AB'ye girmenin ağır faturası
1 Ocak 2002'den itibaren AB'nin yeni para birimi olan Euro kullanıma girecek ve AB ülkelerinin bankalarında bulunan paralar Euro'ya çevrilecek. Uygulamanın maliyetinin 43 milyar dolar olacağı belirtiliyor.
Avrupa'nın ortak bir medeniyetin çocukları olarak, ortak para ortak bayrak gibi kavramların etrafında birliğini kuvvetlendirme yoluna gitmesi tabiidir. 7 Şubat 1992'de Maastrich'de imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile Avrupa, ekonomik ve parasal birliğe geçme kararı almış ve "Euro"nun, gerekli şartlar oluşturulduğunda devreye konulması kararlaştırılmıştı. Bu karar 2002 yılı başında uygulanacak ve Avrupa bu vesileyle parasal birliğe adım atmış ve bunu resmileştirmiş olacak.
AB'ye üyelik maceramız devam ederken ve ülke olarak içinde bulunduğumuz ekonomik krizi de göz önünde bulundurarak bu gelişmeleri iyi değerlendirmemiz lâzımdır. Bu birliğe dahil olma hayalimizin tarihî ve ilmî hakikatlere ters düşmesi bir yana, sadece ekonomik durumumuzun bile bu hayalin önündeki en ciddi engellerden biri olduğu açıktır. Borsa ve sermaye piyasalarındaki bir takım oyunlarla ve serbest kur politikasının açtığı yolda kontrolsüz bir biçimde yükselen döviz Türk parasına olan talebi düşürmüş ve şimdi de "Türk parasını koruma" seferberliği başlatılmıştır.
Ancak piyasada dövize olan rağbetin önüne geçilebilmiş değildir. Dalgalı kur politikası devam ettiği müddetçe de dövize olan rağbet devam edecektir.
Öte yandan DPT Türkiye ekonomisinin % 11.8 oranında küçüldüğünü açıkladı. Bunun, Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en kötü ekonomik tablo olduğu ifade ediliyor.
Bu manzara içerisinde AB'ye dahil olmanın bize getireceği fatura iyi hesap edilmelidir. AB ülkelerine, ortak para birimine geçmek 43 milyar dolar maliyet getirmiştir. Kaldı ki birliğin bizi kabul etmek gibi bir niyeti yoktur. Ancak boş bir hayalin peşinde bu milleti sürüklemek ve her sahada akıl almaz tavizlere imza atmak hangi mantıkla izah edilebilir? Bugün ortak paraya geçen AB yarın ortak bayrak, ortak anayasa, vb. birlikler etrafında kenetlenecektir. O taktirde farklı bir medeniyetin, inancın ve kültürün mensubu Türk milleti olarak bayrağımızdan, egemenliğimizden, bağımsızlığından "Avrupalılaşmak" uğruna vaz mı geçeceğiz?
Hakikat gayet açıktır. Asıl mesele hakikatleri görmek ve bu doğrultuda politikalar belirlemektir.
Avrupa'nın ortak bir medeniyetin çocukları olarak, ortak para ortak bayrak gibi kavramların etrafında birliğini kuvvetlendirme yoluna gitmesi tabiidir. 7 Şubat 1992'de Maastrich'de imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile Avrupa, ekonomik ve parasal birliğe geçme kararı almış ve "Euro"nun, gerekli şartlar oluşturulduğunda devreye konulması kararlaştırılmıştı. Bu karar 2002 yılı başında uygulanacak ve Avrupa bu vesileyle parasal birliğe adım atmış ve bunu resmileştirmiş olacak.
AB'ye üyelik maceramız devam ederken ve ülke olarak içinde bulunduğumuz ekonomik krizi de göz önünde bulundurarak bu gelişmeleri iyi değerlendirmemiz lâzımdır. Bu birliğe dahil olma hayalimizin tarihî ve ilmî hakikatlere ters düşmesi bir yana, sadece ekonomik durumumuzun bile bu hayalin önündeki en ciddi engellerden biri olduğu açıktır. Borsa ve sermaye piyasalarındaki bir takım oyunlarla ve serbest kur politikasının açtığı yolda kontrolsüz bir biçimde yükselen döviz Türk parasına olan talebi düşürmüş ve şimdi de "Türk parasını koruma" seferberliği başlatılmıştır.
Ancak piyasada dövize olan rağbetin önüne geçilebilmiş değildir. Dalgalı kur politikası devam ettiği müddetçe de dövize olan rağbet devam edecektir.
Öte yandan DPT Türkiye ekonomisinin % 11.8 oranında küçüldüğünü açıkladı. Bunun, Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en kötü ekonomik tablo olduğu ifade ediliyor.
Bu manzara içerisinde AB'ye dahil olmanın bize getireceği fatura iyi hesap edilmelidir. AB ülkelerine, ortak para birimine geçmek 43 milyar dolar maliyet getirmiştir. Kaldı ki birliğin bizi kabul etmek gibi bir niyeti yoktur. Ancak boş bir hayalin peşinde bu milleti sürüklemek ve her sahada akıl almaz tavizlere imza atmak hangi mantıkla izah edilebilir? Bugün ortak paraya geçen AB yarın ortak bayrak, ortak anayasa, vb. birlikler etrafında kenetlenecektir. O taktirde farklı bir medeniyetin, inancın ve kültürün mensubu Türk milleti olarak bayrağımızdan, egemenliğimizden, bağımsızlığından "Avrupalılaşmak" uğruna vaz mı geçeceğiz?
Hakikat gayet açıktır. Asıl mesele hakikatleri görmek ve bu doğrultuda politikalar belirlemektir.
Editörün Seçtikleri