BM görevini yapmıyor
II. Dünya Savaşı'ndan sonra "dünya barışını korumak" maksadıyla kurulan Birleşmiş Milletler (BM), günümüzde 47 bin askerle bu gayeyi gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Dünyanın pek çok bölgesinde devam eden savaşlar ve katliamlar düşünüldüğü zaman, BM'in kuruluş amacına ne derece hizmet edebildiği hususunda soru işaretleri oluşmaktadır. Makedonya, Ortadoğu, Afrika ülkelerinin pek çoğu ve Çeçenistan dünyanın problemli bölgelerindendir. BM buralarda oldukça fazla sayıda asker bulundurmasına rağmen huzuru temin edebilmiş değildir. Hatta Bosna savaşında BM Barış Gücü'ne bağlı Hollandalı askerlerin, Boşnakların Sırplar tarafından katledilmesine seyirci kaldıkları, yer yer destek oldukları açıkça ispatlanmıştır. Bu durum teşkilat açısından ciddi bir prestij kaybı olduğu gibi, BM'in dünya barışına hizmet noktasındaki yetersizliğini de ortaya koymuştur.
Dünya barışına hizmet maksadını gaye edinmiş bir güce ihtiyaç vardır. Ancak bu güç, çifte standarda sapmadan, adaletle hareket edecek ve mazlumun hakkını koruyacak caydırıcı bir kuvvet olmalıdır.
Mayıs 1945'de kurulan BM'in oluşturulmasında, ABD'nin komünizme karşı "Evrensel İşbirliği" çağrısının önemli bir rolü olmuştur. BM yasasını hazırlayan Mc Cloy "Kendi pastamızı kendimiz istediğimiz gibi yiyebilelim" ilkesinden hareket ettiğini açıkça ifade ediliyordu (Aktüel, 19-23 Ağ. 1993).
II. Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda ABD'nin girişimiyle komünizme karşı bir kalkan oluşturabilmek amacıyla, "dünya barışına hizmet" etiketi yapıştırılarak kurulan BM'in bugün kendinden beklenileni yerine getirmemesinden daha tabii bir şey olamaz. Zira teşkilat kurulduğu dönem ve hakiki kuruluş amacı itibariyle bu maksadı gerçekleştirmekten bir hayli uzaktır. Günümüzde cereyan eden hadiseler de bunu ispat etmektedir.
Ortadoğu'da Filistin'de devam eden haksız işgalin ve zulmün önüne geçmekte BM'in hiç bir etkinliği söz konusu değildir. Çeçenistan'daki katliamı durdurma hususunda BM'den ses çıkmamaktadır. Bosna-Hersek ve Kosova katliamlarında BM sessiz kalmayı tercih etmiştir. Ancak altıyüz yıl, Türklerin himayesinde kalan bu topraklarda kimseye haksızlık yapılmamış, kimseye zulmedilmemiştir.
O halde, adaleti tesis edebilmek için adil olmak, "hizmet" mantığıyla hareket etmek şarttır. Bu vasıflara sahip olmayanlar dünyaya barış ve istikrar getiremez.
Dünyanın pek çok bölgesinde devam eden savaşlar ve katliamlar düşünüldüğü zaman, BM'in kuruluş amacına ne derece hizmet edebildiği hususunda soru işaretleri oluşmaktadır. Makedonya, Ortadoğu, Afrika ülkelerinin pek çoğu ve Çeçenistan dünyanın problemli bölgelerindendir. BM buralarda oldukça fazla sayıda asker bulundurmasına rağmen huzuru temin edebilmiş değildir. Hatta Bosna savaşında BM Barış Gücü'ne bağlı Hollandalı askerlerin, Boşnakların Sırplar tarafından katledilmesine seyirci kaldıkları, yer yer destek oldukları açıkça ispatlanmıştır. Bu durum teşkilat açısından ciddi bir prestij kaybı olduğu gibi, BM'in dünya barışına hizmet noktasındaki yetersizliğini de ortaya koymuştur.
Dünya barışına hizmet maksadını gaye edinmiş bir güce ihtiyaç vardır. Ancak bu güç, çifte standarda sapmadan, adaletle hareket edecek ve mazlumun hakkını koruyacak caydırıcı bir kuvvet olmalıdır.
Mayıs 1945'de kurulan BM'in oluşturulmasında, ABD'nin komünizme karşı "Evrensel İşbirliği" çağrısının önemli bir rolü olmuştur. BM yasasını hazırlayan Mc Cloy "Kendi pastamızı kendimiz istediğimiz gibi yiyebilelim" ilkesinden hareket ettiğini açıkça ifade ediliyordu (Aktüel, 19-23 Ağ. 1993).
II. Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda ABD'nin girişimiyle komünizme karşı bir kalkan oluşturabilmek amacıyla, "dünya barışına hizmet" etiketi yapıştırılarak kurulan BM'in bugün kendinden beklenileni yerine getirmemesinden daha tabii bir şey olamaz. Zira teşkilat kurulduğu dönem ve hakiki kuruluş amacı itibariyle bu maksadı gerçekleştirmekten bir hayli uzaktır. Günümüzde cereyan eden hadiseler de bunu ispat etmektedir.
Ortadoğu'da Filistin'de devam eden haksız işgalin ve zulmün önüne geçmekte BM'in hiç bir etkinliği söz konusu değildir. Çeçenistan'daki katliamı durdurma hususunda BM'den ses çıkmamaktadır. Bosna-Hersek ve Kosova katliamlarında BM sessiz kalmayı tercih etmiştir. Ancak altıyüz yıl, Türklerin himayesinde kalan bu topraklarda kimseye haksızlık yapılmamış, kimseye zulmedilmemiştir.
O halde, adaleti tesis edebilmek için adil olmak, "hizmet" mantığıyla hareket etmek şarttır. Bu vasıflara sahip olmayanlar dünyaya barış ve istikrar getiremez.
Editörün Seçtikleri