Hadislerde müjdelenen Şam diyarı
Suriye meselesi dünya gündemindeki yerini korumaya devam ediyor. Topyekün Batı ve hatta pek çok Müslüman Arap ülkesi, Suriye’ye zorla demokrasi getirmeye çalışıyor.
Hıristiyan Batıyı anlayabiliriz de, Müslüman Arap aleminin neden bu kadar hevesle dindaşı bir ülkeye müdahaleye hazırlandığına akıl erdiremiyoruz.
Oysa Suriye ve başkenti Şam, Resulullah’ın (sav) oğlum dediği İmam Hüseyin’i (as) ağırlıyor. Yani Şam, Ehl-i Beyt’i misafir etmektedir.
İmam Hüseyin (as) ile beraber Kerbela’da bulunan ve İmam Zeynelabidin (as) ile Kerbela vahşetini ümmete haykıran Hz. Zeyneb de Şam’da.
Hz. Zeyneb, İmam Ali (as) ve Hz. Fatıma’nın (as) kızıdır.
Resulullah’ın (sav) hanımları Ümmü Seleme’nin ve Hz. Habibe’nin makamı da Şam merkezinde. Resulullah’ın (sav) müezzini Hz. Bilal de Şam şehrindedir.
Ve Şam şehri bir de Peygamberi barındırıyor. Zekeriyya Peygamberin oğlu Yahya Peygamber de ziyaret edilebiliyor.
Suriye ve Şam, topraklarında daha pek çok sahabeyi ve kamil insanı ağırlamaktadır.
Neredeyse bir yıldır mücadele edilmesine rağmen, ülkenin işgal edilememesinde bu maneviyat büyüklerinin ve Ehl-i Beyt’in desteğine de inanmak gerekir.
Zira, Hz. Peygamber (sav) hadislerinde Şam diye ifade edilen bölgenin kutsallığına ve korunduğuna işaret ederek bu coğrafyada yaşanacak bir savaşı bildirmiştir:
Zeyd ibn-u Sabit (r.a) anlatıyor:
“Biz bir gün Resulullah’ın (sav) yanında idik. Parçalar üzerinde Kur’an tanzim ediyorduk. Aleyhisselatu vessellem: “Şam’a ne mutlu” buyurdular. Ben “Bu mutluluk nereden geliyor ey Allah’ın Resulü” diye sordum.
“Çünkü” buyurdular, “Rahman’ın melekleri Şam’ın üzerine kanatlarını geriyorlar.”( Tirmizi, Sünen, Menakıb 3949)
İbn Havale (r.a) anlatıyor: “Resulullah (sav) buyurdu ki: Sizler savaşçı olacaksınız. Bu iş, sizin bir kısım toplu gruplara ayrılmanıza müncer olacak. Şam’da bir grup, Yemen’de bir grup Irak’ta bir grup!”
Ben: “Ey Allah’ın Resulü!”, dedim. “O güne erdiğim takdirde (bunlardan en hayırlısı hangisi ise şimdiden) bana seçiverin!” dedim.
“Öyleyse dedi, sana Şam’ı tavsiye ederim! Çünkü orası, Allah’ın arzında mümtaz kıldığı yerdir. Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder. Ancak oraya gitmekten imtina ederseniz, size Yemen’i tavsiye ederim. Oradaki havuzlardan için, derim. Zira Allah, Şam ve ahalisini (fitnelerden koruma hususunda) bana garanti verdi.” (Ebu Davud, Sünen, Cihad, 3483)
Ebu Derda (ra) anlatıyor:
“Guta’daki savaş sırasında Müslümanların sığınağı Şam şehirlerinin hayırlısı olan Dimeşk denen şehrin yakınındadır.”(Ebu Davud, Melahim 6, 4298)
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Mesih Deccal, doğu tarafından gelir. Kastı Medine’dir. Derken (Medine’yi bekleyen) melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur.”( Müslim, Sahih, Hacc 485, 486, 1379, 1380)
Şam diyarı hadislerde sadece bugünkü Şam şehri olarak değil, etrafı ile daha geniş bir bölge olarak müjdelenmiştir.
Bu bölge hadislerle sabittir ki, korunmaktadır.
Demokrasi adı altında, bölgenin barışını bozanlara yardım edenler, bugüne kadar pek çok Müslümanın ölümüne sebep olanlara arka çıkanlar bu hadisleri tekrar tekrar okumalı ve ona göre hareket etmelidirler. Aksi halde büyük Deccal fitnesine uyanlar ahirette yaptıklarının hesabını asla veremezler.
