Cumhurbaşkanı seçimi
Cumhurbaşkanı seçimini sadece adayların karakterleri bazından değerlendirenlerin, Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim tabloyu, gidişatı ve bunların oluşumunu hazırlayan şartları iyi tahlil etmesi gerekmektedir. Seçilecek kimlik öncelikle malum düzenin yanlışlığını kabul etmeli ve bunu değiştirecek ferasete ve kararlılığa sahip olmalıdır. Adı cumhurbaşkanı seçimi olsa da aslında yaşanan sistem tartışmasıdır. Bir yanda demokratik krallığa giden yolun taşlarını dizmeye çalışanlar, diğer yanda üniter yapının devamını isteyenler arasında yapılacak bir gelecek seçimi yaşayacağız. Başkanlık modeli tartışmalarının suni olduğunu herkes bilmektedir. Bu sistemle federatif bölgelere ayrılmanın kolaylaşacağı kesindir. Cumhurbaşkanı devletin veya milletin tarafı olamaz. O, hem devletin devamını hem de milletin bütünlüğünü korumak ve temsil etmekle vazifelidir. Öyleyse federatif yapının önünü açan bir zihniyete izin verilmemelidir. Türkiye'nin son bir yılı rüşvet ve yolsuzluk operasyonları, paralel yapı, çete soruşturmaları, başkanlık modeli dayatmaları ile heba edilmiştir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığı tartışılmaktadır ve devletin erkleri birbirine düşman gibidir. Komşularımız ile ilişkilerimiz bitme noktasındadır. Yabancı basın, Suriye ve Irak'ın geldiği iç savaş tablosundan bizi sorumlu tutmaktadır. Mısır'la diplomatik ilişkimiz kalmamıştır, İran'la soğuk savaşın eşiğindeyiz. Rusya ile Suriye'den dolayı gergin günler geçiriyoruz. Bugün, 400 yıllık barışın ardından Ortadoğu'nun siyasi haritası yeniden çiziliyor. Osmanlı'nın parçalanmasından sonra bir daha ayakları üzerinde duramayan Ortadoğu için Türkiye 'baba' rolündedir. Bölgede kan ve gözyaşının müsebbipleriyle kol kola hareket yerine, siyasi boşluğu dolduracak ve bölgesel barışı tesis edecek bir vizyon oluşturmak zorundayız. Ortadoğu'da Şii-Sünni çatışması olarak seyrettiğimiz fitne tohumu aynı gizli eller tarafından aramıza Alevi Sünni farklılığı olarak ekilmiştir. Ve maalesef bazı çevreler şahsi emellerine ulaşmak uğruna ötekileştirme hareketine sonuna kadar sahip çıkmaktadır. Etnik ve mezhepsel ayrımcılık yaparak milletin adayıyım diye konuşulamaz. Sadece yüzde 50'nin cumhurbaşkanı olunmaz. Milletin adayı olduğunu ifade ederken devlet düşmanlığı yaparak da cumhur temsil edilemez. Beş siyasi parti olarak bizlerin ortak aday belirlemesi farklı kılıflar ile milletimizin gözünden kaçırılan yukarıdaki vahametin önüne geçmek maksadıyladır. En can alıcı nokta, bölünme tehdididir. BTP olarak 5 partinin bir araya gelerek çatı adayı desteklememiz Türkiye'de birlik ve beraberliğin yeniden tesisi içindir. Lider taassubu ve mezhep farklılığı ile hareket eden kitleleri de bu yanlışlardan döndürmeye mecburuz. Devletin tepesinde barış istiyoruz, milletimizin tamamını kucaklayan bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz. Türkiye'nin yeniden, anayasasında yazılı 'hukuk devleti' vasfını kazanmasını gerekmektedir. Atatürk ilke ve inkılâplarını yaşatarak T.C. Devleti'ni ve Türk milletini muhafaza edecek bir lider olduğu için Sayın İhsanoğlu'na destek veriyoruz.
Editörün Seçtikleri