info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Türkiye, Irak konusunda aktif olmalı
10/11/2001 Köşe Yazısı 107
Afganistan operasyonu devam ederken Beyaz Saray içinden yükselen bazı sesler, Irak'ın da vurulması düşüncesini seslendirmeye başladı. Ancak ABD'nin bir numaralı müttefiki İngiltere, muhtemel Irak operasyonuna hiç de sıcak bakmıyor. ABD Başkanı Bush'u ziyaret eden İngiltere Dışişleri Bakanı, Afganistan'da ABD-İngiltere işbirliği çerçevesinde devam eden operasyonun Irak'a kadar genişletilmemesi talebinde bulundu. İngiltere'nin bir oldu-bittiyle, Irak'ın vurulması girişimine katılmak istemediği açık. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü bir ülkenin çıkarlarını direkt olarak ilgilendirmediği müddetçe kendisine yeni cephe -veya cepheler- açması ve bir sıcak çatışmanın içine girmesi milli menfaatlerine aykırıdır.

Nitekim İngiltere, Afganistan operasyonunun başladığı dönemde, ABD'ye destek verdiğini ancak "iki ülke arasındaki işbirliğinin Afganistan'la sınırlı olduğunu" açıklamıştı.

Öte yandan Almanya, operasyona "sıcak çatışmada görev almamaları ve güvenliklerinin temin edilmesi" şartıyla asker gönderdi.

Bu ve benzeri gelişmeler ABD dışındaki ülkelerin operasyona destek olma konusuna gayet temkinli yaklaştıklarını ve milli menfaatlerini her şeyin üzerinde tuttuklarını göstermektedir. Milli strateji açısından bakıldığında, bu gayet normal bir durumdur. Anormal olan, basiretli devlet politikaları üretmekten aciz ve tam teslimiyetçi bir şekilde hadiselere yaklaşmaktır. Bu gibi politikalar topyekün bir ülkeyi içinden çıkılması çok zor durumlara düşürebilir.

Devam etmek olan Afganistan operasyonuna bu noktadan baktığımız ve Türkiye'nin bu meseledeki tavrını değerlendirdiğimizde şunları söylemek mümkündür:

Bu operasyonun Afganistan ile sınırlı kalmayacağı ve başka ülkeleri de içine alma ihtimalinin kuvvetli olduğu baştan beri bellidir. Bin Ladin bahanesiyle Afganistan'da sivil halk vurulmaya devam ederken, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan ABD Savunma Bakanı, "11 Eylül saldırısının Bin Ladin tarafından gerçekleştirilmemiş olabileceğini" ifade etti. Bir başka açıklama ise "Bin Ladin'in hiç bir zaman ele geçirilemeyebileceği" yönünde. Bütün bunlar operasyonun gerekçeleri noktasında ciddi şüpheler olduğunu göstermektedir. Bazı kaynaklara göre Afganistan'dan sonra sırada Irak, İran gibi ülkeler vardır.

Bu manzara karşısında Türkiye ne yapmıştır? Ne yapmalıdır?

ABD'nin en yakın müttefiki İngiltere'nin dahi Dışişleri Bakanı'nın ağzından "Irak'a operasyon yapılmaması" isteğini Başkan Bush'a ilettiği düşünülürse, Irak konusunda son derece ciddi ve haklı kaygıları olan Türkiye'nin çok daha aktif ve kararlı bir politika takip etmesi lazımdır. Almanya'nın, İngiltere'nin dahi şartlı yaklaştığı Afganistan operasyonuna başından beri tam destek veren Türkiye, operasyonun insanî ve dinî yönünü, tutarsız gerekçelerini tahlil etmek bir yana, meselenin Irak boyutunu ve doğurabileceği vahim neticeleri de tam olarak hesap edebilmiş değildir. Eğer bu hesaplar doğru bir şekilde yapılmış olsaydı, toprak bütünlüğümüzü yakından ilgilendiren Irak'a yapılması muhtemel bir operasyon konusundaki kaygıların resmi seviyede seslendirilmesi ve ABD makamlarına iletilmesi gerekirdi.

Ve yine, eğer hesaplar doğru yapılmış olsaydı bu meselede baştan beri takip edilen teslimiyetçi mantık yerine, şahsiyetli ve akıllı bir diplomasi trafiği yürütülürdü.

Ancak maalesef bu politikaların hiç birinin hayata geçirildiğini görmek mümkün değildir. "Terörist avı" adı altında; sınırları netleştirilmemiş, tarifi yapılmamış, kuralları konmamış, maksadı net olarak açıklanmamış bir harekette Türkiye bir figüran olmaktan öteye geçememektedir.

Bu itibarla Irak gibi ülkemiz açısından hayatî öneme sahip bir konunun gündeme getirildiği şu dönemde, artık inisiyatifi ele almamız, sesimizi yükseltmemiz ve her ülke gibi millî çıkarlarımıza zarar verecek konularda uyanık olmamız zarurîdir.