Devletin ekonomiye müdahalesi şarttır
Dünyanın önde gelen ekonomi ve siyaset dergisi The Economist, Türkiye için yaptığı yorumda “böyle giderse, büyük ve endişe verici bir tür çökme tehlikesi” tespitinde bulundu.
Ülkemizde tüketicilerin bankalara toplam borcu 222 milyar TL’ye baliğ olmuş durumda.
Bankacılık sektörünün kârı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 oranında artış gösterdi.
Görünen o ki, mevcut sistem sadece bankacılık sektörünün işine gelmektedir.
Ekonomilerin asıl hedefi, tam istihdamın sağlanması, gelirin adil bir şekilde tabana yayılması ve sürekli büyümenin elde edilmesidir.
Serbest bırakılan piyasaların tek başına veya küresel aktörlerin eline geçtikten sonra yukarıdaki ekonomi dengesine ulaşması mümkün değildir.
Temel hedeflere ulaşılabilmesi için devletin ekonomiye müdahalesi şarttır.
Devlet yerine göre hem üretici, hem de kamu alımları ile tüketici olarak piyasalardaki yerini almalıdır.
Milli Ekonomi Modeli, devletin piyasalara müdahalesini kabul eder.
Devletin ekonomiye müdahalesinin temelinde arzın talebe eşit olmaması gerçeği yatar.
Liberal ve kapitalist sistemler arzın talebe eşit olduğunu iddia ederler. Aksine arz talepten büyüktür.
Dolayısı ile üretim ile tüketim arasında her zaman bir açık söz konusudur.
Devlet eli ile bu açığa müdahale edilmezse, ekonominin zaman içinde kendinden dengelenmesi mümkün değildir.
Ekonominin yapısından kaynaklanan “üretim ve tüketim arasındaki bu açığın kapanması” ancak devlet tarafından yapılabilir.
Bu gerekçeler ile MEM devletin ekonomiye müdahalesini şöyle temin etmektedir
1- MEM’e göre, ekonomik gelişmenin ve istikrarın güvenli ve sürekli sağlanabilmesi için, devletin piyasaya her türlü desteği ve müdahalesi zorunludur. Bu maddenin içine, sosyal devlet projeleri ile dar gelirli kesimin desteklenmesi girdiği gibi, devletin senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletmesi de bu madde kapsamındadır.
2- Devlet, yerli sanayinin yurt dışında rekabet edebilmesi için maliyet ve fiyat avantajlarını sağlayacak şekilde ihracatçısına destek olmalıdır.
3- Dış ticarette hedef, kendi mal ve hizmetine olan talepten yola çıkarak milli paranın geçerli olduğu alanı büyütmektir
4- Devlet, içeride ve dışarıda sosyal devlet projeleri ve para politikası ile üreticisine pazar oluşturacaktır.
5- Devlet, piyasalarda bizzat alıcı olarak veya kamu harcamaları ile özellikle stratejik sanayiyi destekleyecek, hatta devletin kendisi bizzat bu sahalarda üretici olacaktır.
6- Devlet, yerli sanayinin korunması için anti - damping uygulamalarını ve gümrük ayarlamalarını yapmalıdır.
7- Yer altı ve yer üstü kaynakları devlet - millet ortaklığı ile işletilmelidir.
8- Devlet, yatırım ve üretim için gerekli finansmanı “sıfır” faizli krediler ile vatandaşına sunmalıdır.
9- Devlet, topraklarında kendi parasının dolaşımını sağlarken, yabancı paranın dolaşımını kontrol altına alacaktır.
10- Sermaye piyasasını ve piyasaları düzenlemek de devletin görevidir.
MEM anlayışındaki devlet üretim ve tüketimin önünü açmakta, devletin milletine sahip çıkmasını sağlamaktadır.
MEM, bu özelliği ile devlet - millet kaynaşmasını da temin etmektedir.
Piyasaların serbestleşmesi adına, devletin ekonomiye müdahalesini kabul etmeyenler, bilerek veya bilmeyerek küresel tefecilerin piyasa müdahalelerine zemin hazırlamaktadırlar.
