Ortadoğu'da güç savaşları
Bağımsız bir devlet olmasına rağmen, uluslararası bir mesele haline getirilen Suriye konusunda, ABD Dışişleri Bakanı Kerrynin, Rusya ziyareti sırasında önemli bir gelişme yaşanmıştı. Rusya ve ABD, Suriyenin geleceğine yön vermek için meşru Esad hükümetinin ve muhaliflerin masaya oturması konusunda anlaşmıştı.2. Cenevre görüşmelerinin yapılmasına karar veren tarafların tutumu, her ne kadar teröristler ile müzakere edilmez diyen Esadın tepkisini alsa da Esad, Cenevre görüşmelerinde yer alacağını açıklamıştı.Zira Rusyanın desteği ile Esadın bugünkü konumu, toplantıdan kârla çıkacağını göstermekte.Görüşmelerin muhalifleri etkisiz hale getireceğine kesin gözle bakılırken, Ortadoğuda silahların susmasını istemeyenler olaya müdahale ettiler ve AB, muhaliflere olan silah ambargosunu kaldırdı.Bir haftadır İstanbulda Cenevre görüşmelerine katılıp katılmama konusunda tartışan muhalifler de, masa başı görüşmelerde yer almayacaklarını ilan ettiler.Bu, Türkiyenin de desteği ile Suriyede iç savaşın devam edeceğinin ilk sinyali.İç savaşın tarafları maalesef büyük devletler.Rusya ve Hizbullah güçlerinin desteklediği Suriye bir tarafta; ABD, İsrail ve ABnin yanında yer almayı tercih eden Türkiye diğer yanda.Rusya, ABnin muhaliflere olan ambargoyu kaldırmasını takip eden ilk saatlerde gelişmiş S-300 füzelerini Suriyeye göndereceğini açıkladı ve ilk partiyi ulaştırdı bile.Görünen o ki, Suriyenin bundan sonrası, asla eskisi gibi halkına bırakılmayacak
Yaşanan gelişmeler, bölgenin yeni hamisini belirleyecek bir savaşa dönüşmüş durumda.Hükümetimizin Suriye ile ilgilenmesinin bir gerekçesi, Suriye halkına demokrasi getirmek, dile getirilen bir diğer gerekçe de, bölge üzerinde 1900lü yıllardan beri devam eden Şii-Sünni çatışmasının arkasına sığınmak.Sünni Türkiye, Nusayri, yani Arap Alevisi diyerek karşısına geçtiği Esada, Şiilik nedeniyle de müdahaleyi hak görüyor.Oysa bu tavır, ateşle oynamaktan başka bir şey değil.Zira dönem dönem ülkemizdeki Alevi vatandaşlarımız arasında da denenen bu suni gerginlik İslam birliğini bozmaktan başka bir işe yaramayan batı senaryosudur.Ne yazık ki, yetkililerimiz bu senaryoda aktör olmayı kabul ediyorlar.Ortadoğuda Şii-Sünni savaşının çıkması an meselesi
İranda hareketlenme var, Suriye kaynıyor, Irak yoklanıyor. Bizimkiler de yangına körükle gitmekte
3üncü köprünün adının Yavuz Sultan Selim olduğunun açıklanmasının ardından ülkemizdeki Alevi kardeşlerimiz seslerini yükseltmeye başladılar.Yavuz döneminde, kanları helaldir denilerek ilk Alevi kıyımlarının yapıldığı herkesçe malum.Kaldı ki Yavuz, padişahlığı devrinde yüzünü hep doğu illerine çevirmiş, Müslüman dünya ile savaşmıştır. Yüzünü batıya döndürdüğünün örneği yoktur. Batı seferi hazırlığında iken ölmüştür. Batıdaki bu köprünün adı acaba hangi gerekçe ile Onu temsil etmektedir? Tıpkı Yavuz gibi yüzünü doğuya çeviren Sayın Erdoğan, iyi bir dönüş yapamazsa maalesef dünya ve ahiret vebalinden kurtulamayacaktır.
Editörün Seçtikleri