstündür

Malthus bir papazdır, Malthus bir papazdır. Sen Malthus’un kapitalist ekonomisinin kölesi oldun. Anlaşıldı mı? Haydar Hoca da Muhammed Bakır Hazretleri'nin ekonomi modelini ortaya koyan adam oldu. İmam-ı Cafer’i size anlattı. 
Sevgili kardeşlerim oraya da birkaç kelam temas edeyim. Türkiye'de ciddi bir fitne var, Alevi-Sünni fitnesi. Yahu ‘la ilahe illallah Muhammed Resulullah’ diyen Müslümandır. Ha kimi Alevi meşrep olur, kimi Sünni meşrep olur. Hangisi üstündür? Kim takvaca Allah’a yakınsa, o üstündür.  Allah'tan korkar, Allah'ı sever; her yerde kendini Allah görüyor, murakabe ediyor, muhasebe ediyor diye adımını atar; işini yapar, aşını kazanır, çocuklarını bakar; ne bileyim yetiştirir, evlendirir, yedirir, içirir… Bunu yaparsa, o herkesten üstün; meşrebi, mezhebi nereden olursa olsun. Ama sen oradansın, Sünnisin. E banka, soyulmadık banka bırakmıyorsun; ticaret bırakmıyorsun. Ya seni o sünnetsizler mi kurtaracak kardeşim? Ha? Böyle şey olmaz.

Bir Müslümanın Örnek Alacağı En Büyük Kişilik Ehl-i Beyt’tir

Bakınız kaldı ki, kaldı ki kardeşlerim Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde sadece bir aileden bahsediyor; ona da ehl-i beyt ailesi diyoruz. Ayet “Ey ehl-i beyt, Yüce Allah sizden her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak ister”. Allah'ın muradı ehl-i beyti ne yapmakmış? Temiz değil, tertemiz yapmak.  Kim ehl-i beyt?  Bizzat Peygamber Aleyhisselam. Kim? Hz. Fatıma-tüz Zehra annemiz. Kim? İmam-ı Ali Efendimiz. Kim? Hz. Hasan Efendimiz. Kim? Hz. Hüseyin Efendimiz. Şimdi bunlara ehl-i beyt denir sevgili arkadaşlar. Bir Müslümanın örnek alacağı en büyük kişilik bunlardır. Nereden biliyorsun? Ayetten biliyoruz. Seveceğin insan bunlardır. Nereden biliyorsun? Yine ayetten biliyorum. Neden? “De ki, ben Peygamberliğimi tebliğe karşılık ehl-i beytimi sevmenizi istiyorum”, ayet.  Allah diyor ki “Ehl-i beytimi seveceksin”. Kim bu? Allah'ın sevgilisi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem. Daha? Hz. Fatıma-tüz Zehra annemiz. “İki gözümün nuru” diyor “O benim canımdır” Peygamber Aleyhisselam onun için. Daha? İmam-ı Ali Efendimiz. İslam, Ali'nin sai üzerine kurulmuştur; bir başka mana, kılıcı üzerine bina edilmiştir. İmam-ı Ali Uhud’a gidiyor; şu kadar insan, kafir yok oluyor. Bedir'e gidiyor; Bedir'de 40 tane kafiri yok eder. Zaten 70 tane kafir öldü. Kırkını öldüren bir insan. Kim? İmam-ı Ali. Yahu onun için Allah onu “O benim aslanım” dedi. Allah'ın aslan dediğini sen sevmeyeceksin, hadi oradan be. Evet, bu konuda çok ayet var ama bu kadar kafi diyorum ve devam ediyoruz arkadaşlar.
Ülke birliğe, beraberliğe muhtaç. Kavga zamanı değil; birlik zamanı, kardeşlik zamanı, arkadaşlık zamanı, dostluk zamanı. Eğer birbirimizle dost olur, kardeş olursak Cenab-ı Hak yaptığımız bütün işlere bereket verir. Hayır fitne çıkartırsak, o zaman geçmişte helak olan kavimlerin kaderini yaşarız. Anlaşıldı mı? 

