Yeraltımız petrol ve maden zengini
Petrolün günümüz dünyasındaki önemi tartışılamaz. Yapılan araştırmalar Türkiye'nin petrol konusunda büyük rezervlere sahip olduğu yönündedir. Shell firması eski genel müdürü Robinson, "Bütün Amerikan petrol şirketleri bilir ki yapılan araştırmalar, Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde olduğunu gösteriyor" derken, uydudan çekilen fotoğraflar da bu gerçeği doğrulamakta ve bilhassa 5000 metreden sonra yoğun petrol yatakları görülmektedir.
1954 ve 1957'de çıkarılan petrol kanunlarıyla özel ve yabancı şirketlere rafineri kurma hakkı sağlanmıştır. Ancak yabancı şirketlerin bu konuda pek de samimi olduklarını söylemek mümkün değildir. 1980'li yıllarda, yabancılarla yapılan petrol anlaşmalarında 5000 metreye kadar inilmesi planlanmışken, 300 metrede araştırmalar bırakılmış ve petrol bulunan yerlerin üzerine çimento dökülmüştür. Bugün aynı yerlerde yapılan çalışmalarda, yabancı şirketlerin "petrol yok" dediği yerlerden petrol fışkırmaktadır.
Türkiye zengin petrol yataklarına sahip bir ülke olmasına rağmen ülkemizde petrol aramalarına ayrılan ödenek yok denecek kadar azdır.
Etrafımızdaki bütün komşu ülkeler adım başı petrol çıkartırken ve bu konuda milyarlarca dolar masrafla araştırma yaparken "Türkiye'de petrol yatakları az, petrol yok" şeklindeki ifadelerin gerçekle hiç bir alakası yoktur. Hakikat şu ki Türkiye, tükettiği petrolü üretebilecek kapasiteye sahiptir.
O halde madencilik konusunda nasıl bir politika takip edilmelidir?
Öncelikle tamamen milli bir anlayışla ve acilen yer altında bulunan zenginliklerimizi ortaya çıkarma çalışmalarına başlanmalıdır.
1) Maden Tetkik Arama Kurumu ve üniversitelerle girişilecek ortak çalışma ile Türkiye'nin bilinen ve bilinmeyen maden haritası çıkarılmalıdır.
2) Verimsiz olduğu gerekçesiyle kapatılan petrol kuyuları tekrar açılmalı ve yeni kaynaklar bulmak için sondaj çalışmalarına başlanmalıdır.
3) Dünyanın en zengin bor rezervlerine sahip olan ülkemizde, bu maddenin üretimine ve işlenerek dış pazarlara satılmasına öncelik verilmelidir.
4) Zengin altın rezervlerimiz süratle devreye sokulmalı, işlenerek pazarlanma için altın sanayiimizin hizmetine sunulmalıdır.
5) Dünyanın stratejik madenlerinden olan uranyumun ülkemizde bol miktarda bulunduğu bilinmektedir. Bu sebeple uranyumun zenginleştirilmesi çalışmaları başlatılmalıdır.
6) Madencilik sektöründe mevcut teknolojinin modernleştirilmesi ve ürün kalitesinin yükseltilmesi lazımdır.
7) Ülkemizde maden yataklarına yakın bölgelerde kurulacak sanayi kolları ile çıkarılan madenlerimiz işlenerek satılmalıdır.
8) Bu sayede, köyden şehire göç ve işsizlik problemleri için bir çözüm yolu ortaya çıkmış olacaktır.
9) Pazarlamadaki sorunlar çözülerek maden ihracatı arttırılmalıdır.
10) Bu bölgelere özellikle demiryolu bağlantıları ile ucuz taşıma koşulları sağlanmalıdır.
11) Ekostratejik bölgemiz olan Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerine doğal zenginliklerimiz takas ticaretiyle pazarlanmalıdır.
