info@profdrhaydarbasenstitusu.org

Bağımsız bir ekonominin önemi
01/02/2012 Köşe Yazısı 111
AB, Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’a resti çekti.

IMF ve AB ilk olarak, Yunanistan’a yapacakları mali yardımın karşılığında, asker sayısını da önemli miktarda azaltmaya gitmesini talep ettiler.

İkinci olarak da, maliye yönetiminin AB’nin bir komiserine devredilmesini istediler.

Yunanistan şu anda ikisini de reddetti. Ancak Başbakan Papadimos, “para bulamazsak iki gün içinde iflas edeceğiz” açıklamasında bulundu.

AB’nin para karşılığı istediği bu siyasi talepler bize Osmanlının çöküşünü başlatan ilk borç alma hadisesini hatırlatmıştır.

Osmanlı devletini savaş meydanlarında yıkamayanlar, masa başında, borç sözleşmeleri ile onun sonunu hazırlamışlardır.

İlk defa 1854 yılında kırım savaşı esnasında İngiltere ve Fransa’dan 3 milyon sterlin olarak alınan borç, zaman içinde ödenemez hale gelecektir.

İlk borç almadan iki sene sonra İngiliz ve Fransızlarla beraber hazırlanarak kabul edilen ıslahat fermanında yabancılara geniş imkanlar tanındığı bilinmektedir.

1881 senesinde kurulan Duyun-ü Umumiye ile de Maliye İdaresi dış güçlere bırakılacaktır.

Damga, balık, tütün, tuz, Kıbrıs gümrük vergileri gibi pek çok vergisine el konuldu. Bunlardan daha önemlisi yabancılar Osmanlının iç işlerine karışmak hakkını elde ettiler.

Batının bu tutumu bugün IMF ve Dünya Bankası ile devam etmektedir. Borç vererek iç işlerine karışma yöntemi aynen uygulamaktadır.

Yunanistan örneğinin yanında, günümüzde bağımsız ekonomilerin örneklerine de rastlamak mümkün.

İran Avrupa’ya bağlı olmayan ekonomisi ile AB’nin kendisine uygulayacağı yaptırımlardan hiç etkilenmemektedir. Tersine misilleme yapabileceklerini açıkladılar.

AB ülkelerine petrol satmayı kesmek, petrolün varil fiyatını 150 dolara yükseltmek ve Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gündemde.

İran, bağımsız ekonomi politikası ile AB ye veya ABD’yi bu misillemeler ile diz çöktürebilir.

Çünkü Ortadoğu’dan ihraç edilen petrolün yüzde 35’i Hürmüz Boğazı’ndan geçerek dünya pazarlarına ulaşmaktadır.

Şu anda Hürmüz Boğazı’ndan Irak, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri dünyaya ve Avrupa’ya petrol ihraç ediyor. Boğazın kapanması ile bu ihracat kesileceği için zaten durağanlaşan Avrupa ekonomisi krize girecektir.

Yunanistan örneği dışa bağımlı bir ekonomi ile bağımsız bir ülkenin geldiği noktaya; İran ise kendi kaynaklarını değerlendiren ve bağımsız bir maliye politikasına örnek iki ülkedir.

İran’ı bu noktaya çıkaran özelliği küreselleşme karşıtı bir ekonomi politikası izlemesidir.

Milli Ekonomi Modeli’nde bizim savunduğumuz bağımsız ekonomi tezi de budur.

Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarını borçlanmadan temin edebilmesinin adı ve formülü olan Milli Ekonomi Modeli sürekli büyümeyi temin eden, adil bir gelir dağılımını sağlayan ve tam istihdamı oluşturan bütünlüğü ile iç de devamlı ve sağlıklı bir ekonomi düzeni temin eder.

Ancak dışa bağımlılıktan kurtulan ve milli politikalar ile devamlı bir ekonomi düzeni temin edebilmiş ülkeler küreselleşme karşısında durabilirler.

Ve de küresel ülkelerin tehditleri kendi şartları ile ayakta duran milletleri asla yıldıramaz.