info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Mirac'ımız mübarek olsun
12/10/2001 Köşe Yazısı 97
Bu gece, Peygamberimiz (sav)'in semaya yükseltildiği ve Cenabı Hak Teala ile buluştuğu mübarek bir geceyi, Mirac Kandili'ni idrak edeceğiz.

Mirac kelime olarak "yükseğe çıkma aracı" İsra ise "gece yolculuğu" manasındadır. Peygamberimiz Hicret'ten bir buçuk yıl evvel bir gece Kâbe'nin Hatîm denilen kısmında bir rivayete göre ise Ümmühanî'nin evinde yatarken Hz. Cebrail gelerek, kendisine Mirac müjdesini haber verir. Merkebden büyük, katırdan küçük ak bir hayvan Allah Resulünü semaya çıkarmak için hazırdır. Peygamberimiz önce Burak'ın sırtında Mescidi Aksa'ya getirilir.

Bu olaya İsra (gece yürüyüşü) adı verilir. Fahri Kâinat Efendimiz burada bütün Peygamberlere ve meleklere imam olarak iki rekât namaz kıldırır.

Daha sonra Peygamberimiz, Hz. Cebrail ile yedi kat göğü geçmiş ve nihayet önünde Sidrei Münteha sahası açılmıştır. Maddenin noktalandığı, mânânın ise mekân kazandığı bir bölge olan Sidrei Münteha, Zatı Bâri ile Hz. Muhammed (sav) arasında bir perdedir. Sidre, öyle bir noktadır ki Cebrail (as), "Ben buradan öteye geçersem yanarım" diyerek duraklamıştır. Peygamberimizin bu noktadan öteye yolculuğu Ref Ref'le olmuştur ki, zaman ve mekân kabuğunu delen sır da Ref Ref'de gizlidir.

Sidrei Münteha'da Peygamberimize pek çok sır perdeleri açılmış, bir çok hakikati müşahede etmiştir. "...Peygamberin gözü, akılların şaşacağı, gözlerin kamaşacağı o manzaradan ne şaştı, ne de öte aştı. Andolsun ki O, Rabb'inin ayetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm: 1718).

Mirac'da Peygamberimize:

1) Bakara Sûresi'nin son ayetleri verildi.

2) Muhammed (as)'ın ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların affedileceği müjdelendi.

3) Her gün beş vakti namaz emredildi.

Her biri sonsuz kıymete haiz bu ilahi hitap ve iltifatların içinde dinin direği olan namazın ayrı bir yeri vardır. Zira "Namaz müminin miracıdır." Canlı cansız bütün mahlukatın ibadetlerindeki şekil (kıyam, rükû ve secde hali) namazda cem edilmiştir. Bu itibarla insan, namaz kılmakla, meleklerin ve bütün mahlûkatın ibadetlerini de yapmaktadır.

Mirac hadisesi, Ebû Zer Gifari, Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, Ebû Hüreyre, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Mesud, Ebû Said El Hudri gibi sahabeler tarafından rivayet edilen büyük bir mucizedir. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü Allah zamanın zamanı, mekânın da mekânıdır. Zamandan ve mekândan münezzeh olup her an ve her yerde hazır nazırdır. O halde Cenabı Hak her an ve her yerde, dilediği zaman dilediği şekilde tecelli eder, kendini müşahede ettirir. Hz. Musa'ya Allah (cc)'ın Tur Dağı'nda tecellisini gösterdiği (Araf: 143) ve yine mukaddes vadide bir ağaçtan konuştuğu (Taha: 12) malumdur. Hal böyle olunca Kâinatın Efendisi ile Mirac'daki tecelli neticesi konuşmuş olması tabiidir. Zira Peygamberimiz "Sen olmasaydın Habibim, Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım" ilahi hitabına mazhar olmuş bir Peygamber ve Allah'ın Sevgilisidir.

Cenabı Hak Kur'anı Kerim'de Mirac mucizesini şöyle anlatıyor: "Eksiklikten uzaktır O Allah ki, geceleyin kulunu, Mescidi Haram'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürüttü. O'na ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (böyle yaptık). Gerçekten O, işiten ve görendir" (İsrâ: 1).

İşte bu gece bu mübarek hadisenin vukû bulduğu mübarek bir gecedir. Bu ve benzeri geceleri fırsat bilerek dua ve ibadetle Rabb'ımıza yönelmek bizi kullukta çok ileri mertebelere taşıyacaktır.

Bu temennilerle milletimizin Mirac Kandilini tebrik ediyor, hayırlar diliyorum.