info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Yine cemevi tartışması
15/09/2013 Köşe Yazısı 123
Bazı çevreler, cemevlerinin ibadethane olması konusunu yine tartışmaya açarak, "İslam dininin bir mescidi vardır o da camidir. İkincisi olamaz" gibi bir hüküm vaaz etmekteler. Tarihi bilgileri sıfırdan ibaret bu insanlar cehaletleri nedeniyle inkâr ettikleri cemevlerinin yanında, bu hüküm ile İslam tarihi boyunca var olan tekkeleri, zaviyeleri ve hatta Hz. Peygamber (sav) dönemindeki Ashab-ı Suffa'yı ve mescidin bitişiğindeki Suffa mekânını da reddetmiş olmaktadırlar. İslam tarihi boyunca tekkelerde, zaviyelerde Allah'ın isimleri anılmış, Kur'an okunmuş,  ibadet yapılmış; namaz vakti geldiğinde de namaz kılınmıştır. Bu gelenek medreselerde de aynıdır. Medreseler sadece ilim tahsil edilen yerler olmayıp; aynı zamanda medreseler cemaatler halinde namaz kılınan, ibadet öğretilen ve yapılan mekânlardı. Peygamber Efendimizin Ashab-ı Suffa'sının oturduğu mekân Mescid-i Nebi'nin tam bitişiğindedir.  Peygamber (as) Efendimiz Suffa ashabıyla burada sohbet ederdi. Soru ve cevap şeklinde nasihatler yapılırdı ve orada da ibadet edilirdi. Bunlar ayrı yerler değil, aynı yerlerdir. Ama bu bilgi ve kültürden mahrum olanlar, bilerek veya bilmeyerek bugünkü cemevinin çıkış yolunu inkâr etmekteler.Sen şimdi camide kaside, ilahi okuyup, dini vaaz yapmıyor musun? Cem evinde de kaside okuyup, namaz kılmıyor musun, dini nasihatte bulunmuyor musun? Burada da yapılanlar bunlardır. İlk örneğini Ashab-ı Suffa'nın Suffa mekânı olarak veren cemevlerini reddedenler, eğer cemevlerinin cami gibi fonksiyonlarını tam icra etmedikleri itirazında bulunuyorlarsa onlara camiyi kilise olarak kullanmaya başlayan gelişmeleri sormak gerekir.     Bu siyaset döneminde, İslam tarihinde hiç örneği olmayan bir ilk gerçekleşmiş, bir cami kilise olarak da hizmet vermeye başlamıştır. Ve sizden bir satır tepki almamıştır. Yine bu hükümet döneminde cami - kilise - havra bir arada mescid olarak açılmış ve sizin buna sesiniz çıkmamıştır. Sizler "yeryüzü mesciddir" diyerek bu gerekçe ile kilisede bile ibadet edeceksiniz, edene itiraz etmeyeceksiniz; öte yandan cemevlerini ibadethane saymayacaksınız?  Bu, 'teslis'e giden bütün yolları açmak, 'tevhid'in önünü kapamaktır ki, sizler kimin adına bu icraatları yapmaktasınız?Asırlardan bu tarafa Ehl-i Beyt yanlısı Müslümana zulmedilmiş, işkence yapılmış, hayatına kast edilip öldürülmüş, dini hiçbir bilgi verilmemiş, öğretilmemiş, bunlar ibadet yapmazlar diye propaganda yapılmıştır.   Şimdi de Allah'a yol bulabilmek için yaşadığı "cemevinin hiçbir manevi değeri yoktur, fonksiyon icra etmez diyerek" burası ibadethane kabul edilemez denilmektedir. On yılda 50 bin kilise evi açılacak ve açtıracaksın, hiç birine ses çıkarmayacaksın, Ehl-i Beyt'in yanlılarına bir kilise evi kadar dünyanda yer vermeyip, cemevine karşı çıkacaksın?Sizin meseleniz bu insanlara güzeli, hikmetli sözleri, doğruyu öğretmek değil, dinden tecrit edip savaş ilanıdır. Ehl-i Beyt'in yolundan gidenlere kâfir demektir. Asıl maksadınız budur ve geçmişte büyükleriniz de bunu yapmış, Ehl-i Beyt sevdalıları ile savaşmıştır. Şimdi bu batıl hükmü verenlere tekrar soruyoruz: Kilisede namaz kılınmasına ses çıkarmayan sizler, tekkede namaz kılınmaz mı demek istiyorsunuz? Medresede namaz kılınmaz mı demek istiyorsunuz? Cemevinde namaz kılınmaz mı demek istiyorsunuz? Maksadınız bidatlerle mücadele ise bunun yolu bu değildir ve sizin maksadınız da zaten bunun mücadelesi değildir.
Editörün Seçtikleri