Her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi, 1919'da bu milleti Sevr tuzağıyla bölüp parçalamaya muktedir olamayan güçler, bugün farklı isim ve metotlarla emellerini gerçekleştirme gayretindedirler. Dün bu hesapları Kuvayı Milliye ruhuyla bozan bu millet, bugün de aynı ruhla ve aynı heyecanla biraraya gelmesini bilmektedir.

İşte 20 Mayıs günü Kuvayı Milliye ruhunun yeniden ateşlendiği ve yediden yetmişe milletimizi sardığı gün oldu. Üçyüzbini aşkın insan kadın-erkek, yaşlı-genç, büyük-küçük bu coşkuya, bu heyecana iştirak etti. Ve dünyaya bir kez daha "Bu Vatan Bizimdir Bizim Kalacak" mesajı verildi. Kimi ülkelerde Türk bayrağının yakılmaya cüret edildiği bir dönemde Çağlayan'da binlerce bayrak gurur ve şerefle dalgalandı. Ne gariptir ki, bir kısım medya yakılan bayrağımızın görüntülerini insanlarımıza dakikalarca seyrettirirken Çağlayan'da dalgalanan bayrakları göstermekten ısrarla kaçınmışlardır. Bu durum hangi mantıkla izah edilebilir.

20 Mayıs günü yaşanan o milli ruh, o coşku ve heyecan şüphesiz görülmeye değerdi. Ancak her şeyin ötesinde en önemli husus bu milletin hiç bir ayrım gözetmeden biraraya gelmesi, tek bilek ve tek yürek olmasıydı.

Karakteri bağımsızlık olan ve tarihinin hiç bir döneminde esareti tatmamış bu millet 20 Mayıs'ta Abide-i Hürriyet Meydanında hürriyet aşkını bir kez daha abideleştirdi.

Miting meydanını dolduran ve televizyonları başında bu coşkuya iştirak eden milletimize teşekkür ediyor ve hayırlar diliyorum.