Artan işsizlik ve Milli Ekonomi Modeli
Türkiye’de ve dünyada işsizlik ciddi bir sorun olarak gündemdedir. Yapılan bir araştırmaya göre işsiz nüfus içinde evli ve çocuklu kişilerin oranında gözle görülen bir artış vardır.
1996’da bu kesimin işsizlik payına oranı yüzde 19 iken, 2011’de yüzde 33’e yükselmiştir.
Malum işsizlik konusu kapitalist ve sosyalist sistemlerin halledemediği hatta belli bir oranda görülmesinin tabi karşılandığı bir problemdir.
Ancak işsizlik sadece ekonomik bir mesele değildir. İşsizliğin sosyal hayata olan etkileri belki de ekonomiye olan etkisinden daha da önemlidir.
Sosyal devletin en temel vasfı milletin ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir. Bu, vatandaşın devleti ile barışık olmasının da yoludur.
İşi olmayan bireyler yalnız üretimde yer almayan kişiler olarak değerlendirilmemelidir. Araştırmada görüldüğü gibi evli ve çocuklu olup sürekli bir işte çalışmayanların sayısında her geçen yıl artış vardır.
İşsizliğin artması sosyal patlamaları da beraberinde getirmektedir. Cinnet geçirerek ailesini öldürenlerin, intihar edenlerin, artan hırsızlık vakalarının, para için namusunu satanların işsizlik ile ciddi bağlantısı vardır.
Millet geçim derdindedir. Ailesine ekmek götürmenin hesabını yapmaktadır.
IMF veya Dünya Bankası talimatlarına göre şekillenen ekonomi politikalarının işsizliğe çare değil, artış getirdiği ortadadır.
Alım gücünün olmadığı yerde üretilenin elde kalması üretimde kısıtlamaya gidilmesine neden olur. Aksi halde depolar malla dolu olsa da alıcının olmadığı bir pazar iflası getirir.
Bugün kapanan işyerleri ve işsiz ordusundaki artış da bu gidişin hayatımıza yansıyan yönüdür.
Ancak Türkiye’de yaşadığımız bu tabloya mahkum değiliz.
Son olarak Kayseri’de yeni bir altın rezervi bulundu. İlk tespitlere göre 31 tonluk bir damara rastlanıldı. Türkiye’de 3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı var derken bu rezervleri ifade etmiştik.Milli Ekonomi Modeli’nin kapitalist sistemden temelde ayrıldığı noktalardan biri kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğu hakikatidir.
Türkiye mevcut rezervleri ile hem vatandaşının işsizlik ve geçim gibi dertlerini halledebilir, hem de borçlarını ödeyerek dışa bağımlılıktan kurtulmayı başarabilir.
İşsizlik sürekli büyümenin temin edildiği ve adil bir gelir dağılımının sağlandığı ekonomilerde halledilebilir.
Biz, “vatandaşlık maaşı” ve sosyal devlet projelerimiz ile tüketimi devreye koyacağız. Üretimin sürekli olabilmesi için tüketen kesimin cebinde para olmalıdır.
3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynaklarının devlet-millet ortaklığı ile işletilmesi ve senyoraj hakkını kullanmak, tüketimin canlanması için desteklenecek kesimin ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
Öyleyse ne işsizlik ne de toplumsal patlamalara neden olacak diğer problemler çözümsüz değildir.
Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ndedir.
1996’da bu kesimin işsizlik payına oranı yüzde 19 iken, 2011’de yüzde 33’e yükselmiştir.
Malum işsizlik konusu kapitalist ve sosyalist sistemlerin halledemediği hatta belli bir oranda görülmesinin tabi karşılandığı bir problemdir.
Ancak işsizlik sadece ekonomik bir mesele değildir. İşsizliğin sosyal hayata olan etkileri belki de ekonomiye olan etkisinden daha da önemlidir.
Sosyal devletin en temel vasfı milletin ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir. Bu, vatandaşın devleti ile barışık olmasının da yoludur.
İşi olmayan bireyler yalnız üretimde yer almayan kişiler olarak değerlendirilmemelidir. Araştırmada görüldüğü gibi evli ve çocuklu olup sürekli bir işte çalışmayanların sayısında her geçen yıl artış vardır.
İşsizliğin artması sosyal patlamaları da beraberinde getirmektedir. Cinnet geçirerek ailesini öldürenlerin, intihar edenlerin, artan hırsızlık vakalarının, para için namusunu satanların işsizlik ile ciddi bağlantısı vardır.
Millet geçim derdindedir. Ailesine ekmek götürmenin hesabını yapmaktadır.
IMF veya Dünya Bankası talimatlarına göre şekillenen ekonomi politikalarının işsizliğe çare değil, artış getirdiği ortadadır.
Alım gücünün olmadığı yerde üretilenin elde kalması üretimde kısıtlamaya gidilmesine neden olur. Aksi halde depolar malla dolu olsa da alıcının olmadığı bir pazar iflası getirir.
Bugün kapanan işyerleri ve işsiz ordusundaki artış da bu gidişin hayatımıza yansıyan yönüdür.
Ancak Türkiye’de yaşadığımız bu tabloya mahkum değiliz.
Son olarak Kayseri’de yeni bir altın rezervi bulundu. İlk tespitlere göre 31 tonluk bir damara rastlanıldı. Türkiye’de 3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynağı var derken bu rezervleri ifade etmiştik.Milli Ekonomi Modeli’nin kapitalist sistemden temelde ayrıldığı noktalardan biri kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğu hakikatidir.
Türkiye mevcut rezervleri ile hem vatandaşının işsizlik ve geçim gibi dertlerini halledebilir, hem de borçlarını ödeyerek dışa bağımlılıktan kurtulmayı başarabilir.
İşsizlik sürekli büyümenin temin edildiği ve adil bir gelir dağılımının sağlandığı ekonomilerde halledilebilir.
Biz, “vatandaşlık maaşı” ve sosyal devlet projelerimiz ile tüketimi devreye koyacağız. Üretimin sürekli olabilmesi için tüketen kesimin cebinde para olmalıdır.
3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynaklarının devlet-millet ortaklığı ile işletilmesi ve senyoraj hakkını kullanmak, tüketimin canlanması için desteklenecek kesimin ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
Öyleyse ne işsizlik ne de toplumsal patlamalara neden olacak diğer problemler çözümsüz değildir.
Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ndedir.
Editörün Seçtikleri