info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Batının değişmeyen Ortadoğu taktikleri
19/01/2012 Köşe Yazısı 118
Afganistan işgal edildiğinde Bin Ladin’in kimyasal silahlarla terör yapacağından bahsediliyordu, yalan olduğu yıllar sonra ortaya çıkmıştı.

Irak işgal edildiğinde Saddam’ın elindeki kimyasal silahlar yok edilmeli dendi, işgal bahanesi olduğu anlaşıldı.

Libya’ya, Tunus’a, Mısır’a demokrasi gelecek diye batı bombalar yağdırdığında görüldü ki, aslında oralar da halklar halinden memnundu.

Bugün Suriye ve İran’ın üzerine gidiliyor. Suriye için, halkın Esad’dan memnun olmadığı ve Suriye’ye demokrasi gelmesi gerektiği iddia edilmektedir.

Batının baskısı ile Arap Birliği’nin ülkeye gönderdiği gözlemciler, batının dillendirdiği gibi bir ortamın olmadığını rapor ettiler.

Suriye için üretilen bahaneler işe yaramadı. İlk gösterilerin başladığı 15 Mart’tan bu yana Esad ülkesinin başında ve duruma hâkim bir lider olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uluslararası işgal güçleri Suriye’yi ele geçirmek için ellerindeki ikinci kozu kullanıyor. Arap ülkeleri askeri güç olarak devreye sokulmuş durumdadır.

Katar Emiri el-Tani Amerikan CBS televizyonuna verdiği mülakatta, ölümlerin durdurulması için Arap askerlerinin Suriye’ye müdahale etmesi gerektiğini açıkladı.

ABD’nin bölge üzerindeki hedeflerinin büyük olduğu herkesçe malumdur. BOP kapsamında 22 İslam ülkesi sıra ile kaynakları için ele geçiriliyor. Bazen askeri bir müdahaleyle, bazen de kadife bir devrimle...

Türkiye ise tüm bunlara rağmen özel konumu ile Suriye ve İran’a karşı ABD’nin sözcüsü konumunda hareket etmeye devam etmektedir. Hem Suriye hem de İran ile savaşmamız kaçınılmaz hale gelebilir.

Suriye konusunda Müslüman Türkiye’yi ön safa süren ABD, şimdi de Arap ülkelerini Suriye’ye karşı kışkırtıyor. Eğer bu gerçekleşirse, Müslüman Arap Müslüman Araba vurdurulacaktır.

Hadiste, “bir Müslüman’a kılıç çeken bizden değildir” buyrulmuştur. Yani ABD’nin yapmak istediği tam bir deccal fitnesidir.