Hıristiyan Batıyı anlayabiliriz de, Müslüman Arap aleminin neden bu kadar hevesle dindaşı bir ülkeye müdahaleye hazırlandığına akıl erdiremiyoruz.
Oysa Suriye ve başkenti Şam, Resulullah’ın (sav) oğlum dediği İmam Hüseyin’i (as) ağırlıyor. Yani Şam, Ehl-i Beyt’i misafir etmektedir.
İmam Hüseyin (as) ile beraber Kerbela’da bulunan ve İmam Zeynelabidin (as) ile Kerbela vahşetini ümmete haykıran Hz. Zeyneb de Şam’da.
Hz. Zeyneb, İmam Ali (as) ve Hz. Fatıma’nın (as) kızıdır.
Resulullah’ın (sav) hanımları Ümmü Seleme’nin ve Hz. Habibe’nin makamı da Şam merkezinde. Resulullah’ın (sav) müezzini Hz. Bilal de Şam şehrindedir.
Ve Şam şehri bir de Peygamberi barındırıyor. Zekeriyya Peygamberin oğlu Yahya Peygamber de ziyaret edilebiliyor.
Suriye ve Şam, topraklarında daha pek çok sahabeyi ve kamil insanı ağırlamaktadır.
Neredeyse bir yıldır mücadele edilmesine rağmen, ülkenin işgal edilememesinde bu maneviyat büyüklerinin ve Ehl-i Beyt’in desteğine de inanmak gerekir.
Zira, Hz. Peygamber (sav) hadislerinde Şam diye ifade edilen bölgenin kutsallığına ve korunduğuna işaret ederek bu coğrafyada yaşanacak bir savaşı bildirmiştir:
Zeyd ibn-u Sabit (r.a) anlatıyor:
“Biz bir gün Resulullah’ın (sav) yanında idik. Parçalar üzerinde Kur’an tanzim ediyorduk. Aleyhisselatu vessellem: “Şam’a ne mutlu” buyurdular. Ben “Bu mutluluk nereden geliyor ey Allah’ın Resulü” diye sordum.
“Çünkü” buyurdular, “Rahman’ın melekleri Şam’ın üzerine kanatlarını geriyorlar.”( Tirmizi, Sünen, Menakıb 3949)
İbn Havale (r.a) anlatıyor: “Resulullah (sav) buyurdu ki: Sizler savaşçı olacaksınız. Bu iş, sizin bir kısım toplu gruplara ayrılmanıza müncer olacak. Şam’da bir grup, Yemen’de bir grup Irak’ta bir grup!”
Ben: “Ey Allah’ın Resulü!”, dedim. “O güne erdiğim takdirde (bunlardan en hayırlısı hangisi ise şimdiden) bana seçiverin!” dedim.
“Öyleyse dedi, sana Şam’ı tavsiye ederim! Çünkü orası, Allah’ın arzında mümtaz kıldığı yerdir. Allah kulları arasında seçkin olanları oraya tahsis eder. Ancak oraya gitmekten imtina ederseniz, size Yemen’i tavsiye ederim. Oradaki havuzlardan için, derim. Zira Allah, Şam ve ahalisini (fitnelerden koruma hususunda) bana garanti verdi.” (Ebu Davud, Sünen, Cihad, 3483)
Ebu Derda (ra) anlatıyor:
“Guta’daki savaş sırasında Müslümanların sığınağı Şam şehirlerinin hayırlısı olan Dimeşk denen şehrin yakınındadır.”(Ebu Davud, Melahim 6, 4298)
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Mesih Deccal, doğu tarafından gelir. Kastı Medine’dir. Derken (Medine’yi bekleyen) melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur.”( Müslim, Sahih, Hacc 485, 486, 1379, 1380)
Şam diyarı hadislerde sadece bugünkü Şam şehri olarak değil, etrafı ile daha geniş bir bölge olarak müjdelenmiştir.
Bu bölge hadislerle sabittir ki, korunmaktadır.
Demokrasi adı altında, bölgenin barışını bozanlara yardım edenler, bugüne kadar pek çok Müslümanın ölümüne sebep olanlara arka çıkanlar bu hadisleri tekrar tekrar okumalı ve ona göre hareket etmelidirler. Aksi halde büyük Deccal fitnesine uyanlar ahirette yaptıklarının hesabını asla veremezler.
Editörün Seçtikleri