Bizim Dönemimizde Üniversitelere Sınavsız Gireceksiniz

Şimdi devam ediyoruz. Kimsesiz yaşlılar bizim devlet babamızdan maaş alacak. 
Artı, lise mezunları üniversiteye sınavsız girecek. Var mı üniversiteli arkadaşım burada veya lise mezunu? Lise mezunları şimdi konuşun, çalışın. Efendim okulu bitiriyor, 1 yıl da dershanede okuyor. Çalış babam çalış, çalış babam çalış. Ee, 1500-2000 kişi sınava giriyor, 350-400 bin kişi alınacak. E bunun 4/5’ü atılıyor, 1/5’i veya 1/4’i alınıyor 3/4'ü atılıyor. Yani 100 kişi sınava giriyor; 30 kişi sınavda derece alıyor, okuma hakkı kazanıyor. Bizim dönemimizde Allah nasip ederse üniversitelere sınavsız gireceksiniz. 
Bir tanesi dedi ki “Hocam o zaman tıp fakültelerinde yer kalmaz”. Niye? “Çünkü herkes doktor olmak ister”. E peki dedim, ben mühendise 10.000 lira maaş verirsem, tıp fakültesine gider mi? O zaman mühendisliğe gider. Öğretmenliği 10.000 lira maaş verirsem, öğretmenliğe gider. Haa talebi ben arttıracağım arkadaşlar. Ben o işin dengesini biliyorum, merak etmeyin.  Bu arkadaşlar gibi insan idaresini bilmeyenler bu işi yapamaz. Vatandaşın talebi nereye; o talebi kırmak için farklı bir yere talep ortaya çıkartırsın. Maaşını ücretini fazla verirsin; ya burada kazanç fazlaymış, hadi oraya koşarsın. Bugün öyle değil mi? Millet rızkını aramak için taa Avrupa'ya gidiyor. Niye Haydar Hoca'nın dediği yere gitmesin ki? Öyle değil mi arkadaşlar? 
Üniversite harçlarını kaldırıyoruz. 

Evi Olmayanlara Maliyetine Faizsiz 20 Yıl Vadeyle Ev Vereceğiz 

Arkadaşlar evi olmayan kardeşlerim, dairesi olmayan kardeşlerim bu TOKİ var ya, onu benim projemden çaldılar. Ama çaldı, öyle yaptılar ki 1 kuruşa imal ettiler, 5 kuruşa sattılar. Biz öyle değil.  Devletin (haza) arazilerine, hazine arazilerine, boş yerlere, arsalara inşallah konutları yapacağız, daireleri dikeceğiz. Kaç paraya mal ettik 100 metrekareyi? 50 bin Türk lirasına. 50 bin Türk lirasına o dairemizi 20 yıl vadeyle vereceğiz ve vatandaş bir kuruş cebinden vermeyecek. Niye biliyor musunuz? E ben ona 500 Türk lirası vatandaşlık maaşı veriyorum. Alacak devlet babasından, verecek taksitine. Öyle değil mi? Hatta, Selim nerededir Selim? Ee 20 yıla bölersen 500 ne eder oğlum, 300 mü ediyor? 210 lira aldığın maaştan vereceksin, öteki 290 lirayı da cebine indireceksin. Anlaşıldı mı? 
18. Çiftçinin Yetiştirdiği Ürüne Pazar Bulamama Derdine Son Vereceğiz
Şimdi bugün çiftçilerimizin, bugün çiftçilerimizin, bugün çiftçilerimizin en büyük derdi; yetiştirdikleri ürünlere pazar bulamama. Biz bu sorunun Allah nasip ederse ardından kalkacağız. Çünkü Türkiye'de hakikaten pazar imkanları kalmadı. Vatandaşlar 5’e mal ediyor, 3’e satmak mecburiyetinde kalıyor. Nitekim Kıbrıs, yetiştirdiği ürünleri dışarıya ihraç edemediği için kalkıp narenciye ürünlerini çürütmek mecburiyetinde kaldı. Bize müracaat ettiler Çiftçiler Birliği; devreye girdik.  Benim Ekonomist Lisiçkin denilen İktisat Profesörü Başkanı Rusya'da… Onunla, Harun Bey kardeşimle bir haber gönderdim. Dedim “Düşünsünler. Narenciye ürünlerimiz var, Kıbrıs’ın. Lütfen pazar olarak bize imkan tanısınlar”. 70 bin ton narenciyeyi almaya söz verdiler. Şu anda Kıbrısımız kendine bu fakir sayesinde ne buldu? Pazar buldu.
Arkadaşlar bakınız, şimdi bizi Rusya dinliyor. Ama ne hikmetse benim vatandaşlarım beni dinlemiyor. Bakınız şimdi Rusya'nın Liberal Demokrat Partisi bize anlaşma teklif ediyor (oğlum sen de asıl metni vermiyorsun, o değil. Neyse buradaki metinle idare edelim). Rusya'nın Demokrat Partisi bize ittifak, beraber olma, beraber iş yapma teklifi yaptı. Bu tekliflerin ikinci maddesinde ‘ikili ticari, ekonomik, insani ve bölgeler arası işbirliğine gidelim’ diyor bana. Bu maddeleri de bu hale getiren… Onlar bize topluca maddeleri karışık gönderdiler; 
Şimdi bakın burada Liberal Demokrat Parti Jirinovski’nin imzası, Bağımsız Türkiye Partisi Haydar Hoca'nın imzası. Buradaki anlaşmamıza göre hükümetin yapamadığını, meclisin dışında olan Haydar Hoca yapıyor. Yani siz ürünlerinizi toplayacaksınız, Haydar Hoca kanalı ile ihraç edeceksiniz. Anlaştık mı? Tarım kesimi anladın mı? Anladınız mı arkadaşlar? Bundan sonra ben pazar bulamıyorum, onu satamıyorum, bunu satamıyorum derdine son. Var mısınız? Allah nasip ederse biz bunların tamamını hayata geçireceğiz.
Sağ olun, var olun, Allah'a emanet olun. 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir