info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Atatürk Vatandır Sempozyumu Kapanış Konuşması - İstanbul / 23 Nisan 2019
18/01/2025 SİYASET 23

    Neler Okuyacaksınız

Atatürk’e Atılan İftiraları Fiilen Çürütüyoruz

Burada üzerinde durulan konular, hemen hemen arkadaşlar tarafından ifade edilen konulardır. İsimlere dikkat ederseniz… Yani, Atatürk'ün Müslümanlarla işi olmadı, hiç Müslümanın yanında bulunmadı veya Müslümanlar onunla olmadı iddialarını tamamen fiilen çürütüyoruz. Atatürk’ün bütün kadrosu ya hoca ya müftü ya şeyh. Burada işte hepsi okundu ve bunlar tamamen vekil oldular. Hem de, hem de birkaç dönem mecliste vekilliği icra edildi.

“5.000 lira Maaş Vereceğim” Diyorum; Adam Gidiyor, 1.000 lira Vereni Seçiyor 

Ben size şunu söyleyeceğim özet olarak, Hocamın müsaadesi ile; ben bu ekonomiyi dünyada en iyi bilen adamım. Bunu unutmayın. Ama, ama şunu söylüyorum; bütün seçimlerde, bütün kapılarınızı bana kapattınız. Ben millete şimdi konuşuyorum; ben bu milleti idare etmem. Bu kadar bana hainlik yapanı, ben kesinlikle kabul etmem. “5.000 lira maaş vereceğim” diyorum; adam gidiyor, 1.000 lira vereni seçiyor. Sen kimsin ya? Sen nesin? 4 milyar insan arkamdan geliyor. Bunu söyleyeceğim, bir kuralı izah ettikten sonra; onların içine düştüğü bunalımı 1 saatte değil, 5 dakikada hallederim ben. Kim bunlar be? 

Bugün Türkiye'nin Muhtaç Olduğu Esasen Paradır

Şimdi beni iyi dinleyin, beni iyi dinleyin; meydan okuyun herkese. Oy (vermeyene) vermeyene de meydan okuyun, böyle sapık düşünenlere de meydan okuyun. Çocuklar, bugün Türkiye'nin muhtaç olduğu esasen paradır; paraya ihtiyacı var. Şu anda milletin cebinde para olsa, her türlü işini yapabilir mi? Aşını temin edebilir mi? Temin eder. Yani deme, milletin şu anda ihtiyacı paraya. Para olmadığı için manav iş yapamıyor, bakkal iş yapamıyor, ayakkabıcısı iş yapamıyor, manifaturacı iş yapamıyor,  kimse iş yapamıyor.  Kahveci dahi içirdiği çayların parasını alamıyor, devamlı çiziyor. Ondan sonra “Ben parayı vereceğim” dediği zaman müşteri o da sayıyor 1, 2, 3, 5… Neyse, senin borcun şu kadar; onu tahsil ediyor. Yani öyle ülke bir duruma geldi ki, fukaralık belini büktü. Ben de şimdi, Allah daha fazlasını versin diyorum. Niye? Niye ayıkmıyorsun sen?  Senin oy verdiğin adamlar yıllardan beri seni buraya getirdi, götürdü, getirdi… Ne verdi sana? Hiçbir şey vermedi. Beni anlıyor musunuz? 

Ben Sizden Oy Dilenmeye Gelmedim, Sizi Kurtarmaya Geldim

Bak, gittiğim şehirlerde bazen adamlar bana kafa tutar gibi oluyordu. Ne diyordum onlara? Ben sizden oy dilenmeye gelmedim, ben sizi kurtarmaya geldim. Sağ olun, buna gerek yok. Çünkü sonu gelmeyecek. Sonu gelseydi… Ama bunu dedik, gene bildiğini okudu. %50 oy veriyor, “Aç kaldım” diyor. Allah seni süründürecek. O kafanı parçalayacaksın. He vallahi göreceksiniz. 

