info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Puslu havayı aşmak için
15/05/2001 Köşe Yazısı 91
Cumhurbaşkanı Sezer, 1996'da Anayasa Mahkemesi üyesi iken, "Telekomünikasyon gibi stratejik bir alanda yabancıların egemen olması, bağımsızlık ve ekonomik açıdan çok sakıncalı olabilir" demişti.

Şimdi ise, AB'nin Ankara temsilcisi Karen Fogg'un, " AB üyeliği için gereken şartlardan birisi bazı konularda egemenliği paylaşmaktır. Bu paylaşım şekline nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna "Türkiye'deki milletlerarası antlaşmalar kanun düzeyindedir ama Anayasanın altındadır. Sanırım zamanı gelince egemenliğin paylaşımı konusunda 90. maddeyi yeniden gözden geçireceğiz" şeklinde cevap verdi.

Enis Öksüz, bir süre önce "Telekom altın yumurtlayan bir tavuktur: Düşünmeden bu konuda karar vermek doğru değildir" derken, aynı Enis Öksüz, "asker ve millet olarak biz senin arkandayız" dememize rağmen, "Telekom'un özelleştirilmesine ben karşı değilim" diyerek kararname için gerekli imzayı attı.

Önceki akşam hasta olduğum için katılamadığım -malum olduğu vechile benim programımdır- Haftanın Sohbeti'nde, konuşmacı arkadaşların birbirinden güzel fikirlerini dinledik. Konuşmacılardan, Selim Kotil, "Telekom kâr getiren bir müessese olmasına rağmen IMF ve Bush'un satışını istemesinin temel sebebi bizim borcumuzun ödenmesinden kaygı duyması manasına gelmiyor. Zira bu kuruluş devamlı kâr ediyor. Devamlı kâr edilen bir kurumun satışını istemek yerine alacağının garanti olması için bir teminat olması gerekir, bu kurum da o teminattır. Halbuki bu teminatın satışını istiyorlar" şeklinde konuştu.

Şimdi bütün bunları, bir araya getirerek bir yorum yapacak olursak, memlekette işler içler acısıdır. En tepe noktasından en dip noktasına kadar vazifeli olanlar dün evet dediklerine bugün hayır diyebiliyorlar.

Bir bağbozumu mantığı, bir başıboşluk içinde olduğumuz bu görüntüyle ortaya çıkmaktadır.

Allah akıbetimizi hayreylesin.

Ancak, ben burada bir fikir beyan ederek yazıma son vermek istiyorum. Şayet IMF ve Bush kâr getiren Telekom gibi kurumların satışını istiyorlarsa, bu, verilen borçların ödenme zamanı geldiğinde, "Türkiye acziyete düşsün ve vatanın taksimatı da dahil olmak üzere istediğimiz şartları kabul ettirelim" gayesiyledir.

Kaldı ki, Telekom'un satışından istenilen kârın elde edilemeyeceğini, AB'nin Türkiye'den sorumlu komiserleri de ifade etmektedirler. Bu da, satışın, Türk askerî ve sivil istihbaratının ele geçirilmesi için istendiğinin bir göstergesidir.

Acaba ülkeye 1919'daki puslu hava geri mi geldi? Yoksa 19 Mayıs'ta Samsun'a mı çıkılacak?