Yarı başkanlık sistemi
Bir kaç yıldır rejim değişikliği ve başkanlık rejimini tartışan Türkiye, Yeni Anayasa ile yeni bir sistemi konuşmaya başlamıştır. Yarı başkanlık sistemi…
“Yarı başkanlık” ifadesi ilk kez 1978 yılında siyaset bilimci Duverger tarafından Fransa’daki sistemi tanımlamak için ortaya atılmıştır.
Yarı başkanlık sistemi bugün esas itibariyle Fransa ve Finlandiya’da uygulanmaktadır.
Bu sistemde, parlamenter düzenden farklı olarak cumhurbaşkanı, devlet işlerinin idaresinde başbakandan da aktif bir rol oynamaktadır.
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir ve bakanlar kurulunu da Cumhurbaşkanı atar.
Yarı başkanlık sisteminde de parlamento söz konusudur. Parlamenter düzende başbakana karşı sorumlu olan bakanlar, burada parlamentoya karşı sorumludur.
Başkanlık sisteminde bakanları başkan görevden alırken, yarı başkanlık sisteminde ‘parlamento’ bakanları veya başbakanı görevden uzaklaştırabilir.
En önemli örnek olarak gösterebileceğimiz Fransa’da uygulanan sistemde dikkati çeken nokta cumhurbaşkanının geniş yetkileridir.
Öyle ki, Fransa Anayasasının 16. maddesine göre Cumhurbaşkanı, “Cumhuriyet kurumları, milli bağımsızlık ve ülkenin bütünlüğü ya da milletlerarası anlaşmaların yerine getirilmesi vahim ve yakın bir zamanda tehlikeye düştüğü ve Anayasaya dayanan kamu otoritelerinin düzenli bir biçimde çalışması kesintiye uğradığında Cumhurbaşkanı; Başbakan, Meclis başkanları ve Anayasa Konseyi ile resmen görüştükten sonra durumun gerektirdiği bütün önlemleri alır.”
Bu maddede çerçevesi çizilen sebeplere dayanarak cumhurbaşkanı özel yetkisi ile tek başına kanun çıkarabilmektedir.
Madde günümüz devlet yapılanmaları içinde adeta “demokratik bir padişahlık “getirmektedir diyebiliriz.
Cumhurbaşkanı ulusal savunma ve dış politika konularında tek yetkilidir.
Tek imza yetkisi ile başbakanı atar ve gerekirse istifaya da zorlayabilir.
Geniş yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı; başbakan ve meclis başkanlarına danışarak millet meclisini fesih yetkisine de sahiptir.
Fesih olayı gerçekleşirse 20-40 gün içinde seçimlere gidilmektedir.
Cumhurbaşkanının tek başına kullandığı yetkilerinden biri de 9 üyeli Anayasa Konseyi’nin üç üyesini atamak ve konsey başkanını belirlemektir.
Yine yarı başkanlık sisteminde hükümetin de, parlamentoya taşımadan kanun çıkarma yetkisi düzenlenmiştir.
Hükümet senatoya sunmadan ve oylatmadan bir tasarıyı yasalaştırabilmektedir.
Fransa örneğinde yasaların yüzde 90’ı parlamentodaki yasa tekliflerine değil, hükümetin tasarılarına dayanmaktadır. Ve bu tasarıların yasalaşması için başbakan parlamentoya sadece metnin yasalaşması halinde doğacak siyasi sorumluluk konusunda bilgi vermektedir.
Başbakanın bu bildiriminden sonra, millet meclisi üye tam sayısının onda biri tarafından güvensizlik önergesi verilmezse veya verilen önerge kabul edilmezse tasarı yasalaşmış olur.
Cumhurbaşkanı 15 gün içinde tasarıyı onaylamadan önce kısmen veya tamamen parlamentoya tekrar götürebilir. Ancak tasarı aynen cumhurbaşkanına gönderilirse ikinci kez red etme yetkisi söz konusu değildir.
Yarı başkanlık sisteminin bizce en önemli çelişkisi kanun çıkarılma aşamasında tek kişinin elinde toplanan geniş yetkilerdir.
Öyle ki başbakanın hazırladığı tasarı yasalaşmak için Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmak zorundadır. Ancak cumhurbaşkanı anayasanın kendisine sunduğu hallerde tek başına yasa çıkarabilmektedir.
Günümüz parlamenter sisteminde vekiller aracılığı ile kullanılan millet iradesi, yarı başkanlık sisteminde genelde ve önemli hallerde tek elden ve bir tek şahsın iradesine bırakılmıştır.