Ben Dünyayı Kurtarmış Adamım

Şimdi bir kural anlatıyorum. Onun amcası benim sınıf arkadaşımdı, çok temizdi; onun hatırına konuşuyorum. Alabilirse alsın, ama zannetmiyorum. Bu bir matematik olayıdır. 
Şimdi arkadaşlar bak, Türkiye'nin o kadar büyük kaynakları var ki; biz bir üniversitede bunları anlatmaya kalksak, bu kaynakları yeminle konuşuyorum 1 ayda tüketemeyiz. Müthiş kaynaklar var. 3 katrilyon dolar. Bu ne ya? Arkadaşlar katrilyon dolar biliyor mu… Yazın, rakamlarını buraya sığdıramazsınız. 3 katrilyon dolar Hocam, enteresan. Bu kadar serveti olan bir memlekette sen gene aynı adamları seç, aynı adamları… Ulan bu kafa et, burada beyin yok. Sen gene seç.  Ondan sonra “Haydar Hoca” diyeceksin “gel, burada destek ol”. Vallahi olmam. Beni nasıl görmezsin sen? Sen beni nasıl görmezsin? Ben dünyayı kurtarmış adamım. Bak Rusya'ya gidin “Haydar Hoca” diyor, Çin'e gidin “Haydar Hoca” diyor, Hindistan'a gidin “Haydar Hoca” diyor, Brezilya'ya gidin “Haydar Hoca” diyor. 4 milyar insan, bu fakirin peşinde gidiyor. E sen… 
Şurayı iyi dinleyin, Rusya'da muhterem Hocamla birlikte onların meşhur Duması’na gittik; ben, Rus meclisinde konuştum. Beni çok ayrı bir kapıdan meclise aldılar. O kapıdan bir de Çin Devlet Başkanı girmiş; bir selamlama konuşması yaptı, başka bir şey yapamadı. Normaldir. Ama bizi aldılar, yukarıya taşıdılar. Meğer benim Rusçaya çevrimli kitaplarım varmış; onları imzalattılar. Hayret ettim. Muhterem Hocam’la beraber, burada olan arkadaşlarım da, 100 küsur kişi gittik oraya. Arkadaşlar bana dediler ki “Jirinovski, Türk düşmanıdır”. Ulan dedik, dövmesin bizi burada. Ama dedik, neticede biz misafiriz; o kadar da ileri gidemez. Konuştuk, konuştuk, konuştuk; birden ayağa kalktı, “Ne mutlu Türk'üm diyene” bunu söyledi.
Şimdi beyefendiler gidiyorlar o tarafa, “Bizi de BRICS ülkelerine alır mısın?”. Sen kimsin ya? Haydar Hoca'dan izin alacaksın. Kafana akıllı koy.  

Türkiye’yi 3 Ayda Dünyanın Tek Milleti Yaparım

Evet arkadaşlar, şimdi anlatacağıma sıra geliyor. Yani bunu size şunun için anlattım, bize oy vermiyorlar ama biz çok güçlüyüz. He vallahi. Bana bugün Türkiye'yi 6 ay diyordum, yok 3 ay versinler; dünyanın tek milleti yaparım. Ne demek ya. 
Sevgili arkadaşlar, 3 katrilyon dolarlık servetimiz var dedik. Öyle mi? Tabi, yazın bakalım yazabiliyor musunuz? Bir de, bir de yazması var. Zannederim, bizi dinleyenler yazar.
Şimdi arkadaşlar birinci çıkış yolumuz, bölgelere göre Türkiye'yi ayırıyoruz; hepsini değil ama. Diyelim biz 10 -12 bölgeye ayırdık Türkiye'yi. 3 bölgesinde mevcut olan madenleri ele aldık. İlgili arkadaşlar, yani bu işin tekniğinden bilen kardeşlerimiz devreye girdiler, tespit raporu hazırladılar, bu tespit raporlarına göre dava açıldı, mahkemeye dedik ki ”Bak biz araştırmalar yaptık, onu yaptık, bunu yaptık. Şu kadar servetimizin olduğunu bu mühendis arkadaşlar bize verdi, ispatladı. Lütfen bakın. Eğer doğruysa bu tespiti siz de yapın, karar haline getirin”. Anladınız mı dediğimi? Onlar anlamasa da olur. 
Şimdi üç bölgede 1 katrilyon değil de, katrilyonun yarısı nedir? 500 trilyon. Yeter. Yani bunlan epey idare ederiz ve de kar ederiz. 500 trilyonluk dokümanı, sayın yargıçların önüne koyduk. Onlar kendi kurallarına göre ölçtüler, biçtiler, dediler ki “Hakikaten ülkenin şu, şu, şu bölgelerinde 500 trilyonluk servetimiz var”, kararı verdiler. Kararı biz aldık; elimizde de tutabiliriz, dosyamızda da tutabiliriz, Merkez Bankası'na da koyabiliriz, Hazine’ye de koyabiliriz. Ama biz dedik ki, bu çok kıymetlidir; bir üst irade ortaya koyduk, onun kasasına koyduk. O kasa yediemin duruyor; 500 trilyonluk servetin hükmü. Hukuk veriyor arkadaşlar. Biz bunun karşılığında istediğimiz parayı devlet çarkına bastırabilir miyiz? Yani Merkez Bankası'na bastırabilir miyiz? Hazine’ye bastırabilir miyiz? Hangi şartla? Şu şart; basacağımız paranın hükmünün bir suretini noterden ona da imza attıracağız ‘Bu, onun bir suretidir’ diye, getireceğiz, Hazine’ye teslim edeceğiz. Hazine bakacak gerçekten bu kadar servet var; Haydar Hoca da bunun sadece 500 (milyon) trilyonunu istedi. 
Bu kadar parayı biz basarsak, kadınlara maaşı verebilir miyiz? Kaç lira vereceğiz? 2.500 lira. Gençlere, tahsil çağındaki evlatlarımıza parasını verebilecek miyiz? Artı, işçi arkadaşlarımız o zaman 5.000 dedim, şimdi en az 7.000 lira olması lazım; verebilir miyiz? Veririz değil mi? Bak o 5.000 dönemi de öldü. Millet gidiyor. Açlıktan ölmeyecek millet, ben karnını doyuracağım. Anlaşıldı mı? 

