info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Suriye mi, Türkiye mi?
27/08/2013 Köşe Yazısı 102
ABD, İngiltere ve Fransa'nın hava harekâtında anlaştığı muhtemel Suriye müdahalesi, akıllara "yeni bir dünya savaşı çıkar mı?" sorusunu getirmektedir. Bir yanda Suriye, İran ve Hizbullah güçleri karşısında ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve ne yazık ki Türkiye? Tarihi ilâyi kelimetullah uğrunda savaşarak yazılmış Türk milleti ilk defa Haçlının yanında, Müslümana karşı Müslüman kanı akıtanların safında? Belirtelim ki, biz, bloklar netleşse de Batının yeni bir dünya savaşını göze alacağını düşünmüyoruz. Suriye'nin hamisi Rusya ve Çin'in vetosu ile BM Güvenlik Konseyi'nden müdahale için zaten gerekli karar alınamaz. BM'nin devreye konmayacağı bir operasyonda Türkiye'nin yer alması Meclis kararına bağlıdır. Türk hükümeti Meclis'ten karar çıkmasını sağlasa da, yanında yer aldığı blokun Rusya ile savaşa cesaret etmesine imkân yoktur.Zira Libya'da gaflete düşen Rusya'nın Suriye'de aynı oyuna geleceğini beklemek hayalperestliktir. Rusya, Arap Baharı tezahürünün Amerikan baharı olduğunu görmüş ve Libya işgalinden sonra tedbirlerini en güçlü şekilde almıştır. Bu vaziyet karşısında ABD'nin ve İsrail'in adımı mümkün değildir. Bizce, operasyon için yapılan hazırlık sadece bir göz boyamadır. Tıpkı kimyasal silah kullanımının bir bahane olması gibi. Suriye'de askeri tesislere 5 kilometre kala bir mesafede kullanıldığı tespit edilen kimyasal silahı Esad'ın devreye koyduğunu söylemek, Esad'ın askeri gücünü eli ile yok etmesi manasındadır ki, bu akıl ile bağdaşmaz. Irak'ta kimyasal silah iddiasının "operasyonun meşruiyeti için bir bahane" olduğu geçtiğimiz yıl itiraf edilmişti. Bugün ise Suriye için aynı tezgâh, aynı gayeler için hazırlanmıştır.  1991 senesindeki Körfez Harekâtı'nda bendeniz, nihai hedefin Türkiye olduğu öngörüsünde bulunduğumda, olayları doğru okuyamayanlar "bu kadar da olmaz"  yorumunda bulunmuşlardı.Oysa geçen süre bizi haklı çıkardı. Yıllar sonda BOP ortaya atıldı, "22. halka" Türkiye ilan edildi.Bir hafta gibi kısa bir süre içinde operasyon kararı alınması konuşulan Suriye meselesinde Türkiye, Suriye kartı ile yine nihai hedeftir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mazisi bir asra ulaşamayan yeni devletinde belki de kuruluşundaki Kurtuluş Savaşında karşılaştığı tehditten daha büyük bir tehdit altındadır. Anayasa veya demokratik açılım ile yapılamayanlar, Suriye'ye muhtemel müdahalede Türkiye'nin öne sürülmesi ile gerçekleşebilir.Piyon yapılmak istenen Türkiye, ateş çemberine çekilecek ve bölünüp parçalanacaktır. Türk siyaseti bizi bitirecek böyle bir oyuna gelirse, maalesef on yıldır iktidarda olan bu zihniyetin gaflet ile hareket ettiği söylenemeyecektir.  Zira Suriye işgalinin başladığı günden beri, muhaliflere her türlü yardımı sağlayan Türk hükümeti hakkında, Reuters Ajansı, Suriye muhalefeti ÖSO'nun "Türkiye bize 400 ton silah gönderdi" haberini geçmektedir. Mayıs ayında Adana'da yapılan bir operasyonda El Nusra üyesi olduğu ifade edilen 12 kişi evlerinde 2 kilo sarin gazı ile yakalanmıştı.Esad'ın kimyasal silah kullanımı konusunda kesin delillere ulaşılamamasına rağmen, muhaliflerin kullandığı yönünde daha kati konuşulabilir. Üstelik Türk istihbaratının ÖSO hakkındaki haberleri dikkate alınmamıştır.Teröristlerin Suriye'de kurulacak Kürt Devletine olan katkısı da ortadayken, teröristlerin ve muhaliflerin üzerine gidilmemiştir.Tam tersine Suriye istihbaratı kaynaklı bilgi akışı internet üzerinden engellenmiş ve Türkiye'nin buradan gelen haberlere ulaşımı engellenmiştir. Operasyon için bizim İncirlik Üssü'müzden ve Ürdün'den bahsedilmektedir. İncirlik için tezkereye dahi gerek yoktur. Bu tabloya savaş çığırtkanlığı yapan boyalı basının fonksiyonunu da ilave edelim. BM yetkililerinin "araştıracağız" temkinine rağmen bizim yazılı ve görsel basınımız, ilk andan itibaren "Esad yaptı, saldırın" temasını işlemektedir. Türk hükümeti basından da aldığı güçle, Türk milletinin gözüne baka baka İsrail menfaatine olası operasyona hazırdır. Türkiye'nin bölünmesine giden bu sürecin siyasi vebali bir yana bir de manevi boyutu var ki, bunu da yarın işleyelim?