Kimin adına ve ne için?
Diyarbakır'daki konuşmasında iki kere Kürdistan ifadesini kullanan Erdoğan, Salı günü partisinin grup toplantısında, "Osmanlıya gittikleri zaman Doğu ve Güneydoğu'da Kürdistan, Doğu Karadeniz'de Lazistan eyaletini görecekler" açıklamasında bulundu. Osmanlı döneminde Kürdistan denilen bir bölge veya eyalet yoktu. Zaten İngilizlerin en büyük siyaseti, Kürt kardeşlerimiz üzerinden yürüttükleri ve Doğu illerini bütünden koparmak için girişilen 'Kürdistan' projesiydi. Etnik kimlik üzerinden planlanan bu oyun hakkında Nutuk'ta Atatürk geniş açıklamalarda bulunmuştur. Bunlardan bir kısmı Kürt liderlere yazdığı telgraflarla ilgili bölümlerdir. "18.6.1919'da Edirne'de Birinci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'e gönderdiği telgrafta "İngiliz koruyuculuğunda bağımsız bir Kürdistan kurulmasına ilişkin İngiliz propagandası ve bundan yana olanlar etkisiz kılındı. Kürtler de, Türkler de birleşti" müjdesini vermiştir. (Nutuk, Hazırlayan Velidedeoğlu, c.3, sayfa 13, belge 19) O dönemde bir İngiliz oyunu olan Kürdistan'ı kurma hayali, Atatürk'ün Kürt aşiret liderlerinden Hacı Musa Bey'e Bitlis'te Küfrevizade Şeyh Abdülbaki Efendi'ye, Şırnaklı Abdurrahman Ağa'ya, Dervişli Ömer Ağa'ya, Musaşlı Resul Ağa'ya gönderdiği telgraflarla bozulmuştur. Kürtler, İngiliz oyununa gelmemiş, Türklerle beraber bağımsızlık savaşında yan yana yer almıştır. Tarihi gerçekler ve Nutuk gibi bizzat Atatürk tarafından kalem alınmış belgelerle ortadayken, kimse Gazi'yi kendi siyasetine malzeme yapamaz. Lazistan'a gelince, Osmanlı dönemindeki Lazistan, bir eyaletin adı olmakla beraber, bağımsızlık derdinde ayrı bir yapılanmaya dönüşmemiştir. Yönetimi kolaylaştırmak maksadı ile gerçekleşen bölgesel bir yönetimdi. Bugün bahsi geçen Kürdistan ise, bağımsız bir devleti ifade etmektedir. Barzani ziyaretinde Sayın Baydemir, "Güney Kürdistan'ın Başkanı, Kuzey Kürdistan'a hoş geldiniz" diyerek, bağımsızlığın Türkiye ayağını belirtmiştir. Zira Irak içindeki Güney Kürdistan olarak geçen özerk bölge, resmen kabul edilmemiş olmasına rağmen kendi parası, bayrağı ve ordusu olan bir yapılanmadır. Hatta Irak ordusu ile bu özerk yapılanmanın ordusu geçtiğimiz aylarda karşı karşıya gelmişlerdi. Bunlar, bağımsız devlet olmanın işaretleridir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den alınacak topraklarla kurulacak Kürdistan da aslında nihai gaye değildir. Nihai hedef, Büyük İsrail'dir. Kürt kardeşlerimiz, Atatürk döneminde bozulan İngiliz oyunun, bugün İsrail eliyle yürütülen ikinci perdesine kanmamalılar? İşin bir de Başbakanın dahil olduğu kısmını değerlendirmek gerekir. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı, hangi gerekçe ile kimden aldığı yetkiye dayanarak, kimin menfaatine, üniter yapıyı riske atan ifadelerde bulunabilmektedir? Lazistan, Kürdistan veya başka bir halkı diğerinden ayırarak zikretmek, 36 etnik kimliğin barındığı Anadolu coğrafyasının bütünlüğünü en üst makam eliyle sorgulamak değil de nedir? Anayasa Komisyonu'ndan çekilmek, yapılan ve yapılmak istenen bu icraatları milletin nazarında temize çıkarmaya yetmeyecektir. Siyasetin sorumluluğu bu meselede konuşan halktan elbette ki çok farklı ve çok daha ciddidir. Herkes işgal ettiği yere ve sorumluluğuna göre konuşmalıdır.
Editörün Seçtikleri