“Yarı başkanlık” ifadesi ilk kez 1978 yılında siyaset bilimci Duverger tarafından Fransa’daki sistemi tanımlamak için ortaya atılmıştır.
Yarı başkanlık sistemi bugün esas itibariyle Fransa ve Finlandiya’da uygulanmaktadır.
Bu sistemde, parlamenter düzenden farklı olarak cumhurbaşkanı, devlet işlerinin idaresinde başbakandan da aktif bir rol oynamaktadır.
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir ve bakanlar kurulunu da Cumhurbaşkanı atar.
Yarı başkanlık sisteminde de parlamento söz konusudur. Parlamenter düzende başbakana karşı sorumlu olan bakanlar, burada parlamentoya karşı sorumludur.
Başkanlık sisteminde bakanları başkan görevden alırken, yarı başkanlık sisteminde ‘parlamento’ bakanları veya başbakanı görevden uzaklaştırabilir.
En önemli örnek olarak gösterebileceğimiz Fransa’da uygulanan sistemde dikkati çeken nokta cumhurbaşkanının geniş yetkileridir.
Öyle ki, Fransa Anayasasının 16. maddesine göre Cumhurbaşkanı, “Cumhuriyet kurumları, milli bağımsızlık ve ülkenin bütünlüğü ya da milletlerarası anlaşmaların yerine getirilmesi vahim ve yakın bir zamanda tehlikeye düştüğü ve Anayasaya dayanan kamu otoritelerinin düzenli bir biçimde çalışması kesintiye uğradığında Cumhurbaşkanı; Başbakan, Meclis başkanları ve Anayasa Konseyi ile resmen görüştükten sonra durumun gerektirdiği bütün önlemleri alır.”
Bu maddede çerçevesi çizilen sebeplere dayanarak cumhurbaşkanı özel yetkisi ile tek başına kanun çıkarabilmektedir.
Madde günümüz devlet yapılanmaları içinde adeta “demokratik bir padişahlık “getirmektedir diyebiliriz.
Cumhurbaşkanı ulusal savunma ve dış politika konularında tek yetkilidir.
Tek imza yetkisi ile başbakanı atar ve gerekirse istifaya da zorlayabilir.
Geniş yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı; başbakan ve meclis başkanlarına danışarak millet meclisini fesih yetkisine de sahiptir.
Fesih olayı gerçekleşirse 20-40 gün içinde seçimlere gidilmektedir.
Cumhurbaşkanının tek başına kullandığı yetkilerinden biri de 9 üyeli Anayasa Konseyi’nin üç üyesini atamak ve konsey başkanını belirlemektir.
Yine yarı başkanlık sisteminde hükümetin de, parlamentoya taşımadan kanun çıkarma yetkisi düzenlenmiştir.
Hükümet senatoya sunmadan ve oylatmadan bir tasarıyı yasalaştırabilmektedir.
Fransa örneğinde yasaların yüzde 90’ı parlamentodaki yasa tekliflerine değil, hükümetin tasarılarına dayanmaktadır. Ve bu tasarıların yasalaşması için başbakan parlamentoya sadece metnin yasalaşması halinde doğacak siyasi sorumluluk konusunda bilgi vermektedir.
Başbakanın bu bildiriminden sonra, millet meclisi üye tam sayısının onda biri tarafından güvensizlik önergesi verilmezse veya verilen önerge kabul edilmezse tasarı yasalaşmış olur.
Cumhurbaşkanı 15 gün içinde tasarıyı onaylamadan önce kısmen veya tamamen parlamentoya tekrar götürebilir. Ancak tasarı aynen cumhurbaşkanına gönderilirse ikinci kez red etme yetkisi söz konusu değildir.
Yarı başkanlık sisteminin bizce en önemli çelişkisi kanun çıkarılma aşamasında tek kişinin elinde toplanan geniş yetkilerdir.
Öyle ki başbakanın hazırladığı tasarı yasalaşmak için Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmak zorundadır. Ancak cumhurbaşkanı anayasanın kendisine sunduğu hallerde tek başına yasa çıkarabilmektedir.
Günümüz parlamenter sisteminde vekiller aracılığı ile kullanılan millet iradesi, yarı başkanlık sisteminde genelde ve önemli hallerde tek elden ve bir tek şahsın iradesine bırakılmıştır.
Editörün Seçtikleri