Devletten Evlenecek Gençlere Faizsiz, Uzun Vadeli Kredi

Gençler, şimdi gençler yaşlandı, 30 yaşına geliyor; kızımız evlenemiyor, oğlumuz evlenemiyor. Ne bu kepazelik ya? Sen Müslüman değil misin? Hocam Müslümanım. Ama nasıl Müslümanlık bu? Bu evlatlarımızı evlendirmek bizim boynumuzun borcu değil mi? Ha işte senin devlet baban, o çocuklara kredi verecek; faizsiz, uzun vadeli krediler. Hesap edecek, bana işte şu kadar 1.000 lira lazım, 100 bin lira lazım, 150 bin… Bunları alacak kredi olarak uzun vadeli, 30 sene vadeye bölecek onu, ödeyecek. Nasıl öderse ödesin. Bunu biz biliyoruz. Arkasını da söylemiyorum. Sıra geldiği zaman onlar da ona bedava olacak ha. Biliyor musunuz bunu? Şimdi sakın şey etmeyin, devletin de zekâtı var. Onların da zekâtı bu çocuklara olsun. 
Şimdi burasını anladık mı? Selim sen anladın mı? Anlatabilir misin? Nihat sen anladın mı? Sen anlatabilir misin? Anlat bakalım. Yoo, biz sohbet ediyoruz. Yani arkadaşlar bunu herkes anladı ve biliyor. Yani biz ülkemizin toprağını, taşını paraya çevireceğiz. Bunda kuşkunuz olmasın. Ama kalkıp da alfabenin a’sından haberi olmayan adamlarla bizi mukayese ederseniz, o zaman sizin tekeriniz patlar. Kim bunlar ya? Bunlar hiçbir şeyden anladığın yok; bu bir.

Cebinizde Para Taşımaktan Usanacaksınız

İkincisi; arkadaşlar her devletin yıllık kazancı olur. Bizim de kazancımız var. 3 trilyon Türk lirası yılda Türk devletinin kazancı. Tamam mı arkadaşlar? Şimdi peki 3 trilyon kazanç var ama cepte para var mı? Yok. Niye yok? Çünkü trilyon bakkalın tezgahında, manavın tezgahında, ayakkabıcının tezgahında… Yani kazandığımız para mal olarak şeylerde, dükkanlarda, şurada, burada duruyor. Haydar Hocanız ne yapacak biliyor musunuz? Ne yapacak? Efendim? Sabri sen konuş, bunlar korkuyorlar. Evet Sabri'nin dediği doğrudur. O ekonomi diline göre konuştu, ben halk diline göre konuşuyorum. 
Şimdi arkadaşlar, bu kazandığımız kazançların yılda ihtiyacımız ne kadar; onu bir alacağız elimize, hesap edeceğiz.  Türkiye'nin şu anda ne kadar ihtiyacı var? Ohoo. Yani bunu hesap edersek, dünyayı para doldurmamız lazım. Bizim dönemde öyle bir kıtlık olmayacak. Bizim dönem derken, sizin döneminizde yani. İşte biz devlete diyelim 100 milyar veya 200 milyar para lazım oldu; kanun çıkacak, Merkez Bankası'na veya Hazine’ye talimat verilecek, Hazine bu talimata göre banknotları basacak, kağıdını basacak. O basım haneye ne deniyordu? Darphane. Darphanede bu kadar para bir haftada mı basılır, iki haftada mı basılır… Neyse. Yani cebinizde para taşımaktan usanacaksınız.  Artı, bakın yeminle konuşuyorum, vallahi usanacaksınız. Ben bu işi dünyada en iyi bilen adamım. Yüzlerce profesör benim elimi öptü. 

