info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Neden ısrarla AB?
27/05/2012 Köşe Yazısı 101
AB, Türkiye’nin ısrarla girmek istediği bir birliktelik.
Ancak yarım asrı geçen bu sevdada birlik üyesi ülkeler, aralarına dahil olmamız konusunda bizim kadar istekli değiller.
Temel sebep inanç farkıdır.
Geçmişte Almanya eski Başbakanı Helmut Kohl ve Helmut Schmidt’in ifadeleri ile AB “bir Hıristiyan birliğidir.”
Son dönemde ülkemizde akademik toplantılara katılan profesörler de çekinmeden din temelli bu reddedişi dile getirmektedirler.
Özel bir üniversitemiz tarafından düzenlenen konferansa katılan Prof. Dr. Joseph Weiler de, “Türkiye’nin AB’ye katılımını zorlaştıran ne geçmişi, ne de Kıbrıs meselesidir. Bu tamamen Müslüman ülke olmasındandır” açıklamasında bulundu.
2005 senesinde başlayan müzakereler sürecinde tamamlanması gereken 35 fasıldan 18 tanesi dondurulmuş durumda.
Sadece bu gidişat bile oyalandığımızın ispatıdır.
Bu açıklamalar ve bize reva görülen muamele ortada iken, Türkiye’nin ısrarcı tavrı uluslararası arenada AB sürecini siyasi taleplerin bahanesi hâline getirmiştir.
Ermeni soykırımın meselesi, Kıbrıs, Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması, azınlık hakları, Ege Sorunu vesaire Türkiye’nin içişlerin müdahale mahiyetindeki talepler, temenniler şeklinde bugüne kadar dayatılmıştır.
Kıbrıs bahsinde eski KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs’taki müzakereler neticelense de “2023’den sonra Türkiye’yi konuşacak bir birlik olup olmayacağı tartışma konusudur” şeklinde bir yorumda bulundu.
Biz AB’nin Euro’ya geçtiği ilk gün dağılmaya mahkum olduğunu söylemiştik. Ve on beş sene ömür biçmiştik.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı da (OECD) geçtiğimiz günlerde, Euro bölgesinin çok ciddi bir durgunluğa sürüklendiğini vurguladı.
AB dağılmaya mahkumdur. Yakında birlikten çözülmeler başlayacaktır.
Yunanistan ile başlayan kriz, pek çok AB ülkesinde çözümsüz bir şekilde devam etmektedir.
Ancak AB’nin şu hâli ile dahi Türkiye’ye tavrı değişmemiştir.
Pek çok siyasi tavize sebep olan AB üyeliği hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir hayaldir.
“Siz onlardan olmadıkça onlar sizden olmazlar” ilahi ikazı ortada iken, inanç farklarını görmezden gelmeye çalışmak bu ilahi hakikate ters düşmekten başka bir şey değildir.
Siyasilerimizden beklentilerimiz, gerçekler ışığında düşünerek hareket etmeleridir.