Türkiye ve İran
İran, batının kendinden beklediği açıklamayı nihayet yaptı: "eğer NATO kuvvetleri İran'a saldırırsa, ilk hedefimiz Türkiye'deki füze sistemi olacaktır"Türkiye ve İran artık karşı karşıya?İran ve Türkiye tarihi Mezopotamya diye bilinen verimli hilalin ortasında yer alır ve her ikisi de verimli topraklara ve zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir. Batılı devletlerin bölge kaynakları ve hatta değişen iklim kuşakları sebebiyle bu coğrafyaya yerleşme niyeti yeni değildir.1800'lü yıllarda Hicaz bölgesinde yaşananları hatırlayalım. Burada atılan fitne tohumları ile kabileler halifeye baş kaldırtılmış, önce mollaların sonra da halifenin feraseti ile "Müslüman Müslüman'a silah çekmez" ikazları oyunu boşa çıkartmıştı.Daha sonra, İslam dünyasını İran'ın başına musallat ettiler. Bu dönemde ABD, İran'a çıkarma yaptı. Humeyni henüz hayatta idi. İran bir çöl fırtınası gibi ABD'yi yuttu. ABD kaçmak zorunda kaldı.Türk milleti ile de Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında emperyalizmin mücadelesi ortadadır. Yani bu iki devletle çok oynandı.O günlerde İran meselesini halledemeyenler, bugün Türkiye kartı ile tekrar deniyorlar. Türkiye, esas gayesi İsrail'i korumak olduğu düşünülen füzeleri kabul etmekle, İran'ın devreden çıkması için hazırlanan plana zemin hazırlamıştır.Yoksa bu saldırı sisteminin Türk milletine ve de devletine zerre kadar faydası olmadığı açıktır.Bu oyuna hiçbir akıllı Müslüman'ın gelmemesi gerekir? Reva mıdır ki, bütün dünyanın yapamadığını Türkiye kendi iradesi ile yaparak hem Müslüman kardeşinin hem de kendinin sonunu getirecek? Bu asla düşünülemeyecek bir husustur.Biz İslam dünyasının başını çektik ama Müslüman'a zulmeden bir pozisyon asla almadık. Şimdi bu düşünceyi bizde İslam dünyasının başına geçeceğiz diyerek ifade etmeye çalışanlar, gaflet içerisinde bulunan bilgisiz cahillerdir.Bu bölgenin selameti İslam devletlerinin ve milletlerinin kardeşliğinden geçer.Peygamberimiz (sav) "Müslüman'a kılıç çeken bizden değildir. Bir Müslüman'ı kasten öldüren ebedi cehennemliktir." Hadis-i Şerifleri ile beraber bu manevi mesuliyetin ne derece büyük olduğunu ifade etmektedir.Bu gerçekler ortada iken, Müslüman'ın Müslüman'ın kılını bile incitmeye hakkı yokken, onun vatanını ve kaynaklarını Hıristiyan dünyasına peşkeş çekecek bir adım atmayı ve davranışta bulunmayı asla kabul edemeyiz.Dünyada halk hareketi ile beraber, İslam'ı bütün dünyaya tanıtan ve duyuran İran'a buğz etmek, hele hele batılıların adına çanakçılık yapmak düşünülmesi intihar olan bir sonuçtur.İran, bu bölgenin mutlak asıl unsurudur ve kıyamet sabahına kadar da var olacaktır.Müslim olsun gayrimüslim olsun gerek Türkiye'nin gerekse İran'ın bu coğrafyadan silinmesini beklemek, musibet -i ilahi ile kaderi paylaşmak, sonunda da dünyayı terk edip gitmektir.Sonra başına bir siccil düşer, bir saman çöpü gibi delik deşik olursun, Allah bu akıbetten bütün bu inananları korusun.
Editörün Seçtikleri