Milletle oynayanlar
"Çözüm" olarak ifade edilen süreç, Türkiye Cumhuriyeti devletinin birlik harçlarının çekinmeden tartışılmaya açıldığı bir hal almıştır.
Batmanda Atatürk heykelinin altındaki "Ne mutlu Türküm diyene ifadesi bu süreçte silinmiş, Türk bayrağının adı, devlet bayrağı olarak değişmelidir, gibi hezeyanlar TV ekranlarında konuşulmaya başlanmıştır.
Oysa bayrak milletin bayrağıdır. Milleti ve devleti temsil eder. Milletin olmayan bayrak zaten bayrak değildir.
Bugün bazı çevrelerce gündem edilmeye çalışılan, milliyetçilik kavramının veya milli olan her şeyin değişmesi konusu aynı zamanda kafatasçı bir yaklaşımdır da.
Mustafa Kemalden sonra Türklük kelimesini ırkçılık manasında kullanarak Türk milletini ayrışıma tabi tutanlar ile bu kelimeyi günümüzde kullananlar arasında zerre kadar fark yoktur.
Bugünküler de Türklüğü, tıpkı onlar gibi etnik manada kullanmaktadır.
Mesela, Nakşîlerin büyüklerinden olan Halidi Bağdadi, Kürttür ve maalesef Kürtçüdür.
Cumhuriyetin ilanı yıllarında benzer kişiler, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti ve İttihat-ı İslam gibi cemiyetlere dâhil olup, Osmanlıyı çökerten cübbeli, sarıklı etnik ayrımcılardan olmuşlardır.
Tarihte cinayet mertebesinde işlenen yanlışlar, maalesef bugün yeniden sahneye konmak istenmektedir.
Milletlere ad olarak verilen bazı kelimeler zaman içinde o milletlerin maneviyatını, dinini, kültürünü, örf ve adetlerini temsil etmiş, asırlar boyu bu kelimeler insanlık tarafından kullanıla gelmiştir.
Bunlardan birisi Türk, diğeri de Arap kelimesidir.
Peygamber (SAV), "Ben Arabım ve insanlıların en üstünü Araplardır" buyurdu.
Bu kelimenin derununda meknuz olan nebiliğin, veliliğin ve resullüğün adeta bir gelenek haline gelerek Arap dünyasında örf ve adet halini almasıdır.
Yoksa hâşâ Araplık, ateizmin ve putperestliğin adı olabilir mi?
Bugün bizim sahip çıktığımız Türklük de tıpkı Hz. Resulün buyurduğu İslam ile yoğrulmuş bir kimliktir.
Türk denilince Müslümanın hatırlanması da bundandır.
Türklük İslam ile şekillenmiş, örf, adet, gelenek hulasa bir medeniyet olmuştur.
Türklüğü ayaklar altına almaktan bahsedenlerin asıl maksatları, bu kelimenin derununda yer alan İslam medeniyetini silmektir.
Zaten, İslam adına yola çıkarak, onu tahrif eden her icraata imza atarken, azınlıkların yanında yer almaları da bunu göstermemiş midir?
O halde düşünelim ve kendimize gelelim
Batmanda Atatürk heykelinin altındaki "Ne mutlu Türküm diyene ifadesi bu süreçte silinmiş, Türk bayrağının adı, devlet bayrağı olarak değişmelidir, gibi hezeyanlar TV ekranlarında konuşulmaya başlanmıştır.
Oysa bayrak milletin bayrağıdır. Milleti ve devleti temsil eder. Milletin olmayan bayrak zaten bayrak değildir.
Bugün bazı çevrelerce gündem edilmeye çalışılan, milliyetçilik kavramının veya milli olan her şeyin değişmesi konusu aynı zamanda kafatasçı bir yaklaşımdır da.
Mustafa Kemalden sonra Türklük kelimesini ırkçılık manasında kullanarak Türk milletini ayrışıma tabi tutanlar ile bu kelimeyi günümüzde kullananlar arasında zerre kadar fark yoktur.
Bugünküler de Türklüğü, tıpkı onlar gibi etnik manada kullanmaktadır.
Mesela, Nakşîlerin büyüklerinden olan Halidi Bağdadi, Kürttür ve maalesef Kürtçüdür.
Cumhuriyetin ilanı yıllarında benzer kişiler, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti ve İttihat-ı İslam gibi cemiyetlere dâhil olup, Osmanlıyı çökerten cübbeli, sarıklı etnik ayrımcılardan olmuşlardır.
Tarihte cinayet mertebesinde işlenen yanlışlar, maalesef bugün yeniden sahneye konmak istenmektedir.
Milletlere ad olarak verilen bazı kelimeler zaman içinde o milletlerin maneviyatını, dinini, kültürünü, örf ve adetlerini temsil etmiş, asırlar boyu bu kelimeler insanlık tarafından kullanıla gelmiştir.
Bunlardan birisi Türk, diğeri de Arap kelimesidir.
Peygamber (SAV), "Ben Arabım ve insanlıların en üstünü Araplardır" buyurdu.
Bu kelimenin derununda meknuz olan nebiliğin, veliliğin ve resullüğün adeta bir gelenek haline gelerek Arap dünyasında örf ve adet halini almasıdır.
Yoksa hâşâ Araplık, ateizmin ve putperestliğin adı olabilir mi?
Bugün bizim sahip çıktığımız Türklük de tıpkı Hz. Resulün buyurduğu İslam ile yoğrulmuş bir kimliktir.
Türk denilince Müslümanın hatırlanması da bundandır.
Türklük İslam ile şekillenmiş, örf, adet, gelenek hulasa bir medeniyet olmuştur.
Türklüğü ayaklar altına almaktan bahsedenlerin asıl maksatları, bu kelimenin derununda yer alan İslam medeniyetini silmektir.
Zaten, İslam adına yola çıkarak, onu tahrif eden her icraata imza atarken, azınlıkların yanında yer almaları da bunu göstermemiş midir?
O halde düşünelim ve kendimize gelelim
Editörün Seçtikleri