info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Kaynaklarımız ve Türkiye
16/12/2011 Köşe Yazısı 106
Resmi Gazete'nin 12 Aralık tarihli sayısında yayınlanan bildiriye göre, Artvin ilinde yer alan bazı bakır, çinko, altın ve gümüş sahalarının ihale yoluyla özel sektöre devredileceği açıklandı.AKP iktidarının dokuz yıllık icraatları arasında özelleştirmeler ciddi bir yer tutuyor.  Bu dönemde Türkiye kâr getiren kurumlarının çoğunu, kuruluşları için harcanandan daha az bir meblağ karşılığında özelleştirmiştir. PETKİM, TÜPRAŞ, Telekom, limanlar, havaalanları, elektrik dağıtım şirketleri, şeker fabrikaları artık devlete ait değil. Maden sahalarının devredilmesi konusunda da ciddi icraatlara imza atıldı. 2002 senesinden bu yana düzenlenen maden arama ruhsat sayısı 63 bin 670'e ulaşmıştır. Türkiye maden kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Üstelik bu kaynakların çoğu henüz toprak altında işlenmemiş haldedir. Dünya bor rezervinin yüzde 72'si ülkemizdedir. Tespit edilen altın rezervleri bakımından Türkiye 6 bin 500 ton ile Güney Afrika'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.Bilindiği gibi, yeraltı kaynakları stratejik öneme sahiptir. Kaynaklar savaşının yapıldığı günümüzde, bu değerlerin devlet eliyle aranması, çıkarılması ve işletilmesi gerekir.Ancak stratejik önemdeki madenlerimiz özellikle bazı yabancı şirketlere geniş arama ruhsatları ile sunulmaktadır. En fazla maden arama ruhsatı alan şirketler şöyledir:1) ANATOLİA MİNERALS (Kanada Firması)Güneydoğu, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'daki ruhsatlarının büyüklüğü yaklaşık 14 bin 245 kilometrekaredir. Giresun, Artvin, Van, Tunceli, Adana, Kayseri, Gümüşhane, Çanakkale ve Bursa'da maden ruhsatı alan bu firmanın; Türkiye- Bulgaristan sınırında yer alan İkiztepe-Demirköy-Sarp bölgesinde 373 kilometrekarelik bir maden ruhsatı vardır.Malatya, Sivas, Tunceli üçgeninde 4 bin 694 kilometrekarelik ruhsatı ile 3 ilin 10'da 1'i bu şirketin demektir. Adana'nın Saimbeyli ilçesi ve Tufanbeyli ilçelerindeki çinko ruhsatı 769 kilometrekaredir. Bu iki ilçenin 3 de 1'i demektir. Yenipazar bölgesinde 70 bin hektarı kontrol etmektedir.2) RİO TİNTO: Bu firma Ankara'nın Kazan, Güdül, Eryaman, Sincan ilçelerinde yaklaşık 500 kilometrekare ruhsatla dünyanın en büyük "Trona - Doğal Soda" madenlerine sahip oldu. Ön işletme ruhsatının içinde 4. Ana Jet Üs Komutanlığı ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayi de bulunmaktadır!3) EL DORADO GOLD: Kaymaz, Kışladağ, Efem Çukuru ve Küçükdere bölgesindeki ruhsat büyüklükleri 447 kilometrekaredir. Koyulhisar bölgesinde 60 bin 893 hektar ruhsatı olan El  Dorado Gold firmasının Tüprag isimli şirketi sübvanse ederek Batı bölgelerimizde elde ettiği ruhsat büyüklüğü 145 bin 200 hektardır.4) ORL: Kanada firması olan ORL, Ordu'nun Fatsa ilçesinde 258 kilometrekarelik çinko, kurşun, gümüş, altın sahasına sahip. Aynı yerde COMİNCO firması da aynı büyüklükte ruhsata sahiptir. 2005 ve 2006 yıllarında yabancıların aldığı ruhsatlarda patlama yaşanmıştır. Üstelik çıkarılan madenler işlenmeden hammadde olarak satılmaktadır. Yabancı maden şirketleri, ruhsatlarını aldıkları bu bölgeleri, yine AKP hükümetinin çıkardığı Tapu Kanunu ile hızla satın alma yoluna gitmişlerdir. Bu, yabancı maden şirketlerinin ruhsatını aldıkları bölgelerin tam anlamıyla elimizden çıkışı manasındadır. Madenler konusunda milli bir politika izlenmesi şarttır. Milli Ekonomi Modeli'nde yer alan maden politikası, stratejik öneme sahip olan bu değerlerin devlet -millet ortaklığı ile işletilmesinden bahsetmektedir. Yüzde 51'i devlete ait olmak üzere, devletin imkanları ile çıkarılacak madenler ülkemizde işlenecek ve hammadde olarak edeceği meblağın belki 100 misli bir değerle alıcı bulacaktır. Aksi halde işlenmeden yurt dışına çıkarılan madenler, kaynakların küresel sermayeye aktarılmasından başka bir mana ifade etmez. Devlet- millet işletmesi ile hem devlet kazanacak, hem de millet. Aklın yolu milletle bu kaynakları ortaklaşa işletmek ve hem de devleti dünyanın en zengin kurumu, milleti de en zengin vatandaşı yapmaktır.İstenilen sonuç budur, yapılması gereken de yabancılara kaynaklarımızı peşkeş çekmek değil, milleti ve devleti bu kaynaklardan hak sahibi yapmak, kimseye muhtaç etmemektir.