Türkiye’nin yaptıkları İran’ın bildikleridir
BM’de yapılan Suriye tasarısı oylamasında Rusya ve Çin, ABD’nin tüm baskılarına rağmen “ret” oyu kullandılar.
İki ülke de ret sebebi olarak, yaptırımların sadece Esad hükümetine yönelik olduğunu ve muhalif güçlere yaptırım konusunda bir düzenlemeye gidilmemesinin adil olmadığını vurguladılar.
Yeni Mesaj gazetesinde yer alan bir yoruma biz de katılıyoruz. Rusya’nın, Suriye’nin yanında tavır alması, ABD’nin Ortadoğu’daki hakimiyetinin önünü kesmek içindir.
Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta; Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır.
Buna küresel ısınma konusunu da eklersek Rusya aslında ABD’nin Ortadoğu’daki kalıcı komşuluğunu engellemektedir.
Bilindiği gibi, küresel ısınma iklim değişikliklerine sebep olmaktadır. Buna göre buzullarda bir erime bekleniyor.
ABD ve Avrupa kıtasının yakın gelecekte sular altında kalması beklenilen ve fakat engel olunamayacak bir felakettir. ABD’nin yeni vatan toprağı olarak verimli Ortadoğu topraklarını seçtiği de gizli değildir.
Rusya bu gerekçelerle Suriye’nin yanındadır ve haklıdır.
Türkiye bu gelişmelerin farkında veya değil ama Suriye’nin karşısındadır.
İran ordu komutanı Selami, “İran Cumhuriyeti’ne yapılacak saldırılarda topraklarını kullandıranlar düşmanlarımız içindedir” açıklamasında bulundu.
İran’ın bu açıklamaları, Füze Kalkanı Projesi ile İsrail’in korumalığını yapacak olan Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
ABD’nin füze kalkanını Malatya Kürecik’e kurulmasına izin veren Türkiye hiç yoktan İran’ı karşısına almış durumda. Ancak bunun faturasını da hesap etmiş gözükmüyor.
Oysa Türkiye, Rusya’nın Sovyetler mirasını kullandığı gibi Osmanlı mirasını kullanabilir; Ortadoğu’da sözü geçecek ve barışı temin edecek ülke olabilirdi, olmalıydı da…
Tüm bu gelişmelere rağmen İran’la ilgili açıklamalarda bulunan sayın Eker, “İran’la dostane ilişkiler sürdürmek istediğimizi” ifade etti. Yapılan icraatlar ile denilenler birbirinden çok farklı ve uluslararası ilişkilerde icraatlar esas alınıyor. İran da kendilerine yönelik füze kalkanını kabul eden Türkiye’ye bu icraatlarımız istikametinde cevap vermektedir.
Bu hadiseler, Türk hariciyesinin sadece ABD çıkarlarına göre icraat yapmasının, ABD telkinlerinden etkilenerek kimliğini kaybetmesinin sonucu olduğunu göstermektedir. Yoksa yapılanlarda Türk milletinin menfaati görülmemektedir.
Unutulmamalıdır ki, siyasi geleneği en az bizim milletimiz ve devletimiz kadar eski olan İran’ın bu sözlerle ikna edilmesi asla mümkün olmayıp, “Bizi enayi mi zannettiniz” tavrına sokarak farklı bir tepkiyi tetikleyecek hareketin sebebi de olabilir.
Onun için Türkiye kiminle ne konuştuğunu çok iyi bilmelidir.
İki ülke de ret sebebi olarak, yaptırımların sadece Esad hükümetine yönelik olduğunu ve muhalif güçlere yaptırım konusunda bir düzenlemeye gidilmemesinin adil olmadığını vurguladılar.
Yeni Mesaj gazetesinde yer alan bir yoruma biz de katılıyoruz. Rusya’nın, Suriye’nin yanında tavır alması, ABD’nin Ortadoğu’daki hakimiyetinin önünü kesmek içindir.
Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta; Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır.
Buna küresel ısınma konusunu da eklersek Rusya aslında ABD’nin Ortadoğu’daki kalıcı komşuluğunu engellemektedir.
Bilindiği gibi, küresel ısınma iklim değişikliklerine sebep olmaktadır. Buna göre buzullarda bir erime bekleniyor.
ABD ve Avrupa kıtasının yakın gelecekte sular altında kalması beklenilen ve fakat engel olunamayacak bir felakettir. ABD’nin yeni vatan toprağı olarak verimli Ortadoğu topraklarını seçtiği de gizli değildir.
Rusya bu gerekçelerle Suriye’nin yanındadır ve haklıdır.
Türkiye bu gelişmelerin farkında veya değil ama Suriye’nin karşısındadır.
İran ordu komutanı Selami, “İran Cumhuriyeti’ne yapılacak saldırılarda topraklarını kullandıranlar düşmanlarımız içindedir” açıklamasında bulundu.
İran’ın bu açıklamaları, Füze Kalkanı Projesi ile İsrail’in korumalığını yapacak olan Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
ABD’nin füze kalkanını Malatya Kürecik’e kurulmasına izin veren Türkiye hiç yoktan İran’ı karşısına almış durumda. Ancak bunun faturasını da hesap etmiş gözükmüyor.
Oysa Türkiye, Rusya’nın Sovyetler mirasını kullandığı gibi Osmanlı mirasını kullanabilir; Ortadoğu’da sözü geçecek ve barışı temin edecek ülke olabilirdi, olmalıydı da…
Tüm bu gelişmelere rağmen İran’la ilgili açıklamalarda bulunan sayın Eker, “İran’la dostane ilişkiler sürdürmek istediğimizi” ifade etti. Yapılan icraatlar ile denilenler birbirinden çok farklı ve uluslararası ilişkilerde icraatlar esas alınıyor. İran da kendilerine yönelik füze kalkanını kabul eden Türkiye’ye bu icraatlarımız istikametinde cevap vermektedir.
Bu hadiseler, Türk hariciyesinin sadece ABD çıkarlarına göre icraat yapmasının, ABD telkinlerinden etkilenerek kimliğini kaybetmesinin sonucu olduğunu göstermektedir. Yoksa yapılanlarda Türk milletinin menfaati görülmemektedir.
Unutulmamalıdır ki, siyasi geleneği en az bizim milletimiz ve devletimiz kadar eski olan İran’ın bu sözlerle ikna edilmesi asla mümkün olmayıp, “Bizi enayi mi zannettiniz” tavrına sokarak farklı bir tepkiyi tetikleyecek hareketin sebebi de olabilir.
Onun için Türkiye kiminle ne konuştuğunu çok iyi bilmelidir.
Editörün Seçtikleri