info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Birleşik Devletler'in dünya siyaseti
24/08/2001 Köşe Yazısı 86
Ortadoğu1948'de İsrail Devleti'nin kuruluşundan bu yana Ortadoğu'da İsrail endeksli bir politika takip etmektedir. Elli küsur yıldır devamlı bir yayılmacılık politikası izleyen İsrail, bu süre zarfında en yakın müttefiki ABD'den büyük yardım görmüştü. 6 Ekim 1973'de aniden başlayan Arap saldırısında bir hayli zor duruma düşen İsrail'in yardımına ABD yetişti. Amerikan Hava Kuvvetleri'nin nakliye uçaklarıyla İsrail'e ağır silahlar ve cephane sevk edildi.

Bu ABD'nin körfez savaşından sonraki en yoğun sevkıyatı idi. Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusu Şaron savaş suçlusu olarak yargılanması gerekirken, bugün başbakanlık koltuğunda oturmakta ve "Irak'ın kötü adamı" Saddam yüzünden Bağdat'a bomba yağdıran ABD yönetimi bu duruma herhangi bir tepki göstermek bir yana bir çok konuda Şaron'la işbirliği yapmaktadır.

Çeçenistan

Rus mezalimi altında inleyen Çeçen halkının görüntüleri dünya medyasında arka arkaya yayınlanırken, ABD'nin konuya getirdiği yorum dikkate şayandır. Dünyanın süper gücüne göre "Çeçenistan Rusya'nın iç meselesidir." ABD'li askerî uzmanlar, Rusya'ya Çeçen direnişin kırılmasında teknik yardım ve askeri teçhizat da sağlamışlardır. Çeçen halkının var olma mücadelesini "İslamî radikalizm" olarak telakki eden ABD'nin eski Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H. Kissinger henüz 1992'de, "İslamî radikalizmin ABD ve Rus çıkarlarına aykırı olduğunu ve bu konuda Washington'un Moskova ile işbirliği yapabileceğini" söylüyordu. (Milliyet, 1-3-1992).

Balkanlar

Bosna ve Kosova katliamlarına seyirci kalmak ve müdahale kararında ağır davranmakla ABD kabul etmek gerekir ki dünya kamuoyu önünde ciddi bir prestij kaybına uğramıştır.

Bu kaybın telafisi için Sırbistan eski Devlet Başkanı Miloseviç savaş suçlusu olarak mahkeme önüne çıkarılmıştır. Ancak bu hareketin inandırıcılığı şüphelidir. ABD ve Batılı müttefikleri 5 yıl boyunca Avrupa'nın ortasında akan kana seyirci kalmışlardır.

Dünyada atom bombası kullanan ilk ve tek ülke olarak da ABD tarihe geçmiştir. "Yakın zamanda açıklanan, II. Dünya Savaşı'na ait 'gizli kulak belgeleri'ne göre Japonya, atom bombasının atılmasından iki ay önce teslim olduğunu ABD makamlarına bildirmişti. Ancak bu açıklama hiç dikkate alınmadı ve Hiroşima'yla Nagazaki bombalandı. Neticede 200 binden fazla insan öldü. Kuşaklar boyu sürecek sakat nesiller ortaya çıktı. Eski ABD Başkanı G. Bush'a göre ise, ABD hiç bir zaman Hiroşima ve Nagazaki için özür dilemeyecektir" (Aktüel, Ağ-1993, sy. 91).

Netice

Sonuç itibariyle ifade edeceğimiz şudur ki; geçmişe dönüp baktığımızda ve bugünün gelişmelerini tahlil ettiğimizde, milletimiz dışındaki milletlerin hak, hukuk ve adaleti tesis etmekten uzak bir durumda oldukların görüyoruz. Bunu beklemek ve istemek ise ancak bir hayal veya serap olabilir. O halde, millet olarak bize yakışan, dev gibi görünen dünyaları gözümüzde büyütmek yerine, ahlak, fazilet, hoşgörü, merhamet, adalet gibi vasıfların kaynağı olan medeniyetimizin değerleriyle yükselmektir.