info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bir devlet niçin dinler?
30/10/2013 Köşe Yazısı 122
WikiLeaks belgelerinden sonra şimdi de 'tele-kulak skandalı' dünya gündeminde? ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden'ın sızdırdığı, aralarında Almanya, Fransa ve İspanya'nın da bulunduğu 35 ülkenin liderlerini ABD'nin dinlediğine ilişkin belgeler bu ülkeleri ayağa kaldırdı. Bazı çevrelerde ABD'nin ülkeler üzerindeki etkisini gösteren bilinçli bir sızdırma olarak değerlendirilse de, bu skandallar saltanatını kaybeden Amerika'nın artık bu yolların dışında bir güç gösterisi yapamayacağının ispatıdır. Ülkelerin ayakta durabilmesi için adalet temeline oturması gerekir. Önce kendi içindeki adaleti temin etmesi, bununla beraber hukuku olan devletlerle ilişkilerini adil bir şekilde devam ettirmesi şarttır. Günümüz dengelerinde içeride kültür birliği, eğitim birliği, medeniyet birliği gibi öğelerle kaynaşmış bir millete sahip; dışarıda da menfaat birliği içinde olduğu devletlere adaletle paylaşımı sağlayabilen, her konuda emniyeti sunan bir devletin bekası söz konusu olabilir. Bütün bunların hayat bulabilmesi için ekonomisinin de sağlam bir temele dayanması zorunludur. Bu dinleme olayı ile cereyan eden hadiselere baktığımızda ABD'nin, ekonomi temelleri sarsılan bir ülke görünümünde olduğu ortadadır. Kendine olan inancını, bağlılığını ve de gücünü kaybetmiştir. Hal böyle olunca, dost ve düşmanlarını devlet olarak değil, birey olarak da tanıma noktasına gitmiştir. Bugünkü tablo, geriye dönüşün belki de çöküşün farkında olmadan yansımalarıdır. Bu durum aynı şekilde devam ederse, ABD krallığına son vermek mecburiyetinde kalabilir. Krallık dedik çünkü ABD demokrasi ve insan haklarını kullanarak kendi hegemonyasını dünya saltanatı haline getirmek istiyor. Zaten kralın yaptığı iş de budur. Dost olduğu ülkelerin yer altı, yerüstü kaynaklarına, ticari ve sanayi gelirlerine bir denklemle ortak olmaya çalışan bir zihniyet? Böyle bir zihniyetin de yüzyıllar boyunca devam etmesi asla mümkün olamaz. Büyük devlet olmanın özelliği etrafındaki devletleri koruması, kollaması, madden ve manen destek olmasıdır. Bu vasıfları kaybeden devletlerin ayakta durabilmesi tarihte görülmemiş bir olaydır. İnsan haklarını yaşatmalı; can, mal, namus emniyetlerini temin etmeli, din ve vicdan hürriyetini sunmalıdır. ABD bu özelliklere sahip olmanın gereğini anlayamadığı için, en güçlü olduğu dönemlerde liberal kapitalizmin kurallarını hayata geçirerek etrafındaki ülkelere kan kusturmuştur. Hayatını sömürü üzerine kurgulamış bir ülkenin sonunun bu olacağı da muhakkaktır. Başkaları sana köle ise varsın, karşında şahsiyet sahibi ise yoksun? Böylece zafiyeti ortaya çıkan devlet kendini koruma mantığı ile herkesi dinlemeye başlamıştır. Milyonların dinlenme sebebi budur. Hani uçan kuştan endişe ediyor derler ya, tam da bu hal? ABD bu psikolojiyi yaşamaktadır.
Editörün Seçtikleri