Türkiye'de Birliği, Beraberliği, Dirliği Yaşatacak Olan Bu Kadrodur

Benim anlamadığım şu; millet nesinde, ne biliyor ki kaçıyor onu anlamıyorum. Onun için ben çekileceğim, siz… Ben anlatacağım, size de anlatacağım. Ama anladığınızı yapacaksınız. Tamamını yapamadığınız için de sürüneceksiniz. Sürünmenizi açık olarak istiyorum. Ya  %1-1,5 bana oy veriyorsunuz. Siz nesiniz ya? Allah aşkına söyleyin bana? Neye göre neyi veriyorsunuz, bunu anlayayım da diyeyim ki “Hakikaten öyle”. Söyleyin, konuşun. Yanlış mı konuşuyorum? Doğruysa niye şey etmiyor…  Geliyor adam. Ee? Hocam biz sana işte gelecek seçimde… Şuna bak terbiyesiz. Sen kimsin ya? Dediğimi anladınız mı? Bu para elimizde olacak, gençlere vereceğim; tahsil çağında okuyan gençlerimiz evlenemiyor, onlara kredi vereceğim.
Haneler… Güneydoğu'ya eskiden çok giderdim; evler kerpiçten yapılmış. Ondan sonra diyor ki “Vay” diyor “Güneydoğulu dağa çıktı”. Nereye çıkacaktı ya? Ne verdin, cebine ne koydun, önüne ne koydun, babasına maaş mı verdin, anasına maaş mı verdin, hanımına maaş mı verdin, gelinine maaş… Hiçbir şey yapmadın.  Yok, dağa çıkmayacak; gelecek, sırtını indirecek “Sırtıma bin” diyecek. Sen hasta mısın be? Sen kim oluyorsun? 
Arkadaşlar bu adaletsizliğe Allah müsaade etmez. Bunu kafamıza koyalım. Bir ara Güneydoğu'da her vilayetten bana güzelce oy çıkmaya başladı; adamlar bunu da kıskandılar. Ama şimdi tabi epey benden uzaklaştırdılar. Gideceğim, onlara iyi bir fırça atacağım. Onları da kurtaracak olan benim. Vallahi billahi, başkası değil. Türkiye'de birliği, beraberliği, dirliği yaşatacak olan bu kadrodur. Bunu iyi bilin. Hiç kimseye güvenmeyin. Önce Allah'a, sonra Haydar Hoca’ya. Tamam mı? 
Ha bizim modeli okusunlar. Biz her akşam 100 tane proje imal ederiz. Vallahi de billahi de, yeminle konuşuyorum.  İstanbul'a seçilseydi; İstanbul'un elektriği karşıla… Bedava karşılanacaktı. Bu güneş tarlaları yapıp orada sebzeyi bedava alacaktınız. Siz ne yaptınız? Siz gene gittiniz sürünmeye. E sürünün. Yanlış yapıyorsunuz. Böyle bir insan, zulmü hak ediyor. Bak yeminle konuşuyorumHakkını istemiyorsun, haksız yola başvuruyorsun; Allah da bela veriyor sana.  Bak şu kadroyu görün. Burada yalan konuşan bir tane var mı? Bak kalkıp diyorum size ki “Ben döveceğim sizi”. İnkar etmiyorum. Bu kadar dürüstlük olur mu ya? Söyleyin bana. Sonra yine kaçıyorsunuz. Olmaz. Beni kaçırdınız, artık bu geri kalanları kaçırmayın. Anlaştık mı? 

