info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Teşhis yanlış olunca
13/06/2001 Köşe Yazısı 115
Ekonomik darboğazın aşılması için iki yıldan beri alınan tedbirler ve de Derviş'li hükümetten sonra uygulanan politikalar maalesef milletin yüzünü güldürmemiştir.

Dünya devlerinin küreselleşme adı altında hakimiyetlerini temin eden borçlanma anlayışı Türkiye'nin de içine düştüğü bir girdap halini almıştır. Ülke olarak bu devlerden istenilen krediyi faizi ile birlikte alabilmek için 15 kanunu çıkartmak mecburiyetinde bırakıldık. Bugün bu faizli borçlanma anlayışıyla ekonomimiz düzelecek, enflasyon düşecek iddialarıyla zaman geçirilmekte, millet ise her gün bir kriz daha meydana gelecek korkusu ile yaşamaktadır.

Halimiz maalesef içler acısı. Karanlık bir dehlize doğru gidiş yolculuğuna benziyor.

Ekonomi bir tek insanın inisiyatifine terk edilmiş, son derece teslimiyetçi bir anlayışla hiç bir hakkın ve hukukun hesabı gereği gibi yapılmamaktadır.

Olay bir çok yönüyle ele alınıp izah edilmelidir. Ancak bilhassa enflasyon konusunun bir bütünlük içinde ortaya konmasında fayda olduğu kanaatindeyim.

Enflasyon, malın değerinin olduğundan fazla artması ve talebin çoğalması manasına gelmektedir. Bunun belli başlı iki sebebi vardır. Biri talepten, diğeri de maliyetten kaynaklanmaktadır. Yani biri talep, diğeri maliyet enflasyonu şeklinde özetleyebiliriz.

Türkiye'de yaşanan maliyet enflasyonudur. Zira talep enflasyonu demek paranın bol, malın az olması sebebiyle, rekabetin olmadığı bir piyasada meydana gelen enflasyonun adıdır.

Yani bir mamule müşteri talebi fazla olup imal edilen mamul az olursa, rekabet piyasası olmadığından ve talep artacağından mamul değerinden pahalı satılacaktır. Bu talep enflasyonudur. Bunun önüne geçmek için üretim arttırılır, rekabet hızlandırılır, talep azalır, böylece zaman içinde enflasyon düşer.

Maliyet enflasyonunda ise durum farklıdır. Şayet bu farkı teşhis etmeden tedavi yöntemleri hayata geçirilirse verem hastasını grip ilacıyla tedavi eden birinin düştüğü yanlışlık yaşanır. O bakımdan Türkiye'de yaşanan enflasyonu çok iyi tahlil etmek lazımdır.

Maliyet enflasyonu giderlerin fazla, maliyet ve sigorta vergilerinin yüksek oranda olduğu, kredilerin yüksek faizle verildiği bir piyasanın enflasyonudur. Bu tür enflasyonun düşmesi için maliye ve sigorta vergilerinin azaltılması, kredi faizlerinin de ucuzlatılması gerekmektedir. Böylece mamul ucuz bir fiyatla imal edileceğinden enflasyon kendiliğinden düşecektir.

Tekrar ifade edelim ki Türkiye'nin yaşadığı enflasyon maliyet enflasyonudur. Talep enflasyonuna göre tedbirler alarak bunu düşürmeye çalışmak, talebin azalmasına, maliyet pahalı olduğu için fiyatların düşmemesine sebep olacaktır. Talep enflasyonu tedbirlerinde paranın piyasadan çekilmesi esas olduğu için borçlarını ödeme mecburiyetinde olan esnaf, ödeme zamanı mamullerini ve pazarladığı emtiayı zararına satma durumunda kalacaktır ki bir zaman sonra esnaf kepenk indirerek işyerlerini tamamen kapatacaktır. Bugün yaşanan da bu değil midir?

Bu konuda biraz daha ısrar edilirse kapanan iş yerlerinin satışı gündeme gelecektir ki bunun adına stagflasyon denir. Böylece küresel dünyanın patronları o pazarlarda tekel halini alacak ve belki de satılan bu işyerlerinin alıcısı mevkiinde bulunacaklardır.

Bu durum da maalesef ülkenin çöküş ve de yıkılışı demek olacaktır.
Editörün Seçtikleri