https://twitter.com/HBhaydarbas İstanbul'daki 1 Mayıs kutlamaları hafızalarda arbede, biber gazı, yasaklar ve feryatlar olarak kalacak.Türkiye genelinde olaysız kutlanan gün, İstanbul'da farklı bir seyir aldı.Bunda Taksim Meydanı'nın işçilere kapatılmasının ötesinde nedenlerin olduğu muhakkak.Anayasasında halen sosyal bir hukuk devleti olduğu yazan Türkiye Cumhuriyeti'nde, devletin vatandaşına bu manada getirdiği sebepsiz kısıtlamaların ve yersiz güç kullanımının izahı olamaz.Metrobüsler, metro hatları, deniz seferleri ve otobüsler valilik kararı ile çalıştırılmadı.Hatta Taksim'e gidişi engellemek için Galata Köprüsü ve Unkapanı Köprüsü dahi trafiğe kapatıldı.İşçi temsilcilerinin Taksim ısrarı da bu açıdan değerlendirilmelidir.Daha önce Taksim'in bugün yapılacak toplantılara kapatılacağı ilan edildiği halde, Taksim'e ulaşmak için her yolun denendiği; pek çok vatandaşımızın hastanelik olduğu olaylarda, devlet güçleri ile vatandaşın çatışması söz konusudur.Bugün bir numunedir. Yaşananlar, AKP'nin milletin duygu ve düşüncelerinden kopuk, hegemon siyasetinin bir yansımasıdır. Ve ne yazık ki, sosyal hukuk devletinden çok uzaktır. Ulaşım hakkının engellenmesi, Anayasada yer alan seyahat özgürlüğüne aykırıdır.Son dönemde barış açılımı ile tepki toplayan AKP, böyle bir yaklaşımın yerine talep edilen Taksim Meydanı'nı, inşaat alanlarında gerekli tedbirleri alarak halka açsa idi, bu vahim olaylarla karşılaşılmayacaktı.  Anayasaya aykırı bu uygulamalar, pek çok defa dile getirilen 'taraflı' uygulamalardan biridir ve bizi şaşırtmamıştır. Arbede arasında ne işçi hakları konuşulmuş, ne ücretler gündem edilmiş, ne çalışma saatlerine değinilmiştir.Kim bilir, belki de maksat zaten 'bunlar konuşulmasın' mantığı olabilir.    Bugün açlık sınırının altında yaşayan milyonlar, seslerini duyurmak için 1 Mayıs'ı bekleme dönemini çoktan geçmiştir.Seslerini sandıkta atacakları oyları ile duyurarak; iş, aş ve sosyal hukuk devleti sunabilecek olanı iktidar etmek zorundalar.Yoksa daha çok biber gazı solur, çok hastanelik olurlar…