Uluslararası fonlardan kredi talebi yerine, zengin maden kaynaklarımızı gün ışığına çıkarıp işleme yolunda bir hamle başlattığımız taktirde; insanımızın refah seviyesinin yükselmesi, iktisadi, sosyal pek çok problemin hallolma sürecine girilmesi mümkün olacaktır.
1954 ve 1957'de çıkarılan petrol kanunlarıyla özel ve yabancı şirketlere rafineri kurma hakkı sağlanmıştır. Ancak yabancı şirketlerin bu konuda pek de samimi olduklarını söylemek mümkün değildir. 1980'li yıllarda, yabancılarla yapılan petrol anlaşmalarında 5000 metreye kadar inilmesi planlanmışken, 300 metrede araştırmalar bırakılmış ve petrol bulunan yerlerin üzerine çimento dökülmüştür. Bugün aynı yerlerde yapılan çalışmalarda, yabancı şirketlerin "petrol yok" dediği yerlerden petrol fışkırmaktadır.
Türkiye zengin petrol yataklarına sahip bir ülke olmasına rağmen ülkemizde petrol aramalarına ayrılan ödenek yok denecek kadar azdır.
Etrafımızdaki bütün komşu ülkeler adım başı petrol çıkartırken ve bu konuda milyarlarca dolar masrafla araştırma yaparken "Türkiye'de petrol yatakları az, petrol yok" şeklindeki ifadelerin gerçekle hiç bir alakası yoktur. Hakikat şu ki Türkiye, tükettiği petrolü üretebilecek kapasiteye sahiptir.
O halde madencilik konusunda nasıl bir politika takip edilmelidir?
Öncelikle tamamen milli bir anlayışla ve acilen yer altında bulunan zenginliklerimizi ortaya çıkarma çalışmalarına başlanmalıdır.
1) Maden Tetkik Arama Kurumu ve üniversitelerle girişilecek ortak çalışma ile Türkiye'nin bilinen ve bilinmeyen maden haritası çıkarılmalıdır.
2) Verimsiz olduğu gerekçesiyle kapatılan petrol kuyuları tekrar açılmalı ve yeni kaynaklar bulmak için sondaj çalışmalarına başlanmalıdır.
3) Dünyanın en zengin bor rezervlerine sahip olan ülkemizde, bu maddenin üretimine ve işlenerek dış pazarlara satılmasına öncelik verilmelidir.
4) Zengin altın rezervlerimiz süratle devreye sokulmalı, işlenerek pazarlanma için altın sanayiimizin hizmetine sunulmalıdır.
5) Dünyanın stratejik madenlerinden olan uranyumun ülkemizde bol miktarda bulunduğu bilinmektedir. Bu sebeple uranyumun zenginleştirilmesi çalışmaları başlatılmalıdır.
6) Madencilik sektöründe mevcut teknolojinin modernleştirilmesi ve ürün kalitesinin yükseltilmesi lazımdır.
7) Ülkemizde maden yataklarına yakın bölgelerde kurulacak sanayi kolları ile çıkarılan madenlerimiz işlenerek satılmalıdır.
8) Bu sayede, köyden şehire göç ve işsizlik problemleri için bir çözüm yolu ortaya çıkmış olacaktır.
9) Pazarlamadaki sorunlar çözülerek maden ihracatı arttırılmalıdır.
10) Bu bölgelere özellikle demiryolu bağlantıları ile ucuz taşıma koşulları sağlanmalıdır.
11) Ekostratejik bölgemiz olan Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerine doğal zenginliklerimiz takas ticaretiyle pazarlanmalıdır.
Uluslararası fonlardan kredi talebi yerine, zengin maden kaynaklarımızı gün ışığına çıkarıp işleme yolunda bir hamle başlattığımız taktirde; insanımızın refah seviyesinin yükselmesi, iktisadi, sosyal pek çok problemin hallolma sürecine girilmesi mümkün olacaktır.
Editörün Seçtikleri