Bu sebeple devletlerin ekonomi piyasasına müdahalesi “ekonomik işgali” engelleyecek hayatiyettedir.
Ülkemizde tüketicilerin bankalara toplam borcu 222 milyar TL’ye baliğ olmuş durumda.
Bankacılık sektörünün kârı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 oranında artış gösterdi.
Görünen o ki, mevcut sistem sadece bankacılık sektörünün işine gelmektedir.
Ekonomilerin asıl hedefi, tam istihdamın sağlanması, gelirin adil bir şekilde tabana yayılması ve sürekli büyümenin elde edilmesidir.
Serbest bırakılan piyasaların tek başına veya küresel aktörlerin eline geçtikten sonra yukarıdaki ekonomi dengesine ulaşması mümkün değildir.
Temel hedeflere ulaşılabilmesi için devletin ekonomiye müdahalesi şarttır.
Devlet yerine göre hem üretici, hem de kamu alımları ile tüketici olarak piyasalardaki yerini almalıdır.
Milli Ekonomi Modeli, devletin piyasalara müdahalesini kabul eder.
Devletin ekonomiye müdahalesinin temelinde arzın talebe eşit olmaması gerçeği yatar.
Liberal ve kapitalist sistemler arzın talebe eşit olduğunu iddia ederler. Aksine arz talepten büyüktür.
Dolayısı ile üretim ile tüketim arasında her zaman bir açık söz konusudur.
Devlet eli ile bu açığa müdahale edilmezse, ekonominin zaman içinde kendinden dengelenmesi mümkün değildir.
Ekonominin yapısından kaynaklanan “üretim ve tüketim arasındaki bu açığın kapanması” ancak devlet tarafından yapılabilir.
Bu gerekçeler ile MEM devletin ekonomiye müdahalesini şöyle temin etmektedir
1- MEM’e göre, ekonomik gelişmenin ve istikrarın güvenli ve sürekli sağlanabilmesi için, devletin piyasaya her türlü desteği ve müdahalesi zorunludur. Bu maddenin içine, sosyal devlet projeleri ile dar gelirli kesimin desteklenmesi girdiği gibi, devletin senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletmesi de bu madde kapsamındadır.
2- Devlet, yerli sanayinin yurt dışında rekabet edebilmesi için maliyet ve fiyat avantajlarını sağlayacak şekilde ihracatçısına destek olmalıdır.
3- Dış ticarette hedef, kendi mal ve hizmetine olan talepten yola çıkarak milli paranın geçerli olduğu alanı büyütmektir
4- Devlet, içeride ve dışarıda sosyal devlet projeleri ve para politikası ile üreticisine pazar oluşturacaktır.
5- Devlet, piyasalarda bizzat alıcı olarak veya kamu harcamaları ile özellikle stratejik sanayiyi destekleyecek, hatta devletin kendisi bizzat bu sahalarda üretici olacaktır.
6- Devlet, yerli sanayinin korunması için anti - damping uygulamalarını ve gümrük ayarlamalarını yapmalıdır.
7- Yer altı ve yer üstü kaynakları devlet - millet ortaklığı ile işletilmelidir.
8- Devlet, yatırım ve üretim için gerekli finansmanı “sıfır” faizli krediler ile vatandaşına sunmalıdır.
9- Devlet, topraklarında kendi parasının dolaşımını sağlarken, yabancı paranın dolaşımını kontrol altına alacaktır.
10- Sermaye piyasasını ve piyasaları düzenlemek de devletin görevidir.
MEM anlayışındaki devlet üretim ve tüketimin önünü açmakta, devletin milletine sahip çıkmasını sağlamaktadır.
MEM, bu özelliği ile devlet - millet kaynaşmasını da temin etmektedir.
Piyasaların serbestleşmesi adına, devletin ekonomiye müdahalesini kabul etmeyenler, bilerek veya bilmeyerek küresel tefecilerin piyasa müdahalelerine zemin hazırlamaktadırlar.
Bu sebeple devletlerin ekonomi piyasasına müdahalesi “ekonomik işgali” engelleyecek hayatiyettedir.
Editörün Seçtikleri