info@profdrhaydarbasenstitusu.org

AB'nin dışındaki dünyayı görebilmek
25/02/2013 Köşe Yazısı 117
AB yoksulluk ve açlık sınırını yaşamaya başladı. 503 milyon AB nüfusunun 120 milyonun yoksul ve aç olduğu belirtiliyor. Yunanistan'da yüzde 20'ye yaklaşan bir rakam yoksulluk oranının altında yaşıyor, İspanya'da genel işsizlik yüzde 26, gençler arsındaki işsizlik ise yüzde 50'yi aştı. AB içinde en yoksul ülkeler de açıklandı: Romanya, İspanya, Bulgaristan ve Yunanistan… AB'nin lokomotifi Almanya'da 82 milyonluk halkın yüzde 27'si borçlu. Son iki yılda korkunç bir gerilemeye giren AB ülkeleri, bu gidişle bizim  "15 yıl içinde dağılacak" öngörümüzden de önce dağılacağa benziyor. AKP'nin bitmez rüyası AB'de sona yaklaşılırken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da "AB'nin değişmeyen bir hedef" olduğunu ifade etti. "Bize kesin bir tarih versinler" diyen Kılıçdaroğlu da, Türkiye'nin AB'siz yapamayacağını düşünüyor. Yazılarımızda Türkiye'nin hükümetlere göre değişmeyen bir dış siyaset politikasına malik olmadığını dile getiriyoruz. Bunun tek istisnası AB hayali olsa gerek. Başa gelen her hükümet veya mecliste temsil edilen her muhalif parti için AB olmazsa olmaz bir kaide haline getirildi. Ancak bu dış siyasetteki ağız birliği, milli çizgi ile ne kadar bağdaşıyor acaba? AB uğruna son on yılda verilenler dikkate alındığında AB'ye girmek bize nelere mal olacak? Ermeni soykırımı yasasını meclisinden geçiren Fransa'nın AB üyesi olmamız yönündeki adımları, TBMM'deki, Türk - Fransız Dostluk Komisyonu'nun açılması karşılığı destekleyeceği öğrenildi Sayın Bakan basın toplantısında bu fikri beğendiğini ve Türkiye'ye dönünce çalışmalara başlayacaklarını ifade etti. Türkiye, Ermenilere soykırım yapmamıştır ve bu yanlışı meclisinde onaylayanlarla beraber dostluk konseyini kabul etmemize de imkân yoktur. Son dönemde tamamen siyasi tavizlerin gerekçesi haline getirilen Avrupa Birliği üyeliği, bizce siyasilerimizin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk halkının önüne konulabilecek ikinci bir ülküye sahip olamamalarından bu noktaya getirilmiştir. İlelebet payidar kalmalıdır düşüncesi ile kurulan, tam bağımsızlık karakteri üzerine bina edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu temel vasıflarını, bir hayalin ötesine geçemeyen siyasiler ile koruyamaz. Artık vazife milletimizdedir. Bu nakıs ve tek istikameti gören bakış açısını değiştirecek irade millettir. Gün, Türk milletlinin bu durumu değerlendirmesi ve kendi adına tedbir alması gereken gündür. Gün, milletlin kaderini kendinin belirleyeceği gündür.