1995 Yılında Amerika Bana Adamlarını Gönderdi

Yani bizim gözümüz mevkide, rütbede, şurada, burada değil. 2000… 1995 yılı çocuklar, size büyük bir gerçeği anlatıyorum bunu hiç unutmayacaksınız; Amerika Birleşik Devletleri bana adamını gönderdi, 95. Arkadaşlara danıştım, bunlarla görüşeyim mi, görü… Çoğu “Görüşelim” dedi. Sonra baktım ki, ya ben bunlara parmağımı versem vücudumu alacaklar. “Yok” dedim “görüşmeyeceğim”. İçimizden 2 tane avukat, daha gönderdik mı avukatın dışında? Rahmetli Engin, 2 tane avukat gönderdik. Arkadaşlar, yalnız ne konuşacaklarını ben söyledim onlara; şunlara, şunlara temas edeceksiniz, hiç ötesine girmeyeceksin. Size diyebilirler dedim “Biz, size destek olalım, yardım…”. “Biz, size destek olalım” cevabını vereceksiniz, dedim. Tabi Amerika'yı ben bakacağım. Amerika kim? Benim ekonomi kitabım ortada, hodri meydan; gelsinler, tartışalım. Yani ben bunu yaparım. Arkadaşlar o yıl konuştular, konuştular; benim talimat kesin olduğu için, anlaşmadan ayrıldılar. Aradan epey bir zaman geçti. Ata Hocam’la gidin, konuşun bakın. 1 milyar dolar… Bizim Kırıkkale'de bir arazimiz var. 1 milyar dolar para verecekler, burada üniversite yapacağız.  Dedim “Ne Şam'ın şekeri, ne Arap’ın yüz. Hadi bakalım gidin”. 
Şimdi bak bu kadar servetleri terk ediyorum, Türk milletini terk etmiyorum; bak milletin bana yaptığına. Yanlış mı konuşuyorum, Hocam? Yani bu yanlış mı? Yani bilmesem, yapamasam; tamam, haklısınız.

Bundan Sonra Arkadaşlarıma Yardım Edeceğinize Söz Verirseniz, Ben Onlara Bu Emaneti Tevdi Edeceğim

Şimdi bundan sonra arkadaşlarıma yardım edeceğinize söz verirseniz, ben onlara bu emaneti tevdi edeceğim, yardım edeceğim. Ama ben asla. Bunu bilin.  Çünkü ben çok çok üzüldüm. Sabahtan kalkıyoruz, öyle hazırlıklar yapıyorum… Mesela Rusya'da benim tez uygulanmaya başladı. Dedim ki, artık bunu gördükten sonra Türkiye en az bir %10 verir bize. Allah Allah… Ulan %0 bile vermedi. 
Çocuklar bu doğru bir şey mi? E bu yanlışı siz yaptınız; gidip kapıları çalıp da anlatmadınız. Evet Hocam, ne buyuruyorsunuz? Evet benim şeyim, niyetim kesin. Yani böyle ama içimizden arkadaşlar hazırlık yapsın, onlara destek olurum. Hocam onlar yapabilir mi? Siz ne konuşuyorsunuz. Benim adamlarım hepsi general rütbesinde askerdir. Bunu iyi bilin.

Dedim “Keşke Alevi olabilsem”

Sonra şu kitapları okuyor musunuz? Bunları ben yazdım. Yani beni tanımanız için, bu kitapları okumanız lazım. Okuyacaksınız ve dua edeceksiniz. Bak, 12 İmam unutuldu. 12 İmam kimdir? Hz. Peygamber’in torunları. Bir ara, tabi bu Aleviliği biz gördük, hiçbir hak hukuku tanınmamış; gündem ettim onu. Bu Sünniler “Haydar Hoca”, evet, “Alevi oldu”. Çıktım, konuşuyorum; zannettiler ki Haydar Hoca, Aleviliğe veryansın edecek. Dedim “Keşke Alevi olabilsem”. 
Yani İmam-ı Ali'den olacaksın da pişman ol… Şu kafaya bak ya. Bak Şii akaidine göre, İmam-ı Ali’ye itikat etmek, farzdır; inkâr eden, kafirdir. Hadi diyelim ki sen onu reddettin, buradaki bizi kandırdın. Ama bunun aslı ne? Ayet var, 67. Maide Suresi’nin 67. Ayet-i Kerimesi var. İmam-ı Ali, öyle sıradan bir adam değil. Sonra, ben sizin liderinizi eleştirmiyorum ki, “Bu hak, bunundur” diyorum. O zatın kendi hakkında böyle bir iddiası yok. Sen nereden çıkartıyorsun bunu? Yanlış mı konuşuyorum? 
Evet arkadaşlar, yani bunu sabaha kadar devam ettiririz ama arif olan sizlersiniz; bu kadar kafidir, diyorum. Allah hepinizden razı olsun. Allah'a emanet olun. Sağ olun, var olun. 

Bu sohbeti video olarak izlemek için play butonuna basınız



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir