Suriye meselesinde sona doğru
Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD'nin en büyük gazetesi New York Times'da bir makale yayımladı. Rus ve ABD dışişleri bakanlarının Suriye'deki kimyasal silahların imhası konusunda çalışmak üzere Cenevre'ye uçtukları sırada yayınlanan makale, Suriye meselesinde barışa giden süreci yönlendiren Rusya'nın ABD üzerindeki ağırlığını dünyaya göstermiştir. "Rusya'dan bir tedbir çağrısı" başlığını taşıyan makalede, bugüne kadar Obama'nın izlediği Suriye politikasının yanlış olduğunu kaleme alan Putin, Suriye'nin elindeki kimyasal silahların imhası konusundaki Rus projesine Washington'un dahil olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yazıda Putin, ABD'nin dünya halkları nezdinde geldiği noktayı şöyle kaleme aldı: "Dünya artık Amerika'yı bir demokrasi modeli değil, sadece kaba kuvvete başvuran; 'ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız' sloganıyla koalisyonlar kuran bir ülke olarak görüyor." Ve ekledi: "Başka ülkelerin iç çatışmalarına askeri olarak müdahale etmenin ABD için sıradan bir durum olması rahatsızlık verici?"Bu kötü imajın prim yapmadığı Putin'in bir sömürü ülkesine sesleniş niteliği taşıyan mektubuna, "ABD liderine ve halkına seslenmek istedim" ifadeleri ile başlamasından belli. Uluslararası hukukta menfaatlerin dikkate alındığı bilinen bir hakikattir. Ancak Suriye meselesinde Rusya'nın takındığı tavrın, Rus iç ve dış siyasetinin gereklerinin ötesinde uluslararası hukuku koruyan bir yaklaşımın eseri olduğu, "Biz Suriye hükümetini değil, uluslararası hukuku koruyoruz" ifadeleri ile teyit edilmiştir. Mektupta, sadece Suriye meselesinden değil, İran'ın nükleer sorunundan, İsrail - Filistin çatışmasının çözülmesinden, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki istikrarsızlıklardan da bahsediliyor. Görünen o ki, Suriye ile başlayan süreç, Rusya'nın tekrar dünya hamiliğine geldiği bir dönem olmuştur. Bu mektubun arka planı, G - 20 Zirvesi'nde iki liderin gizli olarak gerçekleştirdiği toplantıdır.Başbakanımızın, "Esad gidene kadar savaşmalıyız" diye Saint Petersburg'da dolaştığı anlarda Putin, ABD Başkanı'na "Suriye'deki kimyasalların teslimi ve imhası ile müdahalenin engelleneceği bir planı" kabul ettirmiştir. G-20 sonrası açıklamaları dikkate alındığında, Erdoğan'ın Rusya'da gerçekleşen bu gizli zirveden ve kimyasal silahların imhası konusundaki anlaşmadan haberi olmadığı kesindir. Üç yıldır izlenen yanlış siyaset ile "derin bir yalnızlığa" gömülen Türkiye, uğruna her şeyini feda ettiği Suriye senaryosunda bilgilendirilmeye bile gerek görülmeyecek bir mesabeye gerilemiştir.Dünya siyasetine yön verdiği iddia edilen telefon teatileri hiçbir netice vermemiş olacak ki, model ülke Türkiye'nin Başbakanı, aynı masada yanında cereyan eden gelişmeleri basından takip etmektedir. Türkiye'nin getirildiği bu "dışlanma" politikası sizce kimin hatası?
Editörün Seçtikleri